Konu
:
Türk Subayı Kimdir / Türk Subayı Hakkında / Türk Subayı Hakkında Bilgiler
Yalnız Mesajı Göster
Türk Subayı Kimdir / Türk Subayı Hakkında / Türk Subayı Hakkında Bilgiler
08-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Türk Subayı Kimdir / Türk Subayı Hakkında / Türk Subayı Hakkında Bilgiler
Türk Subayı Kimdir
Güneydoğu"nun küçük bir ilçesinde görev yapan hakim ilçe dışındaki lojmanına yakın bir karakolda yaşanan bir geceyi şöyle anlatır:
�Karakol kaldığımız lojmanın balkonunun görüş alanındaydı
Yaklaşık bir aydır hemen her istihbarat kaynağından karakolun basılacağı doğrultusunda haberler geliyordu
Üstelik yapılması planlanan baskının şimdiye kadar yapılanlardan çok daha büyük olacağı söyleniyordu
Alınan duyumlar üzerine yakın birliklerden timler getirildi karakolun etrafına mayınlar döşendi ağır silahlarla takviyeler yapıldı ve baskın beklenmeye başlandı
En son gelen istihbaratta ise baskının saati ve baskına katılacak terörist sayısı bile veriliyordu
22:10 beş yüz terörist
Karakol o gün basılmadı
Beklenenden bir gün sonra bildirilen saatte cehennem başladı
Dehşet anını balkonumuzdan izlerken çaresizliğin yakıcı acısını kemiklerimde duyumsadım
balkonumuzdan izlediğim dehşet dolu manzarada daire haline gelmiş teröristlerin dairenin ortasına gecenin karanlığında ateşleri parıldayan silahları ateşlediklerini görüyordum
Karakolun havan ve roket mermilerinin patladığı yerde olduğunu biliyorduk
Tam anlamıyla çember içine almışlardı
Lojmandan ayrılıp doğruca jandarmanın binasına gittik
Karakolun merkezi telsizle sürekli timlerden durumlarını bildirmelerini istiyor; dış emniyette bulunan timler de bu çağrılara cevap veriyor havan ve uçaksavar ateşi istedikleri yerleri de tarif ediyorlardı
Karakolun etrafını çepeçevre sarmış teröristlerin karakolu amansızca kurşun yağmuruna tutan silahları gecenin karanlığını yarıp geçiyordu
Karakolun havan ve roket mermilerinin patladığı yerde olduğunu biliyorduk
Karakol tam anlamıyla çember içine alınmıştı
Lojmandan ayrılıp doğruca jandarma binasına gittik
Karakolun merkezi timlerden sürekli olarak telsizle durumlarını bildirmelerini istiyor; dış emniyette bulunan timler bu çağrılara yanıt veriyor havan ve uçaksavar ateşi istedikleri yerleri de tanımlıyorlardı
Bir süre sonra telsiz konuşmaları timlerden birinin üzerine yoğunlaştı
Bu timden bir türlü yanıt alınamıyordu
Defalarca çağrı yapılmış ancak tim ile bir türlü bağlantıya geçilememişti
Konuşmaları izleyen askerlerin umutları azalmış ancak çağrılara devam etmekten vazgeçmemişlerdi
Bir saat kadar sonra telsizden bitkin bir ses duyuldu:
"Yaralılarım var yaralıları- mı alın!"
Hepimiz şaşkınlık ve acı içinde irkildik
Hemen yanıt verildi
"Tamam Suat 3 sakin olun az sonra birlik yola çıkıyor!"
İlk yaralı haberi saatlerdir aranmakta olan bu timden gelmişti
Tim komutanı konuşurken arkadan silah sesleri duyuluyordu
Herkes kendince yorumlar yapıyordu
Telsizin başındaki tim komutanlarından biri ise bu timden çatışma esnasında şehit verildiğinden neredeyse emindi
Merkezden yapılan çağrı yinelendi:
"Suat 3 bağlantıyı kesme
Sakin olun!"
Yanıtta bir değişiklik olmadı:
"Yaralılarım var
Kan kaybediyorlar
Yaralılarımı alın!"
Ve tam bir buçuk saat boyunca beşer dakika arayla "Suat 3" kodlu tim ile haberleşme aynen bu sözlerle sürdü:
"Yaralılarımı alın!"
Yanıt hiç değişmiyordu
"Sakin olun geliyoruz!"
Hepimiz oraya yardım için gidilemeyeceğini çok iyi biliyorduk
Karakola düşen mermi sayısında azalma olmuyor; aksine destek alan teröristler baskının şiddetini git gide artırıyorlardı
Hiç kimsenin değil karakolun dışına çıkmak mevzi değiştirebilecek fırsatı bile olmadığı apaçıktı
Bir süre sonra Suat 3"ün telsizinden sert ve tok bir ses hışımla şu sözcükleri söylüyordu:
"Hemen gelip yaralılarımı almazsanız karakola dönüp bölüğü tarayacağım!"
Hepimiz şok olmuştuk
Tabur komutanı hızla devreye girdi
Hemen hemen aynı sözcüklerle tim komutanına sakin olma çağrısı yaptı ama işe yaramadı
Tim komutanı "Yaralılarımı alın!" dışında başka bir şey söylemiyordu
Tabur komutanı çaresizlik içinde telsizi elinden bıraktıktan sonra geçen bir saat içerisinde tim komutanından ses çıkmadı
Birer dakika arayla yapılan yoğun çağrılara ise cevap vermedi
Hepimiz tim komutanının da şehit düştüğünü düşünmeye başlamıştık
İçim burkuluyor başım dönüyor tanık olduğum bu dehşet anlarından nefret ediyordum
Telsizin başına son bir ümit tim komutanının okulundan devre arkadaşı geçti eline mikrofonu alıp yanıt beklemeden telsizin kodlarını da kullanmadan konuşmaya başladı:
"Devrem ben Hüseyin
Geçmiş olsun devrem
Biraz daha dayan olur mu? Bak destek timleri yola çıktı
Sana doğru geliyorlar
Devrem aman pes etme olur mu?"
Telsizin mandalını bırakıp beklemeye başladı
Hepimiz duvara asılı telsiz cihazının hoparlörüne gözlerimizi dikmiş bekliyorduk
Ve beklenen ses duyuldu:
"Devrem bölük komutanı nerede?"
Hepimiz derin bir "Oh!" çektik
Telsizden "İzinde devrem" yanıtı verildi
"Suat 3" artık tükendiğini belli eden bir sesle konuşmayı sürdürdü:
"Ne olur yaralılarımı alın
Ben de yaralıyım
"
O ana kadar kendisinin de yaralı olduğunu söylememişti
Hepimiz donup kalmıştık
Telsizin başındaki devre arkadaşı onun bu sözü üzerine mikrofonu fırlattı ve odadan çıktı
Ben kapının hemen eşiğinde ayakta duruyor duyduklarım ve gördüklerimle tarihin kara bir sayfasına tanıklık ettiğimi düşünüyordum
Ses tekrar kesildi ve sabah oluncaya dek bir daha hiç gelmedi
Yüzlerce kez yapılan çağrılara yanıt vermedi
Artık onun şehit olduğuna ben de inanmıştım
Gün ağarırken hepimiz yorgun düşmüş telsizden yapılan "Suat 3 konuşan Suat yanıt ver!" çağrısı kulaklarımızda bitkin bir halde bir köşede yığılmışken birden telsizin mandalına basıldığını fark ettik
Telsizden hala silah sesleri geliyordu
Yaklaşık on onbeş saniye sonra hayatım boyunca unutamayacağım birşey oldu
Telsizden gelen ses İstiklal Marşı"mızı söylüyordu üstelik hatasız melodisi ile birlikte söylüyordu
Mandala sürekli basıldığı için bütün telsizlerin konuşma olanağı kalmamıştı
Çatışma altında yaralı bir tim komutanının söylediği kutsal marşımızı dinlerken gözlerim dolmuştu
O ana kadar duyduğum en güzel en anlamlı İstiklal Marşı"ydı
Birinci dörtlüğü bitirdi
İkinci dörtlükte; sesi çatallaştı sözcükler uzamaya başladı ama marşı söylemekten vazgeçmedi
Bozuk bir ses tonuyla kendini zorlayarak söylemeye devam etti
Marşı bitirdiğinde ben de bitmiştim
Hemen orayı terk ettim
Onun sesini bir daha hiç duymadım
Toplam yirmiiki şehidin verildiği o baskın gecesinde vücuduna saplanmış yedi merminin acısıyla söylediği İstiklal Marşı"nı ruhuma işleten tim komutanının ölmediğine ise hâlâ inanamıyorum
��
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul