Prof. Dr. Sinsi
|
Likaullah: Allah’A Kavuşmak
Kur'an'da iki alandaki insan tavrına özellikle dikkat çekilir:
Birisi, insanın dünya hayatı ile alakasıdır
Diğeri de, bu dünyadan sonra insanın Allah Teala ile yeniden buluşmaya olan inancı ya da inançsızlığıdır
Kur'an, hem insanın bu iki temayülünün birbiriyle bağlantılı olduğunu bildirir, hem de, bu iki temayülün bir kişilik tarzı oluşturduğuna dikkat çeker
Kur'an, ısrarla insan zihninde şu soruların netleşmesini ister:
1 Dünya nedir? İnsan dünya ile ilişkisini nasıl kurmalıdır?
2 İnsan bu dünyadan sonra bir gün kendisini bu dünyaya özel bir maksatla gönderen bir Kudret'in huzuruna çıkıp, dünyada yapıp ettiklerinin hesabını verecek midir?
Gene Kur'an'a göre dünya ile ilişki söz konusu olduğunda iki insan tipi çıkar karşımıza:
1 Dünya hayatının kalıcılığına inanan ve ona göre bir hayat kuran, yani dünyaya sımsıkı sarılan insan Kur'an'da bu insan tipi 'Dünya hayatına razı oluş ve onunla itmi'nana eriş'özellikleri ile tanıtılıyor
2 Dünyanın geçici, dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğuna, insanın dünyada geçici bir süre konakladığına, buradaki hayatın bir sınav niteliği taşıdığına, dünyadan sonra bir başka hayatın bulunduğuna, dünyayı bu sınav için hazırlık olarak değerlendirmek gerektiğine inanan insan
Kur'an'a baktığımızda, bir de 'Likaullah' kavramı ile bağlantılı kişilik tipi çizildiğini görmekteyiz 'Likaullah' ifadesi Kur'an'da müştakkatı (türevleri) ile birlikte müteaddit yerde geçiyor Kimi yerlerde 'Ahiret buluşması', kimi yerlerde 'Bugünkü buluşma', kimi yerde 'Bizimle buluşma', 'Onunla buluşma', ve doğrudan 'Allah ile buluşma - Likaullah' şeklinde geçiyor Kur'an burada da iki yönelişin altını çiziyor:
1 Bir gün Allah'la buluşacağına (Allah'ın huzuruna çıkacağına) inanan insan tipi
2 Allah'la buluşmayı, O'nun huzuruna çıkmayı ümit etmeyen, aklına getirmeyen, gündeminde bulundurmayan insan tipi 
Kur'an'da 'dünya' ve 'likaullah' değerlendirmeleri de bir arada yapılır ve bu çerçevede şöyle iki insan tipi ortaya çıkar:
'Dünya hayatına razı ve onunla mutmain olan, buna karşılık Allah'la buluşmayı ümit etmeyen insan Dünya hayatının geçiciliğine inanan ve işin sonunda Yaratıcının huzuruna varacağına inanan insan '
Demek ki dünya ile ahiret değerlendirmesi içiçe bir değerlendirme, ve demek ki, insanın Allah'ın huzuruna çıkma inancı ile dünya hayatını nasıl tanzim edeceği meselesi içiçe bir mesele
İnsanın bütün macerasının bu dünyada olup bittiğine inanıldığı zaman ortaya çıkacak ilk sonuç, keyfi bir hayattır Arzuların dilediğince tatminidir Dünyanın en geniş biçimde ve ben - merkezci olarak kullanılmasıdır
Tabii, hemen bunun peşinden gelecek olan ise, sorumluluğun nasıl belirleneceğidir
Yeryüzünde bir tek insan olsa, belki dünyayı gerçekten keyfe ma yeşa kullanabilir ve hiç kimse ile de çatışması söz konusu olmaz
Ama dünyada başka insanlar da var ve bunların hepsinin dünyayı aynı biçimde keyfi olarak kullandığı düşünüldüğünde insanların birbirinin alanına müdahale etmesi ve bundan dolayı çatışmaların çıkması kaçınılmaz
Bu da şu soruyu getirir: Dünya düzeni gücü gücü yetene düzeni mi olmalı ve güçlü olan sorumluluktan kurtulabilmeli mi? Yoksa insanda, hayatının bütün dönemlerinde her şeyden kurdetli bir Varlığa karşı sorumluluk hissi mi bulunmalı?
'Her şey dünyada olup bitenden ibaret' dediğinizde, asılnda bir anlamda dünyanın gücü gücü yetene düzeni içinde yaşamasını ve en güçlü olanın sorumluluktan kurtulabilmesini kabul etmek gerekiyor
Bunun ise, tam da 'İnsan insanın kurdudur' felsefesi istikametinde kanlı bir kaosla sonuçlanacağı muhakkak
Burada ayrıca, 'Her şey dünya' denildiğinde insanın temel sorularının, yani 'Nerden geldik, nereye gidiyoruz? ' sorularının da görmezden gelindiğini, daha önemlisi insanın varoluşunun anlamının ıskalandığını belirtmek gerekiyor
Kur'an diyor ki:
-Kendi kendine varolmadı insan
-İnsan yaratıldı
-Gelişini de kendisi belirlemiyor insanın, gidişini de, dünyada kalış süresini de 
-Bir Yaratıcı var
-İnsanın yaratılış hikmeti var
-İnsan, Yatarıcı'ya bakacak ve yaratılışın hikmetini anlamaya çalışacak
-Bunun için bilgiler göndermiş Yaratan Yaratılış misyonunu öğretecek önderler göndermiş
-Dünya geçici Dünya duruyor görünse bile insan geliyor ve gidiyor, yani insan en azından kendisinin geçici olduğunu anlayabilir
Kimileri itiraz ediyor:
-Kemiklerimiz toz olduktan sonra bile yeniden yaratılacak mıyız? Nasıl bir araya getirilir toz zerreleri?
Kur'an'da cevap veriliyor:
-Allah, insanı ilk önce nasıl hiç yokken yarattı ise, ikinci defa da yaratabilir Öyle ki, parmak uçlarını bile yeniden yaratabilir
Parmak uçları 
Hiçbir insanda birbirine benzemeyen, yani milyarlarca çeşitlenen parmak uçları 
Bir damlacık suya insanın kemiklerini, ellerini, ayaklarını, gözlerini, beynini, dilini, dudaklarını sığdıran Kudret neden yeniden yaratışa güç yetiremesin?
Kendi kudretinle kıyaslama Yaratıcıyı!
Sen insansın ve kendini ne kadar muktedir görürsen gör, sonunda serapa aczden ibaretsin 
Beyninde bir damar kopsa bambaşka bir varlığa dönüşüyorsun 
Hafızan silinse evladını, ananı, babanı tanımıyorsun
Her şeyin, her şeyin seni Yaratan'ın lütfuna bağlı
Ve Yaratan'ın kudreti sonsuz
Öyleyse kulak ver O'nun mesajına 
O (celle celalühu) diyor ki:
-Bir gün Bizim'le buluşacaksın Benim huzuruma geleceksin Bu kaçınılmaz Ve gerçek yurdun burası olacak Burada ebedi bir hayatla buluşacaksın Burada buluşacağın hayatı hazırla, burada seni mutlu kılacak hayatı 
Evet, işte böyle bir çağrı ile karşı karşıya insan 
Likaullah!
Allah ile buluşma anı  Yüce Huzurda durma anı
Buna inandıysan, yüreğin bu imanla itmi'nana erdiyse, o zaman, senin için yeni bir 'Dünya' başlamış demektir 'Sen' başka bir 'Sen', 'Dünya' başka bir 'Dünya' olmuş demektir
Dünyayı ve kendi hayatını, Rabbin huzuruna çıkacak arı - durulukta kılmaktır artık görev
Rabbin huzurunda en azından savunulabilecek bir hayat dosyası oluşturmaktır; daha güzeli, 'Rabbin rızasına kavuşmak'la, yüz ağartacak bir dosyadır, insanın yüreğini sevinçle, sürurla dolduracak bir dosyadır
Hani, ifade yerindeyse, o çağrıyı duyabilecek bir 'Dünya' götürmektir Huzur'a:
-Dünya sınavını verdin, kulluk sınavı idi o, o sınavı verdin, öyleyse kullarımın arasında yerini al ve gir cennetime 
'Likaullah - Allah ile buluşma', bir derin şuur halidir ki, insanın her davranışının damarında dolaşır Dünya ile sınırlı olmayan bir ufuk kazandırır insana, o ufka doğru, müstekim bir tarzda yürüme aşkı kazandırır
İslam'ın temel iman esaslarından biri olan 'Ahiret inancı', bir 'Likaullah' inancıdır Mahşer, insan soyunun toplanacağı büyük 'Likaullah' meydanıdır Ebedi hayatta 'yüzü kara çıkanlar'dan olmamak için, dünyada sanki 'Likaullah idraki - Allah'ın huzurunda imiş' gibi bir hayat disiplini oluşturmak gerekiyor 'Allah'ı görüyormuş gibi  Her ne kadar onu görmüyorsak da O'nun bizi gördüğü bilinci içinde  ' Yani 'Likaullah' ve 'İhsan kıvamı'nı içiçe geçirerek 
Ahmet TAŞGETİREN
|