Konu
:
Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?
Yalnız Mesajı Göster
Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?
Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?
Bakımlıyız
Com -
Servet-İ Fünûn Döneminde Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri Nelerdir?
Servet-i Fünûn dönemi öğretici metinlerinde bireysel ve edebi konular işlenmiştir
-Servet-i Fünûn öneminde edebi tenkit daha çok kendilerine yapılan eleştirilere cevap verme ve Serveti Fünun edebiyatının tanıtılması önlerinde yoğunlaşmıştır
-Dil ağırdır
-Servet-i Fünûn dönemi öğretici metinler edebî tenkit
anı türünde yoğunlaşır
-Gezi yazısı
mizah
hiciv ve fıkra türünde de eserler verilmiştir
-Hüseyin Cahit Yalçın
Cenap Şahabettin
Halit Ziya Uşaklıgil
Ahmet Şuayp
Hüseyin Suat Yalçın öğretici metin alanında eser verin sanatçılardır
-Oluşturulan ürünler halkın sorunlarından uzaktır
-Edebiyat tarihi ve felsefe alanında hiçbir çalışma yoktur
SERVETİFÜNUN DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLER
Servetifünun yıllarında eski veya mutedil edebiyat taraftarlarıyla yeni edebiyatın ateşli mensupları arasında yapılan
hayli şiddetli edebiyat münakaşalar olmuştur
Buna rağmen
bu devirde çok az gelişen bir edebî tür
ciddi bir tenkit edebiyâtı’dır
O kadar ki bu edebiyatın kuruluşunda hissesi olan kafiye münakaşaları gibi
edebiyatın devamı boyunca bilhassa Hüseyin Cahit tarafından karşı tarafa yöneltilen
şiddetli ve cesur yazılar da disiplinli ilmin gerektirdiği bilgi ve felsefenin dışında yazılardır
Bu arada bâzı Servetifünuncuların Batı Edebiyâtı’na dâir bilgiler vermeğe çalışan çeşitli makalelerini de meselenin esâsını kavramış
kuvvetli birer tenkit yazısı diye karşılamak kolay değildir
Vezinlerin
kafiyelerin ve nazım şekillerinin şiirdeki tarihî-müzikal yeri ve felsefesi
bu münakaşalarda belirtilememiştir
Yaşanılan devrin bediî-içtimaî ihtiyaçlarını kavrayarak
sanatkârlara
bu ihtiyaçlara cevap vermeleri için yol gösterebilecek bir edebî otorite de devrin tenkitçileri arasında mevcut değildir
Esasen
her şeye rağmen taklidî bir zümre edebiyatı yapmakta olan bir buhran devri edebiyatçıları arasından böyle bir şahsiyet çıkması da beklenilmez
Bunun dışında
Hüseyin Cahit’in nispeten daha ürkek olan îtidâl taraftarlarına karşı giriştiği yazılı kavgalar
o devir için oldukça faydalı ve elektrikli bir münâkaşa havası yaratmıştır
Hatta onun kendi arkadaşlarının neşriyatı hakkında yürüttüğü fikirlerle bu fikirleri besleyici mana taşıyan tercüme makaleleri
o devrin edebî hayatının ve edebî kıymetlerinin gelişmesinde rol oynamış; Garba dâir bilgi ve fikir verici yazılar olmuştur
Fakat Servetifünun Edebiyatı’nın daha çok
Fransız Edebiyatı üzerinde araştırmalar yaparak
elde ettiği bilgileri Türk Edebiyâtı’na tanıtmak yolunda ağırbaşlı yazılar yazansa Ahmed Şuayb’dır
Genç sayılacak bir yaşta ölümü
Türk edebiyatının ciddî kayıpları arasında bulunan Ahmed Şuayib’in tanınmış bir kısım Fransız ve Alman tarihçileri ile Fransız realizminin en mühim münekkit ve edipleri hakkında ciddi etütleri olmuştur
Bunları
önce
Tevfik Fikret‘in teşvik ve ısrarı ile Servetifünûn’da
Hayat ve Kitaplar başlığı altında neşreden Ahmed Şuayib
aynı yazıları
1913′de
yine Hayat ve Kitaplar isimli bir kitapta toplamıştır
Bu kitaptaki Taine ve Asarı ile Gustave Flaubert başlıklı etütler
edebiyatımızda Fransız yazarları ve mensup oldukları edebî mektepler hakkında yapılan araştırmaların ilk başarılı örneklerindendir
Aynı kitapta
Gabriel Monod
Ernest Lavisse
Niebuhr
Ranke ve Mommsen gibi
tanınmış Fransız ve Alman tarihçileri hakkındaki etütler de zevkle okunan ve ilmî-içtimâi problemlerin hangi târihî hâdiseler sebebiyle
nasıl ele alındığını belirten yazılardır
Bütün bu etüdler
edebiyatımızda Avrupalı yazarlar ve mensup oldukları edebiyat mektepleri hakkında yapılan tetkiklerin başarılı örnekie-ndendir
Şuayib
bu etütleri meydana getirmek için belli başlı Batılı yazarların eserlerine ve edebiyat tarihlerine başvurmuş ve neticede başarılı yazılar meydana getirmiştir
Hayat ve Kitaplar’da çağdaş Batı ekollerinin
o devir için
iyi anlaşılmış ve iyi anlatılmış olduğunu kabul etmek zarurîdir
Bu kitaptaki makalelerin Tevfik Fikret’in teşviki ve ısrarıyla
Servetifünunda neşrolunması gerek Fikret
gerek Ahmed Şuayb için kıymetli birer nottur
ServetiFünûn yıllarında ya mühim değer taşımayan yahut herhangi bir edebî hareket yapamayan
daha birtakım edebiyat türleriyle de yazılar yazılmıştır
Bunlar arasında hemen bütün Servetifünuncularm yazdıkları çeşitli makaleler
önde anılabilir
Bu makaleler
umumiyetle
Batı edebiyatını tanıtma maksadıyla yazılmış
sütunlar dolusu yazılardır
Ancak bunların çoğu
bu edebiyatın birinci sınıf yazıları derecesine yükselmiş sayılamazlar
Buna mukabil
Cenap Şahâbeddin’in Türk Seyahat Edebiyâtı’nı bir defa da Servetifünun nesriyle canlandıran yazıları
bu nevin güzel örneklerindendir
Bu yazıların umûmî adı Hac Yolunda’dır Hac Yolunda
yazarının
memuriyetle gönderildiği Hicaz bölgesindeki intibalarını hikâye eden mektuplardır
Bunlar
önce Servetifünûn’da tefrika edilmiş (1896) sonra kitap haline de getirilmiştir (1909)
Kuvvetli ve keskin görüşlerle ve zekâ çizgileriyle değerli bu yazılar
edebiyatımızda
daha çok
Servetifünun yıllarından sonra gelişecek olan Seyahat Edebiyatı için güzel bir başlangıç olmuştur
Burada
Tanzimat‘tan beri Cenap’a kadar ve Cenap devrinde yazılan Seyahat Edebiyatı örneklerinin
onun yazıları ölçüsünde bir edebî değer taşımadıklarını söylemek yerinde olur
Servetrfünûn yazarlarının mektup
musahabe
monografi ve mektup
hâtırat nevîlerindeki birçok güzel yazıları ve eserleri ise
onların
daha çok
müstakil birer
edip olarak çalıştıkları XX Asır’da neşredilmiştir
Kaynak: Resimli Türk Edebiyatı Tarihi / Nihad Sami BANARLI
1-Servet-i Fünûn döneminde tenkit (eleştiri):
Edebiyat ve sanat tartışmaları daha çok “Dekadanlık
batı taklitçiliği
bu dönem eserlerinin dilinin anlaşılmayacak kadar ağır ve sembollerle dolu olması
bu dönemde halktan kopuk bir edebiyatın teşekkül etmesi” noktalarında yoğunlaşmıştır
Serveti Fünun öneminde edebi tenkit daha çok kendilerine yapılan eleştirilere cevap verme ve Serveti Fünun edebiyatının tanıtılması önlerinde yoğunlaşmıştır
Serveti Fünun dergisi o dönem aydınlarının bir araya geldiği
tartıştığı yer olmuştur
Tenkit türünde; Hüseyin Cahit
Cenap Şahabettin ve Ahmet Şuayip özellikle dikkat çeken isimlerdir
Hüseyin Cahit Yalçın Servet-i Fünûn’a yapılan çeşitli saldırılara aynı şiddette cevaplar vermekle ün salmıştır
Sonraları bu türde yazdıklarını bir kitap haline getirmiş ve “Kavgalarım” adını vermeyi uygun bulmuştur
Edebi çalışmalarını tenkit alanında toplayan tek şahsiyet Ahmet Şuayp’tır
2-Servet-i Fünûn döneminde Hatırat (anı):
Servet-i Fünûn döneminde anı türünde başarılı eserler verilmiştir
Halit Ziya Uşaklıgil anı türünde yazdığı Kırk Yıl
Saray ve Ötesi (3 cilt)
Bir Acı Hikâye adlı eserleri yazarın hayatını ve çevresini aydınlatması bakımından çok önemlidir
Hüseyin Cahit Yalçın; edebiyat hayatıyla ilgili anılarını Edebî Hâtıralar adıyla çıkarmıştır
Gazete ve dergilerde tefrika edilen siyasi anılan ölümünden bir süre sonra (19) adıyla yayınlanmıştır
3-Servet-i Fünûn döneminde Hiciv ve Mizah:
Servet-i Fünûn döneminde Hüseyin Suat Yalçın hiciv ve mizaha yöneldi “ Gâve-i Zâlim” takma adıyla siyasi ve sosyal hicivler yazdı
4-Servet-i Fünûn döneminde Gezi Yazısı:
Servet-i Fünûn döneminde gezi türünde başarılı örnekler verilmiştir
Cenap Şahabettin memuriyete gönderildiği Hicaz bölgesinde intibalarını anlattığı eserine “Hac Yolunda” adını vermiştir
Bu eser Servet-i Fünûndan sonra daha da gelişecek Gezi edebiyatı için bir lokomotif olmuştur
Tanzimat’tan beri Cenap Şehabettin’e kadar yazılan gezi yazılarının bir edebi değer taşımamaktaydı
Cenap’ın ayrıca Suriye’ye yaptığı geziye ait Suriye Mektupları (1917)
Avrupa’ya yaptığı gezi ile ilgili Avrupa Mektupları (1919) adlı eserleri de vardır
Gezi türünde yazılmış bir başka eser de Ahmet İhsan Tokgöz’ün “Avrupa’da Ne Gördüm” (1892) adlı eseridir
5-Servet-i Fünûn döneminde Fıkra:
Servet-i Fünûn döneminde azda olsa fıkra örnekleri verilmiştir
Hüseyin Cahit Yalçın fıkralarını “Hayât-ı Hakikiyye Sahneleri” adlı kitapta toplamıştır
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
1-Öğretici metinlerde dilin
edebi metinlerdeki işleviyle kullanılmasının olumlu olumsuz yönlerinin neler olabileceğini tartışınız…
-Öğretici metinlerde dil
göndergesel işleviyle kullanılır
Göndergesel işlevde ileti
dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi amacıyla düzenlenir
Yani amaç olayı ya da Durumu olduğu gibi anlatmak
açıklamak
bunlar hakkında bilgi vermektir
Ancak bir Metinde birden fazla dilin işlevi kullanılabilir
Bu daha çok öğretici metnin içeriği ile ilgilidir
Bir gezi yazısında dil duygu ve heyecanı dile getirme amacıyla oluşturulmuşsa ‘dilin heyecana bağlı işlevi’
alıcıyı harekete geçirme amacıyla oluşturulmuşsa “alıcıyı harekete geçirme”
mesajın iletisi kendisinde ise “şiirsel işlev” ile kullanılabilir
Bu durumda dilin öğretici metinlerde şiirsel işleviyle kullanılması metnin içeriği uygunsa olabilir
Yine de öğretici metinlerde asıl amaç
açıklamak
bilgi vermek olduğu için dil genellikle göndergesel işlevde kullanılır
2- a)Günlük yaşantınızda eleştiri yapıyor musunuz? Neleri niçin eleştirirsiniz?
-Eleştiri
bir kişiyi
bir düşünceyi
bir eseri titiz
dikkatli bir incelemeye tabi tutma anlamlarına gelir
Daha özel anlamda ise eleştiri
açıklama amaçlı inceleme
derinlemesine tetkik anlamında kullanılır
Günlük hayatta insan her alanda eleştirilerde bulunabilir
Bu bizin hayata bakışımızı ortaya koyar
Bir şeyin doğruluğunu ya da yanlışlığını yargılamak hayatın her an içinde olan bir olgudur
b)Sizce eleştirinin amacı ne olmalıdır?
-Eleştirinin bir amacı olmalıdır
Hiçbir amaç gütmeden yapılan eleştiri ruhi bir hastalık belirtisi olabilir
Eleştiri yapıcı ya da yıkıcı yönde olabilir
Eğer mantıklı gerekçelerle ve çözüm yolları ifade ederek ifade edilerek bir eleştiri yapılmıyorsa bu eleştiri yıkıcı bir eleştiridir
Aslında eleştiride amaç eleştirilen şeyin düzeltilmesini sağlamaktır
Bunun için eleştirilerimizde yapıcı olamaya çalışmalıyız
3-Hatıra ve gezi yazılarının
kaleme alındıkları tarihten sonraki dönemler için önemi nedir?
-Bir yazarın kendisinin yaşadığı ya da tanık olduğu olayları sanat değeri taşıyan bir üslupla anlattığı yazılara anı denir
Gezi yazısı ise bir yazarın gezip gördüğü yerlerin ilgi çekici özelliklerini anlattığı yazı türüdür
Anı ve gezi yazılarının tanımları dikkate alındığında hem anı hem gezi yazısı ile insanların hayatlarında önemli yer tutan
iz bırakan olalar kolay kolay unutulmaz ve bunlar yazıyla nesilden nesile aktarılır
Dolayısıyla anı ve gezi yazıları;milleti yüzyıllar boyu bir devam zinciri içinde
milli birlik halinde tutan
toplumu geçmişe bağlayan bir kültür unsurudur
Tarih önemli ölçüde anı ve gezi yazılarından faydalanır
Atatürk’ün Nutuk
Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserleri düşünüldüğünde gezi ve anı yazılarının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar
Osmanlının Batıya gönderdiği sefirler ve aydınlar Batılılaşma sürecine yazdıkları anılar ve gezi yazılarıyla hız kazandırmışlardır
Osmanlı toplumu Batıyı bu aydınlar ve sefirlerin anlattığı kadarıyla tanımışlardır
4-Tarih derslerinde edindiğiniz bilgilerden hareketle Serveti Fünun döneminin sosyal ve siyasi şartlarıyla ilgili neler söyleyebiliriz?
-Bu dönem özellikle imparatorluk üzerinde kötü emeller besleyen
Avrupalı devletlerin bu emellerini gerçekleştirmek için
içte ve dışta çeşitli oyunlar sergilemeye çalıştıkları bir devredir
İmparatorluk ise
kendisine ‘hasta adam’ gözüyle bakılan devleti bir müddet daha ayakta tutabilmek için birtakım sıkı tedbirler almak zorunda kalır
Bu dönemin sert görünüş hürriyet anlayışını adeta bir fikri sabit hale getiren bu devir gençlerinde ruhi bir bunalım yaratmıştır
Özellikle devletin içten ve dıştan maruz kaldığı bu tehlikeleri önleyebilmek için alınan tedbirler
Tanzimatçıların sahip oldukları hürriyet havasına imkan vermiyordu
Bu imkansızlık gençleri ruhi bunalımlara sevk ediyordu
1877 Osmanlı-Rus harbinin kötü sonuçlanması üzerine
1876’da açılan Meclis-i Mebusan tekrar kapatılır
Devlet Rumeli’de istiklalini kazanmaya çalışan azınlıklar karşısında bile zayıf duruma düşer
Dünyayı kaplayan hürriyet
milliyet ve istiklal cereyanlarının
özellikle batılı büyük devletlerin gayretleriyle hızla gelişmesi
devlet yönetimini de bunaltır
Bu yüzden alınan tedbirlerin dozu biraz daha artar
Kendi tebası olan yabancı toplulukların dıştan desteli isyan teşebbüslerini önleme imkanı daralır
Büyük devletlerin her zengin coğrafyaya sahip olma istekleri gittikçe bir ihtiras halini alır
Kendi aydınları tarafından bile desteklenme talihini kaybeden imparatorluk yönetiminin alınan bu sıkı tedbirlerin sebebini açıklayamaması
yönetimi gençlerin gözünde tek suçlu durumuna düşürüyordu
İdealist fikirlerle ortaya çıkan Jön Türklerin dış tehlikeler karşısında tam bir milli bütünlük içerisinde bulunulmak yerine
işi Ermenilerle iş birliği yapacak kadar ileri götürmeleri
yönetimin aldığı tedbirleri daha da arttırmasına yol açar
Bu arada saray yönetimi içinde
hoşnutsuzluğu gittikçe nefrete dönüşen bu gençleri dış tehlikeler karşısında uyanık olmaya çağıracak tecrübeli ve bilgili kişiler bulunmamaktaydı
Devletin maruz kaldığı bu tehlikeler karşısında bir kısım münevverler hadiselere kayıtsız kalırken
bir kısmı ise kendisini koyu bir Avrupa perestliğin kucağına atıyordu
Babıali’nin nüfusunu Abdülhamit
tamamıyla ortadan kaldırıp
Yıldız’ı hakim vaziyete getirmiş
iktidar mevkilerine kendine uygun adamları geçirmek suretiyle
mutlak bir disiplin mekanizması kurmuştu
Bu hakimiyetini kontrol altında tutabilmek için bir hafiye teşkilatı kurmuştu
Bu öyle yaygınlaştı ki herkes padişaha yaranmak için birer hafiye kesilmişti
Çizdiğimiz bu siyasi tablonun karşısına medeniyetçiler şu görüşlerini ileri sürdüler: Batıdaki düşünceleri
yaşayışları
tekniği aynen almalıyız
Bir Avrupalı gibi olursak
onlara benzediğimiz için Avrupalılar bize saldırmazlar
Medeniyetçiler
daha önce açıkladıkları gibi ‘İslam medeniyeti devrini tamamlamıştır’ derlerken
Avrupalıların (Hıristiyan) medeniyet ve tekniğinin hızla geliştiğini ileri sürmekteydiler
Batı; düşüncede
sosyolojide ve teknikte bir gelişme göstermiştir
Ama Servet-i Fünûn gençliğine göre biz bunların hepsini aynen almalıyız
Ama şunu akıl edemediler ki; her milletin düşünce
yaşayış ve sosyal yapısı farklıdır
Bu bunalımlı ve buhranlarla dolu zor dönem 1908’de son bulur
Devlet yönetimi İttihat ve Terakki cemiyetinin eline geçer
Fakat felaketler zinciri yine de son bulmaz
Devlet İttihat ve Terakkinin tecrübesiz hareketi sonucu Balkan harbinin getirdiği başarısızlıklarla sürüklenir
Bu edebiyat o dönemin siyasi durumu
anlatırken de belirtildiği gibi
hürriyetsizlik anlayışının o dönem gençlerince bir bunalım olarak görüldüğü devrede kuruldu
Bu dönem
batının sadece edebiyat kaynağı olarak görüldüğü gibi
hürriyet kaynağı olarak ta görüldüğü devredir
Bu dönemde batıya olan hayranlık had safhaya ulaşmıştır
Bu siyasi dönemde yetişip edebiyat yapmaya çalıştırlar
Böyle bir durum bütün millette doğurduğu hastalık
melankoli
hayattan bezginlik ve kaygısızlık şüphesiz onlarında ruhunda aynı tesiri uyandıracaktı
Bu cereyanın edebiyatçıları
şark kültüründen evvel ve şark edebiyatından önce batı edebiyatını tanımışlardır
Hatta aralarında bunu bir iftihar vesilesi sayanlar da vardır
Sosyal meselelerin serbestçe konuşulamayışı
bu hususta kendini göstermek isteyen iradelerin susturuluşu
herkeste bir neme lazımcılık hissi doğurmuştu
Herkes kendi derdine ve kendi keyfine düşmüş
sosyal sorumluluk duygusu tamamen yok olmuştu
Meseleleri söz söylemek olan edebiyatçılar başka mevzular aramaya başlamışlardı
Şu fikirleri ileri sürdüler: a)Avrupa imparatorluk ve derebeylik dönemini aşmıştır
(1789 Fransız ihtilali ile) b)Avrupa da (bilhassa Fransa’da) burjuvazi adı verdiğimiz şehirlilerle işçiler gibi iki tabaka vardır
Bu iki tabakanın çekişmesiyle iki edebiyatta buna bağlıdır
Bizde de benzeri yapılar gerçekleşmediği takdirde
edebiyatımızın gelişmesi mümkün değildir
Konu Tarama Soruları
1
Halit Ziya Uşaklıgil’in hangi eseri türü yönünden diğerlerinden farklıdır?
A) Aşk – ı Memnu B) Mai ve Siyah
C) Kırık Hayatlar D) Kırk yıl E) Nedime CEVAP
2
Servet – i Fünun’da düzyazı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Halkı bilgilendirmek
aydınlatmak gibi bir amacı yoktur
B)Diğer dönemlere oranla tiyatroya daha çok değer verilir
C)Türkçe yetersiz bulunur
Osmanlıca’dan bol bol yararlanılır
D)Arapça
Farsça eski – yeni sözcükler kullanılır
E)Yeni kavramları karşılamak için yeni tamlamalar türetilir
CEVAP:B
3
Servet – i Fünun’da düzyazıyla ilgili aşağıdaki değerlendirmelerden hangisi yapılamaz?
A)Yepyeni ad ve sıfat tamlamaları oluşturulur
B)Halkın anlayabileceği açık
yalın bir dil benimsenir
C)Çokça sıfat
ortaç öbeği kullanılır
D)Fransızca’dan alınan sözcükler Türkçeleştirilir
E)Yan cümlecik
eylemsilerle zenginleştirilmiş uzun cümleler kullanılır
CEVAP:B
4
Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünun sanatçılarından biri değildir?
A) Mehmet Rauf B) Tevfik Fikret
C) Halit Ziya Uşaklıgil D) Ahmet Mithat Efendi E) Cenap Şahabettin
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul