08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Beni Sana Terket

Yine girdim gecenin korku tüneline cesurca,
korkarken binmeye alışıktır bu trenin vagon araları,
yine kapımda karakış
Ne zaman düşünsem seni,
intihar çığlıkları gelir kulağıma
şehrin arka sokaklarından
İçimde eriyen buzun tepkime ısısı gibisin
Eridikçe ısıtır sonra yine donarsın
Ve her donuşunda beni de yakarsın,
Söyle bu gecelerimin gardiyanı olan masal perisi
Sen ne kadar, kaç mevsim yalansın
Ne zamandır sezen söylemiyor “keskin bıçağı”
Ve artık radyolar çalmıyor bab-ı esrarı
Uzaklarda bir yerlerde bakan gözlerin,
hangi cinayetlerini görmüştür bu gecemin
Yeraltı zindanlarında saçlarının
kimleri asmıştır boynuna dolanıp
bu yasadışı militan sabahlar
Onursuz kalmaktansa dolaşan kanında,
yara olup kanadım her adımı andığında
Oysa sen hiç görmedin
bu cam kesiği ayrılığın
ne depremlerin artçısı olduğunu
ve ne kadar yıkım yaptığını
o gözlerime bakan iki gözün
Hani bu şehirden gitmek kadar
mülteci bir rüyanın orta yerinde girmiştin ya gecemin ikindisine
Yok saydığım hayatıma, yalnızım şimdi
bu kalabalıkların mahşerinde
Bir iç çekişsin gecemin ayazında
Beni kovar mısın kalbinden,
Atar mısın beyninin en ücra köşelerinden
ve gözlerin nasıl görmez
sana olan susuşlarımı biriktirdiğim göz pınarlarımı
Yağmurlar erken yağardı
her mevsimin gençliğinde kentime
Susuz kalmış martılara
ve sokak kedilerine inat
Kana kana tadıyorum
sensizlik okyanusunun tuzlu sularını
Toprağımın kokusu geliyor
her yağmur sonrası küçük köyümün,
Günler ötesinde kalmış
ağustos mesafesindeki dağların arkasından
Senden sonra biriktirdiğim tüm sitemleri bileyledim,
gözyaşlarının altında
geceler boyu kalmış, pas tutmuş varoluşuma
Tüm silahlarını bana doğrult
razıyım ama ne olur dilini kana bulama
Yüzüme gözüme saydır
terkedilmişliği ve yalnız geçen gençliğimi
Kıpırdarsam namerdim,
ama bu sevda savaşında oyun taktiği sayıp
beni arkamdan vurma
Ne olur beni sana terket benden
Dönüşsüz bir bilet al bu akşam
coğrafyamın en uzak istasyonuna,
bu gece gitmelisin son terk treniyle
o intihar adalarına
Yitirilmiş tebessümlerimi biriktiriyorum salı rüyalarıma
Kalmak için artık erken
ey gecemin gardiyanı,
Bu çığlık sokakların meçhul failli katili beni sana terket
Mevsimsiz bir yaprak savruluşuyla çiziyorum rotamı
Uğramadık liman
demirlemedik sahil kalmayana dek
geziyorum
yalnızlık okyanusunda maviliğini
Ne yana dönsem mahşer mevcudiyeti,
kalabalık yalnızlar
Bu son kaçışta olsa
bilmiyorsun ışığa kaçarken
geride bıraktığın karanlığın
neleri gizlediğini
Bir gece ansızın uyanıyorum
uçurumun kenarından atlarken o kabus gözlerinden,
Topladım valizimi
senden arta kalan hatıraları atarak içine
Sensiz sana taşınıyorum
bedeli ağlayarak
Bir merhabanı bekleyen
o küçük umutla bekliyorum
beni götürecek olan kahır trenini
bu gece beni sana terket
Sen ve ben bir denklem gibi
iki bilinmeyenli
Hiçbir özdeşlik çözemiyor,
hiçbir formül bulamıyor matematik
Ansızın aklıma geliyor liseden kalma bir metod,
yerine koyma metoduydu galiba adı
buluyor sonunda çözümü aşk
Seni yerine koyuyorum
hangi şıksın bilmiyorum
Tek soruyu ancak yetiştirdim diyorum bu sınavda,
ama nafile bütünlemeye bıraktım seni
kalemimi kırarak
Beni temize çekme istemem
beni sana bırak
Beni sana terket bu denklemin bilinmeyenleriyle birlikte
saçlarının zifiri maviliğine bırakarak,
Ağırlığını taşımak hayatın,
sensizliğin,
ağırlığını her gece tartmak
Taşıyabilmek
bu katarlar yüküyle çekilmiş ağırlığı,
bir çift kırık omuzla
tek başına ayakta kalarak
Yorgunluk belirtileri baş gösterdi
bir yanı kırık gençliğimin uyku saatleri
Vedalar ne kadar ağır olursa olsun
her sonun bir başlangıcı var
Ey benim son başlangıcım ağır da olsa bu karar
Ne olur beni sana terket  
beni sana terket bu son firar
Bu son firar  
|
|
|