Prof. Dr. Sinsi
|
Şiir-Çile
Çile
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde 
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı
Sonsuzluk, elinde bir mavi tulbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı
Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk
Al sana hakikat, al san rüya
İşte akıllılık, işte sarhoşluk
Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye
Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
Makânı bir satih, zamanı vehim
Bütün bir kahinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim
Nesin sen, hakikat olsan da çekil
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe
Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?
Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük
Selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük
Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol
Ey yedinci gök, esrarını aç
Annemin duası, düş de perde ol
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç
Uyku, katillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak
Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle 
Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence
Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık
Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehir kıymak gibi, beynimde
Lugat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar söyleyin bana, ben kimim?
Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?
Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı
Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış
Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin
Açıl susam, açıl Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mavera dede
Yandı sırça saray, ilahi yapı,
Binbir avizeyle uçsuz maddede
Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur
İçiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur
Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu
Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta
Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök
Heybem hayat dolu, deste ve yumak
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak 
Necip Fazıl Kısakürek26 Mayıs 1905'da doğdu Maraş'lı bir soydan gelen Necip Fazıl'ın çocukluğu, mahkeme reisliğinden emekli büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'ta ki konağında geçti İlk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde (Askeri Deniz Lisesi) tamamladı Lisedeki hocaları arasında dönemin ünlülerinden Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi (Akseki), İbrahim Aşkı gibi isimler vardı
|