Konu: Yûnus Emre
Yalnız Mesajı Göster

Yûnus Emre

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yûnus Emre




Yûnus Emre’nin şiirlerinden;

DOLAP

Benim adım dertli dolap,
Suyum akar yalap yalap,
Böyle emreylemiş Çalap,
Derdim vardır inilerim

Ben bir dağın ağacıyım,
Ne tatlıyım ne acıyım,
Ben Mevlâya duâcıyım,
Derdim vardır inilerim

Beni bir dağda buldular,
Kolum kanadım kırdılar,
Dolaba lâyık gördüler,
Derdim vardır inilerim

Dağdan kestiler bezenim,
Bozuldu türlü düzenim,
Ben bir usanmaz ozanım,
Derdim vardır inilerim

Şol dülgerler beni yondu,
Her âzâm yerine kondu,
Bu iniltim Hak'dan geldi,
Derdim vardır inilerim

Suyum alçaktan çekerim,
Dönüp yükseğe dökerim,
Görün beni neler çekerim,
Derdim vardır inilerim

Yûnus bunda gelen gülmez,
Kişi murâdına ermez,
Bu fânîde kimse kalmaz,
Derdim vardır inilerim

MEVLÂM

Dağlar ile taşlar ile,
Çağırayım Mevlâm seni
Seherlerde kuşlar ile,
Çağırayım Mevlâm seni

Sular dibinde mâhiyle,
Sahrâlarda âhû ile,
Abdal olup yâ Hû ile,
Çağırayım mevlâm seni

Gökyüzünde Îsâ ile,
Tûr Dağında Mûsâ ile,
Elindeki asâ ile,
Çağırayım Mevlâm seni

Yûnus okur diller ile,
Ol kumru bülbüller ile,
Hakkı seven kullar ile,
Çağırayım Mevlâm seni

HİÇ ÇÜRÜMEMİŞTİ

Ankara-Eskişehir demiryolunun kenarında bulunan türbesi, 1948’de yolun genişletilmesi için kaldırılmak istendi Fakat bir türlü bu işte muvaffak olunamadı Hattâ bir defâsında, döşenen rayların sökülüp, sekiz metre geriye atıldığı görüldü Bunun üzerine Yûnus Emre için bir türbe yapılıp, kabrinin oraya nakline karar verildi Yûnus Emre’nin yeni kabri, eskisinden 100 m kadar ileride bir tepecikte yapıldı Yeni kabrine taşıyacak beş kişilik heyet, kimseye haber vermeden ve hiçbir merâsim yapmadan çalışacaktı Karar verildiği üzere hareket edildi Yalnız ertesi gün, Yûnus Emre’nin çevresine dâvetsiz, ilânsız otuz binden fazla insan kalabalığı toplandı

Yûnus Emre’nin kabri îtinâ ile açıldı Bedeni, 700 seneden beri hiç bozulmamış bir hâlde, bir eli yüzünde, bir eli kalbinin üstünde, rahat bir şekilde uzanmış yatıyor görüldü Mübârek bedeni oradan alındı, tabuta kondu ve kalabalığın elleri üzerinde, 100 metrelik mesâfe tam üç saatte katedildi Yeni mezarına defnedildi Yûnus Emre’nin vasıyeti şu idi:

“Beni hocamın türbesinde, giriş yolu üzerine gömsünler!” Bundan murâdı, şeyhini ziyârete gelenlerin, kendisini çiğneyip de geçmeleriydi Bu, hocasına ne ölçüde bağlı olduğunu göstermektedir

İŞ HİZMETTE

Yûnus Emre, mânevî, bir işâret alarak,
Vardı Tapduk Emre'nin hizmetine koşarak

Otuz yıl hizmet edip, zannetti ki, kendinde,
İlerleme olmadı, mânevî âleminde

Üzüntüden kendini, atıverdi dağlara,
Baş açık, yalın ayak, dolaşırken bir ara,

Bir gün iki kişiye, rastladı birden bire,
Onları çok severek, dost oldu onlar ile

Yemek vakti gelince, duâ etti birisi,
O anda indi gökten, yemek dolu bir tepsi

Üçü de yiyip içip, şükrettiler Allah'a,
Akşam vakti öbürü, duâ etti bir daha

Yine aynı şekilde, bir tepsi indi gökten,
Öyle ki bu yemekler, nefisti ötekinden

Üçüncüde Yûnus'a dönerek o müminler;
"Sıra sende, şimdi de, sen duâ et" dediler

O zaman Yûnus Emre, kaldırdı ellerini,
Dedi ki: "Yâ İlâhî, mahcup eyleme beni

Onlar kimin ismiyle, duâ ettiler ise,
O zâtın hürmetine, bir sofra gönder bize"

Duâsı biter bitmez, baktılar biraz sonra,
İndi gökten bu sefer, daha büyük bir sofra

Dediler: "Ey arkadaş, nasıl oldu bu öyle,
Sen kimin hürmetine, duâ ettin ki böyle?"

Dedi ki: "Siz söyleyin, siz nasıl ederdiniz?
Siz kimin yüzü suyu, hürmetine derdiniz?"

Dediler: "Taptuk Emre, yanında hizmet yapan,
Yûnus'un hürmetine, istiyorduk her zaman"

Yûnus bunu duyunca, dergâha döndü yine,
Yattı Taptuk Emre'nin, kapısının önüne

O zaman hocasının, görmüyordu gözleri,
Evde, el yordamıyla, yürüyordu ekseri

Çıkıyorken, ayağı, takılınca bir şeye,
Dedi: "Bizim Yûnus mu, gelip yatmış eşiğe"

Ve elinden tutarak, kaldırdı onu yerden,
Yûnus, Yûnusluğunu, kazanmıştı o günden

Dağdan odun taşırdı, yıllarca o dergâha,
O mânevî kapıdan, ayrılmadı bir daha

Yûnus unutulmadı, yüzyıllar geçse bile,
Zîrâ hizmet etmişti, üstâdına zevk ile

1) Şakâyik-ı Nu’mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s78
2) Nefehât-ül-Üns; s691
3) Rehber Ansiklopedisi; c18, s224
4) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (50 Baskı) s1163
5) Faruk KTimurtaş, Yûnus Dîvânı
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c13, s157

Alıntı Yaparak Cevapla