Prof. Dr. Sinsi
|
Sosyolojide İrk Nedir
Ortak bir kültür ve geleneklere sahip olan bir grubun da ‘ırk’ olarak adlandırıldığı sıkça görülür Bu grupların bazıları geçmiş zaman dilimi içinde millet olmuşlardır Meselâ, İskoçlar gibi Diğerleri ise millet olmaya çalışırlar
Onları bir arada tutan bağlar ister biyolojik, ister ırsî, ister kültürel, isterse kazanılmış statü olsun, bu insan grup ve kategorilerine ırk adı verilmektedir (Berry 1965: 31)
Yaygın olarak kabul edilen biyolojik anlamda ırk, belli bir takım biyolojik-kalıtımla ilgili faktörlerin ortalama olarak görülme sıklığına göre tespit edilen fertler topluluğuna verilen genel addır (Goldsby 1971: 22)
Bununla birlikte göz ardı edilmemesi gereken önemli bir husus, bir ırk içindeki, farklılaşmanın, iki grup arasındaki farklılaşmadan çok daha fazla olması durumudur (Ingle 1968: 113)
Ayrıca, zaman faktörü ırk gruplarının yapılarına etki etmekte, tarih boyunca karışmalar yoluyla ortalama fizik özelliklerin değiştiği de görülmektedir Hele sosyal ve kültürel farklılaşmalar söz konusu olduğunda, aynı biyolojik ırk grubuna dâhil millet birimlerinin çatışmaya varacak kadar birbirlerinden farklılaştıklarına şahit olabiliyoruz Konunun en canlı örneğini Samî (Semitic) ırk grubunun iki dalı olan Arap ve İsrail milletleri arasındaki çatışma teşkil etmektedir Türk kültürü , açısından bu konu ile ilgili verilebilecek bir örnek de Bulgarlardır 6-7 yüzyıla kadar Türkçe konuşan, Türk ırkına mensup olan Bulgarlar, bu tarihten itibaren inanç kurumunda meydana gelen değişme ve farklılaşma ile, Ortodoks Hristiyanlığı kabul etmeleri sonucunda Slavlaşmışlardır
Biyolojik yapı, yani ırk kavramı üzerine eklenen çeşitli faktörler, meselenin sadece biyolojik temelli olamayacağını da göstermektedir Hatta aynı ırka mensup, fakat çeşitli sebeplerden farklılaşmış sosyal grupların mevcudiyeti, ‘etnik grup’ kavramına dikkatlerimizi çekmektedir 1960'lı, 70'li yıllarda Rus-Sovyet etnografları, dünyadaki halkların çoğunun kendi içlerinde oldukça homojen bir ırkî yapıya sahip oldukları fikrini benimser olmuşlardı Bu görüşün aksine Rus-Sovyet fizik antropologları, aynı etnik cemaatlerin fizikî tiplerinin kural olarak homojenlik göstermediği ve dolayısıyla ‘ırk’ ve ‘etnik cemaatleri’ birbirinden kesinlikle ayırmak gerektiği fikrinde idiler Günlük kullanımda etnik cemaat ‘Biz-Onlar’ karşıtlığını tayin eden halktır Fakat birçok durumda ırkî farklılıklar temel etnik özellikler değildir Bunun sebebi belli başlı ırklardan birine ait olan ve yakın olan etnik cemaatler arasında kesin ve açık fizikî-antropolojik sınırların olmayışıdır Böyle yakınlıklar komşu olan etnik cemaatlerin özelliğidir Çünkü her büyük belli başlı ırkın hâkim olduğu geniş alanlar vardır İnsanların etnik kaynaklarını yalnızca dış antropolojik farklılıklara dayanarak tespit etmeye çalışmak, bizi ancak yaklaşık olarak doğru bir sonuca götürür (Bromley 1974: 61)
Günümüzde ırk ilişkileri sosyal bilimcileri daha çok meşgul etmektedir ve ‘ırk ilişkileri’ terimi aralarında sosyal anlamı olan, fizikî farklılıklar bulunan iki grup üyeleri arasındaki ilişkiler için kullanılmaktadır Beyaz ve siyah derili insanlardan meydana gelmiş, fakat böyle fizikî farkların o toplumun üyelerinin birbiriyle olan ilişkilerini hiç bir şekilde etkilemediği toplumda ırk ilişkisi olmaz Siyah veya beyaz deri, saç, renk, boy ve benzeri özellikler gibi doğuştan kazanılmış statü olarak tanımladığımız özelliklere sahip fertler bir arada yaşayabilirler
Grek Antik döneminde kölelik kurumu toplumun normlarına uygun bir kurum olarak kabul edilmiş olmasının yanı sıra köleler renklerine göre ayrılmamakta, siyah ve beyaz köle arasında hiç bir ayrım yapılmamakta idi Antik dönem kölelik kurumu bu açıdan "renk körü" olarak tanımlanmaktadır Bu durum Aristo'nun görüşlerine de yansımakta, Greklerin üstün olduğu, köle olamayacakları, Barbarların yani Grek olmayan bütün diğer insanların köle olmalarının tabiî olduğu ifade edilmektedir (Reger 2000: 99-100) Fizikî özellikler değişik önem ve değerler verildiği zaman ırk ilişkisi söz konusu olur Dolayısıyla, beyaz ve siyah derili insanlar arasında önemli biyo-genetik farklar olup olmadığı sorusu sosyolojik açıdan önemli değildir Dikkat çekici olan, insanların böyle farkların varlığına inanmaları ve bu inancı yansıtır şekilde davranmalarıdır Fizik farklarını, kendilerini diğerlerinden ayrı görmek için kullanırlar Bu anlamda ‘etnik grup’ söz konusudur Fizikî olarak farklı olan bir grup insan kendilerinden sayıca daha büyük bir nüfus içinde var olduğunda ırk veya etnik gruplar ilişkisinden bahsedebiliriz (Gordon 1975: 89)
Fizik antropolojik özellikler, etnik cemaatleri etraflarındaki cemaatlerin hepsinden değilse bile, bir-iki veya daha çoğundan ayırt etmede önemli olmakla beraber, yardımcı bir rol oynarlar Bu özellikle büyük ırkların yaşadıkları alanların sınırlarındaki topluluklar için geçerlidir Etnik ayrılıklarda fizik antropolojik ayırıcı özelliklerin rolünü tartışırken, oldukça yaygın bir ön yargıdan bahsetmeliyiz Bu ön yargıya göre, bu ayırıcı özelliklerin etnik taksimatta bazen belli bir rol oynadığını kabul etmek ırkçılığa yol açar Fakat burada kesinlikle gözden kaçan bir şey vardır: ırkçılık ırkların eşit olmadığı fikrinden doğar, tartışılmaz şekilde var olan ırk farklılıklarını kabûl etmekten değil Birçok durumda, etnik cemaatlerin antropolojik tip seviyesinde, nüfusça büyük ve küçük ırklarda, tamamen aynı olmasalar da, en çok ırkî olarak homojen oldukları zaman, fizik antropolojik farklar, ancak böyle cemaatlerin biri veya birçoğu, nispeten uzak alanlarda yaşayan başka ırklara ait etnik birimlerle karşılaştırıldıklarında ayırt edici bir rol oynarlar Bir başka deyişle, burada kastedilen, hiçbir şekilde tipik olmayan durumlardır; böylece ırk özellikleri açıkça gözle görünür oldukları hâlde, etnik cemaatleri ayırt etmekte yeterli bir temel olamazlar (Bromley 1974: 62-63)
Küreselleşme kavramı ile meydana gelen sosyal değişmeler, serbest piyasa ekonomisinin bütün dünyada yayılarak sosyal-kültürel dokuları bir değişmeye uğratması, kaçınılmaz olarak ırk, etnisite, azınlık-çoğunluk, mikro-milliyetçilik kavramlarında da köklü değişmeler meydana getirmeye başlamıştır ‘Etnos’ kavramı antik Grek dilinde “aynı özellikleri paylaşan insan topluluğu” anlamının yanı sıra, meselâ arı, kuş, sinek grupları için de kullanılmakta idi (Chapman 1993: 15) Günümüzün gittikçe karmaşıklaşan ve teknoloji ile küçülen dünyasında ise, ‘etnik’, ‘etniklik’ kavramları, coğrafî anlamda sosyal hareketlilik, yani göç olgusunun da yardımı ile gittikçe daha izafî bir özellik taşıyan bir durum almıştır Meselâ, Türkiye’den başlangıçta iş gücü olarak Almanya’ya ithal edilen Türk nüfus, bugün Almanya’da bir Türk etnik ‘azınlığı’nı oluşturmuş, hukuk açısından eşitlik istemekte, vatandaşlık, siyasî katılım, eğitim hakları talep etmektedirler (Özönder 1998: 203)
Bu durum, son yılların Amerikan toplum yapısında da köklü değişmelere yol açmış, küreselleşme ile birlikte ABD toplumunda da eşitsizliklerin arttığı yönünde ciddî araştırmalar çoğalmaya başlamıştır Küreselleşme veya diğer tanımıyla üretimin uluslar arasılaşması ABD’ne göçü artırmış, ırk çatışmalarında yeni oluşumlar ortaya çıkartmış, her ücret seviyesindeki Amerikan çalışanlarına gittikçe yoğunlaşan bir şekilde tehdit oluşturmaya başlamıştır Yapılan araştırmalarda, birçok Siyah (yeni deyimiyle Afrikalı-)Amerikalının, ‘gerçek’ Amerikalılar iş imkânlarına sahip olmadan göçmen olarak ülkeye gelmelerine – ki bunlar arasında Haitili ‘Siyahlar’ da sayılmaktadır -, yasak getirilmesini talep ettikleri görülmüştür (Dawson 1999: 374) Genel olarak küreselleşme ile birlikte, dünya üzerinde ekonomi ağırlıklı değişmelerin, ABD toplumu üzerinde de olumsuz bazı etkiler meydana getireceği, eşitsizliği, gelir dağılımındaki dengesizliği patlatacağı, bu durumun da gittikçe artan bir şekilde Siyah (Afrikalı-)Amerikalılar ile birlikte Lâtin köklü (Latinos) Amerikalıları da olumsuz etkileyeceği, ırk ve etnik gruplar arası çatışmaları hızlandıracağı değerlendirmeleri yapılmaktadır (Dawson 1999: 373-375)
Sonuç olarak diyebiliriz ki, ‘ırk’ ve ‘etniklik’ kavramları bilhassa II Dünya Savaşı öncesi ve süresince NAZİ ırkçı politikalarının uyandırdığı dehşet ve şiddet sebebiyle üzerinde konuşulması, düşünülmesi, araştırma yapılması çok tehlikeli kavramlar hâline gelmiştir Bu gün hiç kimse ırkın, toplum içinde yer alan fertlerin karakterlerinin, normatif görüşlerinin veya yeteneklerinin belirleyicisi olduğunu ileri süremez Biyologlar, farklı ırkların sınırlarının insanlığı bir diğerinden üstünlük veya aşağılık anlamlarında ayırdığına inanmazlar Buna karşılık insan farklılıklarının tarih, coğrafya, siyaset ve kültür faktörlerinin bileşkesinin meydana çıkarttığı bir devamlılık içinde yer alabileceği görüşü, doğru bir değerlendirme olarak kabul edilir Farklı ırk ve kültürlere mensup insanlar arası evlilikler ve kitle göçleri, temelde insanlığın eşitliğinin göstergesi olarak kabul edilebilir (Ofer 2000: 61)
Genel olarak ‘ırk’ ve ‘etniklik’ kavramları ile ırkçılığı bilimsel açıdan birbirinden kesin çizgilerle ayırmak son derece önemlidir Doğuştan kazanılmış ve değiştirilemeyen ortalama biyolojik özelliklerin üzerine ‘sosyal’ ve ‘kültürel’ olguların da etkileri ile belirginleşen, farklılaşan ‘ırk’ kavramının daha da ayırıcı özellikleri, biyoloji ve gen mühendisliği alanlarındaki araştırmaların gelişmesine paralel olarak ortaya çıkacaktır Yeni verilerin yardımı ile bu konu ileride daha da açıklık kazanacak ve sosyologlar ‘ırk’ ve ‘etniklik’ kavramlarını yeniden değerlendireceklerdir
|