Konu
:
Mısır: Ölüler Ülkesi
Yalnız Mesajı Göster
Mısır: Ölüler Ülkesi
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mısır: Ölüler Ülkesi
Ölüler Ülkesi
Duat alemine yapılan ve kaydedilmiş tek ziyaret
mühürlü harfi okumuş olan
Büyük Ramses'in oğlu Setna'nın oğlu Se-Osiris tarafından yapılmıştır
Birgün baba ve oğul
Thebes'te bir sarayın penceresinden Batı'ya giden iki cenaze alayına bakıyorlardı
Birinci zengin bir adama aitti: mumyası ahşap bir tabutun içine konmuştu
tabutun içi altınlarla kaplanmıştı
hizmetçilerinden ve yas tutuculardan oluşmuş bir alay onu mezarına taşıyordu
yanlarında bir sürü hediye götürüyorlardı
bu sırada rahipler alayın önünde yürüyor
onun Duat içindeki yolculuğunda ihtiyaç duyacağı yüce isimleri ve erk isimlerini mırıldanıyorlardı
İkinci cenaze yoksul bir adama aitti: basit tahta tabutunu iki oğlu taşıyordu
Cenaze alayında dul karısı
gelinlerinden başka yas sözleri haykıran kimse yoktu
Nil'de bekleyen teknelere taşınan cenazelere bakan Setna
“Ah
”
dedi
“dilerim ki kaderim şu yoksulunkine değil
zengininkine benzesin
”
“Tam tersine
”
dedi Se-Osiris
“Senin kaderinin zengin adamınki gibi değil
yoksul adamınki gibi olması için dua ediyorum
”
Setna
oğlunun sözleriyle çok incindi
Ancak Se-Osiris sözlerini ona açıklamaya çalıştı:
“Burada gördüklerin Osiris'in Hüküm Evi'nde onların başına geleceklerle hiç ilgili değil
Kendini bana teslim edersen
bunu sana kanıtlayabilirim
Bütün kapıları açan erk sözlerini biliyorum
Kendi Ba'mı ve seninkini
ölüler ülkesi Duat'a uçacak olan ruhlarımızı serbest bırakabilir ve orada olan her şeyi görmemizi sağlayabilirim
”
dedi
“O zaman hayatında kötü işler yapmış olan zengin adamla
iyilikten başka bir şey yapmamış olan şu yoksul adamın kaderlerinin ne kadar farklı olacaklarını görebilirsin
”
Setna
hiç şaşkınlık duymadan oğlunun söylediği her şeye inanmayı öğrenmişti
Bu yüzden geri dönememe ihtimali her zaman olduğu için yolculuk ne kadar tehlikeli olursa olsun oğluna Duat yolculuğunda eşlik etmeyi kabul etti
Böylece prens
küçük oğluyla birlikte
soylu ailenin üyeleri olarak girmeye izinli oldukları Osiris Tapınağı'nın kutsal odasına gitti
Setna kapıları kapayınca
Se-Osiris kendi etraflarında ve Osiris heykelinin etrafında ve küçük bir sedir dalının yandığı atların etrafına bir daire çizdi
Sonra da atlardaki ateşin üstüne bir toz attı
Ateşe üç kere toz attı
Her seferinde ateşten sunaktan bir ateş topu yükselerek uçarak uzaklaştı
Sonra büyülü sözleri söyledi ve sözlerini büyük erk sözleriyle bitirdi
Erk sözlerinin ardından bütün tapınak sarsılmaya başladı
sunaktaki alevler yükseldi ve birden her yer karanlığa gömüldü
Fakat Osiris'in Mabedi karanlık değildi
Setna ışığın geldiği yere görmek için baktı
eğer sessizlik üzerine çöküp onu felce uğratmamış olsaydı
korku çığlığını basacaktı
Çünkü sunanın yanında dikilirken gördüğü kendi ve oğlu Se-Osiris'in bedenleri içinde olmadığını anladı
çünkü cesetleri bu iki suretin gölgesi olarak yerde uzanıyordu
Cesetlerin üzerinde onların Çiftleri [Çift
veya Duble Beden] olan Ka'larından birer alev dili çıkıyordu
Onlar bu alevler
yani Khou'lar (Ruhlardı)
Khou'nun berrak ışığında Ka'ları ve Ka'ların gölgesi olarak yere vuran cesetlerini görüyordu
Sonra sessizlik yere düşen bir tüyün sesi kadar yumuşak olan
ancak bütün Mabed'i titreten bir fısıltıyla doldu
“Şimdi beni takip et baba
”
dedi
Se-Osiris'in sesi
“Çünkü vaktimiz az
Ra'nın Güneşi'nin Mısır üzerinde yükselişini bir daha görmek istiyorsak
sabah olmadan önce geri dönmeliyiz
”
Setna yana döndü ve yanında duran oğlunun Ba'sını
yani Se Osiris'in ruhunu gördü: o altın tüylerle kaplı büyük bir kuş olmuştu
yalnız başı Se-Osiris'in başıydı
“Seni izliyorum
”
diye cevaplamak için dudaklarını zorladı; fısıltı bütün Mabed'i doldurdu ve kendi Ba'sının altın kanatları üzerinde yükselerek oğlu Se-Osiris'in Ba'sını takip etti
Mabedin çatısı onların geçmesine izin vermek için açıldı
bir an sonra Etiyopya yaylarından çıkmış oklardan daha hızlı bir şekilde Batı'ya doğru uçmaya başladılar
Batı Çölü Abydos'un Boşluk'undaki dağların büyük geçidinde güneş kızıl ışıklarıyla son bir kez parladı ve Mısır'ın üstüne karanlık çöktü
Bu geçitten Gece'nin İlk Bölgesi'ne geldiler
Altlarında Ra'nın her günün sonunda Duat yolculuğuna çıkan Mesektet Tekne'sini gördüler
Tekne muhteşemdi
ametist
elmas
yakut
turkuaz
lazuli taşlarından ve altından yapılmıştı
Bir Tanrılar gurubu tekneyi altın halatlarla hayaletsi Ölüm Nehri'nden yukarı Duat'ın sonuna kadar açılmış kapılarına çekiyorlardı
Hep birlikte nehrin iki tarafında duran altı çöreklenmiş yılan arasında İlk Bölge'ye girdiler
Ra'nın yüce teknesinde o gün ölen ve Osiris'in Hüküm Evi'ne gitmekte olan Ka'lar bulunuyordu
Tekne gecenin bölgelerinden ve koyu karanlığından geçerek İkinci Bölge'nin kapısına geldi
Bu kapının duvarları yüksekti ve duvarların üstünde kimse tırmanmasın diye keskin mızrak uçları vardı; büyük ahşap kapılar eksenleri etrafında dönüyordu ve burada da onları ateş ve zehir kusan yılanlar koruyordu
Fakat Ra'nın teknesindeki herkes o kapıya ait erk sözlerini söyledi ve kapılar sonuna kadar açıldı
İkinci Bölge Ra'nın krallığıydı
Ra'nın krallığında yeryüzünde yaşamış olan eski kahramanlar ve tanrılar burada huzur ve mutluluk içinde yaşıyordu
Burası buğdayı ve arpayı filizlendiren
yeryüzünün meyvelerini çoğaltan Tahıl Ruhları tarafından korunuyordu
Yine de Ra'nı teknesindeki hiç kimse burada dinlenmeye veya toprağa ayak basmaya cesaret edemezdi
Çünkü Duat'ın Üçüncü Bölgesi olan ve Osiris'in Hüküm Evi'nin onları beklediği Amenti'ye ulaşmak istiyorlardı
Böylece tekne sonraki kapılara geldi
erk sözleriyle birlikte yüce kapılar çığlık çığlığa açıldı
fakat kapının açılırken kopardığı gürültü
yeryüzünde işlediği günahlar yüzünden kapının ekseni gözüne dayanmış olan adamın çığlığı onu bastırdı
Ra'nın teknesi Üçüncü Bölge'ye girdi
Burada ölüler Osiris'in Hüküm Evi'nin bahçesinde gemiden indiler
Fakat Tekne Gece'nin diğer Bölgeleri'ne doğru yolculuğuna devam etti
Ta ki Doğu Ejderha'sının ağzından Ra tekrar çıkarak yeniden doğana ve yeryüzünde tekrar görülene kadar
Yine de Ra her akşam Gece'nin Onuncu Bölgesi'nde onu her seferinde yutmaya çalışan Apep Ejderhasıyla dövüşüp yenmek zorundaydı
Setna ile Se-Osiris'in Ba'ları artık tekneyi takip etmediler
teker teker Osiris' Evi'nin kapısına gelen ve Kapı Bekçisi'ne meydan okuyan yeni ölülerin Ka'larının üzerinden uçtular
“Uzaklaş!”
diye haykırdı Kapı Bekçisi
“Adımı bilmiyorsan senin gelişini haber vermeyeceğim!” “Senin adın Kalplerin Anlayandır”
diye cevap verdi iki Ka da
“Cesetleri Arayan'dır senin adın
” “Peki sizi kime haber vereyim?”
diye sordu Kapı Bekçisi
“Gelişimi İki Ülke'nin Tercümanına haber vermelisin
”
“İki Ülke'nin Tercümanı kim ola ki?”
“O Bilge Tanrı Thoth'tur
”
Her Ka böylece eşikten geçti ve Osiris'in Evi'nde onları Thoth karşıladı ve şöyle söyledi:
“Benimle gelin
ama neden geldiniz?”
“Buraya adımı söylemen için geldim
”
diye yanıtladı Ka
“Halin nedir?”
“Günahsızım
”
“O zaman seni kime haber vereyim? Seni tavanı ateş
duvarları canlı yılanlar ve yerleri su olana mı haber vereyim?”
“Evet
”
diye yanıtladı Ka
“Beni ona haber ver
çünkü o Osiris'tir
”
Böylece ibis başlı Thoth Ka'yı
mumya bezleriyle sarılı
başında yılanlı taç olan
elinde bir meşale tutup kıvrımlı asayı göğsünde tutan Osiris'in karşısına götürdü
Osiris'in önünde dev bir terazi duruyordu
Ölülerin tanrısı çakal başlı Anubis Ka'yı hüküm yerine götürmek için öne çıktı
Kalbin Tartılması huzurunda her adamın Ka'sı kendini savundu:
“Ben masumum! Ben masumum! Ben masumum! Ben masumum! Ben ki Bennu kuşu kadar saf
taş avacado ağacına
Heliopolis'teki obeliske tünemiş Anka kadar parlağım
Bana bak
senin önüne günahsız
suçsuz
kötülüksüz
zarar verdiğim ve bana karşı tanıklık edecek hiç kimse olmadan geldim
Doğru yaşadım ve doğru yedim
İnsanın öğütlediklerini
tanrıların razı olduklarını yaptım
Her tanrıya istediğini verdim
Aça ekmek
susuza su
çıplağa kıyafet
ırmağı geçemeyene tekneler verdim
Tanrılara ve ölülere sunular sundum
Ey Yüce Tanrı Osiris
Nefesi veren
Tacın Rabbi beni Apep'ten
Ruhları Yiyen'den koru
”
Sonra kötülük yapan adamın korktuğu ve iyi adamın sevinçle karşılandığı an geldi
Anubis
adamın dünyevi bedeninin çifti olan Ka'yı aldı ve Terazi'ye koydu; terazinin öteki kefesinde Hakikat Tüyü vardı
Kötülük yapanın kalbi ağır çekti ve terazi ona doğru eğildi
Thoth terazinin eğimine bir çentik attı
Terazinin kalp kefesi öyle ağır bastı ki Kalpleri Yiyen Ammit günahkarın kalbini alıp ağzına atarak onunla birlikte uzaklaştı
Sonra kötülük yapan Ateş Çukurlarında Korkunç Apep'le birlikte yaşaması için Duat'ın zifiri karanlığına çekildi
Fakat sıra iyi adama geldiğinde Hakikat Tüyü aşağı çökerken kalbin kefesi yukarı çıktı
Thoth yüksek sesle Osiris ve tanrılara haber verdi:
“Bu konuşan adamın sözleri doğru ve yerindedir; o bize karşı bir kötülük yapmamıştır
Ruhları Yiyen onun üzerinde güç sahibi olmasın
Osiris'in sonsuzluk ekmeği ona bahşedilsin ve Horus'u izleyenlerle birlikte Huzur Tarlalarında ona bir yer verilsin!”
Horus ölü adamı elinden tuttu ve Osiris'in huzuruna getirerek şunları söyledi:
“Sana geldim
ey Unnefer Osiris
kendimle birlikte bu yeni Osiris'i getiriyorum
Onun kalbi Terazi'den doğrulukla çıkmıştır
Bir tanrı veya tanrıçaya karşı günah işlememiştir
Thoth onun kalbini tartmış
doğru ve iyi bulmuştur
Ona Osiris'in ekmeği ve birası verilsin
o Horus'un takipçilerinden biri olsun!”
Osiris başıyla onay verdi ve ölü adamın Huzur Tarlalarına girişine izin verildi
Osiris tekrar dönene ve sonsuza kadar yaşamayı hak ettiğini kanıtlamış olan herkesi tebaası olarak kendisiyle birlikte getireceği güne kadar orada yaşayacak
bu bereketli zengin toprakta hayatta en çok sevdiği şeylerin keyfini sürecekti
Se-Osiris'in Ba'sı babası Setna'nın Ba'sına bütün bunları ve daha fazlasını gösterdi
Ve sonunda ona şunları söyledi:
“Şimdi neden senin için zengin adamın değil
yoksul adamın kaderini dilediğimi biliyorsun
Çünkü Zengin Adam
gözünde Üçüncü Kapı'nın mili dönen adam oldu ve yoksul adam en güzel kıyafetler giyerek ve kötü zengin adam için mezarına getirilen bütün hediyeleri de alarak Huzur Tarlalarında sonsuza kadar yaşama hakkını elde etti
”
Bundan sonra iki Ba altın kanatlarını açtılar ve gecenin içinden Thebes'e uçtular
Orada Osiris Tapınağında Ka'ların koruduğu bedenlerine tekrar girdiler ve eskisi gibi baba ve oğul alarak yaşamlarına geri dönebildiler
Orada doğu çölünün ötesinden
Batı Thebes'in uçurumları üstünde güneşin mor
altın renklerle yeni bir günü haber verişini seyrettiler
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul