Prof. Dr. Sinsi
|
İblisi Kızdıran Ve Ağlatan Ayet-İ Kerime (Okuyun İnşaallah)
Fakih anlatıyor:
-Rahmetlik babam (senedi saydıktan sonra) Hz Ali b Ebî Talib (r a ) şöyle dediğini anlattı:
-Resûlüllah (s a v), müslümanlar arasında kardeşlik bağı kurdu Bu çeşitten olmak üzere , Said b Abdullah ile Sa'lebe Ensarî arasında bir kardeşlik bağı kurdu
Bu sırada , Resûlüllah(s a v ) , Tebük gazasına çıkmıştı
Said b Abdullah gaza niyeti ile yola çıktı Yerine kardeşi Sa'lebe'yi çoluk çocuğunun işi için vekîl bıraktı Sa'lebe odun taşıyor; su getiriyor Bütün bunları yaparken , sevabını Allahu Tealadan diliyordu Bir gün dönüşünde eve girdi
İçeri girince ona iblis geldi:
- Şu perdenin arkasına bak, deyince , Sa'lebe, perdeyi kaldırdı ve kardeşinin güzel hanımını gördü Dayanamadı; yanına girdi onu okşadı
Kadın şöyle dedi:
- Ey Sa'lebe! Allah yolundaki kardeşinin bizim için sana bıraktığı hakkı koruyamadın
Bunun üzerine Sa'lebe :
- Eyvah, mahvoldum! Diye bağırıp yola düştü Bir dağa çıktı
Yüksek sesle şöyle yalvarıyordu:
- İlahi Sen Sen'sin: ben de benim Sen mağfiretle karşılayansın Ben ise, günahlarla, hatalarla huzuruna geldim  
Resûlüllah (s a v ) gazadan döndükleri zaman, herkes kardeşini karşılamaya geldi Ama, Said'in kardeşliği gelmedi
Said evine gitti; hanımına sordu:
- Allah yolunda kardeş olduğumuz Sa'lebe nerede?
Kadın şöyle anlattı:
-O kendini hatalar denizine attı; dağa doğru çıkıp gitti Said kardeşini aramak üzere yola çıktı; gidip buldu
Sa'lebe yüzüstü düşmüştü Başını iki eli arasına almıştı Yüksek sesle şöyle diyordu:
- Zillet makamım ne kadar düşük! Rabbine âsi olan kimsenin makamı nasılsa öyle  
Said ona şöyle dedi:
- Kalk ey kardeşim, bu gördüğüm hâl nedir?
Sa'lebe şöyle dedi:
- Seninle gelemem Ancak, şu şekilde gelebilirim: Elimi boynuma bağlamalısın Zelil bir kul, efendisinin kapısına nasıl sürülürse öyle sürmelisin
Said onun dediğini yaptı Sa'lebe'nin Hamsane adında bir kızı vardı Gelip babasını aldı; Hz Ömer (r a)'in kapısına götürdü Evden içeri girdiler
Sa'lebe , Hz Ömer(r a )'e şöyle dedi:
- Allah yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum Benim için tevbe yolu varmı?
Hz Ömer (r a ) şöyle dedi:
- Git yanımdan, saçlarından tutup seni ezmek istiyorum Buradan çık, git; benim yanımda sana yer yok
Buradan çıkınca , Hz Ebû Bekir (r a )'in yanına gitti; şöyle dedi:
- Allah yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum Benim için tevbe yolu varmı?
Hz Ebû Bekir (r a ) şöyle dedi:
-Git buradan ; benide kendi ateşini yakma; Bana göre , senin için hiçbir tevbe yoktur
Oradan çıktı; Hz Ali (r a )'nin kapısına gitti Şöyle dedi:
- Allah yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum Benim için tevbe yolu varmı?
Hz Ali (r a ) şöyle dedi:
- Çık git buradan Bence, senin için bir tevbe yoktur
Buradan çıkınca, şöyle dedi:
- Ey kardeşim! Ey kızım! bu üç kişi beni ümitsiz bıraktı Ümidim o ki, Resûlüllah (s a v ) beni ümitsiz bırakmaz
Bunun üzerine kızı, onu Resûlüllah (s a v )'ın yanına götürdü
Resûlüllah (s a v ) onu görür görmez şöyle dedi:
- " Cehennemin zicirlerini ve bukağılarını, bana hatırlattın "
Resûlüllah (s a v )'a şöyle dedi:
- Yâ Nebiyyallah! Allah yolunda gazi kardeşimin karısına dokundum Benim için tevbe yolu varmı?
Resûlüllah (s a v ) şöyle buyurdu:
- "Çık buradan ; bana göre hiçbir şekilde senin tevben yoktur "
Oradan böyle çıktıktan sonra kızı ona şöyle dedi:
- Ey baba, Muhammed (s a v ) ve ashabı senden razı oluncaya kadar; sen benim babam değilsin; ben de senin kızın değilim
Bunun üzerine Sa'lebe yüksek sesle:
- Yâ Rabbi! Ömer'in kapısına gittim; beni dövmek istedi Hz Ebû Bekir'e gittim; beni azarladı, tahkir etti Hz Ali'nin yanına gittim; beni kovdu Peygambere gittim; beni ümitsiz bıraktı
Ey Mevlam! Benim için sen ne yapmayı istiyorsun Bu duâma "evet" diyecekmisin? yoksa cevabın "hayır" şeklinde mi olacaktır?
Bunun üzerine semadan bir melek geldi; Resûlüllah (s a v )'a şöyle dedi:
-Allahu Teala soruyor: Halkı sen mi yarattın, yoksa ben mi?
Resûlüllah (s a v ), Allahu Teala'yı murad edip şu cevabı verdi:
-"Sen, ey efendim!"
Bunun üzerine melek şöyle dedi:
-Allahu Tealâ şöyle buyuruyor:
-Kuluma müjdele; onu bağışladım
Bunun üzerine Resûlüllah (s a v ) ashabına sordu:
- "Sa'lebe'yi kim bana getirecek?"
Hz Ebû Bekir (r a ) ve Ömer (r a ) kalktılar:
- Biz getiririz, Yâ Resûlallah! Dediler
Hz Ali (r a ) ve Selman (r a ) da kalktılar:
- Ya Resûlallah! Biz getiririz, dediler
Resûlullah (s a v ) Hz Ali (r a ) ve Selman (r a )'a izin verdi
Sa'lebe'nin yolunu tutup gittiler Yolda Medine çobanlarından birine rastladılar
Hz Ali (r a ) ona sordu:
- Resûlullah'ın ashabından birini gördünmü?
Çoban şöyle dedi:
- Galiba siz cehennemden kaçan birini arıyorsunuz?
- Evet,onu arıyoruz Bizi onun yanına götür, deyince çoban şöyle dedi:
- Gece basınca, şu dereye gelir gider, şu ağacın altına oturur Sonra Yüksek sesle şöyle der:
- Rabbine âsi olanın makamı ne kadar düşüktür!
Orada beklediler Gece olunca Sa'lebe geldi; o ağacın altına gidip oturdu Sonra ağlayarak secdeye kapandı
Selman onun ağlamasını duyunca, ona doğru yürüdü ve şöyle dedi:
- Yâ Sa'lebe kalk Âlemlerin Rabbi seni bağışladı
Bu sesi duyunca sordu:
-Habîbim Muhammed nasıldır?
Allah'ı ve seni seviyor, dediler Bilâl namaza kalktığı zaman, Sa'lebe'yi mescide getirdiler Safın son kısmında durdular
Resûlüllah (s a v ) namazda :
- "Çoklukla övünmek sizi oyaladı" (Tekâsür sûresi, âyet:1) âyetini okuduğu zaman, bir bağırırş bağırdı
- "O kadar ki; kabirleri ziyaret ettiniz" (Tekâsür sûresi, âyet:2) âyetini okuyunca bir daha bağırdı;dünyadan ayrıldı
Resûlüllah (s a v ) namazı bitirince Sa'lebe'nin yanına geldi
-" Ey Selman, onun üzerine su serp "
Selman:
- Yâ Resûllallah, o dünyadan ayrıldı
Sonra kızı geldi; Resûlüllah'a şöyle dedi:
- Yâ Resûlallah, babam nerede? Ona hasret kaldım
Resûlüllah (s a v ) ona:
- " Mescide gir " dedi Mescide girince, babasını ölmüş buldu Elini başına götürdü
- Ah perişan halim, ah babacığım, senden sonra bana kim bakacak?
Demeye başladı
Onun bu haini gören Resûlullah (s a v ) şöyle buyurdu:
-" Ey Hamsane! İstermisin: Ben, senin baban olayım; Fatımada kardeşin?"
Buna karşılık şöyle dedi:
- Olur Yâ Resûlallah!
Resûlullah (s a v ) Sa'lebe'nin cenazesine gitti Kabrin kenarına geldiği zaman, parmak uçlarına basarak yürüdüğü görüldü
Döndükleri zaman, Hz Ömer (r a ) şöyle sordu:
- Yâ Resûlallah! Kabrin başında parmak uçlarına basarak yürüyordun; nedendir?
Resûlullah (s a v ) şöyle buyurdu:
- "Yâ Ömer! Meleklerin çokluğundan, ayağımın tabanını basacak yer bulamadım "
FAKİH der ki:
- Yukarıdaki hikâye çeşitli lafızlarla anlatılmıştır
Söylendiğine göre şu âyet-i kerime o sahabe hakkında nâzil olmuştur:
- " O kimselerki: Bir kötülük işledikleri, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı anarlar; günahlarının bağışlanmasını isterler Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir?
Bir de onlar, günaâh üzerinde bile bile ısrar etmezler Bunlara rablerinden mağfiret vardır; altından ırmaklar akan cennetler vardır Orada ebedî kalırlar Böyle yapanların mükâfatı, ne kadar güzeldir " (Âl-i İmrân sûresi, âyet: 135-136)
|