08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Saat Sabah Beş
Hava kararmış, neredeyse aydınlacak
Yavaş, yavaş ruhumda  
Ve yağmur yağacakmış gibi hırçınken hava,
Kendimi bir yaprak gibi hissediyorum dışarda
Saat sabahın beş'i hafiften çakır keyifim,
Rüzgar esiyor delicesine,
İçinde beşiktaş civarından sahil kokuları
Belkide iki aşığın kavgasını duyuyorum rüzgara karışmış
Rüzgardan mı alkolden mi bilinmez sallanıyorum,
Bazen öyle acımasızki rüzgar
Üşüyorum, seni düşünüyorum,
Titriyorum  
Düşünüyorum, sorguluyorum, üzülüyorum, ağlıyorum
Ama içime, ağlayacak cesaretim yok  
Bir ara iki sevgili görüyorum yolda, sarmaş dolaş sevgi dolu,
İçim burkuluyor, öylesine korkuyorumki aşktan  
Hah yağmurda yağmaya başladı işte
En sonunda bulutlarıda ağlattım halime  
Hay aksi şemsiyemde yok
Neyse zaten önemide yok, boşvermişim kendimi  
Yürüyorum, yavaş yavaş evime yaklaştım
Sokak ışıkları, yapraksız dallar, bomboş sokak  
Sanki film gibi, bende filmin en komiği
Ama en hüzünlüsü, en yeteneksizi, hiç güldüremiyor  
Kafamı kaldırıp bir ara aya bakıyorum
Sonrada kendime  
Önümden geçen hamile kediden bile değersizim
Şu boş sokakta, şu boş saatte  
Yağmurda iyice hızlandı
Bende adımlarımı hızlandırsam iyi olacak  
Yoksa karamsarlığımla yağmuru bile alt edeceğim
En azından birşey benim hakkımda iyi düşünsün  
İşte bizim sokak,
Yine aynı park, yine aynı yol, yine aynı binalar  
Kapıyı açacağım ama biraz zorlanarak hah tamam açıldı işte
Bu binaya girince kendimi güvende hissediyorum nedense?
Aktör kapıyı açar, içeri girer, üzerini değiştirir,
Yatağına uzanır  
Bu düşüncelerine birazda orada devam eder  
Son duyduğu ses sabah ezanıdır, birde güneşin göz kırpışını hisseder yanağında  
Uyur, uyur, uyur  
Rüyasında ne mi görmüştür  
Bilinmez  Zaten oda hatırlamaz 
|
|
|