![]() |
Ticarette Kar Oranı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ticarette Kar OranıTicarette Kar Oranı Hakkında Ticarette Kar Oranı Soru Bizim bir Nalburiye dukani var ve benim sorum su: Tuccarliklta ne kadar kazanmak lazim, eger o dukkanin isçisi var ise ve kira ödersek ![]() ![]() Islam dini belli bir kar orani getirmemistir ![]() ![]() ![]() ![]() Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- bugday satan bir adama rastladi ![]() Nasil satiyorsun? diye sordu ![]() Adam da kendince anlatti ![]() Elini onun (bugdayin) içine daldir!” diye vahy (isaret) edildi ![]() Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem- de elini daldirdi ve bugdayin islak oldugunu gördü ![]() “–Insanlarin görmesi için islak olani üst tarafina koysaydin ya! Aldatan bizden degildir ![]() ![]() Hadîs-i serîfte ifade edildigi üzere Islâm iktisâdî sistemi, ticâretin temelini dogruluk ve dürüstlükle ferd ve cemiyete hizmet anlayisi üzerine kurmustur ![]() Malin, üreticiden tüketiciye intikâli demek olan ve sermâye kadar gayreti de gerektiren üstelik kâra kadar zarâra da dönüsmek ihtimâli bulunan ticârî faâliyet, malin, fâidesini artirdigi cihetle helâl kilinmis, hattâ tesvîk edilmistir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla beraber mal ve serveti elde etmenin en önemli vasitasi olan ticarette “Her ümmetin bir fitnesi vardir ![]() ![]() ![]() Zîrâ ticâretteki para kazanma ihtirâsi, nefsin zebûnu oldugu korkunç handikaplardan biridir ![]() ![]() ![]() “Âdemoglunun iki dere dolusu mali olsa bir üçüncüsünü ister ![]() ![]() Bu düskünlügü dolayisiyla insanoglunun ticarette yaptigi hile ve düzenbazliklarin haddi hesabi yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dînin mevzûu rûhtur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cenâb-i Hakk, Kur’ân-i Kerîm’de kiyâmete kadar gelecek ümmetlere ibret olmasi için Suayb -aleyhisselâm-’in kavmi olan Medyen ve Eyke halklarinin helâkinin, ticaret ahlâklarinin son derecede bozulmus olmasi sebebiyle oldugunu bildirmektedir ![]() ![]() “Altin ve gümüs paranin, kibir ve gurur tasiyan elbisenin kulu olan helak olsun! ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ömer -radiyallâhü anh-, bir kimse methedildigi zaman, methedene, üç seyi yâni: “–Hiç sen onunla; komsuluk, yolculuk, veya ticâret yaptin mi?” diye sordu ![]() Muhâtabi üçünü de yapmadigini söyleyince: “–Zannedersem, sen onun câmîde Kur’ân okurken basini salladigini gördün!” dedi ![]() Adamin da: “–Evet, yâ Ömer! Benim gördügüm öyle idi ![]() “–O zaman medihte bulunma! Zîrâ ihlâs, kulun boynunda degildir ![]() ![]() Burada Hazret-i Ömer -radiyallâhü anh-’in verdigi ölçü, zâhire aldanmamak, kisinin fiiline ve beserî münâsebetlerine göre kanâat sâhibi olmak îcâb ettigidir ![]() ![]() Görüldügü gibi ticâret, ferdin iç dünyâsini disariya yansitir ![]() ![]() “Allâh, sizin namazlariniza, oruçlariniza degil, para münâsebetlerinize bakar” buyurmustur ![]() Islâm’a göre; alici ve satici, bir mal alirken onu kasden yermemeli, satarken de degerinden üstün gösterecek ifâdeler kullanmamalidir ![]() ![]() ![]() Ticâretin kâidelerini Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem- ne güzel koymustur: “Alis-veriste vukû bulan lüzumsuz sözler ve yemînler olur ![]() ![]() “Tüccârlar kiyâmet günü fâcirler olacaklardir ![]() ![]() ![]() ![]() Malinin degerini bilmeyen bir saticiya malinin degerini bildirmek îcâb eder ![]() ![]() ![]() ![]() “–Yüz dirhemdir, yâ Imâm!” deyince itiraz etti: “–Hayir, bu daha fazla eder ![]() ![]() ![]() ![]() Kadin saskinlikla yüz dirhem artirdi ![]() ![]() ![]() ![]() “–Hayir, bu dörtyüz dirhemden de fazla eder ![]() “–Yâ Imâm! Siz benimle alay mi ediyorsunuz?” demekten kendini alamadi ![]() Bunun üzerine Imâm, kadinin, malin gerçek fiyatini ögrenmesi için isten anlayan birini çagirtti ![]() ![]() Zîrâ o biliyordu ki, dogruluktan ayrilmak, mallarin ayip ve kusurlarini saklamak, bilhassa ölçü ve tartiya dikkat etmemek, insani çok hazîn neticelere dûçâr eder ![]() Osmanli toplumu da bu ahlâk içinde yogrulmus ve böylece cemiyet huzur ve seâdetini ehl-i küfrü dahî hayran birakacak bir derecede temin etmistir ![]() ![]() ![]() “–Ben siftah yaptim ![]() ![]() Bunun üzerine diger bakkala gittiler ![]() “–Ben siftah yaptim ![]() ![]() Böylece papazlar diger dükkana gittiler ![]() ![]() ![]() Ecdâdimiz iste böylesine digergâm ve fedâkâr kilici bir ahlâk zemininde yetismislerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Allâh’in geçiminize dayanak olarak hayatin esasi kildigi mallarinizi akli ermezlere vermeyin ![]() ![]() Aldatanlara gelince, onlar su hadîs-i serîfte anlatilanlara muhataptirlar ![]() “Üç kisi vardir ki, kiyâmet günü Allâh onlarla konusmayacak, onlara bakmayacak ve onlari temize çikarmayacaktir ![]() ![]() “–Adlari batsin, umduklarina ermesinler ve hüsrâna ugrasinlar, kimlerdir onlar yâ Rasûlallah!” diye sordu ![]() Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-: “Elbisesini (kibir ve gururundan dolayi kurula kurula) sürüyen, verdigini basa kakan ve yalan yeminle malini pazarlayan!” buyurdu ![]() Diger taraftan Islâm iktisâd nizâminda iddihâr, yâni karaborsacilik yapmak için mali depolayip pahâlanmasini beklemek de mezmûmdur ![]() ![]() ![]() “Mali piyasaya süren kazanmis, pahaliya satmak için bekleten ise, Allâh’in lânetine ugramistir ![]() Islâm, ticâret ile ilgili kâidelerini, asil onun kazanilma ve sarf edilme faâliyetlerinde gösterir: Kur’ân-i Kerîm, iki tarafin kalb hosnutlugu ile cereyan etmesi gereken ticârî faâliyetin disindaki muâmeleleri, harâm saymakta ve: “Aralarinizda bâtil yoluyla mallarinizi yemeyin! ![]() ![]() ![]() Âyet-i kerîme söyledir: “Ey îmân edenler! Karsilikli rizâya dayanan ticâret olmasi hâli müstesnâ, mallarinizi, bâtil (haksiz ve harâm yollar) ile aranizda (alip vererek) yemeyin! Ve kendinizi öldürmeyin! Allâh size karsi pek merhametlidir ![]() ![]() “Nefislerinizi öldürmeyiniz!” ifâdesi, mühim ince bir mânâ ihtivâ eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâiz, risk ve gayret dâhil olmadigi için sermayenin kullanilisindaki bir istismâr tezâhürüdür ![]() ![]() ![]() “Fâizin her çesidi ayaklarimin altindadir!” buyurarak, her türlü fâizi harâm kilmistir ![]() Âyet-i kerîmeler de, bu husûsdaki ilâhî tehdîdi söyle ifâde etmektedirler: “Fâiz yiyenler, (kabirlerinden) seytan çarpmis (kimselerin cinnet nöbetinden kalktigi) gibi kalkarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “(Fâizi harâm kilan) Allâh, fâiz (karisan mal) i tüketir (onun bereketini giderir), sadakalari (verilmis mallari) ise bereketlendirir ![]() ![]() ![]() ![]() Bilhassa fâiz sebebiyle kahr-i ilâhînin tecellî edecegini bildiren su âyetteki tehdîd çok müthistir: “Ey îmân edenler! AIlâh’dan korkun! Eger gerçekten inaniyorsaniz, mevcûd fâiz alacaklarinizi terkedin!” “Sâyet (fâiz hakkinda söylenenleri) yapmazsaniz, Allãh ve Rasûlü tarafindan (fâizcilere karsi) açilan harbden haberiniz olsun! Eger tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksizlik etmis, ne de haksizliga ugramis olursunuz ![]() ![]() ![]() Kim kâinâtin Hâlik’i ve kâinâtin kendisi serefine yaratilmis olan Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem- ile harb eder de gâlib çikabilir? Eger bir mü’min fâizle istigâl ederse, ya malini veya îmânini kaybeder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- fâiz yiyene, yedirene, kâtibine ve sâhitlerine lânet etti ve: "Onlar müsâvidirler ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Hanîfe’nin hâli ne güzeldir ![]() ![]() Fâiz yasaginin elbette birçok sebep ve hikmetleri vardir ![]() ![]() Bu sebepler muvacehesinde faizi yasaklayan Islâm, buna mukâbil karz-i hasen denilen imkân nisbetinde Allâh için borç vermeyi tesvik etmis ve darda olan bir kimseye verilen borcu sadakadan daha efdal saymistir ![]() Bütün bu ahvâle ragmen namuslu is yapan, dogru, dürüst ve güvenilir esnaf ve tüccar, sayi bakimindan her zaman azinlikta kalmaktadir ![]() ![]() “Dogru tâcir, kiyâmet günü Ars’in gölgesindedir ![]() “Dogru sözlü, dürüst ve güvenilir tâcir, nebîler, siddîklar ve sehitlerle beraberdir ![]() Ebû Hanîfe Hazretleri, ticaretle geçinen hayli servet sahibi zengin bir kimse idi ![]() ![]() “–Ey Hafs! Malda su su özürler var ![]() ![]() Hafs da, mali Imâm’in belirttigi fiyata satmis, ancak ondaki özrü müsteriye söylemeyi unutmustu ![]() “–Kumasi alan müsteriyi taniyor musun?” diye sordu ![]() Hafs’in, müsteriyi tanimadigini belirtmesi üzerine Imâm, malin tamamini sadaka olarak dagitti ![]() “Ey Amr, sâlih kisi için sâlih mal ne güzeldir!” (Ahmed b ![]() ![]() ![]() Helâl lokma için ticarete haram karistirmama hususunun ehemmiyet ve bereketini merhum pederim Mûsâ Efendi su hâdise ile anlatirdi: “Müslüman olmus ermeni bir komsumuz vardi ![]() "- Acibadem'de tarla komsum Rebî Molla'nin ticaretteki güzel ahlâki vesilesiyle müslüman oldum ![]() ![]() "- Buyurun, bu süt sizin!" dedi ![]() Sasirdim: "- Nasil olur? Ben sizden süt istemedim ki!" dedim ![]() O hassas zarif insan: "- Ben farkinda olmadan hayvanlarimdan birinin sizin bahçeye girip otladigini gördüm ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ben: “–Lâfi mi olur komsu? Yedigi ot degil mi? Helâl olsun! ![]() ![]() “–Yok yok öyle olmaz! Onun sütü sizin hakkiniz! ![]() ![]() ![]() Iste o mübârek insanin bu davranisi beni ziyâdesiyle etkiledi ![]() ![]() “–Böyle yüce ahlâkli bir insanin dîni, muhakkak ki en yüce bir dîndir ![]() ![]() Bu güzelliklerin yaninda hadîs-i serîfte buyurulan: “Insanlara öyle bir zaman gelir ki, kisi mali helâlden mi, haramdan mi aldigina hiç aldirmaz ![]() ![]() Oysa dînin koydugu kâidelerin ihlâlinden dogan cezâlar, ferdî oldugu ve çogu âhirete âid bulundugu halde harâm mal edinmekten dogan belâ onun kazanilmasinda bir dahli olmayan gelecek nesillere de sâmildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmân ve takvâ istikametinde kullanilmayan bir malin fiska ve küfre müncer olacagi âyet-i kerîmede Mûsâ -aleyhisselâm-’in dilinden ne güzel ifade buyurulur: “Mûsâ: "Rabbimiz! Dogrusu sen Firavun'a ve erkânina ziynetler ve dünyâ hayatinda mallar verdin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne gariptir ki, kimileri, dürüst ticaret yapinca kazancin hâsil olamayacagi yönünde temâyüller göstermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu itibarla bizler, mali mesrû yollardan kazanmakla mükellefiz ve mesrû yerlere sarfetmeye de mecbûruz ![]() ![]() “(Öyle hakîkî er kisiler vardir ki) onlar, ne ticâret ne de alis-verisin, kendilerini zikrullahdan, namaz kilmaktan ve zekât vermekten alikoyamadigi kimselerdir ![]() ![]() Bu sekilde ticâret ehli olanlar, bir baska âyet-i kerîmede buyurulan “ticâreten len- tebûr” (aslâ zarara ugramayan bir kazanç) sirrini yasayanlar, yâni gerçek ticâretten nasîb alanlardir ![]() “Allâh’in kitâbini okuyanlar, namazi kilanlar ve kendilerine verdigimiz riziktan (Allâh için) gizli ve âsikâr sarfedenler, aslâ zarâra ugramayacak bir kazanç (ticârten len-tebûr) umabilirler ![]() “Çünkü Allâh, onlarin mükâfatlarini tam öder ve lutfundan onlara fazlasini verir ![]() ![]() Cenâb-i Hakk, bizleri bu âyet-i kerîmelerin sirri içinde yasatsin! Gönül gözü ile ilâhî kitabi okuyabilmeyi, mi’râca yükseltecek bir husû ile yapilabilen secdeleri, helâlinden kazanip isrâf etmeden harcamayi ve verdigi nîmetleri yolunda infâk etmeyi nasîb buyursun! Yâ Rabbî! Ticaret ehli kardeslerimizi, hadîs-i serîfte buyurulan “elinden dilinden mü’minlerin istifade ettigi” kullarindan eyleyip vatan ve milletimiz için hayirli kimseler eyle! ![]() ![]() Selam ve dua ile ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|