Prof. Dr. Sinsi
|
Olduğu Gibi Kabul Et!..
Olduğu Gibi Kabul Et! 
Olduğu Gibi Kabul Et! 
Yıllardır bir çok insan tanıdık Hepsi farklı farklıydı 
Kimisi yaşını put yapmış 
Kimisi tecrübesini put yapmış 
Kimisi cinsiyetini put yapmış 
Kimisi sağdan soldan duyduklarını gerçek putu yapmış 
Kimisi çevresini put yapmış 
Kimisi burcunu put yapmış 
Kimisi bedenini put yapmış 
Kimisi kalemini put yapmış 
Kimisi parasını put yapmış 
Kimisi de tüm bunların ötesinde gerçeği objektif olarak değerlendirmiş…
Aynı hikâye şu anda devam etmektedir, devam da edecektir… Bu sistem realitesidir Allah her şeyi bir kaderle yaratmış Mis kokulu gül bahçeleri olduğu gibi gübre yığınları da vardır 
Bizim amacımız ne bir kimseyi değiştirmek ne de ukelâlık yapıp birilerine akıl vermek Bizim amacımız bunlar değil Kendi fark ettiğimiz şeyleri paylaşmak dışında bir şey yapmıyoruz Bir şeyi yazdığımızda hiçbir zaman dayatma yapmadık Bundan sonra da yapmayacağız inşallah Bir şeyi anlatırken olabildiğince neden-niçinleriyle yazmaya çalışıyoruz 
Bâzen ‘sen dili’ bâzen ‘ben dili’ bazen ‘siz dili’ bazen de ‘biz dili’ kullandık Bunlar hiçbir zaman ‘bir siz var bir de biz varız’ veya ‘bir sen var bir de ben varım, size veya sana akıl vereyim, akıl verelim’ anlamına gelmemelidir Çünkü ortada böyle bir şey yok 
Bir araya gelme amacımız bilgi paylaşımı dışında bir şey değildir
Hiç kimsenin Allah’a yakınlığı bilemem Hiç kimse de benim Allah’a yakınlığımı bilemez 
Allah’a yakınlık bilgiyle veya o bilginin açıkça ifadesiyle alakalı değildir 
Allah kalplere bakar kalplere!!!
Bizim işimiz ‘ben yakınım, sen yakınsın, o yakın değil’ değildir Bizim işimiz SADECE BİLGİ PAYLAŞIMIDIR!!! Bilgimiz varsa paylaşırız, yoksa bilgisi olan birinden dinleriz Herkesi dinleriz ve kendi yolumuzu kendimiz çizerek sonuçlarını da paşalar gibi yaşarız Çünkü ancak ellerimizle yaptıklarımızın sonuçlarını yaşadık, yaşıyoruz ve yaşayacağız 
Elbette bilgi edineceğiz En nihayetinde amellerimizle bir şeyler kazanıyoruz Amelin anahtarı bilgidir O sebeple bilgiyi amel için öğreneceğiz 
ALLAH RESULÜNÜN YURDU, entelektüel kapasiteye, kapasite katılsın diye bilgi öğrenenlerin diyarı değildir Bir insanın Allah Resûlü’ne yakınlığı bilgisi ölçüsünde değildir Yakınlık, iman ve o imanın sonuçlarının yaşanıp yaşanmadığından başkaca bir şeyle belirlenmez!!!
Bu sebeple, kendimizi çeşitli aynalar vesilesiyle görmeye çalışalım… ‘Ne durumdayım, nereye doğru gidiyorum, eksik yönlerim, iyi yönlerim’ bunlarla uğraşalım İnsanlarla uğraştığımız yeter artık 
Herkes, bilgiye hücum ediyor Fakat bilgiye yönelmek yerine, mevcut bilgilerini yaşamaya çalışsalar Allah’ın öğreteceği bilgiye kapı aralarlar Çünkü hadiste: “Kul, bildiğiyle amel ederse, ALLAH O’NA BİLMEDİĞİNİ ÖĞRETİR” deniliyor Demek ki, her bilgilinin bilgisi, amel neticesinde oluşmamış Demek ki, her bilgiliyi, Allah’a yakın zannedemeyiz 
Allah’a yakın olanlar, bildiklerini yaşayanlar ve yaşamaya çalışanlar dışındaki kimseler değildir 
Kaderle kafayı yemiş diyecekler olabilir fakat yine kader konusuna gelmeden edemeyeceğim Çünkü “Allah’a imanın anahtarı kadere imandır!”
Değerli dostum 
Her gün onlarca, yüzlerce insan görüyoruz Bu insanların etiketleri vs senin için önemli değil Senin için önemli olan, onların insan olduğu Sen çok samimiyetle onlara faydalı olmak derdindesin Fakat onlara faydalı olmanın ilk şartı: “ONLARI OLDUĞU GİBİ KABUL ETMEK” tir 
Eğer sen, insanları olduğu gibi kabul etmeyip, onları değiştirmeye çalışırsan, Allah’ın her şeyi bir kaderle yarattığını göz önünde bulundurmazsan, kadere imanlı olup olmadığını kendine bir sor derim 
Yukarıda bilgiden bahsedip durdum Amele yöneltilmeyen bilgi, insanı hem kaderden hem de amelden kopartır 
Bilgi peşinde koşan insan, git gide peşinde koştuğu şeyi PUT haline getirir Ve kendisini toplumdan soyutlar 
Bilgisi kadar üstün olduğunu zanneder 
Hiç kimsenin göz hizasına gelemez 
İnsanların çoğu; din, tasavvuf bilgisayarıdır Fakat tasavvufun ilk kıyafetini giymeden meydana çıkmışlardır 
“Tasavvuf: Kâl ilmi değil hâl ilmidir ”
Madem lak lak değil tasavvuf, neden hâla bilgimizi arttırmaya yöneliyoruz?
Olay; 10 bil, 1 yap değil ki! 
Bildiğin kadarını uygulamaktan geçiyor Allah dostlarına yaklaşmak 
>>> Yetmiyor mu şu anda vâr olan Allah ehlinin açıklamaları? <<<
Neden, ‘OKUmamış insanları okuyarak OKUma öğreneceğim’ zannına kapılıyorsun ki?
Demediler mi sana: “Yüzme bilmeyenden yüzme öğrenilmez” “Anadan doğma körden gökkuşağı târifi bekleme” diye Amacın OKUmaksa, OKUyan birine yapışacaksın OKUma bilmeyenden OKUma öğrenmiyorsun OKUmamış birinden OKUma öğrenilmez OKUmayı OKUma bilen, OKUmuş biri öğretir!!
Biraz gerçekçi olursan o kadar kapılar açılacak ki sana 
Ah biraz gerçi olsak neler değişecek?
Ama biz, kendimizi kandırmasını öyle çok seviyoruz ki, başımıza tokmakla vurulsa yine de vazgeçmiyoruz bu putumuzdan 
Kimsenin değişmesini bekleyemeyiz Sadece, değişecek olanlara vesile olmak için uğraşıp duruyoruz Allah sisteminde sihirli değneğe yer olmadığı için O’nun sebeplerinden bir sebep olmak için uğraşıyoruz Dilerse vesile kılar, dilerse de ‘bugünde bunları yazmış’ dedirtir ve yine bu kullarına biraz daha dedikodu ham maddesi çıkartır 
Yazımızı çok değerli insan Yılmaz Dündar hocamın sözleriyle bitiriyorum:
“Kaderi anlayan, birilerini değiştirmeye çalışmaz Herkesi olduğu gibi kabul eder Tanrı (Allah’tan müstakilliğini ilan etmiş, gizli müşrik), hep birilerini düzeltmeye çalışır Narsist tanrılar (güç, kudret sahibi gizli müşrikler) hep başarılı olur ”
Saygı ve sevgilerimle Alıntı H türkmen
|