Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
osmanlıca, sözlük, türkçe

Osmanlıca - Türkçe Sözlük (C-D)

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca - Türkçe Sözlük (C-D)



CÂFÎ: Cefâ çektiren, eziyet eden
C

CÂH: İtibar, makam, mevki

CÂHİLİYYE: Kelime olarak cahilliğe ait mânâsına gelir Terim olarak İslâmiyetten önceki putperest dönemi ifade eder

CAHÎM: Cehennem

CÂİL: “Ceale” kökünden yaratıcı, yapıcı

CÂİLU’N-NÛR: Nûr’un yaratıcısı

CÂİZE: Armağan, övücü şiirleri için eskiden şairlere devlet büyükleri veya aşiret büyükleri tarafından verilen para veya mal

CA’L: Yapma, meydana getirme, yaratma

CA’LÎ: Sahte, yapmacıklı, düzme

CÂLİB-İ DİKKAT: Dikkat çekici

CÂMİ: 1 Toplayan, derleyen 2 İçerisinde namaz kılınan ve mescidden büyük olan ibadethane

CÂMİD: 1 Donmuş, hareketsiz 2 Gelişmeyen, gelişme kabiliyeti olmayan

CÂNİB: Cihet, yön, taraf, yan

CÂRİYE: 1 Savaşta gayr-i müslimlerden esir olarak alınan kız ve kadınlar 2
Hizmetçi kız

CÂY-İ İŞKÂL: Güçlük, zorluk, müşkülât noktası

CÂZİBE: Cezbeden, çeken, yer çekimi

CÂZİBE-İ FÂNİYE: Geçici güzellik, fânî güzellik

CÂZİBE-İ MUTLAKA: 1 Mutlak çekici kuvvet 2 Yegane çekici kuvvet 3 Geçici güzelliğin zıddı olan ebedî güzellik

CÂZİBE-İ UMÛMİYYE KANUNU: Yerçekimi kanunu

CEBÂBİRE: Cebredenler, zorbalar, zâlimler

CEBBÂR: 1 İlâhî isimlerdendir Dilediğini yapan, kudret ve güç sahibi Allah 2 Zalim, müstebit kişi 3 Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi

CEBBÂRÂNE: Cebbârcasına, zorbalıkla

CEBEL: Dağ

CEBR U İKRAH: Zorlama ve baskı yapma

CEBR-İ MAHZ: Sırf cebir, mutlak cebir

CEBRİYYE: Cüz’î iradeyi inkâr eden mezhep

CEDİD: Yeni

CEHD: Çalışma, çabalama

CEHELE: Cahiller

CEHL U DALÂLET: Cehalet ve sapıklık

CEHL: Bilmezlik, cehalet

CEHR: Açıktan söyleme, açık olarak okuma

CELÂDET: Kahramanlık, yiğitlik

CELÂL: Büyüklük, ululuk Zü’l-celâl: Celâl sahibi Allah

CELÂL-İ KİBRİYÂ: Allah‘ın büyüklüğü

CELB-İ MASLAHAT: İyilik, dirlik ve düzeni sağlayıcı, fayda getirici

CELB-İ MENFAAT: Menfaat celbedici, çekici, fayda sağlayıcı

CELDE: Kamçı ile vücuda vuruşlardan her bir vuruş (Fıkhî ıstılah)

CELÎ: Aşikar, belli, parlak, açık

CEM U TEVFİK: Toplama ve uygunlaştırma, uzlaştırma

CEMAAT: Topluluk, imam arkasında namaz kılan topluluk

CEMAAT-I NÂCİYE: 1 Cehennemden kurtulacak ehl-i sünnet cemaatı 2 Selâmete, kurtuluşa erecek cemaat

CEMÂDÂT: Cansızlar

CEMÂL: 1 Allah‘ın lütf ve ihsan sıfatıyla tecellisi 2 Yüz güzelliği

CEMÂL-İ HAK: Allah‘ın güzelliği ki, müminler cennette onu temaşa edeceklerdir

CEMÂLULLAH: 1 Allah‘ın cemâlı, Allah‘ın güzelliği 2 Allah‘ın lütfu ihsaniyle tecellisi

CEMEL: Deve

CEM’-İ KILLET: Arapça’da türlü vezinlerde cemileri olan isimlerin, bu cemilerinden dokuzdan aşağı mahsus olanları

CEM’İ MAHLUKÂT: Bütün yaratıklar

CEMM-İ GAFÎR: Büyük cemaat, insan kalabalığı

CENÂBET: 1 Gusül abdesti almayı gerektiren durum 2 Gusül gerektiği halde henüz gusül yapmamış kimse

CENAH: 1 Yan taraf, cihet 2 Kol, pazu 3 Kanat, kuş kanadı

CENNATU’N-NAÎM: Naîm Cennetleri, nimetlerle dolu olan cennetler

CERAD: “Cerâde”nin çoğulu 1 Çekirgeler 2 Yağmacılar

CERH: Yaralama, yaralatma, çürütme

CERİME: “Cürm”ün çoğulu Suçlar, günahlar

CESTE CESTE: Bölüm bölüm, yavaş yavaş

CEVAD-I MUTLAK: Şarta bağlı olmaksızın çok ihsanda bulunan, cömertlik eden Cenab-ı Allah

CEVAHİR: Cevherler, çok değerli olan şeyler

CEVÂMİU’L-KELİM: Kelimeler topluluğu

CEVÂRİH: “Cerh”den yaralayanlar, yırtıcı hayvanlar, yırtıcı kuşlar

CEVAZ: İzin, müsaade, caiz olma

CEVELAN: Dolaşma, gezme

CEVF: 1 Boşluk, oyuk, çukur 2 Orta yarı

CEVHER: 1 Varlığı için başkasına muhtaç olmayan 2 Bir şeyin özü

CEVR Ü ZULM: Ezâ ve zulüm

CEVR: Ezâ, eziyet, haksızlık, sitem

CEYB: Yakanın göğüs üzerindeki açık yeri

CEYŞ-İ USRET: Güçlük ordusu

CEYYİD: İyi, güzel, hoş

CEZÂLET: Rekaketsizlik, peltek kekeme veya pepe olmayış

CEZÎRETÜ’L-ARAB: Arap yarımadası

CEZM: 1 Kesin karar, niyet 2 Kesme, katı

CİBAYET: Câbîlik, vergi, gelir toplama

CİBİLLİYET: Huy, yaratılış

CİBRİL: Dört büyük melekten biri, vahiy meleği olan Cebrail

CİBT VE TAGUT: Haç ve put Allah‘tan başka canlı cansız mabut edinilmiş şeyler

CÎD: Boyun

CİDD: 1 Bir işi gerçekten çalışıp işleme 2 Ciddilik

CÎFE: Lâşe, leş

CİHAD: 1 İslâm için düşmanla yapılan maddî, manevî savaş 2 Nefisle yapılan her türlü mücadele

CİHAD-I EKBER: 1 Büyük savaş 2 Benlikle savaş

CİHANŞÜMÛL: Cihânı içine alan

CİHAZ: 1 Çeyiz ve avadanlık 2 Cenazenin kaldırılması için gerekli olan eşya

CİHET: Yön, taraf

CİM SECÂVENDİ: Kur’ân-ı Kerim’deki durma yerlerinden biri Bu secâvendde durmak veya geçmek caizdir

CİMA: İnsanların cinsî münasebetleri

CİNÂS: Münasebet, benzeyiş Birçok mânâlara yorulabilen söz İmalı, telmihli söz Telaffuzu aynı anlamı ayrı olan kelimelerin bir söz içinde kullanılması

CİNNET: Delilik, çılgınlık

CİNS-İ KARÎB: Yakın cins

CİRM: 1 Cisim 2 Büyüklük, hacim cirmi ne kadardır?

CİSR: Köprü

CİSR-İ Cehennem: Cehennem köprüsü

CİZYE: Müslüman olmayan teb’a-dan alınan vergi

CÛD: Cömertlik Karşılık beklemeden yapılan cömertlik

CÛDİ: Şırnak şehrinin 6 kilometre güney doğusunda bulunan büyük bir dağ

CUHÛD: Çıfıt, yahudi

CUMHÛR-İ MÜFESSİRÎN: Müfessirler topluluğu, müfessirlerin çoğunluğu

CUMHÛR-İ UKALÂ: Akıllılar topluluğu Akıl sahiplerinin hepsi

CÜDERÎ: Çiçek hastalığı

CÜMLE-İ İSMİYYE: İsim cümlesi

CÜMLE-İ MU’TARIZA: Parantez içinde bulunan cümle, açıklayıcı mahiyetteki cümle Ara cümlecik

CÜMLE-İ VECÎZE: Kısa ve öz söz

CÜNAH: Günah

CÜND: Asker, asker topluluğu

CÜNÛD: Askerler

CÜNÜB: Gusül abdesti gerekmiş kimse

CÜZ-İ MAKSÛM: Bölünmüş parça

CÜZ’İ: Az miktar, bir parça

ÇÂK: 1 Yarık, yırtık 2 Yırtmaç

D

DÂB: 1 Adalet, doğruluk, 2 İhsan, vergi

DÂBBE: Yük ve binek hayvanı

DÂBBETÜ’L-ARZ: Kıyâmet alametlerinden olup topraktan çıkan varlık

DÂD-I HAKK: 1 Allah vergisi 2 Veriş, satış

DÂFİ’: 1 Def’ eden, savan, savuşturan, iten 2 Cenab-ı Hak

DÂĞ-DÂR: 1 Kızgın demirle nişanlanmış, dağlanmış 2 Pek müteessir, çok üzgün

DÂİN (DÂYİN): Borç veren, alacaklı

DAKİK: 1 İnce, ufak, nâzik 2 Toz haline getirilmiş şey, un 3 Dikkatli ölçülü davranan titiz kimse

DALÂLÂT-I BEŞERİYYE: İnsanlığın sapıklığı, beşerî sapıklık

DALÂLET: Hak yoldan sapma, sapıklık, azgınlık

DALÂL-İ MUBÎN: Apaçık sapıklık

DÂLL Bİ’L-İŞÂRE: İşaretle delâlet etme Sözün işaretle mânâya delâlet etmesi

DÂLL U MUDILLE : Doğru yoldan çıkanlar ve çıkaranlar, sapanlar ve saptıranlar

DÂLLÎN GÜRÛHU: Sapıklar, azgınlar topluluğu

DÂLLİN: Doğru yoldan sapmış olanlar, azgınlar

DÂR: Ev, yer, yurt, dünya

DARBE-İ AZÂB: Azap darbesi, azap verici vuruş

DARB-I MESEL: Ata sözü

DÂREYN: İki dünya: Dünya ve ahiret

DÂR-I DÜNYA: Dünya

DÂR-I HARP: Müslümanlarla savaş halinde olan gayri müslim ülke

DÂR-I İSLÂM: İslâm ülkesi

DÂR-I KÜFÜR: Gayr-i müslimlerin ülkesi

DÂR-I SAADET: Mutluluk yeri

DÂR-I UHRA: Ahiret yurdu

DARÎRU’L-BASAR: Kör, âmâ

DÂRU’N-NEDVE: Mekke şehir meclisi

DÂRU’S-SELÂM: 1Selamet yurdu, cennet 2 Bağdat şehrinin ünvanı

DÂRÜ’L-HİLAFET: İstanbul

DE’B-İ KADÎM: Eski gelenek, eski usûl, eski âdet

DEBÛR: Batı rüzgarı, batı taraftan esen yel

DECCÂL: Kıyametten az önce çıkacak, insanlardan bir kısmını sapıtacak ve daha sonra Hz İsa tarafından öldürülecek olan şahıs

DEF’: Öteye itme, savma, savulma

DEF-İ İHTİYAÇ: İhtiyacın giderilmesi, ihtiyacın karşılanması

DEF-İ MAZARRAT: Zararı giderme

DEF-İ MEFSEDET: Fesadı ortadan kaldırma

DEFTER-İ A’MÂL: Amel defteri, insanların dünyadaki hayır ve kötülüklerin kaydedildiği defter

DEHA: 1 Olağanüstü zeka ve anlayış kabiliyeti 2 Olağanüstü zeka sahibi kimse

DEHLİZ: Hol, koridor

DEHRİ: Dünyanın sonsuzluğuna inanıp ahireti inkâr eden kimse Materyalist

DELÂLET: Yol gösterme, kılavuzluk etme

DELÂLET-İ AKLİYYE VE MANTIKIYYE: Akıl ve mantık yardımıyla, akıl ve mantığın yola göstermesiyle

DELİL: 1 Kılavuz, yol gösterme 2 Kanıt

DELİL-İ NAKLÎ: Naklî delil, Kitabî delil Kur’ân-ı Kerim ve Hadis-i şeriflere istinad eden delil

DELÎL-İ ŞUÛDÎ: Görgüye dayanan delil

DEM: 1 Kan, 2 Soluk, nefes 3 Zaman, an

DEM’: Göz yaşı, göz yaşı dökme, ağlama

DEM-İ MESFUH: Dökülmüş kan

DENÂNET: Alçaklık, zillet

DENÎ: Alçak

DERMİYÂN: Ortada

DERPİŞ: Göz önünde, en önde

DERS-İ İNTİBAH: Uyandırma dersi

DERÛN: İç taraf, dahil, kalp

DEVR-İ CÂHİLİYYE: Cahiliyye devri, İslâm’dan önceki devir

DEVR-İ SABAVET: Çocukluk çağı

DEYN: Borç

DEYYÂN: Mükâfatlandıran veya cezalandıran, hâkim Allah

DEYYÂR: 1 Manastır sahibi 2 Biri, bir kimse, fert

DÎBÂCE: Başlangıç, önsöz, mukaddime

DİĞERGÂM: Başkalarını düşünen, bencil olmayan

DİL-ÂVÎZ: Gönül çeken, câzip

DİL-NİŞÎN: Hoşa giden, kalpte yerleşen

DÎN U DİYÂNET: Din dindarlık, din ve din duygusu

DÎNÂR: Bir altın liranın dörtte bir değerinde olan eski bir para

DÎN-İ HAK: Hak din İslâmiyet

DİRAYET: Zekâ, iktidar, beceriklilik Akıl ve ilim yoluyla yapılan çözüm

DİRHEM: 1 Okkanın dörtyüzde biri olan eski ağırlık ölçüsü 2 Gümüş para

DİVAN: Arap şiiri, Divan-ı Arab, Arab’ın şiir külliyatı

DÛN: 1 Alçak, aşağılık 2 Aşağı 3 Altta

DÜBB-İ ASGAR: Küçük ayı (yedili yıldız grubu)

DÜBB-İ EKBER: Büyük ayı (yedili yıldız grubu)

DÜLDÜL: Hz Muhammed (sav)’in Hz Ali’ye verdiği beyaz at

DÜSTÛR: Kânun, kaide, kural, esas

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.