08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Noktayla Başlıyorum Her Yalnızlığa...
Sesini sapladım içime 
Sensizliğe tanık yüreğim gecelerden yorgun
Gözlerim duvarlardaki hüzünden dalgın
Satırların zindanında esaret oluyor ömrüm
Oysa gözlerinde boğulmak istemiştim Bulutlardan topladığım hüznü gözlerine yağmak istemiştim
Sen bilmedin
Beyhude umursamazlığını yaktım yüreğimde gece oldum, yağmur oldum bomboş caddelere yağdım
Sen yine bilmedin 
     
Aşkın divaneliğinde büyüttüğüm sözlerden uzak elemlerim bir bir depreşirken duvarlarımda bilinmezliklere sürgündeyim
Bütün geç kalmışlığıyla yüreğimi sömüren aşk artığı sevgilere tanığım
Körpe umutlarla yarattığım kentimin acı uğultuları kulağımda
Geceden düşüyorum üstelik tutan da yok ellerimden 
Nokta konmuş bir hayatın sessiz iniltilerinden ibaret çığlıklarından yeniden doğmayı denedim hep
Hoyratım!
Hayatın en dik yamacında yalnızlığım oldun
Kasvetsiz rüzgarlardan arta kalan nefretleri yığdın avuçlarıma
Buz kestim, cam kırıkları birikti gözlerimde
Acı bir hüzün, dolu bir bulut dökülmeye ramak kalmış
Zamansızlığın dur durak bilmez savaşlarından yenik çıkmış yüreğimde, efsunlu bir sevdayla inatlaşıyorum ve zaman tüm soyut yanlarını kusuyor yüzüme
Düşün ki zaman acımasızdı bize ya da bana!
Ki zamandı herşeyi bana veren ya da bize!
Seni verdi mesela; yalnızlığı yani
   
Usul usul içime sızan bu acı bu yalnızlık senden hatıra
Hayatımızın duvarlarına astım
İçimin okyanuslarından yaptığım mavi düşler boğuldu, hayata isyanımı armağan ettim
Kıvranıyorum!
Şimdi hayat öyküsüzlüğümün nişanı gibi duruyor hüznün doğurduğu resmin kucağında
Yüzüme asıyorum çoğu zaman yüreğimdeki boşluklara esaretimi
Yüzümde kırışıyor hayat
Gitmelerine can yakıyorum
Ben, kızıl bir aşkla gelmek isterken sana sen somurtkan mutlulukları seçtin, gece artığı saatlerde kaldın, güneşi soğuttun gözlerinde gözlerim dondu
Ey yâr!
Saçlarında dalgalanan o hüzün kimin?
Beni kirpiklerinden astığın günden beri milyon defa ölüyorum 
Yanlış senaryolara intiharlar biriktiriyorum 
Gidişinden hasretler yapıyorum kendime sonra yine ölüyorum
Cüzzamlı yağmurları damlıyorsun içime
Kapandı sesine isyan eden bu ağız
Her adım bir intihar dirilemem artık
Köşe başlarında ninni gibi agıt sesleri üşüşüyor kulaklarıma
Ben hangi kimim?
Dilinde çürüttüğün o şarkı, kaleminde yanan o şiir kime yol oluyor?
Hangi gökyüzünde mutlusun?
Mutlumusun? 
   
Susarak haykırıyorum sana sessizliğim oluyorsun
Geceye satıyorum düşlerimi, yalnızlık kentine göçüyorum ve her yağmur gibi kendimi ağlıyorum Susuyorum
Aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
|
|
|