08-02-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Abdullah El-Müzeni
Abdullah el-Müzeni (Zülbicâdeyn) radıyallahü anh
İslam Ordusu Salat-ü selam getirerek Tebük’e doğru yola çıkmıştı  Bu yolculukta bir genç sahabe var ki, o çok farklı Sürekli Sultanlar Sultanının yanında yakınında, ona dokunuyor, dokunmaya çalışıyor O, Abdullah el-Müzeni (Zülbicâdeyn) radıyallahü anh  HUMMAYA YAKALANMIŞTI! 
Tebük’e gelindi Çadırlar kuruldu Abdullah el-Müzeni radıyallahü anh mekanları aşa aşa Resûlullah Efendimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” çadırına ulaştı ve dedi ki:
“Yâ Resûlallah! Bir şey söyleyebilir miyim?” “Buyur” dedi Resûlullah Efendimiz “Anam babam sana feda olsun, şehadetim için dua eder misiniz ”
Resûlullah Efendimiz bakıyordu ve şöyle diyordu: “İn esâbetkel hummâ ve kateletke, fe inneke şehîdün ” (Eğer sana humma hastalığı bulaşsa ve bu hastalık seni öldürse, şehid olursun  )
Ertesi gün Zülbicâdeyn radıyallahü anhı gördüler Alnında ter vardı ve halsiz görünüyordu Sahabeden biri yaklaştı ve sordu: “Neyin var yâ Zülbicâdeyn?” “Ateşim var hastayım” dedi Titriyordu Resûlullah Efendimizin buyurdukları olmuştu; Humma hastalığına yakalanmıştı  
Tebük Gazvesi gecelerinden bir gece, askerlerin istirahate çekildiği bir saatte çadırlar arasında üç kişi, bir meşalenin ışığı altında bir cenazeyi taşıyorlardı Bunlar; Resulullah Efendimiz, hazreti Ebu Bekir ve hazreti Ömer idi Taşınan cenaze de Abdullah el-Müzeni Lakabı ile “Zülbicâdeyn” idi  
Bundan sonrasını Abdullah İbni Mes’ud radıyallahü anhtan dinleyelim:
“BEN ONDAN RAZIYIM”
“Uyku tutmamıştı Gecenin karanlığında, mücahidlerin çadır kurdukları sahanın bir köşesinde hareket eden bir ışık gördüm Kalktım; takip ettim Bir de ne göreyim: Resulullah Efendimiz, hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Ömer, Zülbicâdeyn’i taşıyorlar Bir yere geldiler; kabir kazdılar Resulullah kabre indi Ebu Bekir ve Ömer, cenazeyi Efendimize sunmak için hazırladılar Efendimiz; ‘Kardeşinizi bana doğru yaklaştırın!’ buyurdu; yaklaştırdılar Onu kucağına alan Resûlullah Efendimiz, yatacağı yere ve yöne yerleştirdikten sonra doğruldu ve; ‘Ya Rabbi! Ben, ondan razıyım, hep razı olarak geldim; sen de razı ol!’ diye dua etti İçim dolu dolu oldu Gıpta etmiştim O an; ne vardı, bu mezarın sahibi ben olaydım! Oraya bu şekilde ben defnedileydim, diye ne kadar temenni ettim  ”
|
|
|