08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sevinçler Paylaştıkça Çoğalır...
Evlilikte Mutluluğa Giden Üç Basamak  
Genç kadın sızlanıyordu:
"Eşim ne beni duyar, ne anlar ne de sevdiğini dile getirir Kendine ait bir dünya kurmuş orada tek başına yaşar Sonra da bana "hiçbir şeyle mutlu olmayan karamsar kadınsın" deyip işin içinden çıkar
Evet, evlilikte mutluluğa giden üç basamak vardır:
"Duymak, anlamak sevmek "
"Duymak" insanı "anlamak" basamağına "anlamak"sa "sevmek" basamağına çıkarır
Nasıl ki, dilsiz ve sağır bir insanın dilini bilmediğinizden duyamazsınız
Duymadığınız için de anlayamazsınız
Eşler de birbirlerinin beklentilerini duyup cevap vermezse eşin, sürekli "beni anlamıyorsun?" diye sızlanmasına zemin hazırlar
Böyle bir eş, eşinin sadece madde boyutunda yanında olur
Ruh boyutunda ise yalnız bırakır
Ruh dünyasının gereksinimlerini yerine getirmez
Anlaşılmadığını düşünen eş ise kendisini yalnız hisseder
Yalnızlığın başladığı evlilikte ise ciddi problemler ortaya çıkar
Eşler birbirini çok sevse bile birbirlerinin beklentilerinin ne olduğunu anlamadıkları için,
"Neden beni anlamıyorsun, anlamak istemiyorsun? vb " tartışmaları arasında sevgileri de buza keser
Birbirlerini anladıklarında, beklentilerine cevap verdiklerinde aralarındaki tartışma kalkar Anlayış güneşi sevgi buzunu çözmeye, anlayış ateşi sevgi aşını pişirmeye başlar
Genelde birbiriyle anlaşamayan eşler, ayrı ayrı fert olarak mükemmel insanlardır
Fakat eş olarak bir araya geldiklerinde birbiriyle anlaşamaz hatta ayrılırlar
Prof Nevzat Tarhan'ın çok güzel bir tespiti var
Aileyi orkestraya benzetir
Eşlerin her biri çaldıkları enstrümanı tanır, bilir ve dilinden anlayarak çalarsa o orkestrada uyum olur
Aksi halde ortaya kulakları sağır eden bir ses çıkar
Ki böyle bir orkestranın olduğu ortamda bulunanlar orayı terk eder
İşte ayrı ayrıyken mükemmel olan ama bir araya geldiklerinde anlaşamayan çiftler, kendilerini o orkestranın bir parçası olarak kabul etmez
Çalacağı enstrümanın diğer enstrümana uyum sağlaması gerektiğini anlamadan bildiği gibi çalar
O zaman da eşler arasında uyum olmaz
Her kafadan bir ses çıkar
Aile curcunaya döner
Ve birlik beraberlik de bozulur
Demek ki, evlilikteki mutluluk formülü "duymak, anlamak, sevmektir"
Bu formül evlilikte "biz" duygusunu harekete getirir
Eşler, "bizim evimiz, bizim çocuğumuz, bizim aşkımız, bizim sevinç ve kederimiz" diye düşünür
Aksi halde eşlerin "egoları" devreye girer
"Ben seni dinlemek zorunda değilim Çünkü ben bilirim Ben anlarım Ben böyleyim Beni böyle sev" düşüncesi oluşmaya başlar
"Ben" duygusunun hakim olduğu ailede despot bir kral ve uyulması gereken kurallar vardır Aile bireyleri o kurallara uymak zorundadır
Uymayan anında cezalandırılır
Eşler "biz" dediği zaman ise katı kuralların hakim olduğu despotça baskı ortadan kalkar Paylaşım başlar
Paylaşımın olduğu yerde ise huzur, saadet ve mutluluk vardır
Çünkü;
"Sevinçler Paylaştıkça Çoğalır  
Sıkıntılar Paylaştıkça Azalır "
Alıntı: Gülay ATASOY
|
|
|