Prof. Dr. Sinsi
|
Reenkarnasyon Hikayeleri
Adı ve Soyadı: Müge Yıldız
Doğum Tarihi: 10 01 1987
Konuştuğumuz Tarih: 22 09 1992
Konuştuğumuz Yer: İskenderun
Arşiv NO: 001
Müge'nin annesi Sevim Yıldız, hamileliğinin son haftasında bir rüya görüyor Rüyasında 19 yaşlarında genç bir kız koşarak Sevim Hanım'ın yanına yaklaşıp, " Ben sizin evinizde tekrar dünyaya geliyorum " diyor Sevim Yıldız uyanınca her halde kızım olacak diye rüyasını yorumluyor Altı gün sonra Müge dünyaya geliyor
Müge 3 yaşına geldiğinde, ailesine: " Siz benim annem ve babam değilsiniz Burası da benim evim değil " demeye başlıyor Aile önceleri bu sözlerin üzerinde pek durmuyor Ancak Müge her geçen gün biraz daha garipleşmeye başlıyor Sonunda gerçek ailesine ve evine gitmek için ısrar ediyor Bunun üzerine ailenin büyükleri konuyu araştırmaya başlıyorlar Fakat Müge ailesi hakkında annesinin Seher, babasının adının ise Ethem olduğunun dışında başka bir bilgi veremiyor
Aradan sıkıntılı ve huzursuz iki yıl geçiyor    
Müge 5 yaşına geldiğinde bir gün aniden, daha önceki hayatında nasıl öldüğünü hatırlıyor ve 19 yaşındayken elektrik çarpması sonucu öldüğünü söylüyor
Bu gelişmeden iki ay sonra   
Bir gün ailesiyle çarşıda dolaşırken, tanımadıkları bir bayanın arkasından " Hala " diye bağırıyor Annesi hemen bayanın yanına gidip, yakınları arasında " Seher ve Ethem " adında evli bir çift olup olmadığını soruyor Alınan olumlu cevaptan sonra, derhal verilen adrese gidiliyor    
Müge gidilen adresteki evin bütün fertlerinin isimlerini teker teker saymaya başlıyor Yakın akrabalarının hatta komşularının bile isimlerini teker teker sıralayıp, şu anda nasıl olduklarını soruyor Onlardan haber almanın rahatlığıyla, büyük bir insan gibi koltuğa yaslanıp derin bir nefes alıyor
Müge rahatlamışı  Ya her iki aile ?
Seher Hanım bütün bu olup bitenlerden şaşkın bir halde biraz kendisini toparlayabildikten sonra, Müge'ye yaklaşarak bazı sorular sorma ihtiyacı hissediyor:
- Önceki yaşamında benim kızım olduğunu iddia ediyorsun  Sana bir kaç soru sormak istiyorum Cevaplayabilir misin ?
Müge başını sallayarak olur cevabını veriyor   
- Peki, o zaman söyle bakalım  Kızım evde yalnızken ölmüştü Sen benim kızımın ruhunun taşıdığını iddia ettiğine göre bana ölüm şeklini ve nedenini açıklayabilir misin ?
Müge tereddütsüz anlatmaya başlıyor:
- Sen komşuya kahve içmeye gittikten sonra, senin daha önce temizlediğin buzdolabının altında biriken suyu temizlemek istedim Elektrik çarptı ve ben öldüm Ölümümden bir sene önce ticaret lisesini bitirmiştim   
Bu doğru cevaplardan sonra Seher Hanım, yalnız ailesinin bildiği, aileye ait çok özel sorular sormaya başladı Müge bütün bunlara da ayrıntılı bir şekilde cevaplar verdi Ve hepsi de inanılmaz doğruluktaydı  
Seher Hanım'ın şaşkınlığı her geçen dakika artıyordu   Son bir soru daha sormak istedi  
- Kızım ölmeden bir gün önce çarşıya çıktık Kızıma bir şey aldım Bunu kızım ve benden başka kimse bilmiyor Paket hala açılmadı Onun içinde ne olduğunu bana söyleyebilir misin ?
Müge geçmiş yaşamındaki annesine bakarak gülümsedi: 
" Kırmızı kadife terlik  "
Müge şu anda iki ailesiyle birlikte yaşıyor Özel günlerde (Anneler, Babalar Günü vs ) iki annesine ve iki babasına da hediyeler alıyor Durumu her iki ailede kabullenmiş durumda  Müge artık hırçın, isyankar ve huzursuz değil Aradığını bulan kişilerin huzurunu yaşıyor  
Adı ve Soyadı: Hasan Buhayri Ünal
Doğum Tarihi: 1956
Konuştuğumuz Tarih: 21 11 1992
Konuştuğumuz Yer: İskenderun
Arşiv NO: 002
Doğumdan yarım saat önce dedesi rüyasında; genç bir erkeğin, kayığın küreklerini hızlı hızlı çekerek kıyıya yaklaştığını görüyor Kim olduğunu sorduğunda ise; " Ben Hasan Buhayri'yim Mısır'ın Tanta şehrinde öldüm Sizin evde tekrar dünyaya dönüyorum " diyor Genç adamın yanağındaki ben, dedenin dikkatini çekiyor
Uyanın rüyasını, erkek bir torun sahibi olacağım diye yorumluyor Yanında yatan eşini uyandırıp, " Galiba torunumuz erkek olacak hanım " diyor Kısa bir süre sonra beklenen telefon geliyor Ve yanağında kocaman beniyle sağlıklı bir erkek bebek doğduğu haber veriliyor
Ünal ailesine göre dedenin rüyası çıkmıştır Bebeğin yanağındaki ben ise sadece basit bir tesadüftür!
Aile fertleri dedenin isteği üzerine bebeğin ismini Hasan Buhayri olarak koyup, nüfusa geçiriyorlar İki yıl boyunca her şey normal gidiyor Ancak Hasan 2 yaşına gelince gariplikler birbirini takip etmeye başlıyor Hasan bilinmeyen bir dilde sözcükler söylemeye başlıyor Bu sözcüklerin daha sonra Mısır diline ait olduğu anlaşılıyor !
3-4 yaşlarına gelince ailesinin sosyal yapısını yadırgamaya başlıyor Benim evim burası değil diye ısrar ediyor 5 yaşında ise geçmiş yaşamındaki ölüm şeklini hatırlıyor Nil deltasında Tanta şehrinde birçok tekesi olan balık ticaretiyle uğraşan zengin bir tüccar olduğunu anlatıyor Tayfalarının arasında çıkan bir isyanı bastırmak isterken kaza ile vurulup denize düşerek öldüğünü ve Mısır'da çok parası olduğunu en ince detaylarına kadar bir solukta anlatıyor
Aile endişe duymaya başlıyor artık   Baskıyla çocuğa bu anlattıklarını unutturmaya çalışırlar  Konuşmaması, hatırlamaması için çareler ararken, Hasan evli olduğunu da hatırlıyor
Karısının ve iki çocuğunun yalnız kalmaması için Mısır'a gitmesi gerektiğini ısrarla aileye söyleyerek, onlara kendisini Mısır'a göndermesi için yalvarıyor  
9-10 yaşlarına gelince evden kaçma planları yapmaya başlıyor Kendisine neden sorulduğunda; Mısır'dan ailemi ve paralarımı getirirsem burada çok zengin oluruz, cevabını veriyor Ancak ailesi kesin olarak kendisine karşı çıkıyor ve hiçbir zaman onu Mısır'a göndermiyor Bundan sonra Hasan ailesi tarafından sıkı bir takibe alınıyor
13-14 yaşlarına gelince daha fazla ailesinin baskılarına dayanamayarak, Mısır'a gitme sevdasından vazgeçmek zorunda kalıyor Kendisini İskenderun'da balıkçılığa veriyor
Hasan Buhayri Ünal şu anda 38 yaşında  İskenderun Deniz Su Ürünleri Lmt Şirketleri ortaklarından   Kısacası bu yaşamında da yine balık ticareti yapıyor Değişmeyen bir başka özelliği ise deniz korkusu   Bu yaşantısında ölümünün diğer yaşamında olduğu gibi denizden gelebileceği korkusunun üstünden atamadı   
Deniz, Hasan Buhayri Ünal'ı alabildiğine ürkütüyor  
Adı ve Soyadı: Mevlüde Büyükaşık
Doğum Tarihi: 19 02 1963
Konuştuğumuz Tarih: 18 07 1993
Konuştuğumuz Yer: İskenderun
Arşiv NO: 003
- Burası benim evim değil  Adım Sema  Ben çok zenginim  
Bu sözler Mevlüde Hanım'ın 4 yaşıma girdiği güne rastlıyor Aile biraz şaşırıyor ama ilk başta pek üzerinde durmuyorlar ve önemsemiyorlar Bu yaşlardaki çocukların hayal güçlerinin biraz fazla olabileceğini düşünüyorlar " Varsın böyle konuşsun, kime ne zararı olabilir ki ? " diyorlar
O yıllarda Antakya'nın girişinde merkeze oldukça uzak bir semtte oturuyorlar Mevlüde 7 yaşlarındayken, bir akşam üstü annesiyle birlikte mahalledeki fırına gidiyorlar Sıranın kendilerine gelmesini beklerken, yoldan çok lüks bir arabanın geçtiğini görüyorlar Kapıda duran gençler, arabayı kullanan gencin, Antakya'nın en zengin ailelerinde Köse Ailesi'nin büyük oğlu Semir olduğunu söylüyorlar Bunun üzerine 7 yaşındaki Mevlüde, hemen gençlere dönüp, " Semir değil, Semih'ti " diye lafa karışıyor
Annesi: " Sus bakalım  Sen nereden tanıyorsun ? " diye azarlayınca, Mevlüde uzaklara doğru bakıp: " Nasıl tanımam, ben daha önce onların annesiydim Semir'in küçük, Semih'in büyük olduğunu nasıl bilmem " diye cevap veriyor !
Annesi çok şaşırıyor ve korkuyor Mevlüde'nin kulağını çekip: " Bir daha böyle acayip şeyler söylersen seni çok kötü döverim " diye azarlayınca, Mevlüde aradan geçen 4 yıl boyunca, bu konu hakkında ağzını bile bir daha açmıyor
Aradan yıllar geçiyor    
Mevlüde 11 yaşına bastığı yıl, Antakya'nın merkezine, yeni bir semte taşınıyorlar Mevlüde, Vali Teoman İlkokulu'nun beşinci sınıfına başlıyor
Bir gün teneffüste arkadaşlarıyla oynarken, yoldan geçen bir ortaokul öğrencisini görüyor Ve çocuğun yanına koşup dikkatlice bir şekilde onu inceliyor Daha sonra çocuğa sarılarak, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyor " Ben senin annenim, sen doğduktan 1 - 2 gün sonra öldüm O zaman adım Sema Köseydi Kum ocaklarımız vardı Altı kardeştiniz 3 kız 3 erkek   Ağabeylerin, ablaların nasıllar ? Şu anda ne yapıyorlar ? " deyince çok şaşıran ve hayretler içinde kalan çocuk: " Bunların hepsi doğru ama sen nereden bilebilirsin ? " deyince, Mevlüde çok rahatlıyor Evinin adresini verip, kardeşleriyle muhakkak kendisine gelmelerini söylüyor
Ertesi gün aile verilen adrese gidiyor Kapıyı onlara Mevlüde açıyor Çocukların altısı da kapıda kendilerinden 10-15 yaş küçük Mevlüde'ye hayretle bakıyorlar Daha sonra Mevlüde ile uzun uzun görüşüyorlar Ailelerinin en gizli olaylarını bile Mevlüde'nin ağzından en ince ayrıntılarıyla dinledikten sonra şüpheleri kalmıyor  
Küçük kıza sarılıp: " Çok entresan bir olayla karşı karşıyayız   Annemizin ruhu Mevlüde'de yaşıyor Anlattığı her şey tamamıyla doğrudur " diyorlar
İki aile bu gün hala görüşmeye devam ediyorlar Mevlüde Hanım İskenderun'da oturmakta olup, evli ve iki kız çocuğu annesidir
Üstünden bir türlü atamadığı bir korkuyla yaşamaya devam ediyor: Doğum yaptıktan sonra hastalanıp, bir önceki yaşamında olduğu gibi ölmek
Alıntı
Kaynak:Berrin Türkoğlu'ndan Reenkarnasyon Hikayeleri
|