08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bedelini Yüreğimle Ödediğim En Masum Günahimdin ...
Varlığın acı veriyor olsaydı bana;
Seni ölümüne sevmez,
Gelmeyeceğini bile bile seni beklemezdim hala
Ben sensizlikte bile "seni yaşıyorum" sevgili  ”
Mevsim, sonbahara akarken ben de sana geliyorum Elimde yokluğun yüreğimde suskunluğunla sana geliyorum sevgili Ilık bir Eylül gecesi kentin yorgun kaldırımlarında tanıdık kelimeler arıyorum sevdana dair Sana dair tek bir kelime yeterdi bana Tek bir nefes bile gülümsemem için yeterdi bana Sensizlikte kanarken sol yanım, ben hep seni düşledim zembereği kırılmış zamanın avuçlarında Seni aradım güneşin sıcak alnında, senin ellerini aradım yağmurun ıslak dualarında
Unutmadan sevgili; gittin diye meteliksiz bir intiharın ayakuçlarına boynunu büken bir kukla olmadım hiçbir zaman
Gittiğin gün kansız ve acımasız bir ihtilalin demir kelepçeli zamanlarından kaçıp sen diye ipsiz uçurumlara sığındım Yokluğunda kimi zaman bir çocuk gibi koynunda ağladım kimi zaman kirpiklerinden ıslak yağmurlara kaçtım Sensizlikte her gece arsız fırtınalarına göğüs gerdim ve esrarkeş yangınları sen diye koynuma alıp yüreğimde közledim yalnızlığının ıslak çığlıklarını Evet gittiğin gün sen kokan kelimelerim çıplak kaldı dudaklarımda Yüreğim gözyaşına asılı kaldı gözkapaklarımda Ama hiçbir zaman boynumu bükmedim yokluğuna Pes etmedim sensizlikte kıyılarıma vuran hasret dalgalarına Direndim, savaştım yalnızlığınla Kan revan içinde kalsam da, bilmediğim fırtınalarda sensiz savaşsam da ben hiçbir zaman “ yalnızlığına “ yenilmedim sevgili   
Gittiğin günden beri tek bir kelime konuşmadık seninle Giderken seninle gitti taze baharlarım Yetim kaldım mevsimlerin koynunda Gözlerindeki sıcaklığı aradım güneşin sınırsız coğrafyasında Seni sordum memleketimden göçen turnalara
Ama bulamadım seni
Yüreğimin derinliklerinde kaybetmiştim seni
Aldığım nefeste, hayata bıraktığım her gülüşte seni aradım Bulamadım işte
Ucube binaların nemli duvarlarına dayanıp sana ağladım Dudaklarımı kapatıp kelimelerimle yalnızlığına ağladım Ama hiçbir zaman ne kadere ne de sana isyan ettim Gittin diye hiçbir zaman suçlamadım seni Varlığına küfürler edip arkandan beddualar savurmadım hiçbir zaman
Gitmiştin beni “ sensiz “ bırakarak
Gitmiştin aramızda yaşananları bir kibritle zamansız yakarak
Ama gittin diye hiçbir zaman unutmadım seni
Yokluğuna inat yaşattım seni
Gittin diye bir ikindi vakti kefensiz satırlara gömmedim seni Varlığın bana hiçbir zaman acı vermedi ki ben seni gidişinle suskunluğuna gömeyim sevgili…
Seni “ sen “ diye sevdim ben Varlığına inat yokluğunda bile sevdim seni Sana duyduğum sevgim bir günlük olsaydı eğer; seni “ sensizlikte “ bile yaşatmazdım sevgili Seni hiçbir zaman “ acılarımın metresi ” diye sevmedim ki ben Ben yüreğindeki sıcaklığı, tenindeki saklı baharları ve gözlerindeki ıslak gözyaşları sevdim
Seni hep " aldığım nefes " bildim
Yüreğime dokunduğun için, yarım bir adamı sevginle tamamladığın için sevdim seni  
Sen bana “ bir ömür “ uzakken ben sana bir nefes kadar yakınım sevgili
Gelmeyeceğini bile bile ben hala seviyorum seni “
Gün gelecek,
Adımı unutmak zorunda kalacaksın
Puslu gecenin yorgun sabahında
Bir kibrit çakıp yaşananlara,
Tek tek yakacasın benli hatıraları
Ömür defterinin en masum günahında
Duvarlarında asılı takvimlerden düşen
Bir gün gibi,
Ağladığında yüreğine gömülen
Bir hüzün gibi
Yavaş yavaş eriyeceğim dudaklarında
Ama ben sana inat,
Yokluğuna inat,
Bedenimle közleneceğim günahlarında
Seni benden alan kadere,
Tek bir kelime etmeden
Seni içimde yaşatacağım
Çünkü sen benin;
“ Bedelini yüreğimle ödediğim
En masum günahımdın… ”
|
|
|