Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlügü ( T )
Tıka basa doldurmak: Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak, hiç boş yer bırakmamak ”Çuvalı tıka basa doldurun, ne alırsa kârdır ”
Tıka basa yemek: Haddinden fazla yemek, çok yemek, mideyi rahatsız edecek kadar çok yemek ”Doymaz çocuk, tıka basa doldurdu karnını ”
Tımarhane kaçkını: Delice işler yapan kimse
Tıpış tıpış yürümek: 1 Kısa adımlarla çabuk yürümek 2 İster istemez bir yere gitmek
Tıraş etmek: 1 (Saç, sakal) benzeri tıraş işini yapmak 2 Bıkkınlık verecek kadar uzun ve gereksiz konuşmak ”Yeni berber iyi tıraş yapamıyor ”
Tırnak göstermek: Gözdağı vermek, korkutmak
Tırpan atmak: 1 İstemediği kişilerin bir yerdeki görevlerine son vermek 2 Kırıp geçirmek, topluca öldürmek, kıyıma uğratmak ”Genel müdür olunca, ilk işi yardımcılarına tırpan atmak oldu ”
Tohuma kaçmak: Yaşlanmak, evlenme çağı geçip kartlaşmak
Tok evin aç kedisi: Varlıklı olduğu hâlde doymayan, ihtiyacı olmadığı hâlde aç gözlülük eden, her gördüğüne sahip olmak isteyen (kimse) ”Bu çocuk da tok evin aç kedisi ”
Tokat aşketmek: Ansızın el içi ile vurmak
Tok gözlü: Mala, paraya, yiyeceğe düşkün olmayan; cömert
Tok sözlü: Sözünü esirgemeden, çekinmeden, hatır gönül dinlemeden söyleyen ”Rahmetli tok sözlü bir insandı ”
Tongaya basmak: Tuzağa düşmek ”Çok kötü bastı tongaya ”
Top atmak: İflas etmek ”Bu kadar kısa zamanda top atacağımızı sanmazdım ”
Topa tutmak: 1 Bir yeri top ateşi altında bulundurmak 2 Bir kimseye kırıcı, ağır sözler söylemek
Topun ağzında: Tehlikeye, saldırıya en yakın yerde olmak
Toprağı bol olsun: Müslüman olmayan ölülerin anılması sırasında kullanılır, Müslüman ölüler için “Allah rahmet eylesin” denir
Topu topu: (Azımsanan şeyler için) olup olacağı, yalnızca, hepsi ”Topu topu beş elma almış ”
Toz kondurmamak: Bir şeyi kusursuz göstermek, onda bir kusurun olabileceğini kabul etmemek ”Kızına da hiç toz kondurmuyor ”
Toz olmak: Ortadan kaybolmak, kaçmak, uzaklaşmak ”Çabuk toz olun buradan ”
Toz pembe görmek: Aşırı iyimser olmak; hemen her aksaklığı, üzücü durumları iyimserlikle karşılamak ”Hayatı hep toz pembe görmüştür ”
Tozu dumana katmak: 1 Ortalığı altüst etmek, karışıklığa yol açmak, gürültü patırtı çıkarmak 2 Çok fazla toz kaldırarak koşmak veya kaçmak ”Başıboş sığırlar tozu dumana katarak yokuştan aşağı iniyorlardı ”
Tur atmak: Dolaşmak, dolaşıp gelmek ”Evin etrafında iki tur atıp yanıma gelsin ”
Turnayı gözünden vurmak: Hiç beklenmedik bir kazanç sağlama imkânını ele geçirmek
Turp gibi: Çok sağlıklı, sağlam, rahatı yerinde ”Merak etme, turp gibi o ”
Turşu gibi olmak: Çok yorgun, bitkin düşmek ”Üç gündür çalışıyoruz, turşu gibi oldum, hiç hâlim kalmadı ”
Turşusu çıkmak: 1 Çok yorulmak 2 İyice ezilmek, parçalanmak ”Armutların turşusu çıkmış, yenecek hâlleri kalmamış ”
Turşusunu kurmak: Bir şeyi kullanmak, harcamak gerekirken kıyamamak durumunda söylenir ”Kullanmadığı sandalyeyi vermiyor, turşusunu kuracak sanki ”
Tut kelin perçeminden: Güç bir durumda çözümün zor olduğunu anlatmak için kullanılır
Tuttuğu dal elinde kalmak: Dayandığı, güvendiği şey önemini kaybederek işe yaramaz hâle gelmek, fayda temin edemez olmak
Tuttuğunu koparmak: Her girişiminden başarıyla çıkmak, her işi becermek,”O tuttuğunu koparır bir delikanlıdır, güvenin ona ”
Tutunacak dalı olmamak: Güveneceği, dayanacağı kimse bulunmamak ”Küçüktüm, tutunacak dalım yoktu, tek başımaydım ”
Tuz biber ekmek: 1 Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek 2 Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak ”İyi yaptın sanki, o günleri hatırlatarak tuz biber ektin kadının yüreğine ”
Tuz (la) buz olmak: Kırılıp parçalanmak, çok küçük parçalara ayrılmak, paramparça olmak ”Masadan düşen vazo tuzla buz oldu ”
Tuzlayayım da kokma: Bilip bilmeden konuşanlar, yüksekten atanlar, düşüncesinde aldananlar için küçümseme sözü olarak kullanılır
Tuzluya mal olmak: Oldukça çok para harcanarak sağlanmış olmak ”Arabayı tamir ettirdik ama tuzluya mal oldu ”
Tuzu kuru: Hiçbir derdi, sıkıntısı olmayan; kazancı yerinde olduğu için kaygılanmayan ”Sana göre hava hoş, gülersin, oynarsın, tuzun kuru nasıl olsa ”
Tükürdüğünü yalamak: Verdiği sözden geri dönerek benliğini küçültmek ”Ben tükürdüğünü yalayan bir insan değilim, gideceğim oraya!”
Tümen tümen: Pek çok
Türküsünü çağırmak: Birinin hoşuna gidecek davranış ortaya koymak, söz söylemek, onun tarafını tutmak ”Ömrümce onun bunun türküsünü çağırıp durdum, yeter artık!”
Türkü yakmak: Bir türküye ezgi uydurmak ”Sevdiği kıza yanık bir türkü yakmış diyorlar ”
Tütünü tepesinden çıkmak: Bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak, çok üzülmek
Tüy dikmek: Kötü bir işi, ortaya konan bir söz ya da davranışla daha da kötüleştirmek
Tüyleri diken diken olmak: Korku, heyecan, endişe veya üşümekten vücuttaki tüyler, kıllar kabarmak, dikilmek ”Hava buz gibiydi, tüylerim diken diken olmuştu ”
Tüyü düzmek: Önceleri kötü olan kılık kıyafetini düzeltmek, iyi yaşama kavuşmuş gibi güzel giyinir olmak
|