Prof. Dr. Sinsi
|
Ali El–Esedî,Kan Döken Haydudidi Ayeti Duyunca Kurbanın Olayım Birdaha Oku Diyor
KURBANIN OLAYIM
BİR DAHA OKU
Ali el–Esedî, yol kesen, kan döken, mal gasp eden, yol emniyetini ihlal eden, dağların, sahraların, ıssız vâdilerin ele avuca sığmaz, güç yetmez şâkisi, haydududur
Verdiği huzursuzluğun, gelip geçeni soyarak ele geçirdiği malın haddi hesabı yoktu
Devlet gücü peşine düşmüş, zulmünden çaresiz kalan halk, birleşerek üzerine gitmiş; ama her seferinde Ali el–Esedî onlardan kurtulmasını ve dağlarda, sahrâlarda kaybolmasını becermiş, işlediği cürümlere yenilerini eklemişti
Bu kadar vebâl, zulüm dolu bir hayat Ali'ye tevbe kapısını, gönül yumuşaklığını, Rabbine dönerek pişmanlığını dile getirmeyi unutturmuş, af ve mağfireti düşünemez hâle gelmişti
Bu kadar mazlumun âhı, Mevlâ–yi Bârî'ye isyân nasıl temizlenebilirdi ki?
Siyah yağmur bulutlarının, yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutan, gündüz aydınlığının yokluğundan da istifade ederek, her geçen dakika biraz daha ortalığı karanlığa boğduğu, yere düşen iri yağmur damlalarının bir araya gelerek dağlardan, kayalardan süzülerek vâdilerde ırmaklar meydana getirdiği bir vakitte, Ali el–Esedî de yeni avını takip ediyordu Bu ıssız sahrâda, yük hayvanlarıyla birlikte yalnız yol alan bu av, onun için çok kolay bir lokmaydı
Yağmur ve karanlıkta daha fazla yol alamayacağını anlayan yolcu, ortalık tamamen kararmadan bir mağara bulmuş, binekleri için de uygun bir yer ayarlayarak, tutuşturduğu ateşle kurumaya ve ısınmaya başlamıştı
Dışarıda yağan yağmurun, içerde çıtırdayan ateşin sesini bir müddet dinledikten sonra, kelâmını kendine dost edinmiş, bu ıssız dünya parçasında onun arkadaşlığına sığınmış bir şekilde okuyordu:
"Ey günah işleyerek nefsine zulüm eden kullarım! 'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin , bütün günahları affetmeye kâdirdir O, sonsuz rahmet ve mağfiret sahibidir
Size azap gelip çatmadan, Rabbinize yönelin; O'na teslim olun Sonra yardımcı bulamaz, çaresizlik içinde kıvranırsınız
Ansızın gelecek azapla yüz yüze gelmeden, Rabbinizden size indirilenin en güzeline, Kur'an'a tâbi olun
Nefsin: "Yazıklar olsun bana! 'a karşı azgınlık içinde oldum Hak ve hakikatle alay edenlerden, onu hafife alanlardandım " diyeceği ve pişmanlıkla kıvranacağı günden sakının!" (Zümer, 53–56)
Ali el–Esedî, mağaradan içeri girmiş, hançerini sıyırmış; ama duyduklarıyla sanki yerine çivilenmiş, donmuştu Dinledi, dinledi… Sonra ilerledi
Kendine doğru gelirken, yolcu onu görmüş ve korkuyla yerinden fırlamıştı Ünü her yeri tutan, dağların şakisi Ali el–Esedî karşısındaydı Onu tanıyordu Çaresizdi; kimsesizdi İliklerine kadar ürpermişti; düşünceleri bile donmuştu
Ama kendine doğru ilerleyen Ali el–Esedî, her zamanki Ali el–Esedî'ye pek benzemiyordu Parmakları elindeki hançeri sıkıca kavramıyordu Bütün kasları yay gibi gerilmemişti O gün, avının üzerine atlayacak bir parsa benzemiyordu
Yavaş yavaş parmakları çözüldü Hançerin yere düşüşü, bir anda sessizliği bozdu
Ali el–Esedî'nin gözleri dolu dolu olmuştu Yolcuya yalvarmaya başladı:
"Anam babam sana feda olsun Ne olur bir daha oku!"
Yolcu onun duygularını ve ne istediğini anlamıştı Korkuları dağılmaya başladı Kendini toparladı ve okudu:
"Ey günah işleyerek nefsine zulüm eden kullarım! 'ın rahmetinden ümidini kesmeyin , bütün günahları affetmeye kâdirdir O, sonsuz rahmet ve mağfiret sahibidir " (Zümer, 53)
"Kurbanın olayım bir daha oku!"
Tekrar, tekrar okudu
Kalbi yumuşamış, ümitle dolu dolu olmuştu Ali el–Esedî artık Medine yollarında… Yeni arkadaş olduğu yolcunun tavsiyesiyle gusül abdesti alacak, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Mescidi'ne varacak, sabah namazını orada edâ edecek, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda tevbe edip, Rabbinden mağfiret dileyecek, ortalık tam aydınlanıp insanlar kendisini tanımadan, Ebû Hüreyre Radıyallahu Anh'ı bulacaktı…
Devir, Emevî Hilâfeti devriydi Ebû Hüreyre Radıyallahu Anh, henüz hayattaydı Ona, tevbe ederek geldiğini söyleyecek ve yardımını isteyecekti… Öyle de oldu
Ortalık aydınlanmaya başlayınca insanlar onu tanıyor Fısıldaşmalar, uçuşan haberler ve garip bir hareketliliğin peşinden çevresinde şaşkın ve öfkeli halkalar oluşmaya başlıyor
Dağların, sahraların yırtıcı parsı, Ebû Hüreyre'ye teslim Onun koruması altında O ne derse yapıyor, onu dinliyor
Ebû Hüreyre, toplanan insanların Ali'ye saldırısına mâni oluyor Tevbe ederek geldiğini söylüyor; ele geçmeden tevbe ederek gelip teslim olanın hükmünü hatırlatıyor ve:
"Ancak ele geçmeden, kendisi tevbe ederek teslim olanlar hariç Bilesiniz ki, , Gafûr'dur çok bağışlayıcıdır; Rahîm'dir çok merhametlidir " (Mâide, 34) âyetini okuyordu (3)
|