Prof. Dr. Sinsi
|
Necip Fazildan İnciler
ESSELAMUN ALEYKÜM VE RAHMETULLAHİ VE BEREKATÜHÜ KARDEŞLERİM
ÜSTAD NECİP FAZILIN ŞİİR DERYASINA DALMAYA NE DERSİNİZ ?
BU FORUMDA ONUN, HER BİRİ KİTAPLARLA AÇIKLANABİLECEK EŞSİZ ŞİİRLERİNİ SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM
ONUN ŞİİR HAYATINDA EN ÖNEMLİ KİLOMETRE TAŞI OLAN ÇİLE ŞİİRİYLE BAŞLAMAK EN DOĞRUSU OLACAKTIR
BU VESİLEYLE MERHUMUN RUHUNA FATİHA OKUYALIM İNŞAALLAH RABBİM KENDİSİNİ ,SONSUZ MERHAMETİYLE KUŞATIR VE CENNETİNDE BARINDIRIR
SELAM VE MUHABBETLE
[big]ÇİLE[/big]
Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde 
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı
Ateşten zehrini tattım bu okun
Bir anda kül etti can elmasımı
Sanki burnum, değdi burnuna (yok) un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye
Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim
Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!
**************************
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe
Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?
Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük
Selâm, selâm sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük
Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!
Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak
Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle 
Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence
***************
Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık
Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehirli kıymık gibi, beynimde
Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?
Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir, eşyadan öksüz?
Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!
Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış
********************
Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin
Açıl susam açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mâverâ dede
Yandı sırça saray, ilâhî yapı,
Binbir âvizeyle uçsuz maddede
Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur
İçiçe mimarî, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!
Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu
Kaçır beni âhenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta
Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak 
(1939)
Necip Fazıl Kısakürek
|