Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlügü ( E )
El yordamıyla: Tahminlerine, sezgilerine dayanıp elle yoklayarak ”El yordamıyla kibrit kutusunu buldum ”
Emeği geçmek: Bir şeyin yapılmasında kendisinin de katkısı bulunmak ”Şu caminin yapımında kimlerin emeği geçmedi ki ”
Emek vermek: Bir şeyin meydana gelmesi için özenle ve çok çalışmak ”İyi bir sonuç mu almak istiyorsun? Emek ver, gayret et ”
Emir kulu: Kendisine emredilen işi yapmak zorunda olan kimse ”Emir kulu olmak o kadar da kolay değil ”
Eninde sonunda: Nihayet, en sonunda ”Eninde sonunda onu bulacağım ”
Enine boyuna: 1 Her yönü ile, eksiksiz, bütün ihtimalleri göz önünde tutarak 2 İri yarı, gösterişli (adam) ”Şu meseleyi enine boyuna bir kez daha düşünelim ”
Ensesi kalın: Parası çok, varlıklı, sözü geçer, ödeme gücü yüksek (kimse) ”Neden şu ensesi kalın adamlardan yardım istemiyorsunuz ”
Ensesinde boza pişirmek: Sıkıştırıp tedirgin etmek, eziyet etmek ”İşlerin yavaş gittiğini gören patron işçilerin ensesinde boza pişirmeye başladı ”
Ensesine yapışmak: Yakalamak ”Bir hamlede ensesine yapıştı çocuğun ”
Ense yapmak: Yemek, içmek ve keyfine bakmak, hiç iş yapmamak ”Ense yapmayı bırak da biraz işle ilgilen ”
Er geç: Ne zaman olsa, mutlaka ”Er geç onu bulacağım ”
Esamisi okunmamak: Adı anılmamak, değer verilmemek ”Onun buralarda hiç esamisi okunmaz ”
Es geçmek: Dikkate almamak, sözleri arasında o konuya dokunmamak ”Borç meselesini es geçmesine fırsat vermeyin ”
Esip savurmak: Bağırıp çağırmak, öfke ile atıp tutmak ”Davet edilmediğini öğrenince esip savurmaya başladı ”
Eski çamlar bardak oldu: Devir değişti, eski durumların, tutumların bir önemi kalmadı
Eski defterleri karıştırmak: Eski olayları, işleri bir çıkar umuduyla tekrar ele almak, yeniden gündeme getirmek ”Eski defterleri karıştırmayı bırak artık”
Eski hamam eski tas: Hiçbir şey değişmemiş, eski durumda kalmış ”Köy aynı, insanlar aynı, eski hamam eski tas ”
Eski kafalı: Yeniliğe açık olmayan, yaşayış ve düşünce itibariyle eskiye bağlı ”Eski kafalı insanlar gittikçe azalıyor mu ne?”
Eski kurt: Tecrübeli, görmüş ve geçirmiş, mesleğini iyi bilen, hileyi ve düzeni deneyimi sayesinde hemen anlayan ”O da eski kurtlardandır ”
Eski toprak: Yaşlılığına rağmen dinçliğini, dayanıklılığını hâlâ sürdüren, gücünü kaybetmemiş kimse ”Sen eski topraksın, bizim gibi birkaç genci daha cebinden çıkartırsın ”
Eşeğini sağlam kazığa bağlamak: İşini güvenli kılacak önlemler almak ”Ne demişler: Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah`a ısmarla ”
Eşek kadar: Büyük, iri; aşırı derecede gelişmiş ”Eşek kadar oldu ama hiç söz dinlemiyor ”
Eşek sudan gelinceye kadar dövmek: Adamakıllı, çok ve iyi dövmek ”Eğer aklını başına toplamazsan seni eşek sudan gelinceye kadar döveceğim, anladın mı?”
Eşek şakası: Ağır, hoşa gitmeyen, incitici, kaba şaka ”Ben eşek şakasından hiç hoşlanmam ”
Eşiğine yüz sürmek: Bir isteğinin yerine getirilmesi için bir kimseye yalvarmak, önünde eğilmek ”İnsanların eşiğine yüz sürülmemesi gerekir ”
Eşiğini aşındırmak: Bir işi yaptırmak, gördürmek için bir yere çok gidip gelmek ”Şu köy yolu için hükümet eşiğini aşındırıp durduk ”
Eşref saat: 1 İş görecek kimsenin uysal davranacağı, aksilik çıkarmayacağı zaman 2 Bir işin olumlu yola girmesi için en uygun zaman ”İzin alabilmek için müdür beyin eşref saatini kollamaya başladı ”
Eteği ayağına dolaşmak: Telâş, korku ve heyecandan yürüyüşünü ve yapacağı işi şaşırmak
Eteğine yapışmak: 1 Bir kimsenin manevî desteğini istemek 2 Varlıklı, sözü geçer bir kimseden yardım ve himaye istemek ”Korkudan annesinin eteğine yapıştı ”
Etekleri tutuşmak: Çok telâşlanmak, heyecanlanmak ”Babasını parkta göremeyince etekleri tutuşmaya başladı, yoksa gelmeyecek miydi?”
Etekleri zil çalmak: Çok sevinmek, işler yolunda olmak ”Yazılı sınavı umduğundan iyi geçen Halit`in etekleri zil çalıyordu ”
Etek öpmek: Yaltaklanmak, dalkavukluk etmek; birine yaranmak için katına çıkıp o kimsenin eteğini öpme davranışı içinde olmak ”Bu makama etek öpe öpe çıktı soysuz herif ”
Eti ne butu ne?: 1 İmkânları, parası az 2 Çelimsiz, zayıf, küçük ”Ona baskı yapma, zavallının eti ne butu ne?”
Eti senin kemiği benim: Çocuk velilerinin öğretmene ya da ustaya çocuğun eğitiminde kendine tam yetki verdiğini anlatmak için söylenir
Et kafalı: Akılsız, anlayışı az, kavrayışı kıt olan
Etliye sütlüye karışmamak: Kendini alâkadar etmeyen meselelerden, toplumu derinden etkileyen olaylardan uzak durmak, kaçınmak ve hiçbiriyle ilgilenmemek ”Kendine sahip çık, sakın etliye sütlüye karışayım deme oğlum ”
Etrafında dört dönmek: İstediğini elde etmek amacıyla bir kimsenin, bir şeyin yanından ayrılmamak, ona aşırı ilgi göstermek ”Çocuklar Nasreddin Hoca`nın etrafında dört dönmeye başladılar ”
Et tırnak olmak: Sıkı bir ilişkiye girmek, birbirinden kopmamak
Ettiğini bulmak: Yaptığı bir kötülüğün cezasını görmek
Ev açmak: Ayrı bir eve çıkmak, yerleşmek ”Evlendikleri günün ertesinde ev açmaya karar verdiler ”
Evde kalmak: Yaşı ilerleyen kızın evlenememesi ”Evde kalmak korkusu zavallı kızı yiyip bitiriyordu ”
Evdeki hesap çarşıya uymamak: Önceden tasarlanan, düşünülen bir iş umulduğu gibi gitmemek, başka bir yönde gelişmek ”O kadar uğraştık ama evdeki hesap çarşıya uymadı, bu paraya istediğimiz gibi bir ev bulamadık ”
Evlât acısı gibi içine çökmek: Kaybettiği bir şey için çok üzülmek ”Bahçeye diktiği güllerinin dipten sökülüp atılması evlât acısı gibi içine çökmüştü ”
Eyere de gelir semere de: Her işe uyar, her işe yarar, ince işler için de kaba işler için de kullanılabilir
Eyüp sabrı: Peygamberlerden Hz Eyyub` un başına gelen hastalığa sabredip, bundan dolayı şikâyet etmemesi; güçlük ve üzüntülere, hastalığa karşı sabretmesinden hareketle, en ağır ve sürekli üzüntülerden bile yakınmayanın büyük ve uzun sabrını anlatmak için kullanılır
Eyvallah demek: 1 Razı olmak, kabul etmek 2 Ayrılırken “Allah`a ısmarladık” anlamında kullanılır
Eyvallah etmemek: Minnet altına girip boyun eğmemek ”Aç kaldı, susuz kaldı ama kimseye eyvallah etmedi ”
Ezbere iş görmek: İncelemeden, özenmeden, gerekli olan bilgiyi almadan, gelişi güzel iş yapmak ”Ben sana ezbere iş görme demedim mi?”
Ezilip büzülmek: Güç bir duruma düştüğünü, utandığını, sıkıldığını davranışlarıyla belli etmek ”Hiçbir insanın karşımda ezilip büzülmesine tahammülüm yoktur ”
|