08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Anla Ki Herkes Değilsin !
Anla ki Herkes Değilsin !
Bİr vicdan ayaklanmasına doğru genişlerse kalbin/ şiir gibi yürürse ince ve narin…
Anla ki herkes değilsin!
Gel sevgilim biraz soluklanalım Çok düştük biraz soluklanalım
Maviye çalan bir çocuk geçsin gözlerimizden Kara bir günü daha ifşa ettik mavilenelim
Bir geceye daha sızdığımızın resmidir bu, bir karanlığı daha patlattığımızın
Çok sesli bir koro orotoryomuzu yapın
Cümlelerin arasından sızıp bulanık bir ırmakta sır olalım
/ Son virdine yataklık yapacağımız bir derviş bulalım Çıtı pıtı bir kente, tedavülden kalkmış ağır nefeslerle girelim Ve kenarı çentikli bir bilboardın tam ortasına bağdaş kuralım
Gel sevgilim, kapısı çalınmış evleri, yüzüne bakılmayan yetimleri hırkamızın altında, yüreğimizin boşluğunda saklayalım /
Ah toprak künhüne varamadığımız rüyalar, kaç yerinden çatladı bir tohum, sis neden ellerimizden akar, hangi işaret bu kumpası bozar ve gözlerin neyin rengine çalar?
Bir geceyi daha bölelim, bir dilim sana bir dilim aç kurtlara…
Dudaklarım mühürlendi sevgilim sandım yeryüzü mühürlendi Tenimde zahit bir ateş
Ey aşk suretinde gelen yalan Kocaman bir yüreğe değer gibi geçtin sokaklarımdan
Ne kadar da sırnaşık bir heyüla göğümüzde asılı kalan güneş
Dışın zaptedilmez harami İçin sevgilim uyut beni
Ruhumuzu darp eden isyan, erimez de saçaklarımızdan sarkarsa ihanet
Cinneti o zaman sözlerinde tutuklu kalmış susuşlarım say
Kabil emziren bir zamanla sürgit yoldaşların kahrı düşlerimizi kundakladığında bir sen bil herkes değilsin
Ruhumuzun aynasında saklı kalan bir vahadır örgütlenmiş bu bahar
Sen bilirsin bu kokuyu, yusuf’un zindanındaki küf, bu buğu
Üzerimize serpilmiş kıyımdır; ya coğrafyamız talan ya da sevincimizin atıldığı bu dipsiz kuyu
Alnımızın çatından sarkıtılmış sarkaç mahşerin tam ortasından geçip hüznümüze dokunuyor
Ve ruhumuz sevgilim ölüm görmüş yalnızlıklara gömülüyor
Uzatmalı bir iklim bu Hiçbir şey kadar masum
Buğday teninde bir sözcük düşer kalbine Başak renginde bir bahar çağır
Ağlayan coçukların gözyaşlarnı çal Sıkılmış bir yumruğun öfkesini tasdik et
Ve öğret bana sevgilim demirin ve mizanın kavlince
Nedir sabrımızın gergefine takılıp kalan bu ayrıksı
Bu sukunet…
Ömer İdris Akdin
|
|
|