Yalnız Mesajı Göster

İzmir, Selçuk, Efes, Efes’İn Kuruluş Öyküsü Ve Tarihi Süreç

Eski 08-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İzmir, Selçuk, Efes, Efes’İn Kuruluş Öyküsü Ve Tarihi Süreç





Antik çağ yazarlarına göre; Efes, MÖ3000 yılında kurulmuştu Kuruluşuna ait öykü ise şöyledir;

ŞEHRİN İLK KURULUŞ ÖYKÜSÜ:
Atina kralı Kodros’un; cesur ve doğaya tutkun bir oğlu vardır İsmi: Androklos O, sürekli olarak, Anadolu sahillerini ve adaları; büyük bir arzu ve merakla seyrederdi Bütün amacı: birgün, başına buyruk olarak, bu denizlere açılmak, karşı diyarları görmek, tanımak ve güzel yerlere sahip olmaktı İçindeki arzuların karşı koyulmaz hale geldiği birgün; arkadaşlarınıda alarak, Ege’nin berrak sularına yelken açarlar Tüm tanrılar, onlara yardımcı olurlar ve günlerce; yemyeşil kıyıları, birbiri ardına sıralı adaları ve koyları dolaşırlar Derken; bir gün, tanrılar, gemilerini, çok güzel bir koya getirir Androklos ve arkadaşları, bu güzel koyu görünce çok etkilenirler Burada; adacıklar, tepeler ve bunların arasında uzanmış şirin vadiler vardır Geride ise; geniş düz arazileri sulayarak, kıvrıla kıvrıla akan ve koya dökülen bir ırmak (Küçük Menderes) Gördükleri yerler, onlara Atina’yı hatta Yunanistan’ı bile unutturur Androklos kararını verir, bu güzel yerlerin bir köşesini, kendisine yurt yapacaktır

Ancak; inanışlara göre, bir yerin kent yapılabilmesi için, tanrıların ve kahinlerin iznini almak gereklidir Androklos; derhal, bir arkadaşını, Delfi kentindeki kutsal tapınaktaki kahinlere gönderir Kahinler, bu yeri, yani şehrin kurulacağı yeri;” size bir balık işaret edecek, domuz yol gösterecek ” derler Evet; bu ilginç sözlerin esrarını, Androklos ve arkadaşları, uzun süre çözemezler

Aradan, bir süre geçer Bir gün; tuttukları balıkları kızartıp yemek isterler, yanlız tam balıkları pişirirken, çalıların arasından bir domuz sıçrar ve balıkları kaparak kaçmaya başlar Androklos, hemen atına atlayarak, domuzu takip etmeye başlar Bir süre sonra, oku ile, domuzu öldürür ve yere yıkar O anda; kahinlerin söyledikleri aklına gelir ve söylenenleri anlamlandırır Demek ki, kenti, burada yani domuzun öldüğü yerde kurması gerekmektedir

Evet; aynı yerde, Efes kenti kurulur Kentin ilk kuruluşuna ait bu öyküyü, daha sonra, Hadrian Tapınağının duvarına, frizlerle işlerler Bugünde görülebilmektedir

Kentin kuruluş öyküsü böyle Antik çağ yazarları ise, şöyle demektedirler Dor istilası üzerine, Ege kıyılarına yerleşen İonlar; Efes’e gelerek yerleşirler ve şehri kurarlar Ancak; bunlar geldiklerinde, zaten, burada yaşayan yerli bir halk vardı Yoksa, Yunanistan’dan gelen bir avuç denizci ile, koca bir kent kurmak mümkünmü? Tarihçilere göre; yörede daha önce yaşayan insanlar, eski Anadolu uluslarından Karialı’lar ve Lelegler’den oluşuyordu Yunanlılar gelmeden önce; burada Kybele denilen bir ana tanrıçaları vardı Hıristiyanlığın çıkışına kadar da, bu yörelerde, bu ana tanrıça kültü egemen oldu Bu da; eski halkın, Yunanlılar geldikten sonra da, buradan ayrılmadıklarının en büyük kanıtıdır Kaldı ki, Efes’te bugün yapılan kazılarda çıkarılan buluntular, kent tarihinin Hitit’lilere kadar uzandığını kanıtlamaktadır Hatta; kentin, eski halkı, kadın savaşçılara yani Amazonlara büyük saygı gösterirlerdi Çünkü; kenti, bu kadın savaşçıların kurduklarına ve kente adını veren ” Ephesos ” un, güzel bir amazon olduğuna inanırlardı Bununla beraber; Efes’liler, kendilerini, kısa zamanda yüksek bir yaşam düzeyine eriştiren ve onları iyi yöneten Androklos’a da büyük sevgi ve saygı duyarlardı Nitekim, onu, kısa zamanda kral yaparlar Ancak; en ilginç olan, günümüzde, bu ilk kurulan kentten geriye hiçbir kalıntının kalmamış olması Yeri, bile net olarak bilinmiyor, yanlızca tahmin ediliyor Ancak; bugün, ilk kurulan bu kentin, Kale’nin bulunduğu tepe ve çevresinde olduğu artık kesinlik kazanmakta

Evet; kentin ilk kuruluşuna ait, öykü, bilgi, belge, söylence, işte hepsi bu Sonuçta; hangisine inanılırsa inanılsın, bir şekilde kent kuruluyor

Biz, yine tarihi süreçteki gelişmelere devam edelim Androklos, bir kraldı ve soyundan gelenler, krallık yönetimini uzun süre devam ettirdiler Sonra, yönetimin kötüye gitmesi üzerine, karışıklık va anarşi çıktı Halk ayaklanarak, krallık yönetimini devirdi Bu kez; tiran’lar işbaşına geldi İsa’dan yaklaşık 600 yıl önce, iktidarı ele geçiren tiran’lar; kentte, halk meclisi kurulmasına razı oldular

Ancak; kral ve kent yöneticileri, ne kadar iyi veya barışsever olurlarsa olsunlar; Efes ve Ege dünyası içinde; savaşsız, barış içinde bir yaşam, tarihi süreçte asla mümkün olmadı Doğu’daki uluslardan, devamlı olarak savaş tehlikesi geldi Denize ulaşmak ve oradan Yunanistan’a geçmek isteyen: Lidya’lılar ve Pers’ler, özellikle Efes’in elverişli limanı nedeniyle, bölgeyi sürekli olarak tehdit ettiler Derken; bugünkü Salihli yakınlarındaki Sart (Sardes) kentini başkent yapan Lidya’lılar; devreye girdi Lidya’lıların ünlü kralı Kroisos (Krezüs) ve ordusu; Efes kapılarına dayandı ve şehirde egemenliği ele geçirdi Fakat; şehirdekilerin yaşantısına karışmadı ve halkın mutlu yılları yine devam etti Efes’liler; evlerinde ve işlerinde, yine huzur içinde yaşadılar ve Lidya’lılara yanlızca biraz vergi vermek gibi bir yükün altına girdiler Bu da, o devirde, çok normal bir sonuçtu

Derken; İran’dan gelen Pers’ler bölgeye dayanır Lidya’lıların başkenti Sart kentine girerler, yakıp yıkarlar Çok geçmeden, Efes kapılarına dayanırlar Ancak; Pers ordusu, kendisine karşı ayaklanan diğer şehirlere katılmayan Efes şehrini, yakıp yıkmaz Halbuki; bölgedeki diğer tüm İon şehirlerini yakıp yıkarlar Efes’liler yine vergi vermeye devam ederler Halkın ve özellikle yöneticilerin; bölgedeki siyasal rolu gerçekten şehrin her türlü tehlike karşısında yakılıp yıkılmasını önlemiştir Olaylar karşısında; çok güzel siyasi taktikler yürütürler

6 ncı yüzyılda: bilim, sanat ve kültürde, Milet şehri ile birlikte, en ön sıralarda yer alır Bilge Herakleitos, rüya tabircisi Artemidoros, şair Callinos ve Hipponaks, gramer bilgini Zenodotos, hekim Soranos ve Rufus gibi; antik çağ’a damgasını vurmuş kişiler, burada yetişmişti Ayrıca; Artemis kültürünün en büyük tapınağı Efes’te yapılmış ve dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilmişti

LİMAN DOLUYOR:
Bu arada; liman zamanla dolmaya başlar Küçük Menderes nehri: dağlardan, vadilerden söküp getirdiklerini körfeze yığınca, liman bataklığa dönüşür Sonra da, sivrisineklere yuva olur Bu durum, kentteki insanların sağlığını ve geleceğini tehdit etmeye başlar Özellikle; sıtma yaygınlaşır Limanın temizlenmesi için, büyük paralar gereklidir ve Efes’liler bunu karşılayamaz
Limanın dolması nedeniyle, gemiler yanaşamaz olur
Tam bu sırada; zengin bir kişi, kral olur Bu kişi; Büyük İskender’in ölümü üzerine, sahip olunan toprakları paylaşan generallerinden biri olan; Lysimakhos’dur (MÖ290)

Bu general; zeki bir adamdır Savaş ganimeti olarak, yanında büyük bir hazine getirmiş ve Bergama’da saklamaktadır Ancak, limanın bataklıktan temizlenmesinden öte, yeni bir kent kurmanın daha mantıklı ve ekonomik olacağını düşünür Bunun için, uygun bir yer aradığında ise; Panayır Dağı ile Bülbül Dağı arasındaki, şirin vadiyi seçer Mimarları ile görüşür, yeni kentin burada kurulmasını ister Para çok, işçi boldur, inşaatlar kısa zamanda tamamlanır Yeni kent, yine deniz kenarında ve hem de emniyetlidir Kentin manzarası ise, çok güzeldir Herhangi bir tehlike gelebilir diye, dağlar üzerine, uzun ve geniş surlar yaptırır (Bunlar; günümüzde, Meryem Ana Evi’nin yolu üzerinde görülebilir)

Evet; yeni kent kurulur, peki ya ismi? Lysimakhos; mevcut 3 eşinden, Mısır kralının kızının ismini, yani Arsinoe’nin ismini şehre verir

Efes halkı, bu olaydan yani yeni kent kurulmasından mutlu olmaz Çünkü; yeni kent, onlar için çok önemli olan Artemis Tapınağından uzaklaşmayı gerektirmektedir Yeni kent; tapınaktan 2 km uzaktadır Bu nedenle; uzun süre, yeni kente yerleşmeyi kabul etmezler General ise; bunu bildiği için, yeni kenti, Artemis’in havasından uzak kalmasınlar diye, Panayır Dağını çevreleyen, kutsal yolun iki yanına yerleştirmiştir Hatta, şehrin efsanevi ilk kurucusu, Androklos’un anıt mezarı da, bu kutsal yolun hemen kenarında idi Yeni şehirde, caddeler ve sokaklar birbirini dik açı ile kesmesine rağmen, muhtemelen dini inançlara saygı olsun diye, bu kutsal yolun güzergahı hiç değiştirilmemişti Günümüzde, göreceğiniz Kuretler caddesi ve onun devamı olan Mermer cadde, bu kutsal yolun üzerine yapılmıştır

Derken; aradan günler geçer Yağmurlar başlayınca, general zekice bir plan yapar ve şehrin su kanallarını kapatır Bunun üzerine, tüm Efes’i ve evleri; su basar Halk; bunun üzerine direnemeyeceğini anlar ve yeni kente yerleşir Böylece: ömrü 1000 yıl sürecek olan, yeni Efes kentinin ilk yerleşimleri başlamış olur Günümüzde; Efes’i gezerken, bu kentten kalma, çok sayıda yapı göreceksiniz Doğal olarak, daha sonraki Roma ve Bizans dönemlerinde, buraya yerleşim devam etmiştir Yeni şehir; yukarı ve aşağı olmak üzere, iki büyük mahalleden oluşmuş olup, ortadan geçen kutsal yol; şehri ikiye bölmektedir Bu arterin, en büyük durağı ise; Heroon’lar mevkiiydi

Kent; MÖ190 yıllarında, Roma’lıların egemenliğine girer Roma’lılar;büyük bir imparatorluk haline geldikten sonra, sahip oldukları yerlerin halkını, ağır vergilere bağlarlar Romalı memurlar; Efes’i bölgenin merkezi yaparlar Gümrükten, tarıma kadar herşeyden vergi alınır Ancak, bu görevlilerin çoğu; kötü sicilli kişilerdir Bu dönemde: Roma egemenliği yanında, bölgede güçlenen Pontus imparatorluğu görülür Pontus kralı Mithridates’in bölgede egemen olma çabaları, sonuçta bölgeyi ele geçirmesiyle sonuçlanır Evet, bölge Pontus’luların egemenliğine girer Pontus kralı; halkı büyük bir dertten kurtarır, vergiler biter, kutsal yapılara dokunulmaz Yanlızca; Roma’dan gelen 80 bin kişilik göçmen topluluğu, kral Mithridas tarafından, bir günde öldürülür Bu olay, o çağların en büyük imha hareketi olarak, “Efes Katliamı” adıyla tarihe geçer

Takip eden süreçte; Efes’te, yine Roma egemenliği görülür Çünkü: MÖ87 yılı, Aralık ayında: Efes’te halk isyanı başlar ve bölgedeki Pontus egemenliği biter Doğu ile Batı arasında başlıca kapı durumunda bulunan ve tümüyle mermerden yapılmış ilk kent olan Efes; önemli limanı, konumu, çağının en önemli politik ve ticaret merkezi olması nedeniyle; Roma devrinde, Asia Eyaletinin başkenti olur

17 yılı Bir gece, sabaha karşı, bütün İonya sarsılır Efes; bu depremde, en çok etkilenen şehirlerden biri olur Ev ve tapınakların çoğu yıkılır, caddeler geçilmez hale gelir Yüzlerce, binlerce ölü ve yaralı Kamu görevi yapılan yapılar, taştan yapıldıkları için, yıkıldıklarında büyük tehlike yaratıyorlardı Fakat, evlerin çoğunun üstünün ahşap ve kiremit kaplı olması, burada yaşayan insanların daha az zararla kurtulmasını sağlıyordu Artemis Tapınağında ise; fazla hasar yoktu Ancak, Efes şehrinin tarihinde, bu tür sarsıntılar hiç bitmedi Takip eden dönemlerde; MS24, 262, 359 ve 366 yıllarında, yine büyük sarsıntılar yaşandı

Evet, Efes’liler, Roma döneminde, depremde, yerle-bir olan şehirlerini, Roma imparatoru Tiberius zamanında yeniden imar ederler Ancak; bu defa, helenistik bir yapı stili yerine, tüm Efes, Roma karekterli yapılarla dolar Özellikle; I ve II nci yüzyıllarda; Efes, altın çağını yaşar Roma imparatorları; bu güzel kent’e nihayet gereken önemi verirler Hatta, birçoğu gelip, bir süre burada kalırlar Böylece, Efes, İskenderiye’den sonra, Doğu’nun en büyük kenti olur ve nüfusu 200 bin kişiyi geçer

ŞEHİR TEKRAR YER DEĞİŞTİRİYOR:
Bizans döneminde; Bizans imparatoru Justinyen (527-565) tarafından, şehir tekrar yer değiştirir ve ilk kurulduğu, Selçuk’taki Ayasuluğ Tepesine gelir ve StJean Bazilikasının çevresine kurulur

1330 yılında ise, şehre Türk’ler gelir Aydınoğulları’nın merkezi olan Ayasuluğ; 16 ncı yüzyıldan itibaren, giderek küçülmeye başlar

Evet; tarihi süreç içinde; Efes kenti, 5 kez yer değiştirdiğinden, şehrin kalıntıları; 8 km lik geniş bir alana yayılmıştı Ayasuluğ Tepesi, Artemision, Efes ve Selçuk olarak, dört ana bölgedeki harabeler, yılda ortalama 15 milyon yerli-yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir Bugün görülen kalıntılar; Efes kentinin, 3 ncü kuruluşuna aittir

Alıntı Yaparak Cevapla