| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Karkamış, Gaziantep 
 
            Karkamış
 
 Toplam nüfus:
 
 13
  774 
 
 Genel bilgiler
 
 
 
 Ülke:
 
 Türkiye
 
 
 
 İl:
 
 Gaziantep
 
 
 
 Posta kodu:
 
 27880
 
 
 
 Alan kodu:
 
 0342
 
 
 
 Plaka:
 
 27
 
 
 
 Kaymakam:
 
 Ferhat SİNANOĞLU
 
 
 
 Belediye Başkanı:
 
 Nuh Kocaaslan
 
 
 
 Belediye internet sitesi: http://www
  karkamis  gov  tr 
 
 
 Karkamış Gaziantep ilinin bir ilçesidir
  Karkamış, Gaziantep'in sanayi yönünden en az gelişmiş ilçesi ise de, Suriye-Türkiye sınır kapılarını ilçe bünyesinde barındırdığı için konumu itibarıyla önemli bir yere sahiptir  İlçe toprakları tarıma elverişlidir  Karkamış ilçesi su yönünden çok şanslıdır, çünkü ilçe hem Fırat nehrine yakın hem de ilçenin içinden su kanalları geçmektedir  Halkın çoğunluğu Türkmendir ve Araplarda yaşamaktadır  Bronz Çağ döneminde Uruk olarak adlandırılmıştır  Sümerlerin ünlü destanı Gılgamış'ın burada yazıldığı ve destan kralının Fırat nehri yakınlarındaki antik kentte yaşadığı sanılmaktadır  Karkamış ilçesi Güneydoğu Anadolu bölgesinde yer almaktadır  Yüzölçümü 341  000 M2,rakımı ise 365 metredir  Gaziantep il merkezine 75 Km  lik bir yol ile bağlıdır  Karkamış ilçesinin doğusunda Fırat nehri,batısında Oğuzeli ilçesi,kuzeyinde Nizip ilçesi,Güneyinde Suriye devleti yer almaktadır  
 KARKAMIŞ'IN TARİHİ
 
 Karkamış'ın iki yüzü vardır
  Birincisi tarihin derinliklerinde yer almış, uygarlıklara, savaşlara ve saldırılara sahne olmuş, belgeleri ve izleri ile tarihe ışık tutmuş eski Karkamış  Diğeri onun devamı olan ve eskinin mirasına sahip şimdiki yani günümüzdeki Karkamış  
 Eski Karkamış Fırat nehrinin akış yönüne göre nehrin hemen sağında kurulmuş, daha sonra belirlenen Türkiye-Suriye sınırının Fırat'la kesiştiği üçgenin köşesinde yer alır, artık mayınlanmış o saha içerisinde maziyi andıran bir tümsek yığını gibi dünden bugüne, çağlar ötesinden günümüze ışık tutar
  Birçok uygarlık izleri ve kalıntıları bağrında saklıdır, bir iz gibi  Ve derinliğinde daha nice olayların belgeleri vardır, kim bilir  Ve kim bilir kaç kez hükümdarlar, krallar ordularının atları ile buraları çiğnediler, tahrip ve yağma ettiler  Ve eski kent, yıkıla yapıla sonuçta bir tümsek görünümü aldı  Eski ve yeni Karkamış şimdi aralarındaki çok az mesafeyi saymazsak yan yana dururlar  
 Eski Karkamış zamanın törpüsü içinde yok olmuş ve belirtildiği üzere bir tümsek yığını haline gelmiş, ne sarayları kalmış ayakta ne de surları
  Tarihi değerleri yağmalanmış, heykel ve sanat değeri olan eserler tahrip edilmiş durumda  Kabartma resimli duvarları yerle bir edilmiş ve savaş arabalarını çeken azgın atları, ne aslanları ve ne de kuvvetin simgesi boğaları kalmış artık  Eski kent ölgün bir harabe  Ama tarihe tanık, tarihe ışık tutmuş ve daha derinliğinde birçok gizleri saklar durumda  
 Saraylara yapı olmuş taşları merdiven basamakları tarihin ve mazinin birer parçası gibi duruyorlar
  Bir şeyler çağrıştırıyor insana dünden bugünlere  
 Mezopotamya, Mısır, Anadolu yollarının kavşak noktasında bulunması nedeniyle Karkamış'ın coğrafi konumu tarih boyunca önem arz etmiştir
  Bu durum ayrıca Karkamış'ın kesintisiz bir yerleşim alanı olmasını sağlamıştır  
 Karkamış'ta Yapılan Kazılar ve Kentin Ortaya Çıkarılması
 
 Kadeş savaşının ve tarihin ilk yazılı anlaşması olan Kadeş anlaşmasının yapıldığı yer olan Karkamış eski kenti ilk kez 1876 yılında İngiliz Hogatrh tarafından keşfedilmiş, yine bu şahıs tarafından o yıllarda yüzeysel bir araştırma yapılarak çeşitli eserler bulunmuştur
  1912-1915 yılları arasında Sir Leonart Vooley başkanlığında Bannet,Lewrenve,Guy'dan oluşan kazı heyeti burada bir dizi kazı yapmış, 1915'ten sonra kazılara ara verilmiş ancak bu yıllardan önce Almanlar sonraları Birinci Dünya Savaşını takip eden yıllarda işgal gücü olarak bölgeye gelen İngilizler yaptıkları korsan kazılarla kentin birçok değerli eserlerini,kıymetli tarihi vesikaları almış ülkelerine götürmüşlerdir  Böylece Anadolunun diğer yerlerinde olduğu gibi burada da bir tarih yağmacılığı yapılmıştır  Daha sonra 1923 yılında tekrar kazı çalışmalarına başlanarak Karkamış'ın 1  Bin yılı Karkamış krallığı ortaya çıkarılır  kazı sonuçları ve arkeolojik buluntular üç cilt halinde İngilizce olarak "Garkamısh 123" olarak yayımlanmıştır  
 Eski Karkamış tarih içinde bir bakıma görevini tamamlayıp da yok olduktan sonra onun batı kısmına bugünkü yeni Karkamış kurulur
  Yukarıda da bahsedildiği gibi eski ile yeni yan yanadır  Yeni Karkamış eski ile aynı doğrultuda Fırat'a dökülen Çiftlik çayı üzerine kurulmuş durumdadır  Ve şu andaki idari yapısı da ilçe statüsündedir  Milli mücadele sonunda Suriye ile belirlenen sınırın sıfır noktasında kalmıştır  Yine bu sınır anlaşması eski Karkamış'ın bir kısmını da sınırlarımızın dışında bırakmıştır  
 KARKAMIŞ'TA YAPILAN KAZILAR VE ANTİK KENTİN ORTAYA ÇIKARILMASI
 
 Kadeş savaşının ve tarihin ilk yazılı anlaşması olan Kadeş anlaşmasının yapıldığı yer olan Karkamış eski kenti ilk kez 1876 yılında İngiliz Hogatrh tarafından keşfedilmiş, yine bu şahıs tarafından o yıllarda yüzeysel bir araştırma yapılarak çeşitli eserler bulunmuştur
  1912-1915 yılları arasında Sir Leonart Vooley başkanlığında Bannet,Lewrenve,Guy'dan oluşan kazı heyeti burada bir dizi kazı yapmış, 1915'ten sonra kazılara ara verilmiş ancak bu yıllardan önce Almanlar sonraları Birinci Dünya Savaşını takip eden yıllarda işgal gücü olarak bölgeye gelen İngilizler yaptıkları korsan kazılarla kentin birçok değerli eserlerini,kıymetli tarihi vesikaları almış ülkelerine götürmüşlerdir  Böylece Anadolunun diğer yerlerinde olduğu gibi burada da bir tarih yağmacılığı yapılmıştır  Daha sonra 1923 yılında tekrar kazı çalışmalarına başlanarak Karkamış'ın 1  Bin yılı Karkamış krallığı ortaya çıkarılır  kazı sonuçları ve arkeolojik buluntular üç cilt halinde İngilizce olarak "Garkamısh 123" olarak yayımlanmıştır  
 Eski Karkamış tarih içinde bir bakıma görevini tamamlayıp da yok olduktan sonra onun batı kısmına bugünkü yeni Karkamış kurulur
  Yukarıda da bahsedildiği gibi eski ile yeni yan yanadır  Yeni Karkamış eski ile aynı doğrultuda Fırat'a dökülen Çiftlik çayı üzerine kurulmuş durumdadır  Ve şu andaki idari yapısı da ilçe statüsündedir  Milli mücadele sonunda Suriye ile belirlenen sınırın sıfır noktasında kalmıştır  Yine bu sınır anlaşması eski Karkamış'ın bir kısmını da sınırlarımızın dışında bırakmıştır  
 KARKAMIŞ VE GILGAMIŞ
 
 
 
 Eski ve yeni Karkamış'ın bulunduğu coğrafi konum 3637 enlem 3738 boylam arasındadır
  Tarihi dayanağı olmamakla beraber söylentilere göre Karkamışın adı Sümerlerin ünlü destan Kralı Gılgamış'tan gelir  Esasen sözcük ve yapı olarak Karkamış ve Gılgamış birbirine yakın iki ad  Bilindiği üzere bu destan baştan sona kadar Gılgamış'ın yaşam mücadelesi,maceraları ve seyahatlarını konu eder  
 Uruk Hakimi destana göre Gılgamış bütün ülkeleri dolaşır
  Aşağı yukarı Mezopotamya'da gitmediği yer kalmaz  Bu destan kahramanının üçte ikisi Tanrı üçte biri insandır  Taşıdığı *****ın ağırlığı ise 300 okkadır  Gılagamış kendisi gibi kahraman olan arkadaşı Engidunüm ölümünden sonra ölüm korkusuna kapılarak Uruktan ayrılarak ölümsüzlüğün çaresini aramaya çalışır  Ve işte bu vesile ile Fırat vadisinde korku;telaş ve gönlü kederli olarak dolaşır bu arada tabletlerde adı Utnapişti olan Nuh'la buluşur,kısaca destandaki ifade şekli ile bir mecnun ve haydut gibi dolaşır durur  
 İşte burada,bir varsayım da olsa,bu ünlü destan kralının şimdiki Karkamış'ın bulunduğu yöreye geldiği ve onun adına izafeten kentin bu adla anıldığı bir ihtimal payı olarak insanın aklına gelebiliyor
  Ancak hemen belirtelim ki bu varsayımın bir tarihi kanıtı yoktur  Burada şunu belirtelim ki çoğu kez insanlar Karkamış'la Gılgamış'ı aynı kalıp içinde görme yanılgısı içine düşmektedirler  Oysa Karkamış'ın Gılgamış destanı ile direk bir ilgisi yoktur  Bu destan tamamen Sümer kültürünün bir ürünüdür  Daha sonra bütün Mezopotamya'nın ortak bir eseri olmuştur  
 Karkamış'ta en az Gılgamış kadar eski,ilkçağ tarihi boyunca bir çok uygarlıklara beşiklik etmiş eski bir kent
  Tarih boyunca önemi,Mezopotamya-Anadolu ve kuzey Suriye memleketleri arasındaki kervan yollarının kavşak noktasında bulunmasından ileri gelmektedir  
 M
  Ö  KARKAMIŞ 
 Yapılan kazılar neticesinde Karkamış şehrinin daha neolitik devirlerde meskun olduğunu gösteren vesikalar bulunmuştur
  Fakat şehrin en parlak çağının M  Ö  2000 yıllarında yaşadığı vesikalarla anlaşılmıştır  Bugün burada küçük taşlar üzerinde çıkan yazıların bir çokları henüz okunamadığı gibi bir kısmının da okunabilmesi için Karkamış'ın 2000 yıl tarihi için Hitit,Mısır ve Mari arşiv vesikalarından faydalanıldığı gibi M  Ö  1  bin yılının tarihi içinde Urartu Devleti ve Asur İmparatorluğu devri vesikalarına baş vurmak gerekir  
 M
  Ö  2000 YILLARINDA KARKAMIŞ 
 Çivi yazısı vesikalarından Karkamış şehrinin adına ilk defa Mari arşivi vesikalarında rastlanmıştır
  Hammurabi devrinde Karkamış'ın Mari'ye tabi bir şehir olduğu anlaşılmaktadır  Yine Hammurabi devrinde Kuzey Suriye'de müstakil şehir krallıklarının mevcut olduğu malumdur  Hammurabi' nin Mari' yi zaptettiğini biliyor isek de Babil kralının Karkamış ve Halep şehirlerine karşı durumu bilinmemektedir  
 Hammurabi sülalesine son veren Hitit kralı 1
  Murşil'in Babil'e giderken Halep gibi Karkamış'ı da zapt etmiş olması kati bir delil olmamakla beraber muhtemeldir  Zira 1  Hattuşil zamanında konu olan"Urşu'nun Muhasarası" metninde Karkamış şehri Halep ve Zarvar şehirleri ile beraber Urşu'nun müttefiki olarak görünüyor  
 1
  Murşil'in katlinden sonra Hitit sarayında birbirini takip eden saray facialarının yüzünden Hitit devleti tekrardan nüve sahası içine çekilmeye mecbur kaldığı zaman,Hiksos istilasından yeni kurtulan Mısır Firavunları, tehlikenin geldiği Suriye,Filistin yollarının hakimi olma gayesiyle Asya'ya bir çok seferler yapmaya başlamışlar,uzun zaman Mısırlıların hakimiyetinden sonra Karkamış 3  Tutmosustin halefleri kuzey Suriye'ye ehemmiyet vermediklerinden bütün kuzey Suriye şehirleri gibi Karkamış şehri de Mısır hakimiyetinden çıkmıştır  
 Zira bu sırada Ön Asya memleketleri yeni bir Hint-Ari göçlerine sahne olmuştur
  Bu göçlerin tevlit ettiği karanlık çağda M  Ö  15  asır Mitani devleti hakimiyetini kabul etmiştir  Bunu da Ugarit arşivlerinden öğrenmekteyiz  
 Hitit İmparatorluğu Zamanı
 
 Karanlık Çağı takip eden Amarna devrinde,M
  Ö  1400-1350 tarihi kaynaklar yeniden akmaya başladığı zaman, yine Hitit devletinin kurucusu 1  Şuppilulluma'nın eski Hitit devletinin kuzey Suriye'deki tarihi haklarını talep ettiğini görüyoruz  Nitekim anelerinde 8 günlük bir muhasaradan sonra Karkamış'ın da zapt edildiğini ve buraya oğullarından Bijassilinin tayin edildiği anlaşılmaktadır  2  Murşil'in Arzawa seferine iştirak etmek üzere yolladığı kuvvetlerin Halep şehrinde Hitit ordusuna iltihak ettiğini daha sonra büyük kral ile beraber Hepat ordusunu kutlamak üzere gitmiş olduğu Gizzwatna da öldüğünü, bunun üzerine 2  Murşil'in yerine onun oğlu Polens Sarrumay'a tayin ettirilen Murşil aneleriyle bilmekteyiz  Boğazköy vesikalarında da Karkamış kralı denilen Tuthalia ile oğlu Halpahis'le bahsedildiği malumdur  
 Muvattali zamanındaki Karkamış kralına gelince, bu devirden kalma Hitit vesikaları az olduğu için Karkamış'ın bu devirdeki durumu meçhul kalmaktadır
  Ancak Muvattali'den evvelki ve sonraki Karkamış kralının malum olduğundan bu devir için Hitit vesikalarından Karkamış kralı olarak iki isim vardır  Bunlardan birisi Sahurunuva diğeri Tesup'tur  
 M
  Ö  1  BİN YILINDA KARKAMIŞ: GEÇ HİTİT DEVLETİ 
 Karkamış'ın en önemli ve çok iyi bilinen devri Geç Hitit devridir
  M  Ö  1200 yıllarında Anadolu üzerinden bir kasırga gibi göçleriyle gelen Muşki (Frig) lerin istilasına uğramıştır  Anadolu üzerinden bir kasırga gibi geçen ve her tarafı yakıp yıkan Muşkiler,Mısır kralı 3  Ramses'in anlattıklarına(Anadolu'yu baştan başa istila edip benim memleketime dayanan Muşkileri yendim) ve Assur yazılı kaynaklarına göre güneyde ve doğuda Mısır ve Assur'lulara yenilmişlerdir  Muşki istilasından kaçıp kurtulan Hititler Güney ve Güneydoğu Anadolu'ya inerek yeni bir takım krallıklar (Karkamış  Milit=Malatya,Margası=Maraş,Halpa=Ha  lep,  Zencirli,Samal,Sakçagözü v  b  ) kurmuşlardır  Bu krallıklar içinde en kuvvetlilerini Malatya ve Karkamış teşkil etmekteydi  Bu devirde Karkamış şehrinin etrafı kule ve surlarla çevrili olup  Bir stadel (iç kale) vardır  Şehir gelişmiş,komşu şehir ve krallıklarla ticari ve siyasi münasebetler kurmuştur  
 Onuncu asırda Assur vesikalarından Karkamış kralları Sangana ve Pisiris'in son Karkamış Krallarından olduğunu öğrenmekteyiz
  Böylece M  Ö  10  asrın başlarına konulan Tuhas sülalesinin kurucusunu tanıyoruz  Fakat başka bir Karkamış abidesi üzerinde kendisini aynı zamanda "öküzün başı ve ayağı" ideomları ile gösterilen bir şey veren Sasa isimli bir Karkamış kralı daha tanıyoruz  Luhas sülalesi zamanında 6 tane kral başa gelmiş, bu kralları da 2  Luhas'ın yukarıda adı geçen Karkamış Stelinden tanıyoruz  Karkamış şehrinin merdivenli kapısının iki tarafında duran aslanlardan soldakinin üzerindeki kitabe ile de 2  Luhas'ın babası Asutumatimais'e ait olduğu yapılan kazılarla anlaşılmıştır  Aynı surette çıplak tanrıça kabartması üzerindeki kitabenin aynı krala ait olduğu anlaşılmaktadır  Luhas sülalesi içinde inşaat faaliyeti hakkında en çok bildiğimiz olan kral 2  Luhas'ın oğlu Katuvas'tır  Bu kral bizzat kendi kabartmasını yaptırdığı gibi yanında icraatını anlatan bir kitabeyi bırakmayı da ihmal etmemiştir  Karkamış'ta bugün meydana çıkarılan şehir kapılarını Relief'li ortastatlarla tezyin ettiren bu kral ayrıca "Aslanın Fırtına Tanrısı Mabedi"ile meşhur merasim yolunu da inşa ettirmiş ve bir de annesi Anas için bir Hilanı kapı inşaatı yaptırmıştır  
 M
  Ö  109  Y  Y  
 ASUR DEVLETİ
 
 300 sene kadar kudretli bir Geç Hitit Krallığı'nın merkezi olarak hüküm süren Karkamış şehri en son zaman istilacı komşuları Assur'luların sık sık saldırılarına uğramıştır
  Saldırılar neticesinde diğer bütün Geç Hitit Krallıkları ortadan kalkmış;Karkamış,Malatya ile birlikte daha bir müddet dayanmasını bilmiştir  Fakat 700 yıllarında en kuvvetli devrini yaşayan Assur Devleti bu iki krallığın da sınırlarını içerisine almayı başarmıştır  Assur kralı Sargon yalnız kral ailesini esir etmekle ve mabetlerdeki bütün altın gümüş eşyayı alıp götürmekle kalmamış,bütün şehir halkını da Deportatine mecbur ederek Karkamış şehrine Assur'luları yerleştirmeyi başarmıştır  Sargon'un halefleri zamanında artık Karkamış'tan bir Assur eyaleti olarak bahsedilmektedir  Bu suretle Neolitik devrinden beri meskun bulunan ve 2  bin yılda Kuzey Suriye'nin en büyük şehirlerinden biri olan Karkamış şehri 1  bin yılda bir taraftan Assur, diğer taraftan Urartu krallarının tazyiki arasında siyasi varlığını Sargon zamanında da koruduktan sonra M  Ö  7  asırda bir Assur vilayeti haline gelmiştir  
 
 
 KARKAMIŞ KRALLARI
 
 Tarih içerisinde (M
  Ö  ) Karkamış'ta yaşayan ve tespit edilebilen en önemli krallar şunlardır: 
 PAVA ŞARRUMA[ Şuppiluluima'nın torunu ( M
  Ö  1300)] 
 LUHAS 1 (M
  Ö  960) 
 ASUTUTAVATİMAİS (M
  Ö  940) 
 LUHAS 2 (M
  Ö  920) 
 KATUVAS (M
  Ö  900) 
 SANGARA (M
  Ö  873-850) 
 ASTARİS (M
  Ö  820) 
 ASTARİSİN OĞLU (M
  Ö  800) 
 ARARAS (M
  Ö  780) 
 KAMANAS (M
  Ö  722-754) 
 ASTARUS 2 (M
  Ö  745-727) 
 PİSİRİS (M
  Ö  727-716) 
 M
  S  KARKAMIŞ 
 Karkamış ve bölgeleri 7
  yüzyılın sonlarına kadar Assur egemenliğinde kaldıktan sonra onu takip eden yıllarda egemenlik sırası önce Babil'lilere sonra da Perslerin eline geçer  İleriki yıllarda da Roma; Bizans ve Araplar sırayla buraları ellerine geçirirler  Tarih seyri içerisinde bölgede Selçuklu Türkleri ve Memluk idaresi görülür  Bütün Orta Çağ boyunca Karkamış'ın da içinde bulunduğu bölge kavimlerin egemenlik sahası mücadelelerine ve sirkülasyonuna sahne olmuştur  Nitekim Osmanlı Devletini kuracak olan Kayılar Anadolu'ya,Karkamış'a yakın bir noktadan,Fırat'ı geçerek ulaşmışlardır  Geçiş sırasında suda boğulan boy beyi Süleyman Şahın mezarının bulunduğu Caber kalesinin Karkamış'a uzaklığı 30 km  mesafededir  
 OSMANLILAR DÖNEMİNDE KARKAMIŞ
 
 Anadolu Selçuklu Devletinin dağılmasıyla birlikte bozulan Türk birliğini yeniden kurma başarısını gösteren Osman Oğulları yaptıkları fetihlerde tüm Anadolu'yu ve kuzey Suriye'yi imparatorluk sınırları içine almayı başardılar
  
 Bu durum neticesinde Karkamış'ında içinde bulunduğu bölge bilindiği gibi Yavuz Sultan Selim zamanında 1516 Mercidabık Zaferiyle Osmanlıların eline geçer
  
 17
  YY'ın sonlarında Osmanlı devleti bölgede yeniden bir iskan politikası uygular  Bu politikada amaç bölgenin Türkleşmesine yöneliktir  Hiç şüphesiz bu amacı gündeme getiren de devletin otoritesine girmeyen Arap unsurlardır  Buradaki yerleşik Arap kökenli topluluklar Osmanlı idaresine sık sık baş kaldırarak devlete bir takım gaileler yaratıyorlardı  Sayıca çok kalabalık ve çok ilkel Aneza, Şamar ve Tay adlı Arap aşiretleri buradaki devlet düzen ve otoritesini bozuyarlardı  Gerçekten Osmanlı devleti bölgenin düzeninin tesiste zorlanıyordu  Ve ayrıca yöredeki Türk nüfusuda bu bedevi Arapların disiplinsizliğinden zarar görüyorlardı  Bu sözünü ettiğimiz yıllarda aynı zamanda devletin merkezi otoritesi bir zaaf içerisinde, merkeze uzak eyaletlerde bu durum daha da hissedilir, derecede idi  
 Bu bağlamda Anadoludaki Celali isyanlarının varlığı düşünülürse uzak bölgelerdeki durumun daha da anlaşılır hale getirir
  
 İşte bu neden ve düşünce çerçevesinde 17
  yüzyılın sonunda (1691) devlet Orta Anadoluda yaşayan kimi Türk aşiretlerini Fırat boyu ve akarsu civarlarına zorunlu iskana tabi tuttu  Devleti ve göçe mecbur kılınan toplulukları bir hayli uğraştıran bu hareket kısmende olsa amacına ulaşır  Bir yandan bölgenin Türkleşmesi sağlanırken öte yandan bölgeye zarar veren asayişşisliğin önüne geçilmiş olur  Bu iskanla birlikte meydana elen olaylar, iskana tabi tutulan halkın yaşadıkları acılar, çekilen sıkıntılar ve yaptıkları savaşların öyküleri günümüze kadar şiir olarak, türkü olarak, darbı mesel olara gelmiştir  Ve yine bütün bu olaylar, söylenenler, menkıbeler adına Barak folklörü dediğimiz yaşam biçimi ve tarzını yaratmıştır  İşte Karkamış bu kültürün oluştuğu Barak'ın merkezi durumundadır  
 19
  yüzyılın sonuna gelindiğinde Almanya Osmanlı devletine yaklaşmaktadır  Bu dostluk çerçevesi içinde Anadoluda ilk kez demiryolu yapımına başlanır  Sanayi atılımını çoktan yapmış Almanyanın dikkati ve gözü petrol bölgesine ulaşmaktadır  Bu yer, o zamanlar Osmanlıların elindedir  Bu amaçla Almanya, Hicaz -Bağdat demiryolu yapım projesini uygulamaya koydu  Bu demiryolu Halep üzerinden Karkamış'a, oradanda bir köprüyle Fırat üzerinden geçilerek doğuya devam ettirildi  Bu tarihe kadar tarihin derinliğine gömülmüş gibi duran Karkamış bundan sonra yeniden bir canlılık kazanır  Böylece önemli bir istasyon durumuna gelen Karkamış'ın canlılığı giderek artmaya başladı  Dönemin en uzun ve teknolojik olarak en mükemmel demiryolu köprüsü Karkamış'ta, Fırat üzerinde kuruldu  870 metre uzunluğundaki bu köprü yüzer metrelik 8 gözden oluşmuş, çeliğin ustalıkla işlendiği bir sanat abidesi gibidir  Köprünün yapımında tamamen perçin kullanılmıştır  Yine özel olarak dışarıdan getirilen taşlarla kurulan bina ve hizmet yerleri aynı mükemmelikte mevcudiyetini devam ettirmektedir  
 DÜNYA SAVAŞI VE KURTULUŞ SAVAŞI YILLARI KARKAMIŞ
 
 20
  Yüzyılın hemen başlarında bütün Dünyayı saran 1  harp kısa zamanda Osmanlı devletinide içine aldı  Birçok cephede çok kanlı çarpışmalara katılan Osmanlı müttefiklerinin yenilmesi üzerine oda yenilmiş kabul edildi ve ülke bilinen gelişmeler den sonra bilfiil işgal altına girmiş oldu  İşgaller üzerine yurdun çeşitli yerlerinde başlayan direnme hareketleri Antep, Maraş, Urfa ve bu arada Karkamış'ta da oluşuru  Karkamış o zamanlar için Antep ve Urfa Kuvai Milliye birliklerinin sorumluluk alanlarının kesiştiği noktadadır  Bu nedenle her iki ilin kuvvetleri burada koordineli olarak düşmana karşı ortak hareket etmişlerdir  Ağırlık noktası Akçakoyun ve Çobanbey istikametinde olan Fransız kuvvetlerine karşı Kuvai Milliye çeteleri daha çok Karkamış yönünden pusu ve vurkaç hareketinde bulunuyorlardı  Bölge tamamen Fransız denetimi altına girmişti  Düşmanın maddi üstünlüğü onları yıldırmıyordu  Böyle direniş ve kurtuluş mücadelesi çok az görünürdü  
 Carablus bölge komutanı yarbay Kapitrol, Akçakoyundan trene binip Karkamış'a geldiğinde Urfadaki kuvvetlerinin teslim olduğunu öğrenir
  
 26 Nisan 1920'de Antep'e şiddetli saldırı düzenleyen Fransızlar başarılı olamayınca geri çekildiler
  Albay Normand Antepi düşüremeyeceklerini anlamıştır  Öte yandan Fıratın doğusunda demiryolu boyunca yardım bekleyen askerlerin 500 kişilik Fransız birliğini yok eden Urfadan alınacak öçleri vardı  Bunun için 28 Nisanda Antepten ayrılacaklardı  1 Mayısta Karkamış'a varacaklar, 4 Mayısta doğu kolu adıyla Mürşitpınarda toplanacak ve 6 Mayısta da Urfaya doğru yola çıkacaklardı  Ama öyle bir direnmeyle karşılaştılarki 8 Temmuzda Fıratın doğusunu, 10 Temmuzda da Karkamış'ı bırakarak ellerindeki son istasyon Akçakoyunluda bir tabur askerle bekleyeceklerdi  Düşman Karkamıştan 20 km batıya atılmıştı  Bölge halkı ve Anadolu hareketi başarıya doğru ilerliyordu artık  
 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması ile Fransızlarla olan *****lı mücadele bitmiştir
  Yapılan sınır anlaşmasına göre Halep demiryolu esas alınıyordu  Demiryolunun kuzeyi TBMM hükümetine, güneyide Fransızlara bırakılıyordu  Bu antlaşmayla Suriye -Türkiye Sınırı çizilmiş oldu  
 CUMHURİYET DÖNEMINDE KARKAMIŞ
 
 İşte bu çizilen sınıra göre Karkamış sınırın sıfır noktasında kaldı
  Yine sınırın Suriye kesiminde kalan Türkler ve Fransız idaresinden kaçan halk Türkiyeye geçmeye başladılar  Ama buna rağmen parçalanmış aileler ve Anavatanın dışında hatırı sayılır bir Türk nüfusu kalmıştı  
 Milli mücadelenin kazanılmasından sonra Cumhuriyet Türkiyesinde Karkamış nahiyelik (Bucak) statüsüne alındı
  Önce Birecik'e sonrada Nizip'e bağlandı  Cumhuriyetin imkanları yavaş yavaş akmaya başladı  Karkamış'a 1926'da Cumhuriyet döneminin ilk okulu açıldı  1960'da yeni bir demiryolu ile Gaziantepe bağlandı  Ve 1961'de de belediye teşkilatı kuruldu  
 Sonraki yıllarda iller idaresindeki yeni, bir değişiklikle bucaklık uygulamasına son verilince Karkamışın Tarihi kimliğine artık beldelik kalıyordur
  
 Ve nihayet 1990 yılında bu keç İlçelik statüsüne getirildi
  O artık bağlı 36 köyü ile Gaziantep'in yeni bir ilçesi olmuştu  
 Tarihin ve bereketin kucaklaştığı şirin bir ilçe olan Karkamış her geçen gün daha önemli bir tarım, ticaret ve sınır kenti olma yolundadır
  
 HARABELER
 
 Karkamış İlçesi yakınında, Fırat'ın batı kıyısında, Türkiye-Suriye sınır hattı üzerinde, Yakındoğu Arkeolojisi'nin en önemli yerleşimlerinden Karkamış Antik kenti yer almaktadır
  Kent; M  Ö  II  bin yılda, Anadolu'dan, Mezopotamya'ya ve Mısır'a uzanan yolların önemli bir kavşak noktasında yer alıyordu  Karkamış Krallarından söz eden ilk belgeler, M  Ö  1700'e doğru ortaya çıkar  M  Ö  1650'li yıllarda, Hitit Kralı Hattuşili 1, Karkamış ve çevresindeki kentleri alarak, kuzey Suriye yolunun güvenliğini sağladı  Daha sonra, Mitanniler'in egemenliği altına giren kent, Şuppiluliuma I  döneminde yeniden Hititlere bağlandı  Karkamış artık, çoğu büyük Hitit Kralları soyundan gelen ve İmparatorluğun Suriye'deki topraklarını denetim altında tutan bağlı krallar tarafından yönetiliyordu  Hitit İmparatorluğu'nun M  Ö  XII  yüzyıl başlarında yıkılmasından sonra kent, yeni kurulan çok sayıda Geç Hitit Krallığından birinin merkezi oldu  Asur Kralı Acurnasirpal II'nin Suriye Seferi (M  Ö  876-866) sırasında, haraca bağlanan Karkamış, M  Ö  717'de Asur Kralı Sargon II tarafından yakılıp yıkılarak, Asur topraklarına katıldı  George Smith'in (1876) Cerablus yakınındaki kalıntıların, Karkamış'a ait olduğunu bulmasından sonra, Hogarth, Lawrence, Campbell-Thompson ve Woolley, 1878-1881, 1911-1914 ve 1919-1920 yılları arasında kentte British Museum adına kazı çalışmaları yapmışlardır  Kalenin bulunduğu tepede, tarih öncesi kalıntıların yanı sıra, Erken ve Geç Hitit dönemlerinden iki ana yerleşim yeri saptanmıştır  Dış Kent, İç Kent ve Kale olmak üzere üç bölümden oluşan dikdörtgen planlı Karkamış'ta; yönetsel ve dinsel işlevli yapılar, kentin çekirdeğini oluşturmaktaydı  Yapılar; Hitit-Asur üslubunda kabartmalarla kaplı siyah bazalt ve beyaz kireç taşı ortostatlarla süslüdür  Bulunan kabartmaların çoğunluğu, Geç Hitit dönemine tarihlendirilmektedir  Bu kabartmalar, Tanrıça Kupapa ve onun adına yapılan tören alayındaki askerlerin, rahiplerin, çeşitli hayvanları taşıyan kişilerin, uzun ve düz kılıçlarla *****lanmış prenslerin, savaş arabalarının, karışık yaratıkların, koruyucu hayvanların yer aldığı tören alayı betimlemeleriyle M  Ö  I  Bin yıl başlarındaki yaşam biçimine, giysilerine ve kültürüne ışık tutmaktadır  Karkamış kabartmalarının, büyük çoğunluğu bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir  Suriye sınırında mayınlı askeri sahada bulunan harabeler, mayınlardan temizlenmeyi beklemektedir  (NOT: Günümüzde Karkamış harabeleri askeri bölgede olduğundan ziyarete kapalıdır  Ziyaret için Genel Kurmay Başkanlığı'ndan izin alınması   gerekmektedir  ) 200 Genel Nüfus Sayımına göre ilçe nüfusu 13774 kişi olarak tespit edilmiştir  2008 yılı ADNKS nüfus sayım sonucuna göre ise ilçe nüfusu 11860 kişidir  
 
 
 İlçe Merkezinin Nüfus Durumu
 
 
 
 
 
 Yıl
 
 
 Kadın
 
 Erkek
 
 Toplam (Kişi)
 
 
 
 2000
 
 
 2243
 
 2169
 
 4412
 
 
 
 2008-ADNKS
 
 
 1664
 
 1745
 
 3409
 
 
 
 
 
 İlçemize Bağlı Köylerin Nüfus Durumu
 
 
 
 Yıl
 
 
 Kadın
 
 Erkek
 
 Toplam (Kişi)
 
 
 
 2000
 
 
 4876
 
 4486
 
 9362
 
 
 
 2008-ADNKS
 
 
 4358
 
 4093
 
 8451
 
 
 
 İlçenin Genel Nüfusu
 
 
 
 
 Yıl
 
 
 Kadın
 
 Erkek
 
 Toplam (Kişi)
 
 
 
 2000
 
 
 7119
 
 6655
 
 13774
 
 
 
 2008-ADNKS
 
 
 6022
 
 5838
 
 11860
 
 
 
 
 Kent Hakkında
 
 
 Gaziantep mutfağı * Gaziantep'in ekonomisi * Gaziantepspor
 
 
 
 İlçeler
 
 
 
 Merkez ilçeler
 
 
 
 Oğuzeli * Şahinbey * Şehitkamil
 
 
 
 Merkez olmayan ilçeler
 
 
 
 Araban * İslahiye * Karkamış * Nizip * Nurdağı * Yavuzeli
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 Listeler
 
 
 Gaziantep'teki müzeler ve tarihi yerler listesi * Gaziantep Milletvekilleri listesi
 
 
 
 
 
 
 
 Kültür ve Sanat
 
 
 Gaziantep Arkeoloji Müzesi * Hasan Süzer Etnografya Müzesi * Medusa Cam Müzesi * Zeugma Mozaik Müzesi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 Türkiye'nin sınır kapıları
 
 
 
 
 
 
 Bulgaristan
 
 
 Dereköy (Kırklareli) * Hamzabeyli (Edirne) * Kapıkule (Edirne)
 
 
 
 
 
 
 
 Yunanistan
 
 
 Uzunköprü (Edirne) * İpsala (Edirne) * Pazarkule (Edirne)
 
 
 
 
 
 
 
 Suriye
 
 
 Yayladağı (Hatay)  * Cilvegözü (Hatay) * Islahiye (Gaziantep) * Çobanbey (Gaziantep) * Karkamış (Gaziantep) * Öncüpınar (Kilis) * Akçakale (Şanlıurfa) * Ceylanpınar (Şanlıurfa) * Mürşitpınar (Şanlıurfa) * Şenyurt (Mardin) * Girmeli (Mardin) * Cizre (Şırnak)
 
 
 
 
 
 
 
 Irak
 
 
 Habur (Şırnak)
 
 
 
 
 
 
 
 İran
 
 
 Esendere (Hakkari) * Kapıköy (Van) * Gürbulak (Ağrı) * Borualan (Iğdır) (kapalı)
 
 
 
 
 
 
 
 Nahçıvan (Azerbaycan)
 
 
 Dilucu (Iğdır)
 
 
 
 
 
 
 
 Ermenistan
 
 
 Akyaka (Kars), Alican (Iğdır) (kapalı)
 
 
 
 
 
 
 
 Gürcistan
 
 
 Türkgözü (Ardahan) * Sarp (Artvin)
 
 
 
 Kaynak : Wikipedia
 
 |