Prof. Dr. Sinsi
|
Sana Geldim..
Tuzak
Şeytan pusuda, gözleri hep insanoğlunda?
Boş durmuyor hiç İyiliklere, ibadetlere ve hayırlara kem gözle bakıyor Çalmak istiyor insanoğlunun kalbini, batırmak istiyor yerin dibine 
Öl diyor, öldür diyor
Şeytan pusuda, özellikle mübarek zamanlarda, gözleri hep insanoğlunun adımlarında  Atıyor kuşkusunu yüreklere; ölü toprağı serpiyor, dirilerin üzerine
Kalk ey insanoğlu, derin bir besmeleyle!
Kalk da tanı düşmanını, çaldırma kalbini, çaldırma ömrünü ve iyiliklerini
Koş Rabbine O'nun koruması altına gir
Zayi olmaz O'na sığınan
Dertlenme, kederlenme Rabb'e sığındıktan sonra  
Ben geldim
Kapına geldim; boynum bükük, çarelerim kayıp
Kapına geldim; ellerim koynumda, yüzüm yerde 
Söyleyecek bir sözüm yok, dermansızım halim yaman
Sana sığınmaktan başka çarem yok, ömrüm perişan! 
Dertlerimi, kederlerimi, hüzünlerimi, sevinçlerimi, Senin Rahmetine bırakıyorum usulca Çare gerek bana!
Çarem Rahmetin, çarem affın, çarem merhametin  
Öylesine ağır ki zamanın yükü, öylesine acıtıyor ki beni sensizlik, yıkılıyorum Sırtımda günahlardan bir kambur, ağlanacak halime gülüyorum  
Seni bir an unutmakla yüreğimi öldürüyorum, bilmediğim kuytu köşelere gömüyorum, biliyorum Unutunca seni bitiyor çarelerim, yapayalnız kalıyorum, üstüme yıkılıyor koca şehirler Altında kaldığım dünya, Seni fısıldayan duygularımı eziyor birer birer
İşte, burada başlıyor günah çizgim Yani Sen'i unutunca ey Rabbim, yeniliyorum günahlara, heybem zaten dolu, biraz daha dolduruyorum yeni günahlarla?
Kendini bilmeyince, Rabbini de bilmeyen nasipsizlerden mi oluyorum, bilmiyorum Eyvah! 
Tut ellerimi ey Rabbim! Sen tutmazsan nice olur bu halim?
Dünya! Bir soluk alıp vermek kadar hızlı ve yan yana duran iki çizgi arası kadar kısa Öylesine hızla akıp gidiyor ki hayat, öylesine hızlı koşuyoruz ki ömür denen yolda, bize ayrılan kulvarda, nefesimiz kesiliyor ansızın
Yetişemediğim öyle çok şey oldu ki! Yetmiyor nefesim, anladım ki yetişilemez her şeye bu dünyada, öyleyse yetişebildiklerim bana yetecek şeyler olmalıydı
Beni yalnız bırakmamalıydı dost dediklerim; beni kaybetmemeliydi yol bildiklerim Koştuğum ne varsa Sana getirmeli, Seni razı etmeliydi Kesilen nefeslerimin bir açıklaması olmalıydı?
Kaybetmeye vaktim yok, daha fazla günah biriktirip kendimi kandırmaya da artık halim yok
Anladım! Anladım ki tuzaklara düşmemeli insan dediğin, hep uyanık olmalı ve hep farkında
Bilmeli ki söylenen söz geri alınsa da izi kalır, bilmeli ki işlenen her günahın er ya da geç hesabı sorulur, bilmeli ki her şey bir deftere kaydedilir Bir söz, bir bakış, bir günah ya da bir sevap
Anladım, insan dediğin bilmeli ki bir hayat daha var, sonsuzluğa akacak?
Kırılsa da kalbi susmalı bazen, uğradı mı bir haksızlığa, üzüntüye sabra bürünmeli Her haline vakıf olmalı ve şükretmesini bilmeli Anladım ki insan dediğin, her derdin arkasında bir hikmet görmeli; ya susmalı ya da hakkı söylemeli
Bilemedim susmasını ya da hakkı konuşmasını 
Kapına geldim şimdi, fırsat olarak sunduğun kutlu ve mübarek zaman dilimlerinde Hani bire bin veriyorsun ya bu zamanlarda, hani her iyiliği katlıyorsun ya?
Hani affetmek istiyorsun ya günahkâr kullarını?
İşte, ben de sunduğun bu fırsata geldim, beni affetmen için?
Hayra yönlendirmen için?
Ve her adımımda bire bin vermen için?
Ben, aciz kulun, Senin rahmetin olmadan kurtulamam, senin affın olmadan sana erişemem
Öyleyse beni de affet, beni de Sana ulaştır bu gönül aylarında?
İzin ver, ben de arınayım, izin ver, izi bile kalmasın işlediğim günahların
İzin ver, ben de sevdiklerinin listesine yazılayım?
İzin ver boynu bükük, günahkâr bu kuluna ey Rabbim
Biliyorum, yapacaklarım lütfettiklerinin yanında bir nokta hükmünde?
Öyleyse Rahmet deryandan bana da lütfet, bir içimlik olsa bile?
ZEYNEP YETER ARSLAN
|