Yalnız Mesajı Göster

İman Etmeyenler

Eski 08-01-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İman Etmeyenler




YÜZEYSEL VE BASİT DÜŞÜNÜRLER

Firavun dedi ki: “Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa’nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum” (Kasas Suresi, 38)
Dediler ki: “Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?” “Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması veya (ürünlerinden) yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi)?” Zulmedenler dedi ki: “Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” Bir bak; senin için nasıl örnekler verdiler de böylece saptılar Artık onlar hiç bir yol bulamazlar (Furkan Suresi, 7-9)
Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile Onlara bir iyilik dokunsa: “Bu, Allah’tandır” derler; onlara bir kötülük dokunsa: “Bu sendendir” derler De ki: “Tümü Allah’tandır” Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamaya çalışmıyorlar? (Nisa Suresi,78)
Her nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici olana mı (baş kaldırılır?) Onlar Allah’a ortaklar koştular De ki: “Bunları adlandırın (bakalım) Yoksa siz yeryüzünde bilmeyeceği bir şeyi O’na haber mi veriyorsunuz? Yoksa sözün zahirine (veya boş ve süslü olanına)mi (kanıyorsunuz)? Hayır, inkâr edenlere kendi hileli-düzenleri süslü-çekici gösterilmiştir ve onlar (doğru) yoldan alıkonulmuşlardır Allah, kimi saptırırsa, artık onun için hiç bir yol gösterici yoktur (Ra’d Suresi, 33)
Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler Ahiretten ise gafil olanlardır (Rum Suresi, 7)
BOŞ VE AMAÇSIZ ŞEYLERE DEĞER VERİRLER

İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün ‘boş ve amaçsız olanını’ satın alırlar İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır (Lokman Suresi, 6)
Hayır, onlar şüphe içindedirler; oynayıp-oyalanıyorlar (Duhan Suresi, 9)
İşte o gün, yalanlayanların vay haline, Ki onlar, ‘daldıkları saçma bir uğraşı’ içinde oynayan-oyalananlardır (Tur Suresi, 11-12)
Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp-oynasınlar, oyalansınlar (Mearic Suresi, 42)
“(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik” (Müddessir Suresi, 45)


NEFİS VE HEVALARINI İLAH EDİNİRLER

Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah’ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz? (Casiye Suresi, 23)
ŞEHVETLERİNE DÜŞKÜNDÜRLER

Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara ‘süslü ve çekici’ kılındı Bunlar, dünya hayatının metaıdır Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır (Al-i İmran Suresi, 14)
Sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp-uydular Böylece bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır (Meryem Suresi, 59)
Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister; şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler (Nisa Suresi, 27)
“Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz” (A’raf Suresi, 81)
“Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz? (Şuara Suresi, 165)
KORKU İÇİNDEDİRLER

Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Allah’a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız Onların barınma yerleri ateştir Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür (Al-i İmran Suresi, 151)
İMAN EDENLERDEN KAÇARLAR

Sanki onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler; Arslandan korkup-kaçmışlar (Müddessir Suresi, 50-51)
RUH HALLERİ SIKINTILIDIR

Allah’ı birleyen (Hanif)ler olarak, O’na (hiç bir) ortak koşmaksızın Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir (Hac Suresi, 31)
Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir (En’am Suresi, 125)
SÜREKLİ BİR ŞÜPHE VE ENDİŞE İÇİNDEDİRLER

Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki: “Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz” (İbrahim Suresi, 9)
Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O’dur Adı konulmuş ecel, O’nun katındadır Sonra siz (yine) kuşkuya kapılıyorsunuz (En'am, 2)
Dediler ki: “Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz” (Hud Suresi, 62)
İnkâr edenler ise, kıyamet-saati onlara apansız gelinceye veya kesintiye uğramış (akim, verimsiz) bir günün azabı onlara yetişinceye kadar ondan (Kur’an’dan) yana şüphe içinde sür-git kalacaklardır (Hac Suresi, 55)
HEMEN ÜMİTSİZLİĞE KAPILIRLAR

Andolsun, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip-alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür (Hud Suresi, 9)
İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır (İsra Suresi, 83)
Biz insanlara bir rahmet taddırdığımız zaman, onunla sevinirler; kendi ellerinin takdim ettiği dolayısıyla onlara bir kötülük isabet ettiğinde, hemen umutsuzluğa kapılırlar (Rum Suresi, 36)
KENDİ ARALARINDA BİLE ANLAŞMAZLIK İÇİNDEDİRLER

İnsanlar tek bir ümmetti Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan ‘azgınlık ve kıskançlıkları’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir (Bakara Suresi, 213)
Hayır; o inkâr edenler (boş) bir gurur ve bir parçalanma içindedirler (Sad Suresi, 2)
BİRBİRLERİNİ CEHENNEME SÜRÜKLERLER

Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak (En’am Suresi, 112)
Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler (Kasas Suresi, 41)
Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: “Andolsun Allah’a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz,” “Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk “Bizi suçlu-günahkarlardan başka saptıran olmadı” (Şuara Suresi, 96-99)
Kıyamet gününde kendi günahlarının tümünü ve bilgisizce saptırdıklarının günahlarının bir kısmını yüklenmeleri için Bak, ne kötü yük yükleniyorlar (Nahl Suresi, 25)
Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: “Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız Onlar bize tapıyor da değillerdi (Kasas Suresi, 63)
(O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: “Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık” Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir Ve onlar ateşten çıkacak değildirler (Bakara Suresi, 167)
(Allah) diyecek: “Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin” Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: “Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azab ver diyecekler (Allah da “Hepsi için kat kattır Ancak siz bilmezsiniz” diyecek (A’raf Suresi, 38)
MÜMİNLERİ İFTİRALARIYLA KARALAMAYA ÇALIŞIRLAR

Firavun kavminin önde gelenleri dediler ki: “Bu gerçekten bilgin bir büyücüdür”; “Sizi topraklarınızdan sürüp-çıkarmak istiyor Bu durumda ne buyuruyorsunuz?” (A’raf Suresi, 109-110)
“Hayır” dediler (Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır o bir şairdir Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin” (Enbiya Suresi, 5)
“O ise, yalnızca bir adam (insan)dır, Allah’a karşı yalan uydurmaktadır, bizler de ona inanacak değiliz” (Mü’minun Suresi, 38)
“Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır” (Kamer Suresi, 25)
İnkâr edenler dediler ki: “Bu (Kur’an) olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur” Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler (Furkan Suresi, 4)
KİBİRLİ VE ŞIMARIKTIRLAR

“Uzaklaşıp-kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün; çünkü sorguya çekileceksiniz” (Enbiya Suresi, 13)
Biz, yaşama biçimleriyle ‘refah içinde şımarıp azmış’ nice şehri yıkıma uğrattık İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir (Onlara) Varis olanlar biziz (Kasas Suresi, 58)
Gerçek şu ki, Karun, Musa'nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu Hani kavmi ona demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez" (Kasas Suresi, 76)
“Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun” (Zümer Suresi, 59)
ACİZLİKLERİNİ KABUL ETMEZLER

Ona: “Allah’tan kork” denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o (Bakara Suresi, 206)
“(Azabı) Tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun” “Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir” (Duhan Suresi, 49-50)
PİSTİRLER

Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar Eğer ihtiyaç içinde kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse sizi kendi fazlından zengin kılar Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Tevbe Suresi, 28)
NANKÖRDÜRLER

Böylece biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye Oysa onlar Rahman’a nankörlük ediyorlar De ki: “O, benim Rabbimdir, O’ndan başka ilah yoktur Ben O’na tevekkül ettim ve son dönüş O’nadır” (Ra’d Suresi, 30)
Sonra sizden zararı kaldırdığında, sizden bir grup (hemen) Rablerine şirk koşar; Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz (Nahl Suresi, 54-55)
Andolsun, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip-alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür (Hud Suresi, 9)
Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O’nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat
karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz İnsan pek nankördür (İsra Suresi, 67)
Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah’ın nimetini inkar mı ediyorlar? (Nahl Suresi, 72)
İnsana bir zarar dokunduğu zaman, bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki: “Bu, bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildi” Hayır; bu bir fitne (kendisini bir deneme)dir Ancak çoğu bilmiyorlar (Zümer Suresi, 49)
İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir (Yunus Suresi, 12)
YETİNMEYİ BİLMEZLER

Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak; Ki Ben ona, ‘alabildiğine geniş kapsamlı bir mal’ (servet) verdim Göz önünde-hazır çocuklar (verdim) Ve sayısız imkan ve fırsatları önüne serdim Sonra, daha arttırmam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur) (Müddessir Suresi, 11-15)
Çünkü senin Rabbin, gerçekten gözetleme yerindedir Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: “Rabbim bana ikram etti” der Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen: “Rabbim bana ihanet etti” der (Fecr Suresi, 14-16)
SÜREKLİ İSRAF EDERLER

Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür (İsra Suresi, 27)
CİMRİDİRLER

Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder (önerir)ler Allah’ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar Biz o kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır (Nisa Suresi, 37)
Yoksa onların mülk’ten bir payları mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara ‘çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu’ bile vermezlerdi (Nisa Suresi, 53)
De ki: “Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydınız, bu durumda harcama endişesiyle gerçekten (cimrilik edip elinizde) tutardınız İnsan pek cimridir (İsra Suresi, 100)


YOKSULLARA YARDIM ETMEZLER

Ve onlara: “Size Allah’ın rızık olarak verdiklerinden infak edin” denildiği zaman, o inkâr edenler iman edenlere dediler ki: “ Allah’ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz” (Yasin Suresi, 47)
“Yoksula yedirmezdik” (Müddessir Suresi, 44)
Dini yalanlayanı gördün mü? İşte yetimi itip-kakan Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur (Ma’un Suresi, 1-3)
Ve ‘ufacık bir yardımı (veya zekatı) da’ engellemektedirler (Ma’un Suresi, 7)
İNSANLARIN HAKLARINI YERLER

Yetimlere mallarını verin ve murdar olanla temiz olanı değiştirmeyin Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin Çünkü bu, büyük bir suçtur (Nisa Suresi, 2)
Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azab hazırlamışızdır (Nisa Suresi,161)
Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik Şuayb onlara Dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka ilahınız yoktur Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp-eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız” (A’raf Suresi, 85)
Eksik ölçüp tartanların vay haline, Ki onlar, insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler (Mütaffifin Suresi, 1-3)
“Ölçüyü tam tutun ve eksiltenlerden olmayın” “Dosdoğru olan terazi ile tartın” “İnsanların eşyasını değerden düşürüp-eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın” (Şuara Suresi, 181-183)
GÖSTERİŞ YAPMAYA MERAKLIDIRLAR

Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez (Bakara Suresi, 264)
Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah’ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır (Enfal Suresi,47)
MAL VE GÜÇLE ÖVÜNÜRLER

Ad (kavmin)e gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki: “Kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?” Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah’ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür Oysa onlar, bizim ayetlerimizi (bilerek) inkar ediyorlardı (Fussilet Suresi,15)
(İkisinden) Birinin başka ürün (veren yer)leri de vardı Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: “Ben, mal bakımından senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm” (Kehf Suresi, 34)
Firavun, kendi kavmi içinde bağırdı; dedi ki: “Ey kavmim, Mısır’ın mülkü ve şu altımda akmakta olan nehirler benim değil mi? Yine de görmeyecek misiniz?” “Yoksa ben, şundan daha hayırlı değil miyim ki o, aşağı (sınıftan) bir zavallı ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan (biri)dir” “Bu durumda (eğer doğruysa), üzerine altından bilezikler atılmalı ya da yakınında yer almış vaziyette onunla birlikte melekler gelmeli değil miydi?” (Zuhruf Suresi, 51-53)
SERVETLERİNE VE SAYILARINA ÇOK OLMASINA GÜVENİRLER

Ve: “Biz mallar ve evlatlar bakımından daha çoğunluktayız ve bir azaba uğratılacak da değiliz” de demişlerdir (Sebe Suresi, 35)
Firavun, kendi kavmi içinde bağırdı; dedi ki: “Ey kavmim, Mısır’ın mülkü ve şu altımda akmakta olan nehirler benim değil mi? Yine de görmeyecek misiniz?” (Zuhruf Suresi, 51)
Mal (servet) ve çocuklar sahibi oldu diye, Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: “(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır” diyen (Kalem Suresi, 14-15)
O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? O: “Yığınla mal tüketip-yok ettim” diyor (Beled Suresi, 5-6)
Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim’le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür” demişti; o da: “Ben de öldürür ve diriltirim” demişti (O zaman) İbrahim: “Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir” deyince, o inkârcı böylece afallayıp kalmıştı Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez (Bakara Suresi, 258)
(İkisinden) Birinin başka ürün (veren yer)leri de vardı Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: “Ben, mal bakımından senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm” (Kehf Suresi, 34)
(Mal, mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi ‘tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi’ “Öyle ki (bu,) mezarı ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü” (Tekasür Suresi, 1-2)
Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor (Hümeze, 3)
De ki: “Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va’dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir (Meryem Suresi, 75)
SADECE MALI VE GÜCÜ OLANA SAYGI DUYARLAR

Ve dediler ki: “Bu Kur’an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?” (Zuhruf Suresi, 31)
“Bağına girdiğin zaman, ‘Maşaallah, Allah’tan başka kuvvet yoktur’ demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan” (Kehf Suresi, 39)
Onlara peygamberleri dedi ki: “Allah size Talut’u (melik olarak) gönderdi” Onlar: “Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?” dediler O (şöyle) demişti: “Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniş olandır, bilendir” (Bakara Suresi, 247)
Firavun, kendi kavmi içinde bağırdı; dedi ki: “Ey kavmim, Mısır’ın mülkü ve şu altımda akmakta olan nehirler benim değil mi? Yine de görmeyecek misiniz?” (Zuhruf Suresi, 51)
“Yoksa ben, şundan daha hayırlı değil miyim ki o, aşağı (sınıftan) bir zavallı ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan (biri)dir” (Zuhruf Suresi, 52)
HAKLIDAN DEĞİL GÜÇLÜ GÖRDÜKLERİNDEN YANA OLURLAR

Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler ‘Kuvvet ve onuru (izzeti)’ onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, ‘bütün kuvvet ve onur,’ Allah’ındır (Nisa Suresi,139)
Sonunda Musa’ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı (Yunus Suresi, 83)
BİRBİRLERİNİ DOST VE SIRDAŞ EDİNİRLER

İnkâr edenler birbirlerinin velileridir Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur (Enfal Suresi, 73)
AYNI SÖZLERİ SÖYLEYEREK SAPARLAR

İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: “Büyücü ve cinlenmiş” demişlerdir Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, ‘azgın ve taşkın (tağiy)’ bir kavimdirler (Zariyat Suresi, 52-53)
Hayır; onlar, geçmiştekilerin söylediklerinin benzerini söylediler (Mü’minun Suresi, 81)
ŞEYTANIN DOSTLARIDIRLAR

İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır (Nisa Suresi,76)
ANCAK BİRBİRLERİYLE EVLENEBİLİRLER

Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara; iyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara (yaraşır) Bunlar, onların demekte olduklarından uzaktırlar Bunlar için bir bağışlanma ve kerim (üstün) bir rızık vardır (Nur Suresi, 26)
KADINLARA DEĞER VERMEZLER

Ve Allah’a kızlar isnad ediyorlar, (haşa) O yücedir Hoşlandıkları (erkek çocuklar) da kendilerinindir Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir; onu aşağılanarak tutacak mı, yoksa toprağa gömecek mi? Bak, verdikleri hüküm ne kötüdür? (Nahl Suresi, 57-59)
Yoksa O, yarattıklarından kızları (kendine) edindi ve erkekleri size mi ayırdı? Oysa onlardan biri, O, Rahman (olan Allah) için verdiği örnek ile (kız çocuğunun doğumuyla) müjdelendiği zaman, yüzü simsiyah kesilmiş olarak kahrından yutkundukça yutkunur Onlar, süs içinde büyütülüp de mücadelede açık olmayan (kızlar)ı mı (Allah’a yakıştırıyorlar)? (Zuhruf Suresi, 16-18)
DÜNYADAKİ TÜM UĞRAŞILARI BOŞA GİDECEKTİR

De ki: “Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?” “Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar” İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız (Kehf Suresi, 103-105)
Onların bu dünya hayatındaki harcamaları kendi nefislerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinine isabet eden kavurucu soğukluktaki bir rüzgara benzer ki onu (ekini) helak etmiştir Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler (Al-i İmran Suresi, 117)
Kim dünya hayatını ve onun çekiciliğini isterse, onlara yapıp ettiklerini onda tastamam öderiz ve onlar bunda hiç bir eksikliğe uğratılmazlar İşte bunların, ahirette kendileri için ateşten başkası yoktur Onların onda (dünyada) bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve yapmakta oldukları şeyler de geçersiz olmuştur (Hud Suresi, 15-16)
DÜNYADA DA AHİRETTE DE AZAPLANDIRILACAKLARDIR

Dünya hayatında onlar için bir azab vardır, ahiretin azabı ise daha zorludur Onları Allah’tan (kurtaracak) hiç bir koruyucu da yoktur (Ra’d Suresi, 34)
Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı (Nazi’at Suresi, 25)

"Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın"

(Bakara Suresi, 32)



Alıntı Yaparak Cevapla