Prof. Dr. Sinsi
|
İnsanın Yaratılışı:
e İnsanla şeytan arasındaki ilişkiler
Yüce Rabbim buyuruyor: “
Ben cinleri ve insanları,
ancak bana kulluk etsinler diye yarattım ” (Zariyat
Sur /56) İnsan topraktan, cinler de ateşten yaratılmıştır
Şeytan da, cin toplumundan bir gruptur Belirgin özelliği
ise, Allah’ın emirlerine uymayıp kötülük işlemeye meyilli
bir tutum içinde bulunmasıdır Şeytanlar neden insanlarla
uğraşıp kötü yola yönelmesini ister? Kuran’daki açıklamaya
göre, Allah Hz Âdem’i yarattığı zaman melek ve şeytana
Âdem’e secde yapmalarını emretti; melekler emri yerine
getirdikleri halde şeytan secde yapmaktan kaçındı Şeytana
neden secde yapmadığı sorulduğunda, Hz Âdem’i
topraktan, kendisini ise ateşten yarattığını belirtip büyüklük
kibrine kapıldı Bu tutumundan dolayı huzurdan kovuldu; o
da Allah’tan dilekte bulunup kıyamete kadar insanoğlunu
Allah’ın yolundan caydırabilmesi için izin aldı Bu olay
üzerine şeytan da Cennetten çıkarılıp dünyaya indirildi
Madem ki dünya yaşamında da şeytandan kurtuluş
yok; devamlı çevremizde ve zaman zaman da – Hz
Peygamberimizin öğretisine göre (Buharı, İtikaf: 11) – insan
vücudunda kanın deveranı gibi dolaştığına göre istenmeyen
bu yoldaşı çok iyi tanımamız gerekir Gözle görülmeyen
elle tutulmayan, ancak çoğu kişinin düşüncesinde taht kuran
bu yaratık hakkında nereden doğru bilgi edinebiliriz?
Şüphesiz ki, şeytanı en çok tanıyan, ancak onu yaratandır
Öyleyse kartvizitini okumaya çalışalım; bakalım Yüce
Rabbim nasıl tanıtıyor ve onun düşmanlığını önlemek için
neler yapmamız gerektiğini tavsiye ediyor:
Kuran’a göre şeytan, insana düşmandır (Fatır
Sur /5) İnsanı saptırır (Kasas Sur /15), aldatır ve vesvese
verir (Nas Sur /1-4) İnsanları doğru yoldan ayırmak için her
türlü çareye başvurur Aldatıcı (Lokman Sur /33) özelliği ile
insanları kışkırtır, unutturur, fitne ve fesadı körükler,
korkutur ve yalan konuşturur Buna karşın şeytanın,
inananlara ve Allah’a sığınanlara karşı hiçbir gücü yoktur
(Nahl Sur /39) Onun gücü sadece kendisini dost tutanlara
ve Allah’a ortak koşanlaradır (Nahl Sur /100) Öyleyse
şeytanın etkisini önlemek için, Allah’a güvenip dayanmak
ve sık sık Felâk ve Nas surelerini okumak; atılacak her
adımda aklı nefsin önünde tutmak gerekecektir
Şeytan derken akla, cin şeytanı gelir Hâlbuki bir de
insan şeytanları vardır Bunun varlığını da Kuran’ın Nas
Suresi’nde Yüce Allah bildiriyor Cin şeytanın aksine, elle
tutulur gözle görülür, söyledikleri işitilir, fakat tanınması
her zaman kolay olmaz Ancak, başkalarını aldatıp kural dışı
yöne çekince kendisini ele verir Cin şeytanı gibi kişiye
vesvese verir, öfkesini artırır, başkalarına karşı kışkırtır,
ibadet yapmasını caydırır, iyilik yapmasını önler, bağış
yapmasına karşı çıkar, çeşitli söz ve davranışlarıyla haram
olan şeyi helâl gösterip günah işlemesine aracı olur Neden
böyle denirse, çünkü bu tip insanlar cin şeytanının kontrolü
ve yaptırımı altındadır Nefis gücü, akıl ve iradesinin önüne
geçip söz sahibi olmuştur Ancak böyle hareket ederlerse
huzur bulurlar
Sözün özü, insan şeytanları daha çok tehlikeli ve
etkilidir Dikkat edilirse kötü alışkanlık hep arkadaş
çevresinde edinilmektedir Sigara, alkol ve uyuşturucu
alışkanlığı gibi  Cin şeytanının insanoğluna düşman oluşu
Hz Âdem’den dolayı Cennetten ve huzurdan kovulmuş
olmasından kaynaklanmaktadır Bu madalyanın bir yüzü;
diğer yüzünü çevirip başka gerçekleri görmeye çalışalım:
İnsan yaratılışındaki özellik itibariyle melek ve
şeytandan farklı bir yapıdadır Melek, iyilik, dürüstlük,
güzel davranış sembolünü temsil eder Şeytan ise, kötülük
ve düşmanlık karakterini yansıtır İnsan ise yaratılışında her
iki davranışı yapabilecek özellikleri taşır Şöyle ki, Allah
insana, akıl, zekâ, irade gücü ile beraber beş duyu organını
vererek yaşam mücadelesini kolaylaştırmıştır Ayrıca
peygamberler aracılığıyla da neyin iyi (helâl), neyin kötü
(haram) olduğunu açıklayarak doğru yolu göstermiştir
Ancak, bu olumlu olanakların karşısına nefsini çıkararak
şeytanın yanıltmasına zemin hazırlamıştır Niçin böyle bir
yol seçilmiştir diye kendimizi sorgularsak, ulaşılacak sonuç,
yaratılış gerekçesini belirleyen ilâhi irade olacaktır
Buradaki amaç, yaratana kulluk (ibadet) yapmak olduğuna
göre, her türlü kolaylığın sağlandığı dünya ortamında özgür
olarak yaşayıp aklının erdiği, iradesinin gerçekleştirdiği
yaşam tarzı süresince Rabbine ne ölçüde kulluk görevini
yerine getirip getirmediğinin belirlenmesidir Allah’a kulluk
denince, O’nun emir ve yasaklarına koşulsuz uyulması,
yapılan samimi ibadetlerle saygıya dayalı bağlılığın
gösterilmesi, anlaşılmalıdır
Dünya yaşamında her şey zıddı ile yaratılmıştır
Yaratan Allah olduğuna göre, tabiî ki bunun da geçerli ve
değişmez bir nedeni olacaktır Örneğin iyilik-kötülük,
gündüz- gece, beyaz- siyah, düz yol- eğri yol, varlıkyokluk,
açlık- tokluk biri diğerini gerekli kılan veya
farklılığını ortaya koyan değer ölçüleri gibi Böyle bir ölçü
insan yaşam tarzı ve davranış biçimi için de geçerlidir Salih
amel- kötü amel, edepli- edepsiz, cömert- cimri, gibi  
Nitekim Yüce Rabbim buyuruyor:
“Hanginizin ameli( ibadet ve davranış biçimi) daha
güzeldir diye sizi imtihan yapmak üzere ölümü ve hayatı
yaratan O’dur ”
(Mülk Sur/2)
Demek ki insanoğlu, reşit yaştan itibaren ölünceye
kadar ki yaşam süresince, kimin amelinin daha güzel
olduğunun belirlenmesi yönünden devamlı bir sınav
geçirmektedir Önüne konan ölçülere göre, yaşamının her
aşamasında, hareket tarzının hangisinin doğru, hangisinin
yanlış olduğunu belirleme imkân ve kabiliyeti de kendisine
verilmiştir Artık, bundan sonra kişiye düşen görev, akıl ve
iradesini serbestçe kullanıp yararına en uygun olanını
seçmesidir Buna karşın şeytanın etkisindeki nefsin de,
kişinin tercihini yanlış yöne çekme gayreti güçlendirilmiştir
Yani akıl ile nefis, öne geçme mücadelesini sürdürecektir
İşte sınav da bu aşamada başlar İmtihanını başarı ile
sonuçlandıran, diğer bir ifadeyle aklını kullanıp belirlenmiş
kurallar içerisinde Yaratan’ına yönelen, gerçek bir mümin,
Cennet ödülüne namzet kişi olacaktır Şeytanın vesvesesini
çözüm yolu kabul edip tercihini yanlış yönde kullanan kişi
de, Yüce Rabbinin isteklerine uymadığı için hem sınavını
kaybetmiş ve hem de kendini ateşe atmış olacaktır
Süleyman GÜNVER
|