Prof. Dr. Sinsi
|
Antalyada Bulunan Tarihi Yerler
Antalyanın Tarihi mekanları
Antalyanın Tarihi Yerleri hakkında bilgi
Antalyanın Tarihi eserleri
Antalya İli Tarihi Yerleri
Iotape (Aytap) Antik Liman Kenti
Aytap, Alanya'nın 30 km doğusundadır Bugünkü Akdeniz kıyı yolu, Roma kentinin ortasından geçmektedir Kral Antiochos'un karısı Iotape'nin anısına kente bu adı verdiği bilinmektedir Kentin 50-100 m boyutlarında bir limanı vardır Yarımada şeklindeki yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş olan kentin kalesine oldukça zor çıkılmasına karşın, görülen manzara tüm yorgunlukları unutturacak güzelliktedir Iotape kentinin antik caddesi, hamamı, kilisesi, nekropol ve akropolü ayaktadır Tek odalı ve üstü kapalı mezar odaları da kentin antik kalıntıları içindedir
Selçuklu Tersanesi
1228 yılında yaptırılan tersane 56,5 m uzunluğunda, 44 m derinliğinde ve 5 gözlüdür Tersane güneyden gelebilecek tehlikelere karşı, iki katlı, iki odalı bir kule ile güçlendirilmiştir
Patara (Ovagelemiş)
Fethiye – Kaş yolunda, Kaş’a 41 km mesafededir Bütün antik devirler boyunca Lykia bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olan Patara, kitabelerde ve sikkelerdeki yazılış şekli ile Lykia dilinde Pttara diye geçmektedir İskender’e kapılarını açan şehir özellikle onun halefleri zamanında deniz üssü olarak büyük önem kazanmıştır
Xanthos (Kınık)
Kaş’a 45 km mesafede, Kınık beldesindedir Eşen Çayı’nın doğu kıyısında kurulmuş Lykia bölgesinin en büyük dini ve idari merkezi olarak nitelenmektedir Kentin akropolisinden elde edilen yüzey buluntuları, yerleşme tarihinin M Ö 8 yüzyıla kadar uzandığını ortaya koymaktadır
Phellos (Felen Yayla)
Kaş'a 12 km mesafede olan Felen Yaylası üzerinde, çevreye hâkim tepelerde kurulmuştur Phellos M Ö 4 yüzyılda oldukça önemli bir kentti Antiphellos şehri, Phellos'un limanı idi Phellos şehrinin etrafını çevreleyen poligonal teknikle yapılmış surlardan bir bölümü hâlâ ayaktadır Rölyeflerle bezeli bir lahit, M Ö 4 yüzyıla ait diğer lahitler ve ev tipinde kayadan kesilmiş mezarlar kenti çevrelemektedir
Antiphellos (Kaş)
Kaş’ın tarihteki adı "Antiphellos" tur Karia ve Lykia bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında olan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıdır Makedonya Kralı Büyük İskender'in, Anadolu seferi sırasında, krallığın egemenliği altına girmiştir İskender'in genç yaşta ölümünden sonra bölge, Seleukoslarla Ptolemaioslar arasında el değiştirmiştir
Antik kent, Roma döneminde önem kazanmış ve Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmuştur Bu dönemde Arap akınlarına uğramış, daha sonra Anadolu Selçuklu topraklarına katılarak Andifli adını almıştır Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasını takiben Tekelioğlu Beyliği yönetimi ele geçirmiş ve Osmanlı Devleti ilçeyi Yıldırım Bayezid zamanında topraklarına katmıştır Teke Yarımadası, 0smanlı İmparatorluğu döneminde de ticari açıdan önemini korumuştur
Antik kentten günümüze ulaşan eserlerinin başında şehrin kuzeyinde kayalara oyulmuş mezarları ile Lykia lahitleri gelmektedir Bunlardan biri bugün Uzun Çarşı Caddesi’nde bulunan Lykia yazıtlı anıt mezardır (M Ö 4 yüzyıl) Eser tek bloktan oluşur ve üzerinde sekiz satırlık Likçe kitabe vardır Kaş antik tiyatrosu (M Ö 1 yüzyıl), 26 basamaklı ve dört bin seyirci kapasitelidir
Apollonia (Kılınçlar)
Kaş’a 22 km mesafede, Kekova yolu üzerinde Kılınçlı köyünde Lykia Birliği’ne bağlı olarak kurulmuş bir kenttir Kalıntılardan anlaşıldığına göre M Ö 4 yüzyılda kurulmuştur Şehir "L" harfine benzeyen bir kayalığın üzerindedir ve kenti çevreleyen surların bir kısmı ayakta kalmıştır İç kulenin batısında iyi durumda bir Bizans dönemi yapısı ile aynı döneme ait kilise bulunmaktadır Kilisenin batısında tahrip olmuş tiyatro görülür Hamam ve en ilginç yapılardan olan Heroon 6 prizmal gövdeli mezar anıtı diğer kalıntılardır
Aperlai (Sıcak İskelesi)
Sıcak Yarımadası üzerinde, Sıcak İskelesi’ndedir Karadan ulaşmak oldukça güç olduğundan buraya Kaş'tan ya da Üçağız'dan kiralanan teknelerle ulaşmak daha kolay ve zevklidir Şehri kuşatan rektogonal ve poligonal tekniklerin kullanıldığı, kulelerle takviye edilmiş surun dışındaki tüm yapı kalıntıları Bizans ve sonrası dönemlere aittir Karadan ise Kılıçlı'da bulunan Apollonia antik kenti görülerek ulaşılabilir Ele geçen sikkelerden, bir Lykia şehri olan Aperlai' nin tarihinin M Ö 5 veya M Ö 4 yüzyıla kadar indiği anlaşılır
İsinda (Belenli)
Kaş'a 13 km mesafede Belenli köyünün hemen yakınındaki tepe üzerinde kurulmuştur, İsinda küçük bir Lykia şehridir ve etrafı surlarla çevrilidir Kentte yer alan akropolün ortasında Lykia yazıtlı iki ev tipi mezar ilgi çekicidir Ayrıca birçok kaya mezarı ile Roma devrine ait Lykia tipi lahitler günümüze kadar varlığını sürdürmüştür
Pirha (Bezirgan)
Önemli bir yayla köyüdür Pirha kalıntılarına köyden 20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılır Antik kent, denizden 850 m yüksekte kurulmuştur Kaya mezarları çoktur ve yönleri denize doğrudur Lahitler ise dağınık bir şekilde sıralanmıştır Birçok heykel ve rölyef bulunmuş olup, bunlar Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir
Nisa (Sütleğen)
Kaş'a 60 km mesafededir Önemli bir yayla köyüdür Ören yeri, köyden 15 dakikalık bir mesafededir Şehrin Likçe olan ismi Neiseus, tiyatrosunun duvarında yazılmaktadır Nisa'da, Likia ve Roma devrinden kalma tarihi kalıntılar bulunur Bazı lahitlerin ön cephelerinde mızrak, kalkan, kadın ve erkek tasvirlerine rastlanmıştır Antik kentin agorası ve tiyatrosu bulunmaktadır Lykia Birliği devrinde bastırılan sikkeler Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir
Sillion/Sillyon/Syllion (Asarköy, Yanköy)
Perge'nin kuzeydoğusunda, denizden 12 km içerde, ova ortasında, yayvan biçimli yalçın ve yüksek bir tepe üzerinde kuruludur Antalya-Alanya karayolunun 29 km’sinde kuzey yönünde ayrılan 13 km’lik stabilize bir yolla ulaşılmaktadır Kentin troia savaşından sonra kurulduğu sanılmaktadır
Bizans döneminde psikoposluk merkezi olan kent, Selçuklu dönemini de yaşamıştır Tepenin hafif eğimli batı yönü Helenistik Çağlardan kalma surlarla çevrilidir Bu surları kuleler, kapılar ve kente çıkılan yollar tamamlamaktadır Kentin kapısı tepenin batı yanındaki surlar üzerindedir Tepeye çıkıldığında kuzeybatı yönünde ev kalıntıları, sokaklar, batıda ise Selçuklu Camii, Bizans Kilisesi ve sarnıç görünmektedir Tepenin güneybatı eteğinde 8 000 kişilik tiyatro ve yanında odeon bulunmaktadır
Antiocheia Ad Cragum (Gazipaşa–Güneyköy)
Gazipaşa ilçesinin doğusunda ve ilçeye 18 km uzaklıktaki Güneyköy sınırları içerisindedir Kentin adı Kommagene Kralı IV Antiochus’dan gelmektedir Kent kalıntıları denize doğru uzanan üç tepe üzerinde toplanmıştır Roma ve Bizans dönemine ait kalesi, sütunlu caddesi agorası, hamamı, kilisesi ve nekropol alanı bulunmaktadır Kentin nekropolünde yer alan bölgeye özgü beşik tonozlu ve ön avlulu anıtsal mezarlar oldukça iyi korunmuştur
Perge (Aksu)
Antalya’nın 18 km doğusunda, Aksu Bucağı’nın sınırları içindedir Kilikya–Pisidia ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir
Antalya’nın 18 km doğusunda, Aksu Bucağı sınırları içindedir Şehir kapısında bulunan bir kitabeye göre Perge’nin troia savaşından sonra Amphilokhos, Mopsos ve Kalkhas tarafından kurulmuştur 1986 yılında Boğazköy’de (Hititlerin başkenti Hattuşa) gün ışığına çıkan tunç tabletten Perge’nin Parha adıyla Hitit döneminde mevcut olduğu öğrenilmiştir Bununla beraber Perge M Ö 333’de Büyük İskender’in gelişine değin tarih sahnesinde görülmemiştir M Ö 3 yüzyılda Selenkosların egemenliğine girmiş, daha sonra da Bergama Krallığı topraklarına dahil olmuştur Bergama Krallığının vasiyetle Roma’ya kalışı ile Roma egemenliği altına girmiştir Roma yönetiminde, özellikle milattan sonraki ilk üç yüzyıl büyük bir gelişme gösteren kentle kalıntılar daha çok bu dönemi yansıtır Bizans egemenliğinde ise Sillyon ile tek bir metropollük olmuştur Hıristiyan dünyası için önemli bir merkez olan Perge’ye St Paul iki defa gelmiştir Perge’de önemli kalıntılar şunlardır;
12 000 seyirci kapasiteli Helen – Roma Tipindeki Tiyatro, M Ö 2 yüzyıla tarihlenen ve çok iyi korunmuş olan Stadion, Agora ve ortasında bir su kanalı olan Sütunlu Caddedir
Perge’deki diğer yapılar, nekropol, surlar, gymnasium, Roma Hamamı, anıtsal çeşme, Helenistik ve Roma Kapılarıdır
Termessos (Güllük Dağı)
Roma ve Grek kentlerinin aksine Termessos Anadolu’nun içlerinden gelen Solymnler, tarafından kurulmuştur
Yazıtlarda da kendilerini Pamphylia’nın yerli halklarından biri olan Solymnler olarak belirtmektedirler Dilleri Pisidia’nın bir lehçesi olarak görünmektedir İlk olarak Bellerophon öyküsünde İliada’da adı geçse de asıl Büyük İskender’in bölgeye gelişiyle tarih sahnesinde görülmektedir İlk refah çağını Helenistik dönemde, ikincisini ise Roma döneminde yaşamıştır Halkı Roma senatosu tarafından Roma halkının dostu ve müttefiki olarak kabul edilmiş ve Termossoslulara kendi yasalarını kendilerinin yazması hakkı da verilmiştir Önemli kalıntılardan olan 4200 kişi kapasiteli tiyatro Helenistik Çağ’da yapılmış, Roma döneminde onarım görmüştür Batı tarafı açık, diğer tarafları sütunlu galerilerle çevrili Agora; 6 yükseklikteki platform/üstünde oturan kahramanlık anıtı Hereon, Korint düzenli tapınak, Zeus Solymeus/Tapmağı, Küçük ve Büyük Artemis Tapınakları, Gymnasium ve gözetleme kuleleri, ev kalıntıları diğer önemli kalıntılarıdır Bunların dışında pek çok anıt ve 1200 ün üzerinde kaya mezarı bulunmaktadır Ayrıca, kent çeşitli yerlerde halen görülebilen birçok sarnıca sahiptir Termossos’un önemli diğer özelliği de güney, batı ve kuzeyinde bulunan mezarlıklardır En ilginç olanları kayaya oyulmuş mezarlar ile tapınak biçiminde inşa edilmiş ve lahit mezarlardır Şehrin görülebilen bir diğer kalıntısı da sur duvarlarıdır
Olympos (Çıralı – Yanartaş)
Antalya'nın güneyinde Phaselis'ten sonra ikinci önemli liman kentidir Torosların batı uzantılarından biri olan Tahtalı Dağıdır Şehir, Lykia Birliği üyesi olup, Lykia Birlik meclisinde üç oyla temsil edilmiştir Kalıntılar Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine aittir
Olympos’un birkaç kilometre güneybatısındaki Çakaltepe olarak anılan yükseltinin güney yamacından devamlı olarak alev çıkar Yamaçtan çıkan bu doğal gaz nedeniyle burası “Yanartaş-Çıralı” olarak tanınır
Olympos’un son dönemini yansıtan Ortaçağ kalesi, derenin denizle birleştiği yerin batısında bir köprünün ayağı, bir tapınağa ait duvar parçası, sütun başlıkları, tiyatro, Bizans bazilikası, kıyıya yakın yerde hamam kalıntılarını bugün de görülebilen kalıntılardır
Phaselis (Tekirova )
Antalya-Finike sahil yolunun 35 km’sindedir Antik kaynaklardan Phaselis’in M Ö 690 yılında Rodoslu kolonistlerce kurulduğu anlaşılmaktadır Pers standardına göre basılmış sikkeleri M Ö 446’dan önceye aittir M Ö 5 yüzyıl ortasında Attik-Delos Deniz Birliğine giren Phaselis’in Lykialılardan ayrı olarak vergi listelerinde geçirmesi dikkat çekicidir M Ö 333’de kapılarını İskender’e açan şehir sırasıyla Ptolemaioslar’ın, Rodos’un egemenliğine girmiştir M Ö 1 yüzyılda bir süre Kilikia korsanlarının eline geçmiş, Romalı kumandan Manilius Servilius Isauricus’un seferi sırasında korsan işgalinden kurtulmuştur M S 3 yüzyılda tekrar karışıklık ve yağmaya uğramıştır Arap akınları yüzünden önemini yitiren şehir 1158’de Türk egemenliğine girmiştir Üç limana sahip olan Phaselis’te toprak üstünde görülen kalıntıların hepsi Roma dönemine aittir Kuzey, güney ve askeri limanların kalıntıları, agora, domination agorası, geç devir agorası, ana cadde, Hadrian kapısı, tiyatro, surlar, nekropol, aquadukt, tapınak kalıntıları görülebilen kalıntılardandır
Kekova Adası (Batık Şehir)
Bölgeye adını veren ada, Kaleköy'ün önünde yer alır Ada üzerinde bulunan Tersane Koyu'na tekneler yanaşabilir Burada Bizans devrine ait bir kilisenin apsisi yer alır Adanın tarihi kesin olarak bilinmemektedir ve her tarafı tarihi kalıntılarla doludur Batık şehir üzerinden teknelerle geçilirken sualtında kalan batık şehrin izleri ve merdivenler görülebilir Milli park ilan edilen bölge koruma altına alınmıştır ve buradan suya dalmak yasaklanmıştır
Theimiussa (Üçağız)
Kaş'a 36 km mesafede bulunan Üçağız'ın üç tarafı denizlerle çevrilmiş doğal koyları tabii bir barınak gibidir Üçağız'da daha çok mezar kalıntıları vardır Küçük bir kapı ve kayalık üzerinde kule kalıntısı görülür İskelenin hemen arkasında bulunan ev tipi mezar M Ö 4 yüzyıla ait olup üzerinde çıplak genç bir erkek tasviri vardır Doğuda denizin hemen yanında birçok lahit görülür Bu mezarların çoğu Roma dönemine aittir Uçağız doğal limanı ile yat turizmi açısından önem taşır Buradan kiralanan teknelerle Kaleköy ve Kekova Adasına geziler gerçekleştirilir
|