|
|||||||
![]() |
|
|
Konu Araçları |
| çocuklarda, dil, güçlüğü, iletişim, olan, problemlerii, öğrenme |
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ- |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ-Beynin farklı bölümlerinin araştırılmasına konuşma patolojisiyle ilgili gözlemlerden sonra başlandığı bilinmektedir ![]() A R WRI A![]() ![]() oyunların kurallarıyla dilin kuralları arasında belli başlı farklılıklar bulunmaktadır İlki gelişigüzel, diğeri ise biyolojik olarak belirlenmiştir![]() Eric H LENNEBERGKonuşma yitiminin hem fiziksel, hem davranışsal yönleri vardır : bu ise konuşma kavramının neden zor olduğunun bir göstergesidir ![]() Helmer R MYKLEBUST1988 yılında ABD Ulusal Öğrenme Bozukluğu Birleşik Komitesinin (NJCLD) yayınladığı tanıma göre "öğrenme bozukluğu genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, sazına, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubudur" Bu bozuklukların bireyin yaradılışıyla ilgili olduğu ve merkezi sinir sisteminin işleyiş bozukluğuna bağlı olduğu varsayılır Ayrıca kendini idare etme sosyal algılama ve sosyal etkileşim sorunlarının da birlikte görülebileceği belirtilmektedir (Korkmazlar 1992, s 4)![]() Korkmazlara göre ise öğrenme bozukluğu "zekası normal ya da normalin üstünde olan ve (kendisinden) beklenen akademik becerileri kazanamayan çocuklar" için kullanılır Öğrenme bozukluğu herhangi bir duygusal, nörolojik, fiziksel, ruhsal, kültürel özürü olmayan, okuma, yazma, matematik, kendini ifade etme, mekanda yönelme alanlarından birinde ya da tümünde güçlük çeken çocukları kapsar (Korkmazlar, 1992, s 2) Tanımlarda rastlanan önemli problemlerden biri de dile ilişkin olanlardır Bu konuda yapılmış olan araştırmalar da dil ile ilgili sorunların yaygın olduğunu göstermektedir![]() ABD'de de yapılan bir çalışmada öğrenme güçlüğü olan 3 yaşındaki Amerikalı çocukların %3'den fazlasının konuşabilmede zorluklar çektiği bulunmuştur Yine bu çalışmanın devamında 9 yaşındaki çocuklardan bazılarının da konuşabilmede yetersiz olduğu saptanmıştır Kaufman ve Kaufman kardeşlerin 6 ile 16 yaşındaki 2000 Amerikalı çocuk üzerinde yaptıkları araştırmada, çocukların %2'sirıin konuşma, %2-3'ünün algılamada zorluk çektiği saptanmıştır (Hallahan vediği, 1989, s )0ven tarafından 1971 yılında yapılmış bir araştırmada LD'li çocukların %47'sinin konuşma terapisine katıldığı saptanmıştır (Farnham-Diggory, 1978, s 60) %47'lik bir oran LD'Li çocukların yarıya yakınında dile ilişkin sorunların olduğunu göstermektedir Bu nedenle de dil ile ilgili problemlerin daha detaylı bir şekilde ele alınması gerekmektedir![]() Öğrenme zorluğu çeken çocuklar anlama ve onlara nasıl davranılması konusunda uzmanların en çok tanıştıkları konu, beynin yapısı ve fonksiyonlar ile dilin gelişimi arasındaki ilişkinin nasıl olduğudur Lenreberg'in belirttiği gibi dilin kuralları biyolojik olarak saptanmıştır Çünkü "'genel olarak bütün davranışlar bu bedenin yapısının bölünmüş bir parçasıdır" Yapı ve fonksiyon olarak birbirleriyle ilişkilidir Bin diğerinin ifade edilmiş biçimidir Psikologlar uzun yıllar boyunca dinamik etkileşimle ilgilenmişlerdir Bazı davranış kalıplan sadece beden gelişip, büyüdüğü için değişir Olgunlaşma daima öğrenmeden önce gelir (Gaddes ve diğ , 1985, s 251)Bu prensibin basit bir açıklaması olarak bir bebeğin konuşması örnek verilebilir İlk 9 ay içinde konuşmaya başlamakla kalınmaz, aynı fonetik sesler bebeklerin coğrafi ya da kültürel konumlarını göze almaksızın belirmeye başlar Bu demektir ki konuşma konekse yerleşmeden ve gerekli algılama merkezi sinir sistemine yerleşmeden bebek sözcük üretemez 6 aylık bir bebek ne kadar zeka potansiyeline sahip olsa ve öğretmen ne kadar yetenekli olsa dahi ona konuşmayı bu aşamada öğretmek imkansızdır, 6 ay sonra beyin olgunlaştığında bebek 1-2 kelime konuşmayı başarabilir Bebeğin bu sözcükleri üretebilmesi için beyinde bazı sistemler vardır "Çünkü konuşma yeteneği belirli fizyolojik ve algısal kapasitelerin gelişimine bağlı olarak düzenlenir ,, (Lenneberg, 1966) Bu gelişim çocuklarda 5-7 yaş arasında tamamlanır (Gaddes ve diğ , 1985, s 251)![]() NORMAL DİL GELİŞİMİ Konuşma yeteneği nasıl gelişir tam olarak anlaşılamasa da kortikal hücrelerin olgunlaşmasına (Lenneberg), sosyal gelişime (B F Skinner) ve sosyal öğrenmeye bağlıdır Oldukça fazla sayıda teoresyen dilin gelişimini tamamlamış ve algısal karşılama, anlama, adaptasyon, taklit ve ifade etmenin önemini kabul etmişlerdir Bebeğin konuşmayı öğrenebilmesi çok sayıda faktöre bağlıdır Örneğin; konuşmayı işitme yeteneğine sahip olmayı, konuşmacının mimiklerini gözlemleyebilmeyi, sözel söylemlere eşlik eden duygusal tonu sezinleyebilmeyi gerektirir Bütün bu süreç çözümlemeyi ve anlamlandırmayı içine almaktadır Ardından çocuk duyduğu sesleri ayırt etmeye başlar ve bunları, ifade etmek istediği düşünceleri ve duygulan anlatabilmek için formüle etmeyi öğrenir (Gaddes ve diğ , 1985,s 251)![]() Dil gelişimin doğumdan itibaren ele alacak olursak; bebeklerin dünyaya geldikten bir süre soma ağlamaya başladıklarını gözlemleriz Bebeklerin doğumdan itibaren, rahatsızlık belirtisi olarak ağlamaya başladıklarına inanılır Bu bağlama biçimi "farklılaşmamış ağlama" olarak adlandırılır Çünkü, diğer rahatsızlık durumlarında da bu değişmez![]() Yaklaşık 2 aylıkken bebek iki yeni tepki kullanmaya başlar Ötme sesi gibi duyulur ve bebeğin ağlaması olan duruma göre farklılık gösterir Ağlamadaki bu farklılıklar çocuğun fiziksel veya sosyal rahatsızlığı olarak düşünülebilir![]() Yaklaşık 3-6 aydan itibaren bebek anlamsız şeyler söylemeye başlar Bu bölüm, konuşmanın sonraki gelişimi için çok önemli olabilir Çünkü bu bebeğin çevresinde değişikliklere neden olur Bu, çocuğun gürültü yaparken çevreye odaklanmasında önemlidir Bebekler bunu yetişkinler özellikle aileler, onları konuşmaya zorladıkları zaman öğrenirler![]() 8 veya 9 aylıkken, Elenson'a göre, bebekler anlamsız sözler dönemine girerler Bu noktada, bebek konuşma sesleri yaratmaya başlar Eğer bir yetişkin bir şey söylerse, bebekte aynı şeyi söylemeye çalışır![]() Yaklaşık 1 yaşında, çocuk ilk sözünü mırıldanır Yaklaşık 18 aylıkken belirsiz cümleler çıkmaya başlar Bu noktadan soma, dil kazanma eylemi, öğrenilmesi gereken dilin karmaşıklığıyla daha hızlı ilerlemeye başlar 3-4 yaşlarında, her ne kadar karışık cümlelerin sonraki yıllarda öğrenilmesi gerekse de, çocuk dilin temel cümlelerini kullanabilecek duruma gelir (Hallahan ve diğ , 1989, s 177-178)![]() Myklebust'ın insan dilinin gelişimsel hiyerarşisi için geliştirdiği sistem ise davranışsal basamaklar halinde şu şekilde sıralanmaktadır (Gaddes ve diğ , 1985, s 254)![]() 1) Doğumdan 9 aya kadar : Çocuk konuşmaları duyar ve süreç içinde anlamaya başlar Sözsel olmayan içsel bir dil veya kavramsal bir anlayış geliştirir![]() 2) 12 aya kadar : İşitsel alıcı bir dil Bebek söylenenlerin çoğunu anlamaya başlar 9 Ayda belirli sözcükleri taklit ermeye başlar Genellikle "mama, baba, dada" ve bunlar gibi basit sözcükler![]() 3) 12 aydan 7 yaşına kadar: İşitsel duygu belirtici konuşma Bu aşama, sözcüklerin işitsel olarak algılanmasını ve bunların motor konuşma taklitlerini içerir Bu, sözlü konuşma ve 3000 kelimelik pasif bir sözcük dağarcığı gelişiminin olduğu bir perioddur![]() 4) 6 yaş ve yukarısı : Görsel, duygu ifadeci dil (heceleme ve yazma) okumanın çocuğun harfleri ve sözcükleri tanıdığı ve onlara işitsel anlam yüklediği bir aşamadır ![]() Konuşma yeteneğini elde etme görsel ve işitsel algı, sözsel soyutlama, anlama, taklit, konuşma ifadelerini doğru bir sıra içinde içerdiğinden, beynin bu değişik davranışların yapılabilmesini sağlayan tüm bölümlerinin çocuğu doğru şekilde okuyabilmesi, yazabilmesi, dinleyebilmesi ve konuşabilmesi için sağlıklı şekilde çalışıyor olması gerekmektedir ![]() Dil Sorunlarının Okul Başarısı İle İlgisi Öğrencinin sınıftaki başarısının temelinde yetkin dil kullanımı yatar İyi konuşamayan, okuyamayan ve yazamayan çocuğun başarılı olması çok güçtür Akademik kazanımda dört dil-temelli süreç özellikle önem taşır Bunlar okuma, yazma, kelime bilgisinin gelişimi ve sözlü tartışma yapabilmektir (Glover ve diğ , 1990, s 186) Bu dört sürecin dışında matematiği de gözerdi etmemek gerekir![]() MATEMATİK Matematik, görmenin ve dünyayı hissetmenin yolu olarak tanımlanıyor Matematik bilgiyi analiz etme ve bilgiyle ilerisim kurma ve gerçek hayat problemlerini çözümlemek için kullanılır![]() Matematik ile ilgili ana konular şöyle sıralanmaktadır : • Sayı, biçim ve durumla birleştirilmiş uygun matematik dilini geliştirmek ![]() • Yer değeri ve daha büyük sayılarla çalışmaya hazırlanmayı öğretmek ![]() • Geçerli bağlamlarda 4 işlemi kullanmak ![]() • Örnek ve simetriyi tanımlamak ![]() • Düşünme ve hesap yapmak için gerekli yetenekleri geliştirmek ![]() Matematik ile ilgili çalışmalar üzerinde konuşmak yazmaya dayalı kayıt işlemlerinden daha çok öncelik ister (Anning, 1997, s 110-115)![]() Öğrencilerin, bilgili tüketiciler olabilmeleri ve günlük yaşamlarında karşılarına çıkabilecek grafikleri, çizelgeleri ve daha başka verilen başarıyla yorumlayabilmeleri için matematik konusunda iyi iletişim kurabilmeleri gerekir Dilin doğru kullanımı matematikte öğrenmeyi teşvik eder Dil, matematiksel simgeler ve çizimlerle birlikte, matematik fikirlerin formülasyonunda ve ifade edilmesinde önemli bir rol oynar ve soyut ve somut gösterimlerin arasında bir köprü görevini görür Matematiksel bir dil edinilmesi, birbirleriyle yakından ilişkili dört sürecin kullanımıyla gelişir: Konuşma, dinleme, okuma ve yazma![]() OKUMA Öğrenimde dil-temelli yetilerin belki de en göze çarpanı okumadır Okumayı öğrenmek, okul yıllarının başlarında, başarılması gereken temel gelişimsel görevlerden biridir Eğitim süreci devam ederken öğrencinin bilgi edinebilme ve özgürce öğrenebilme yetisini kazanmak için okuma gittikçe daha büyük önem kazanır Daha sonraları bile iş hayatına girebilmesi ve toplumun taleplerine uyum sağlayabilmesi için önemli bir araçtır![]() Okuma ile dil gelişimi arasındaki ilişkiyi kavramak için okuma öğrenimini etkileyen dil faktörlerinden her birini ayrı ayrı ele almak gerekir Bunlar :1- Sembolik fonksiyon 2- İletişim yeteneği (commonication) 3- Sözcük bilgisi (Bu başlık sonraki bölümde ele alınacaktır) Çocuğun okumada başarılı olmasında, gelişmiş olması gereken dil faktörlerini şöyle açıklayabiliriz: 1) Sembolik fonksiyonun gelişmiş olması : Walton’a göre, sembolik fonksiyon, bir şeyin yerine bir başkasını koyma yeteneğidir, yani burada niyet ve fikirlerin yerine, bunlarla görünürde ilişkisi olmayan sesleri, jestleri koyma yeteneğidir İşte anlamsız işaret ve sesleri, anlamlı cümleler, fikirler haline getirmek sembolik fonksiyon ile mümkündür Okumaya başlayacağı sırada çocukta sembolik fonksiyon gerektiği kadar gelişmiş olmalıdır ki, yazılı işaretlerle (kelime, cümle, merin) obje, aksiyon, durum, düşünce veya duygu arasında bir bağlantı kurabilsin![]() 2) İletişim Yeteneği : Başkaları ile ilişki kurabilmek, fikir alış-verişinde bulunmak, sözlü ve yazılı mesajları anlayabilmek ve aktarabilmektir Çocuğun bu yeteneğe sahip olabilmesi için, egosantrik dilden kurtulmuş, sosyalize dile geçmiş olması gerekir Egosantrik dili I basamak, sosyalize dili de 2 basamak olarak kabul edersek, yazı dilini her ikisinin üstünde 3 bir basamak olarak ele alabiliriz![]() Çocuğun da okuyabilmesi için bu iki basamağı atlatmış olması gerekir Aksi halde okuyabilmek için gerekli olan iletişim yeteneği gelişemez![]() |
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ- |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ-YAZMA Yazma da dil bilgisiyle yakından bağlantılıdır Yazmadaki basan dil bilgisine dayanır ve dilin ifadesidir Eğitim sürecinin kendisi, öğrenme, motivasyon, kendini ifade etme ve bilişsel gelişim potansiyeline etkisi son yıllarda giderek daha fazla anlaşılıyor (bkz Jerkinson, 1989) Ancak ne yazık ki, Amerikan okullarında öğrenciler hala bir iki kelimeyi aşan yazılar yazmada zorlanıyorlar, (bkz Applebee, 1983, 1988) Daha çok öğrencilerin sorulara bir iki kelime ve kalıpla cevap verdikleri bir çeşit kısa yazım kullanılmaktadır Gelişmiş seviyede yazmanın eğitimin pek çok amacına ulaşabilmesi için mükemmel bir araç sağlayacağına inanıyoruz Yazma hem bilişsel ve dil gelişimiyle ilgili önemli bir faaliyet hem de işlevsel bir iletişim aracı olarak incelenebilir Çünkü öğrencilerin kendilerini yazılı olarak ifade etmelerinin hem dil hem de bilişsel gelişimlerine önemli boyutlar ekleyebileceği görüşü savunulmaktadır![]() Çocuk okula başlayınca kendisiden ilk beklenen okumayı ve yazmayı öğrenmesidir "Okumaya hazırlık" kavramının harfleri ve sembolize etkileri sesleri öğrenmekten ibaret olduğu düşüncesi halen pek çok sistemde geçerlidir Araştırmalar göstermiştir ki okuma ve yazmayı öğrenebilmek için çocukların birtakım ön beceriler geliştirmeleri gerekir![]() Konuşurken ağzımızdan çıkan akustik mesajlar uzun bütünler halindedir Yani hiçbir zaman, normal şartlarda söylediklerimizi duraklayarak, kelime kelime ayırarak söylemeyiz Kullandığımız kelimeler kelimeleri oluşturan sesler birbirleriyle iç içe geçmiş durumdadırlar Çocukların okuyabilmeden önce uzun ifadeleri, kelimeleri ayırabilme becerisini geliştirmiş olmaları gerektiği saptanmıştır Bunu, kelimelere, hecelere ayırabilme ve alfabetik sistemlerde, heceleri seslere ayırabilme becerilerinin gelişmesi izler (von Kleek, 1990) Çocukların konuşma sırasında kendilerine söylenenleri anlamaları konuşmaları hangi birimlerini algıladıkları, akustik bütünü ne şekilde analiz edebildikleri konusunda bilgi vermez (Savin, 1972) Okuma için ön becerileri oluşturan akustik bütünü parçalara ayırabilme becerileri, dil üstü becerilerinin (:-):-):-):-)linguistic skills) bir parçasıdır (Von Kleeek, 1984)![]() Herhangi bir beceriyi otomatik olarak yerine getirebilme ile o becerinin nasıl başarıldığının bilincinde olma aynı olgudur Dil konusunda da bu böyledir Söylenenlere anlam verebilmek ve doğru karşılıklarda bulunabilmek otomatik bir beceridir Ancak iletişim sırasında kullandığımız dile yoğunlaşabiliyorsak, dilimiz hakkında bilinçli olarak düşünebiliyorsak diğer bir deyişle kendimizin dışına çıkıp dilimize dışardan bakabiliyorsak dil üstü becerileri geliştirebilmişiz demektir![]() Dil üstü becerilerinin gelişmesi küçük yaşlarda başlar İki yaşındaki çocukların işitme özürlülerle konuşurken daha çok işaret kullanmaları (Shiff ve Wentry, 1976) 4 yaşındakilerin dinleyicinin yaşına göre cümlelerinin uzunluğunu ve karmaşıklığını ayarlayabilmeleri (Shatz ve Gelman, 1973) bu becerilere birer örnek olarak gösterilmektedir dil üstü becerilerinin bir parçası olarak akustik mesajı parçalara ayırabilme becerilerinin kesin olarak ne zaman kazanıldığı konusunda fikir birliği olmasa bile çocuklar için, akustik bütünü kelimelere ve hecelere ayıkabilmenin fonemlere ayıkabilmekten daha kolay olduğu belirlenmiştir (liberman, 1973: Fox ve Routh, 1975; Stanovich, 1986) Çin'de kullanılan ve seslerin yerine kavramların işaretlerle temsil edildiği ideografik sistem veya Japonların Kana adı verilen hece sistemiyle çocukların daha erken yaşta okumayı öğrendikleri konusunda bulgulara bulunmaktadır (Blachman, 1984) Bir araştırmada ise (Liberman ve ark , 1974), 4 yaşındaki çocukların yansının kelimeleri hecelere ayıkabildikleri, ama hiçbirinin fonemleri (sesleri) belirleyemedikleri saptanmıştır Aynı çalışmada, birinci sınıftaki çocukların ancak %70'inde fonem bilincinin oluşmuş olduğu anlaşılmıştır![]() Okuyabilmek için, çocukların sesleri ayrı ayrı duyabildikten sonra da görsel simgeyle, yani harfle, sessel simgeyi bağdaştırabilmeleri ve bu bağlantıyı akıllarında tutabilmeleri gerekmektedir Araştırmalardan, bu okuma öncesi beceriler çocukta ne kadar erken gelişirse çocuğun okul başarısının temeli olan okumayı o kadar erken sökeceği anlaşılmıştır![]() Dil/konuşma zorluğu çeken çocukların, okul çağında öğrenme ve okuma güçlüğü çekme riskinin fazla olduğu bir süredir gözlenmektedir (Aram ve ark , 1984; Catîs, 1993; Menyuk ve ark , 1991) Bu çocuklar zaten dilin sonraki bölümde bahsedeceğimiz 5 öğesini öğrenmekte çeşitli nedenlerle zorlanmaktadırlar Buna bağlı olarak da, okuma için gerekli olan duyduklarını parçalayabilme becerileri de bu çocuklarda geç gelişmektedir Yapılan çalışmalarda, dil bozukluğu olan çocuklarda dil gelişmesinin pek çok yönü aksak olmasına rağmen, okuma başarısı kelime tanımlayabilme şeklinde ölçüldüğü zaman, bu başarıyla en fazla ilişki gösteren faktörün fonem ve hece ayırabilme (fonolojik bilinç-fonological awareness) olduğu belirlenmiştir (Stanovich ve ark , 1986; Catts, 1993)![]() Zaman faktörünün, yani gecikmiş gelişmenin ötesinde de bu çocukların bazılarında sesler arasındaki akustik farklılıkları ayırt edebilme becerilerinin ve işitsel belleğin zayıf olması durumu da okuma öncesi becerilerin kazanılmasını güçleştirmektedir (Velleman 1983; Monnin 1984) Sesleri ayırt edebilme becerisinin ve işitsel belleğin zayıflığı, seslen birbirlerinden ayırt edebilme, ses uyumunu kavrayabilme ve kelimeleri anlamsal birimlerine ayırabilme konusunda zorluklara sebep olmaktadır (Van Kleeck 1984)![]() Harf-ses bağlantısını kurarak temel düzeyde okumayı öğrenebilseler bile, konuşma bozukluğu olan çocukların yine dilin beş öğesi ile ilgili olarak anlamlar ve kavramlar arasında bağlantılar kurmak, dilin kurallara bağlı olduğunu kavramak ve dilin hiyerarşim, birbirinin içine geçmiş yapısını öğrenebilmek konusunda zorluklan gözlenmiştir Bu zorluklar, çocukların kelimelerin birden fazla anlamlarını öğrenebilme, mecazi anlamlan öğrenme ve kullanabilme gibi daha üst düzey becerilerde de zorlanmalarına sebep olmaktadır Bütün bu güçlüklemi daha ileri düzeylerde okuma becerileri geliştirmelerine olumsuz katkıları görülmektedir (Wallach, 1984; Rom ve Spekman, 1989;Carts 1993)![]() KELİME BİLGİSİ Kelime bilgisinin (lugatçenin) zengin olması : Lugatçenin zenginliği de okuma öğrenimini etkileyen önemli bir faktördür Çocuğun okumayı sökmeye başladığı sırada okuduğu kelime veya kelimeleri anlayabilmeleri için kağıtta yazılı veya basılı olarak gördüğü, duyduğu, okumaya çalıştığı kelimeleri tanıması ve anlaması gerekir![]() Çocuğun konuşurken kullandığı kelime sayısı sınırlı ise, okurken karşılaştığı kelimeleri kavraması güç olabilir, bu da okumayı aksatabilir Bildiği kelime sayısı az olanlar, öğretmen söylediklerini veya basit kitaplardaki yazılan anlayamayacak kadar falar bir lugatçeye sahip olanlar, okumada ciddi güçlüklerle karşılaşabilirler![]() Burt ve ark 'ları araştırmalarında düşük sos yo-kültürel ortamdan gelen çocukların kelime bilgisinin zayıf olduğunu ve okumada bir takım güçlüklerle karşılaştıklarını görmüşlerdir Bu çocukların ortamlarındaki uyancı sayısı kısıtlı olduğundan, deneyim olanakları da yetersiz olduğundan, lugatçeleri ve genel bilgileri gelişememektedir Bildikleri kelime sayışırım az oluşu da, okumayı öğrenmelerini olumsuz yönde etkilemektedir![]() Dil gelişimini incelemek amacıyla lugatça-sözlü hafıza- bir hikayenin akılda tutulması gibi testler hazırlamış olan FILHO okumadaki basan ile lügatçe teşrindeki başarısı arasında yüksek bir ilişki bulmuştur ![]() Bir başka araştırmada Terman testinin lügatçe itemindeki basan ile okuma teşrindeki basan arasındaki ilişki r = 90 olarak saptanmıştır Bu korelasyonun yüksek oluşu, okumadaki başarının kelime bilgisine, sıkıca bağlı olduğunu göstermektedir![]() SÖZLÜ TARTİŞMA Çoğu insanın kafasındaki sınıf örneğinin resmi, ders işleyişi, öğretmen sorulan ve öğrenci cevaplan ve sınıf tanımlamalanndan oluşur Hemen hemen her sınıfta, kavramların sunulduğu, açıklandığı ve öğrenci bilgisinin tipik yollarla ifade edildiği ve değerlendirildiği araç, konuşulan dildir![]() Tipik bir sınıfta, öğrencilerin geldiği dil ortamı ve sözlü - dil yetileri farklılık gösterir Öğrencilerin arasında sadece sözlü-dil kullanımındaki yeterlilikler ve hızlı gelişimsel değişimlerine dair büyük farklılık yoktur, aynı zamanda farklı sosyal ve kültürel ortamlardan gelen çocukların kendilerini ifade etme yolları arasında da büyük ayrılıklar vardır Çocuğun evde, toplumda ve kültürde dili kullanma tarzını özellikle sözlü dilin yansıttığı görülüyor |
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ- |
|
|
#3 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ-DİL GELİŞİMİNDE PROBLEM ALANLARI </STRONG> Dil yetersizliği olan öğrenciler, dilin birçok alanında zorluklarla karşılaşabilirler Her ne kadar bazı çalışmalar (Semel & YVrig, 1975), öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin ifade etme ve dili alma yeteneklerinde diğer normal öğrencilerden farklılaştığım gösterse de, onların konuşma dilini anlamalarından çok, kendilerini konuşma diliyle ifade ermelerinde daha fazla zorluk çektiği görülür Dilin zorluklara neden olacak konulan, fonoloji, sentaks, morfoloji, semantik ve pragmatikdir![]() Bu kurallar ve özellikle dilin toplumsal ağırlıklı öğesi olan pragmatik kurallar, her kültür, her dil, hatta her lehçe için değişmektedir Dil öğrenildiği zaman bu kuralların tümünün öğrenilmesi gerekir Çocuk dünyaya geldiği andan itibaren bu öğrenme süreci başlamış demektir (Ege, 1994, s 3)![]() Bazı çocuklar, bazen işitme özürü, çeşitli hastalıkların beyinde sebep olduğu zararlar, kazalar vb gibi tıbben belirlenebilir nedenlerle, bazen çevresel yoksunluk (yani uygun öğrenme ortamları bulamama) nedeniyle pek çok zaman da belirlenemeyen birtakım nedenlerle bu yukarıda saydığımız dil öğelerinin birini veya birkaçını öğrenmede zorluk çekebilirler (Ege, 1994, s 3-4)![]() Fonoloji Gelişme => Belirtildiği gibi, bebeklerin çıkardığı ilk sesler, ağlama ve anlamsız seslerdir Konuşmacıların, sesleri çıkarmada ve kullanmadaki varışları fonolojinin alanıdır Kısaca doğumdan soma, bebekler, sesler arasındaki frekansı, yoğunluğu ve sürekliliği ayırt edebilirler, birkaç ay sonra, konuşma ve konuşmama arasındaki farkı, iyi veya körü ses arasındaki farkı ayırt edebilirler (Hallahan, 1989, s 178)![]() Öğrenciler, görsel şekillen ayırt etmede kullandıkları kadar, kendilerinin ayırt edici özelliklerindeki seslen ayın etmeyi de öğrenirler (Jaeobson, 1941, 1968) (bk Elenor Gibson - Bölüm 2) Çocukların farklılıkları duymada kullandıktan bazı görüşler, sessiz harflerle, genizsi ses, keskin ses ve konuşma seslerinin özellikleridir Bunlar ve diğer ayırt edici konuşma özellikleri, hangi sesin daha zor ya da daha kolay olup olmadıklarını tahmin ermede kullanılır Çocukların kullandığı ilk gerçek konuşma seslen, özelliklere göre ayırt edilebilir Çocukların ilk kelimesi, "anne" ve "baba" ayırt edici bir özellik ile tahmin edilir çünkü bu kelimeler, kolay ayırt edilebilir ve teşvik edilebilir ve aile ve dikkatin teşviki ile şekillendirilir (Hallahan, 1989, s 179)![]() Elbetteki çocuk, yaşının ilerisinde yeni sözcükler öğrenmeye devam edecektir ama İngilizce'deki yeni fonemleri değil Konuşma yeteneğim kazanabilmesi için çocuğun farklı fonetik sesleri duyması, ayırt etmesi ve geçici akış içinde oluşan belirli işitsel ipuçlarını tanıması gerekmektedir Diğer yandan çocuğun, seslerin motorsa! becerilerine ve motor-konuşma ifadelerine hakim olması gerekir ki sonunda konuşma üretebilmesi ve algılayabilmesi için gerekil olan dilbilimsel bilgiyi oluşturabilsin 5-7 yaş arasında fonetik gelişim tamamlanır![]() İngilizce'de çocuğun hakim olması gereken 40'ın üzerinde fonetik ünite vardır Bazıları erken koni al ve nöromasküler olgunlaşmalara bağlı olarak basit, bazıları ise beyindeki ve sinir sistemindeki daha sonra gerçekleşen gelişmelere bağlı olarak daha zordur Lenreberg insan beynini gelişiminin diğerleri arasında tek olduğunu ve dilin gelişimim ve yerleşmesini hedeflediğini söylemektedir![]() Bir çocuğun çıkarabildiği ilk fonetik sesler söylenmesi kolay olanlardır ve bunlar genellikle p,b,m n,d,t ve sesli harf olan a'dır Genelde ilk bakışta bunlardan yalnızca 3 tanesini kullanabilir Bunlar çevresel etkenlere bağlı olarak çocuktan çocuğa değişir Fakat çevresel etkenlere bağlı kalmaksızın çocuklar genellikle ilk başlarda aynı sesleri kullanma eğilimi göstermektedir Bu nedenledir ki anne ve babalar için kullanılan isimler genelde her ilk öğrenilen sesleri taşımaktadır Kuzey Amerika'da çocuklar ilk başta "mama" ve "dada", daha sonraysa "mum" ya da "mom" ve "dad" sözcüklerini kullanmakladır Alman çocuklar genelde "papa" ve "mama", sonra "vati" ve "mum" ve en son olarak ta "vater" ve "mutter" demektedirler Büyükannelelerini "opa" ve "oma", sonra "grossvater" -"grossmutter" diye çağırmaktadırlar Çinlilerde bu "pa" ve "ma" dır![]() Bir süre sonra çocuk k, g, f, w, s sessizlerini kullanmaya başlar 4-5 yaşından sonra j, e, r, h gibi daha zor sessizleri kullanırlar Bu daha zor fonetik sesleri kullanmayı başaramayan 2-3 yaşındaki çocuklar daha kolay seslere yönelirler Bütün çocuklarda kortikal gelişmeler renkle ırk fark etmeksizin benzerdir ve ilk çıkardıkları sesler de benzerlik taşır Bu, Lenreberg'ün "davranışsal kesinlik" dediği kavramın bir örneğidir Bazı davranışlar benzerken bazıları bireyseldir Kesin olma özelliği genel seslerin kazanılmasıyla sonuçlanır![]() Lenreberg dilin onaya çıkışı konusunda dikkate değer bir düzenin olduğunu göstermiştir Tek tek sözcükler 8 veya 9 aylarda başlar ve çocuk İngiltere'de, Avusturya'da ya da Amerika'da büyüse dahi aynı gelişim çizgisi gözlenir (Gaddes, 1985, s 252)![]() Problemler => Konuşma ve fonolojik problemler genellikle telaffuz problemlerine bağlıdır Telaffuz öğrenimi konuşmada kullanılan güç kontrolünün gelişimini içerir, ama konuşma dilindeki zorlukları gerektirmez Telaffuz problemi olan öğrencilerin, konuşma dilini anlamada zorlukları olabilir ya da olmayabilir![]() İşitme ayrımı ile ilgili problemler, öğrenme yetersizlikleri alanında çok sık tartışılmalıdır Telaffuz ayınım, sesler arasındaki farkları anlatma yeteneği ile ilgili kişisel yeteneğe bağlıdır Bir telaffuz restinde, çocuğa bir "rake (afıiaksız kimse)" ve "lake (göl)" resim gösterilir sonra ona bir "lake (göl)" resmine dokunmasını söylersiniz: bu şekilde binsi seslerin doğru duyulup duyulmadığım söyleyebilir Fonolojik yetenekler ve okuma arasındaki çalışmaların bir çoğunda, Kavale (1981) işitsel ayırım ve okuma arasında karşılıklı ilişki olduğunu buldu Ama bu ilişki çok büyük değil (Gersten ' Comine, 1984) ve bu ilişkinin bir eğitim ihtiyacında neleri göstereceği belirsizdir (Hammil & Latsen, 1974b, Rozin & Gleitman 1977, Sabatma 1973)![]() Fonemik bölünmeyle ilgili problemlerin, çocukların kelimeleri kendi sesleri içinde ayırt edememesinden kaynaklandığı söylenir Örneğin; kafiye, kelimenin ilk sesi değiştiğinde son sesin sessiz olmasını gerektirir Kelimeleri seslere bölme yeteneği erken okuma başarısına bağlıdır (Rozın & Gleitman 1977) ve bu ilişki, Tamer ve Ellsvvorth'un (1981), öğrenme yetersizliği olan çocuklarda okuma zorlukları Fonemik bölünme zorluklarından olduğu konusunda tartışmaya düşürdü![]() Sesleri karıştırma problemleri, çocukların fonoloji ile ilgili zorluklarını yansıtır Sesleri karıştırma - tam olarak fonemik bölünmenin tersi - aynı fenomenleri biraraya getirmede kullanılır, örneğin; -mmm, -iii, -sss ve -t sesleri "mist" kelimesinde bir araya getirilebilir Sesleri karıştırma okuma yeteneği ile ilgilidir ve iyi okuyucuları kötülerden ayırır (Kass, 1966; Kavale, 1981b; Richardson, Di-Benederto & Bradley, 1977: Richardson, Di-Benedetîo, Christ & Press, 1980) Ama, seslen karıştırma ve okuma arasındaki ilişkinin IQ sonuçlarında daha az açık olduğu düşünülür (Hammill & Latsen, 1974b; Harber, 1980a, Larsen, Rogets & Sovvell, 1976) her ne kadar bazı deliller bunu yalanlasa da![]() ![]() ![]() İfade Tekrarı => Birçok yetenek, konuşma dilini, anlama ve kullanmayı gerektirir Bu yeteneklerden bazıları oldukça temel yetenekler olsa da bazıları çok karışık Örneğin pasif bir cümleyi aktif yapmak çok karışıktır, bir cümlede kelimelerin yeri bol bol değişebilir Aksine, bir ifadeyi tekrar etme yeteneği basittir, sadece duyduğunu söylemelidir![]() İfade tekrarı esastır Bu yetenek olmadan, öğrenciler bir ifadeyi akıllarında tutamaz, onun hakkında düşünemez, değiştiremez ya da herhangi birşeyi yapamazlar Öğrenme yetersizliği olan öğrencileri ifade tekrarı konusunda iyi olrna-dıkları tekrar tekrar belirtilmiştir (Hessler & Kitchen, 1980; Hresko 1979, McVutt & Li 1980; Road houes 1978) İfade tekrarı konusundaki performans, konuşma dili yeteneklerinden etkilenmiş olabilir Örneğin, zayıf fonemik yeteneği olan öğrenciler, karışık bir kelimeyi söylemeye çalıştıkları zaman duydukları kelimeleri telaffuz etmede zorlanabilirler, tekrarladıkları cümlenin kalanını unuturlar Ama ifade tekrarı başarılı bir öğrenme için gereken yeteneklerden biridir ve bu öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin kusurlu olduğu bir konudur![]() Sentaks => Sentaks, insanların kelimeleri cümle yapmak için biraya getirip kullandıkları ve gramare yakın bir bölümdür Sentaks çalışmaları, insanoğlunun doğuştan getirdiği yetenek olarak dilde etkilenir (N Chamsky's 1965) Bu görüşe göre, insanlar kendilerine aynı şeyleri söylemek için farklı cümleler kurma yeteneği ve farklı şeyleri söylemek için aynı cümle yapısını kullanma yeteneği veren esaslı bir dil anlayışına sahiptirler![]() Gelişme => 3-4 yaşlarından önce yani temel dilbilgisi yapılarını öğrendikleri zaman, çocuklar, sentaks gelişimlerinde iki farklı basamaktan geçerler Bazen, tam bir cümle için bir kelime kullanırlar (Mc Nell, 1970) Soma, gereksiz kelimeleri kullanmadan eksik cümlelerde kelimeleri bir araya getirirler Örneğin, bir çocuk, "ayakkabılar burada değil" yerine '"ayakkabılar gitmiş" diyebilir Sentaks'ın bu başlangıç şekillen genellikle, çocuk okula başlamadan önce daha karmaşık şekillerde olabilir ve büyüdüklerinde, çocuklar ve yetişkinler daha uzun cümleler kullanmayı öğrenirler![]() Problemler => Öğrenme yetersizliği olan öğrenciler, problemlerini sentaks ile deşerler Örneğin, Heresko (1979), öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin cümle tekrarlan çeşitli yapılar ve ifade cümleleri ile zorlukla açıklanır Ayrıca, öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin ve normal öğrencilerin karşılaştırmalarının gösterdiğine göre; LD öğrencilerinin, bir cümleyi anlatan bir resmi seçmede veya bir resmi anlatan cümleyi seçmede zorluk çekiyorlar (Semel & Wiig, 1975) Bununla birlikte, bir cümlenin sentaksı onu belirsiz yaparsa, öğrenme yetersizliği olan öğrenciler bunun birden fazla şekillerde yorumlanabileceğinin faikına varamazlar (Wiig, Semel & Abele, 1981)![]() Sentaks ile ilgili problemler okul hayatından yıllar soma bile kalabilir Örneğin, Fayne (1981), öğrenme yetersizliği olan yetişkinlerin, bir zamirin ne olduğunu, normal akranları kadar iyi anlayamadıklarını ortaya çıkardı ve Wiig ve Semel (1975), öğrenme yetersizliği olan (LD) öğrencilerin, normal akranlarına göre dilbilgisi açısından yanlış cümleler üretme ihtimallerinin daha fazla olduğunu buldu Ayrıca, büyüdüklerinde cümleleri uzun ve karışık olsa da (Andoiina 1980), öğrenme yetersizliği olan çocuklar ve yetişkinlerin hâlâ akranlarına göre daha daha basit cümleler kullandıkları görülür (Simms & Crump, 1983)![]() Morfoloji Çocuklar, sadece fonoloji ve sentaks değil aynı zamanda anlamlan değiştiğinde kelimeleri nasıl değiştirmeleri gerektiğini öğrenirler Örneğin, isimlerin sonuna ek yaparlar ve bu şeyi birden fazla gösterebilirler (Örn: '"kız" - + 1ar => kızlar (birden fazla kızı)), Gramer'in bu kurallarının (Morfolojik kurallar) öğrenme yetersizliği için önemli olduğunu gösterdi Berko (1958), morfoloji çalışmasında sıkça kullanılan bir yöntem geliştirdi Çocuklara resimler gösterilir ve onlar hakkında konuşturulurlar; soma, nesneye ait kelimedeki değişiklikleri kullanarak cümleleri tamamlamaları istenir![]() Öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin diğer akranlarına göre bir resmini tanımlama çalışmasında zorlandığı belirlendi, (VViig & Semel, 1975) ama bir başka çalışma yapılmadı (Germaıı 1979) Çalışmalardaki anlaşmazlıklar, öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin örnekleri seçerken, öğrencilerin ve diğer faktörlerin ölçülmesinde çıkan farklılıklara yüklenebilir![]() Öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin semantik ile ilgili problemleri olduğu ortaya çıktı Öğrenciler, basit bir sözcüğü eksik olan bir cümleyi sözlü olarak tamamlamada zorlanıyorlar ve özelliklen ile tanımlanan bir nesneyi isimlendirmeyi zor bulurlar Problemleri, eksik kelimelerde ve düşük seviyede tanımlanan nesnelerde daha belirgindir (German 1979) Bununla birlikte, öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin belirsiz bir sözcük kullanılan bir cümleyi anlamada zorlanırlar, örneğin; ""he vas dravring a gun" cümlesi iki anlama gelir ("Silah çekiyordu" ve "silah çiziyordu") (Wiig et al , 1981) Ayrıca, öğrenme yetersizliği olan yetişkinler, zıt kelimeleri tanımlamada normal akranlarından daha fazla hata yaparlar ve "köprü', 'düşünce' gibi basit sözcükleri tanımlamada da dalıa fazla hata yaparlar t^Viig & Semel, 1975)Dilin pragmatik görüş çalışmaları insanların dili sosyal durumlarına göre kullandıklarım gösterir Bu öğrenciler, eğer aileleri veya öğretmenleri ile konuş-salardı farklı bir dil kullanırlardı![]() Pragmatik Pragmatik, dilin sosyal durumlarda kullanıldığı yönü gösterir İnsanlar, konuştukları konulan, kiminle konuştuklarını, neden konuştuklarını ve diğer faktörleri göz önünde bulundururlar Örneğin, çocukların çoğu, kendilerinden küçük biriyle konuşurken daha kısa ve basit cümleler kurarlar ama kendilerinden yaşlı ya da aynı yaşta olanlarla bu kadar kısa cümleler kullanmazlar (Shatz & Gelman, 1973) Ama erkek çocuklar (kızlar değil), küçük çocuklara bir oyunu nasıl oynamaları gerektiğini anlarken, akranlarına anlattıklarından daha karışık ve uzun cümleler kurarlar (Bryan & Pflaum 1978) Ayrıca, öğrenme yetersizliği Gelişme => Çocuklar morfolojik kuralları erken yaşta geliştirirler Bir kural, mektubun sonundaki kelimenin çoğul olduğunu gösteren ilaveye işaret eder Tabii ki, bazı kelimeler ses tonu kuralını izlemezler, örneğin, "fish" hem tekil hem de çoğul sayılabilir ve "man" kelimesinin çoğul şekli kelimeye bir ek getirmez sadece bir tanesini değiştirir, ("a" sesi "men" yaparken "e" olur)Problems => Öğrenme yetersizliği olan öğrenciler, akranları kadar morfolojik kurallar kullanmazlar, (Kass 1966; Vagel; 1974, VViig Semel & Crouse 1973) nedeni; gerçek test yapıp yapmamaları ve saçma kelimeler kullanıp kullanmamasıdır (Vogel 1974) Onların, zorluklan, üçüncü tekil iyelik ekini verdikleri ve bir kelimenin sıfatım bulmaya çalışmalarında ve bir kelimeyi çoğul yaparken sona gelen eklerin karışıklığında göze çarpar (VVüg et al 19-73)Semantik Semantik dilin anlamıyla ilgilenen özellikleridir Her ne kadar semantik grup kelimelerin ve cümlelerin anlamlarıyla ilgilense de, semantik hakkındaki bilgiler, öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin kelime anlamı bilgileriyle ilgilidir![]() Köpek köpek Bu köpeğin noktalan var Ama bu köpeğin daha çok var O----------------- - çocuk - Bu çocuk eşyaları çalkalayabilir Ve işte çalkalıyor O her gün--------------- Bunlar ayak şapkaları var Onlar kimin şapkaları ° Onlar------------- Öğrencilerin semantik problemleri ile ilgili çalışmalar karışık buluşlar ü-retti Örneğin, öğrenme yetersizliği olan öğrencilere, iki çalışmada kelimeler gösterildi (Ackerman, Peters & Dykman, 1971; Myklebust, Bannoehie & Killen, 1971) ama üçüncü bir çalışma yapılmadı (Wiig & Semel, 1975) Buna benzer olan öğrenciler, nesneleri tanımlamada normal akranlarına göre daha az etkilidir (Noel, 1980) Yani, bir şeyi tanımlamaları istendiğinde, başka birisi seçenekleri eleyebilir, ama normal öğrenen öğrenciler kadar iyi yapamazlar Normal öğrenen öğrenciler nitelendirici isimleri daha sık kullanırlar ve öğrenme yetersizliği (LD) olan öğrenciler nesnenin şekli ile ilgili terimleri daha sık kullanırlar ![]() Bir önceki bölümde tartışıldığı gibi, dili kullanırken yapılan hatalar, öğrenme yetersizliği olan öğrencilerde sosyal sorunlara neden olabilir Örneğin, Bryan, Wheeler, Felcan and Henek (1976) öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin, konuşmalarında akranlarıyla rekabet içinde olduklarını gösteren ifadeleri daha fazla kullandıklarını buldular, ama normal öğrenciler önem gösterirken daha fazla yorum yaptılar Rekabet şeklinde konuşmak rahatsızlık yaratabilir ve hatta kavga ve tartışmalara neden olabilir Bu yüzden, zayıf konuşma dili, öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin (LD) sosyal problemlerine bağlı olabilir |
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ- |
|
|
#4 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ-KONUŞMA VE İNSAN BEYNİNİN FONKSİYONEL ANATOMİSİ Konuşma kortikal halkaları 100 yıldan yalnızca biraz fazla bir zamandır bilinmektedir 1861'de Fransız nörolog Broca, sol motor şeridi önündeki yüz kaslarını, çeneyi, dili ve konuşma kaslarını kontrol eden bölgeyi tespit etmiştir Bu bölge Broca bölgesi olarak adlandırılmaktadır ve sözlü konuşmanın ifadesini ve ses iletimini sağlayan kortikal merkezdir 1874'te, genç bir Alman nörolog olan Cari Wemicke, yazısında geçici sol lobun üstündeki yanal yüzeyi sözlü konuşmanın çözümlenmesindeki kortikal merkez olarak tanımlamıştır Wernicke, Broca'nın ve kendisinin tanımladığı bölgeler arasında bir bağlantı olduğu varsayımını yapmıştır Artık bunun doğru olduğunu bilmekteyiz Bu iki bölge "arkıvet fasciculus" diye bilinen lif tarafından bağlanmaktadır Geschvvind, eğer bir insanın, bir sözcüğü iki defa tekrarlaması istenirse, bunu işitir ve Wemicke bölgesinde çözümledikten sonra, işitsel modeli aktivet fasciculus aracılığıyla Broca bölgesine gönderir Burada sözcüğün dile getirilebilmesi için gerekli kortikal değişiklikler oluşur![]() Geschvvind'in belirttiği gibi "bu örnek basit görünse dahi oldukça verimli olduğunu kanıtlamıştır " Ve pek çok sayıda klinik ve otopsi çalışmalarıyla desteklenmiştir (Gaddes ve diğ , 1985, s 257)![]() AFAZİ : LİSAN BOZUKLUĞU Beyin hastalıklarına bağlı olarak lisan fonksiyonlarında görülen bozukluklara genel olarak Afazi adı verilmektedir Afazi, nöroloji tarihinde beynin fokal lezyonlanyla onaya çıkan ilk sendrom olarak tanımlanma ününe sahiptir Lisan bozuklukları erken çocukluk yaşlarında onaya çıkabilir Bu bozukluklar en erken çocuğun konuşmasının belirmesindeki gecikmeyle anlaşılabilir Daha sonraki yaşlarda buna okuma ve yazmadaki problemlerde eklenerek sorun komplike bir biçim alır Genellikle doğum öncesi veya doğum sırasındaki nedenlere bağlanabilen ve çoğu kez diğer nörolojik anormalliklerle birlikte görülen bu tür lisan bozuklukları gelişimsel lisan bozuklukları kavramı altında değerlendirilir (Tanndağ, 1994, s 49)![]() Dile ilişkin anotomik yapıda daha öncede belirtildiği gibi iki önemli merkez vardır Bunlardan birincisi Wernicke merkezidir Bu merkez şu fonksiyonları üstlenir![]() 1 Anlama2 İşitme ve görme 3 Mesajının semantik anlamını çıkarma4 İsimlendirme![]() 5 Telaffuz edilecek yanı söylenecek ya da yazılacak mesajın semoonikformülasyonunu yapma İkinci merkez ise Broca'dır Bu merkez ise şu fonksiyonları üstlenmektedir![]() 1 Konuşmanın motor gerçekleştirilmesinden sorumludur![]() 2 Telamız etmek için gerekli olan motor beceriler ve dilin gramer yapısı bu merkezde depolanmıştır![]() Bu merkezlerde herhangi bir nörolojik hasar meydana geldiği zaman konuşmayla ilgili bazı sorunlar meydana geldiği ortaya çıkabilmektedir ![]() Broca merkezinde meydana gelen afazi türünde konuşulanı anlamak oldukça sağlam kaldığı halde hasta kendini ifade ermekte, cümle kurmakta, kelimeleri telaffuz etmekte, hana ses çıkarmakta ve konuşmada kullanılan kaslara hakim olmakta derece derece güçlükler çeker En ağır şeklinde, hasta istemli olarak ağzından hiçbir ses çıkaramaz; bazı sesleri hatta kelimeleri otomatik olarak yeri geldiğinde söyleyebilse de, istemli olarak bunları çıkaramayabilir En hafif şeklinde, hasta gramer yapısı çok bozuk kırık dökük cümleler ya da tek tek kelimelerle, güçlükle de olsa kendini ifade edebilir; ama bu, "akıcı olmayan" (non-fluent) bir konuşmadır, dakikada söyleyebildiği kelime sayısı çok düşüktür ve kelimeyi ağzından çıkarmakta hasta çok güçlük çekmektedir Bu şekilde konuşabilen Broca afazıkleri, genellikle kelime içindeki seslerin yerlerini değişrirtirler: "çiçek" yerine "çeçik", "zürafa" yerine "züfera" demek gibi; bu bozulmayı "Literal parafazi" denir Broca afazikleri, bazen tek bir kelime söyleyebilirler; o zaman her istediklerini anlatmakta hep bu kelimeye başvururlar Örnek olarak,yalnızca "yanı" kelimesini söyleyebilen hasta, "Sen nasılsın?" diye sormak için de "Yani, yani", "Bana su ver" demek için de "Yani, yani, yani" diye sürekli aynı kelimeyi tekrarlar ![]() İsimlendirme, yani gördüğü cismin adını söyleme becerisi, Broca afazisinde (hastanın çok az da olsa konuşabilen bir afazik olması koşuluyla) oldukça iyi korunmuştur ![]() Broca afazisinde hastanın yazması, okuduğunu anlamasına kıyasla daha bozuk olur ![]() Wernicke Afazisi : Wernicke afazisinin en önde gelen özeliği, hastanın anlamasının iieri derecede bozuk oluşudur Wernicke alanında bir lezyon olduğu zaman, görme ve işitme kortekslerine gelen imaj ve kelimeler bu bölgeyi uyara-maz, dolayısıyla da Dil sistemini harekete geçiremez; hasta bu bilgiyi Dil bağlamında işleyemez, onun için de duyduğu konuşmayı anlayamaz, gördüğü yazıyı okuyamaz Wernicke afaziklerinde okuma, hastanın yazmasına kıyasla daha ağır olarak zedelenmiştir![]() Hasta kendi söyleyeceği sözleri de doğru olarak işleyemez, bu nedenle de yaptığı konuşma absürd, saçma sapan bir şekilde ağzından dökülür Hastanın konuşması "akıcı" (fluenr) bu konuşmadır; dakikada söylediği kelime sayısı normal hatta normalden fazladır, telaffuzu, hecelerin eklemlenmesi akıcıdır Bir cümle içinde normalden de çok sayıda kelime kullanılır Bu konuşma biraz uzaktan dinlendiğinde normal bir konuşma gibi kulağa gelir Ancak hastanın yanma gidildiği zaman, bunun anlamdan yoksun bir konuşma olduğu anlaşılır Hasta, bir kelime yerine hiç ilgisiz başka bu kelime söyler![]() Bu bölüm VVilliam H Gaddes'in Learnmg Disabilities and Brain Function adlı kitabından çevrilerek oluşturulmuştur (1985 - s 260-270)![]() Çocuklarda görülen konuşma bozukluğu, daha farklı boyutlardadır Merkezi sinir sisteminin konuşma merkezindeki bir hasar ya da yanlış gelişimden dolayı çocuk sağlıklı bir anlama ve dili kullanma yeteneği geliştirmekte zorlanabilir Aslında beynin yoğrulabilirlik (plastik olma) özelliğinden dolayı çocuk beyninin sağ küresini kullanmasından ileri gelen nöropatolojik bir özelliğe sahip olabilir Bu nedenden çocuklardaki kortikal lezyonlar yetişkinlerde olandan farklı olabilir Bu durumda Broca bölgesi, Wemicke bölgesi, arkuat fasikülüs ve sol lobdaki akustik bölge tanı ya da belirli derecede hasara uğramış olabilir![]() Çocuklardaki afazi yetişkinlerinkinden hem davranışsal hem beyinsel olarak öyle farklıdır ki bu, Bender'in de belirttiği gibi, yetişkinlerde ortaya çıktığında, çocuklardaki afazi sendromunu tam olarak görmemizi engelleyebilir Çocukların beyinlerinin plastik özelliği konuşma bozukluklarının üstesinden gelmelerini kolaylaştırır Yetişkinlerde aynı durum çok daha ciddi olarak algılanır![]() Normal bir işitme yeteneğine ve zekaya sahip konuşurken zorluk çeken çocuklarla ilk 1825'te Gali beynin ve beynin parçalarının fonksiyonlarıyla ilgili bir yazı kaleme aldığında karşılaşılmıştır Myklebust (1971), Gall'ın yazışma ve Broadbent tarafından 1872 yılında kullanılan "doğuştan afazi" teriminin çocuk afazisini konu alan akademik yazısında devam eden bir ilgi göstermiştir Myklebust Biner'in 1908 yılındaki eserine dikkati çeker Bu eserde Binet dil gelişimi, anlama, konuşma, okuma ve yazmada 4 aşama olduğunu anlatır, ve "bunların her bin bireysel bir hasardan dolayı bastırılmış olabilir" diye belirtir![]() 87 Louis'de sağırlar için bir hastane kurulduğundan beri afazili çocuklarla ilgilenen bir çok okul kurulmuştur Ancak Myklebust'ın bu konuyla ilgili önemli kitabı yayınlanana kadar pek fazla bir ilgi gösterilmemiştir![]() 1950'lerde terminoloji ve sınıflandırma sistemiyle bazı araştırmalar yapılmıştır Bu araştırmalar sağlıklı bir işitme yeteneğine sahip, zekaları normal olan hiçbir beyinsel hastalığa sahip olmayan ama konuşmaya oldukça geç başlayan çocukların varlığına işaret ermiştir![]() Sağlıklı konuşma yeteneği işitsel duyu, algılama, hayal, sembolleştirme ve kavramsallaştırma sayesinde elde edildiğinden, afazili çocukların tedavilerinin sağularla ilgili merkezlerde yapılmasına şaşmamak gerekir Gelişmiş bir afazi beyinde bir hasar olduğunun ve işitme bozukluğunun göstergesidir Küçük çocukların iç gözlem ve karışık bilgileri algılama yeteneği zaten olmadığı için genellikle işitsel bir algılama bozukluğu ya da sadece işitsel zayıflık olduğunu anlamak çoğunlukla zor ya da imkansızdır![]() Özel sınıflarda görevli öğretmenler, psikologlar ve rehabilitasyon merkezlerindeki terapistler elbene ki afazıii çocuklara eğitim vermek durumunda olacaklardır Genel semptomların bilinmesi öğretmenin durumun farkına varmasına yardım edebilir |
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ- |
|
|
#5 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Dil Ve İletişim Problemleri-İ-ÇOCUKLARDA TRAVMATİK YA DA SONRADAN ORTAYA ÇIKAN AFAZİ 2 yaş ve sonrasında beynin sol küresinde ortaya çıkan ve genellikle sonradan kazanılmış ya da tıravmatik olarak adlandırılan afazi önceden öğrenilmiş konuşma alışkanlıklarını etkileyebilir Büyüme ve gelişme döneminde beyin hasarlı çocuk sosyal çevresinden konuşmayı ve beynindeki hasardan dolayı konuşma bozukluğunu yaşar Erken dönem araştırmacıları tıravmatik afaziyaya sahip çocuklardan henüz okul öncesi yaşta olanlarda hızlı, 4-10 yaş arasındakilerde ise yavaş bir iyileşme gözlemlemişlerdir Genç ve yetişkinlerde tıravmatik beyin hasarları neredeyse ömür boyu kalabilen gözle görülür konuşma bozuklukları bırakmaktadır Aslında daha genç yaşta olan çocuklarda sıklıkla akıcı konuşmayı tekrar öğrenebildiklerinden afazi problemlerinden tamamıyla kurtulabilir görünmektedirler Son dönemde yapılan araştırmalar bu çocukların çoğunun bu hastalıklarını yetişkinlik dönemlerine taşıdığını ve düzgün konuşmanın onlar için çoğunlukla zor olduğunu göstermiştir![]() Büyük bir nörolojik enstitüde görev yaptığı 7 yıllık süre içerisinde 10 yaşın altında afazili yalnızca 7 çocuğa rastlanmıştır Yine de erken yaşta beyninin sol köşesinde rahatsızlık olan "afasoid" olarak adlandırılabilecek çok sayıda çocuk vardır ve bu çocuklar bir şekilde sözlü öğrenme ve ifade etmede beceriksiz sayılabilirler Çoğu "öğrenme özürlü" olarak adlandırılabilir![]() Ayrıca zayıf bir hafıza ve soyut kavram ve sembolik düşünceleri algılayamamaya da neden olduğu için "merkezi aphasia'" olarak adlandırılır" Afazili yetişkinlerde yeterli sayıda klinik kanıtlarıyla beyin lezyonları saptanmıştır fakat ölümlerinden sonra araştırma yapılmış az sayıda aphasialı çocuk vardır![]() Çocuk aphasiasının ifade edici işaretleri : 1) Normale yakın az ya da hiç ifade edilemeyen konuşma ![]() 2) Telegrafik konuşma : Bağlaç yokluğu ve Bentarfın "söz dizimi yokluğu" dediği kavramın varlığı Bu, çocuğun yazısında da kendini gösterir![]() 3) Konuşma, tekrar etmede normal ya da normale yakın olabilir olma, konuşma akıcı değildir ![]() Kişisel Rahatsızlık Konuşmanın gelişmesi kişinin kendisini ve çevresini kontrol edebilmesine olanak sağladığından bundan ileri gelen bir rahatsızlık normal zekaya sahip bir çocukta endişe ve öfke yaratabilir ![]() Aphasik çocukta öfke nöbetleri, düşmanlık, yıkıcılık, hoşgörü yoksunluğu ve yalnız kalma isteği gibi durumlar görülebilir Çoğunlukla otistik olarak adlandırılan çocuklar konuşmaları düzelince sosyal davranışları düzeldiğinden aslında aphastiktirler![]() GELİŞİMSEL AFAZİ NÖROLOJİSİ Çoğunlukla pek çok davranışçı tarafından dahi kabul edilir ki aphasia beynin dominant kümesindeki bir karar ya da fonksiyon bozukluğundan kaynaklanmaktadır Okul psikologlarına göre bu önemli görülüyor ve özel öğretmen içinde aphazik çocuğun olan bozuklukları hakkında bir şeyler öğrenmede faydalı oluyor Genel literatürde aphasik yetişkinler içinde mevcut ve bütün bulgular güçlü bir lezyona işaret eder ve konuşma merkezi sorunu olan normal yetişkinlerde de davranışta farklılığa işaret eder Bununla birlikte, çocuklar açısından, klinik edebiyat çok zengin değildir ve davranış bozuklukları daha çeşitlidir Çünkü bireysel durumlardaki derinliğine çalışmalardan daha çok şey öğrenilebilir, bunlar kitapta görülüyor![]() Belki de en kapsamlı klinik rapor çocuklar üzerindeki gelişen öğrenme bozuklukları Drake tarafından hazırlanmıştır 12 yaşında aniden ölen ve beyni ölüm sonrası incelenen bir çocuğun sinirbilimsel raporu elde etmiştir Billy orta zekada sevilen bir çocuktu ki belirli ruhsal kaymalar, bazı bulanık hecelemeler yapardı Akademik öğretimle de ilgili sorunları vardı Okurdu ve ne olduğunu hatırlamakta zorlanırdı (11 yaşından soma) Ev aaaalerini tamamlamada aşın yavaştı 6 seviyede 4 seviyede okurdu ve kelime analizi ve konuşması 5 seviyedeydi Matematiği 1 yıl geriydi![]() Ölüm sonrası beyin incelemesi kortekslerin anormal büyüklüğünü, corpus callusurnun değişik bölümlerinde zayıf gelişmeleri olduğunu gösterdi Ayrıca, anormal cortical gyri vardı Billy'nin beynini bu genel bozukluğunu inceledikten soma okumayı öğrenmesi ya da akademik ilerleme göstermesi şaşırtıcı bulundu![]() Gelişimsel afazili, ilk geliştirilen çocuk otopsisi Londav Goldstein ve Klefmer tarafından rapor edildi Bu 6 yaşındaki çocuk zeka olarak iyi görünüyordu fakat konuşulan dili neredeyse hiç anlamıyordu Haberleşmek için mimiklere başvuruyordu 3 yıllık özel konuşma eğitiminden sonra, kelime geliştirdi ve basit cümleler kurmayı öğrendi Ayrıca okumayı ve basit şeyleri yazmayı ve 1 seviyedeki matematiği öğrendi Bu 3 yıl boyunca lQ'su 78'den 97'ye yükseldi, bu normal zekayı gösteriyordu![]() Bu hipoaaa çocuğun 10 yaşındaki ani ölümüne kadar olan ölüm soması bulgularla destekledi Otopsi çalışmaları, kortikal yüzeylerin her 2 lobların uygunsuz gelişiminin kanıtım gösterdi Bu çocuğun beynini kusurlu Wernick'in bölgesini diğer tarafa çevirmek zordu Beynindeki dilin ses ölçülerinin kayıtlan o kadar değişmiş görünüyor ki, sözlü konuşmayı anlamayı öğrenmek sınırlı ölçüde mümkündü, sadece uzmanlaşmış dil eğitimleydi![]() Gençlik öncesinde sol küredeki ciddi hasarlar sıklıkla 1-2 yıl içinde konuşmanın düzelmesiyle sonuçlanır Fakat okuma ve yazmadaki iyileşme daha yavaş bir şekilde gerçekleşir Yetişkinler ve gençler pratik sayesinde bu sonuncusunu çoğunlukla düzeltebilmektedirler Robbie Caltes'ın durumu bunun için iyi bir örnek olarak verilebilir 3 yaşındayken yaralanmış, 6 yaşına kadar konuşmaması insanlara normal görünmüştür Fakat okuma ve yazmasının seviyesi konu-şamama davranışına göre daha düşüktür Konuşmaya gönülsüzlük pek çok aphasik ve afasoid çocukta rastlanan bir durumdur Denckla bunu çocuğun sosyal konuşma alışkanlıkları ve iyi konuşma kuralları konusundaki tecrübesizliğine yormaktadır Sonuç olarak konuşma bilgisi eksikliği, motor konuşma mekanizması bozulmasının olsa bile sağlıklı bir ses ve dil üretmek için yeterli sebep değildir![]() Travmarik ya da sonradan oluşma aphasia ile ilgili detaylı araştırma isteyen okurla Denckla, Lareberg ve Myklebust'ın tartışmalarım inceleyebilirler ![]() GELİŞİMSEL AFAZİ'NİN GENEL BELİRTİLERİ Konuşma Yavaşlığı : Konuşma yavaşlığı başta gelen bir semptom olsa dahi bütün bozuk konuşmalar alazlanın belirtisi değildir Çocuklardaki konuşma geriliğinin afaziden başka sebeplen işitme kaybı, zihinsel gerilik ve duygusal sorunlar gibidir Bazen aphasik çocuklar hatalı şekilde duygusal açıdan ya da zihinsel açıdan sorunlu çocuklar olarak tanımlanabilirler Oysa çocuk açısından oldukça parlak ya da üstün zekalı olabilir![]() Alıcı İşaretler : Alıcı işaretler düşük işitme algısını içerir Çocuk duyabilir fakat algılamayabilir Bu genelde Wernick’e bölgesinde olabilecek kortikal bir hasardan ileri gelebilir Benton "en aşın derecedeki sakatlıkların genellikle işitme bozukluğu olan çocuklarda olduğunu" düşünmektedir![]() Merkezi Hasarlar : Eğer sol parietal ya da geçici parieto bölgesinde bir hasar oluşursa ya da fonksiyon bozukluğu görülürse bu genelde kişinin tek tek sözcükleri anlamlı bir bütün olarak algılayamamasıyla sonuçlanır Cümleleri anlamakta güçlük çekebilirler ve bu nedenle "semantik aphasia" olarak adlandırılır![]() Bu ilginç durumu yorumlarken, Benton şu gerçeğe dikkati çekiyor ki, karşılaştırılabilir lezyonlar yetişkin hastalarda merkezi sağırlığı üretecekti Yine, bununla beraber, bu çocuk özel konuşma eğitimine cevap verdi, sahip olduğu herhangi bir sağlık merkezini kullanarak![]() Bu çeşit bir kanıt etkili öğretimi mümkün olduğu kadar erken yapma düşüncesini destekler Bunu çocuğun tamamı plastikle dolu beynini keşfetmek için yapar![]() Sözlü konuşması o kadar karmaşıktı ki, annesi bile onu algılayamıyordu Bazı durumlarda formal fonetik sesleri çıkarmaya çalışması oldukça anormaldi Kendine göre anlamı olan konuşma geliştirdi![]() KAYNAKÇA Hallahan, Daniel P , James M Kauffman ve John Wills Introduction to Learning Disabilities Lloyd: Prenrice-Hall Inc , 1989![]() Ege, Pınar Çocuklarda Dil Bozuklukları ve Okul Başarısı Özel Eğitim Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 4, Ank 1994![]() Gaddes, William H Learning Disabilities and Brain Function Nevvyork, Berlin, Heidelberg, Tokyo': R R Donelley and Sons Company, 1985![]() Glover, John A , Royce R Ranning, Roger H Braning Cognitive Psychologv Reachers New York : Mac Millan Publishing Compeny, 1990 ![]() Tanndağ, Oğuz Teoride ve Pratikte Davranış Nörolojisi, İstanbul : Nobel Tıp Kitabevi, 1994 "Korkmazlar, Ümran Özel Öğrenme Bozukluğu Î Ü : Çapa Çocuk Psikiyatrisi Yay , 1993![]() Karatepe, Hasan Öğrenme Yetersizliği Olan Çocuklar Ankara : Karatepe Yayınlan, 1987![]() Whirter, Jeff Mc, Nilüfer Voltan-Acar Çocukla İletişim İstanbul : M E B , 1998![]() Kıtson Neil and Roger Merry Teaching in the Primary School Londan and New York : Routledg , 1997![]() Anning, Angela The First Years At School Second Edition Philadeîphia: Öpen University Press, 1997![]() Matematik ve Dil Avustralya : NSW Eyaleti Eğitim Bakanlığı Yayını, Çeviren : Beyaz Nokta Vakfı, 1998![]() |
|
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
| Görünüm Modları | |
|
|