Yalnız Mesajı Göster

Güzel Ve Kötü Ahlâk

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güzel Ve Kötü Ahlâk




TEVAZU AHLÂKI

Bir cümle ile söyleyecek olursak, mütevazı' kimse Al-lahu Teâlâ'nın ahlâkı ile ahlâklanmış kimsedir Bu ona âhirette şeref olarak yeter Hz Peygamberin (sav) şu sözü bunu ifade etmektedir:
"Kim Allah için tevazu gösterirse, Allah onu yükseltir"74
Tevazu, insanın iradeli olarak yaptığı işlerde kendisini ifrat ve tefritten korumasıdır Bu haldeki kimse, ne kibirlenir ne de kendisini rezil rüsv (sav) eder
Tevazünün aslı, kulun kolayca hakka boyun eğmesi, ona kulak vermesi ve hak karşısında nefsini zelil etmesidir Hak deyince Allahu Teâlâ ve O'nun emri kastedilir
Tevazünün son noktası; kulun, yüce Allah'ın her işteki hikmetini ve tek yaratıcı olduğunu bildiği için, övüldü-
74 Müslim, "Birr", 19; Tirmizî, "Birr", 81; ibn Mâce, "Zühd", 16; Dâri-mî, "Zekât", 35
günde bir zillet hali hissetmemesi, kötülendiğinde de kalbinde bir acı ve sıkıntı duymamasıdır Çünkü kul, efendisinin önünde bir zillet hali hissetmez Bu, muvah-hidlerin (her şeyde yüce Allah'ın tek tasarruf sahibi olduğunu görenlerin) yoludur Zira, tevazu sahibi, nefsim de bir kıymet gördüğü için onu alçaltır; tevhid ehli ise, nefsinde bir kıymet görmez ki, tevazu ile uğraşsın
Şu halde tevazu sahibi, ihtiyarî olarak yaptığı işlerinde kontrolü elinde tutar; kibre girmediği gibi zillete de düşmez Bazan iradesi dışında zillet haline düştüğü olsa da bu devamlı değildir
Velîlerin yolu, başına gelen her şeye rıza göstermek ve ondan bir lezzet almaktır; çünkü her iş, yüce Allah'ın ilmi ve iradesi ile meydana gelmektedir Bu durumda o, Allahu Teâlâ'nın hükmüne ve güzel işine nazar eder, halindeki kusurundan dolayı kendinde bir zillet hali hissetmez Zillet halini hisseden ancak, kibirli, cahil ve ilâhî fiillere bakışında kusurlu kimselerdir Bu kimselerin zillet hali arttıkça, kibirleri de artar; çünkü onlar zillete tevazu derler, tevazuyu yüksek bir hal görürler ve onunla kibirlenip kendilerini beğenirler
Allahu Teâlâ'yı tanıyan ariflere gelince; onlar kâinatta Allah'tan başka kimseyi görmezler ve O'nun hiçbir hükmünü beğenmemezlik etmezler Aksine, kâinatta her ne oluyorsa onu, kendilerine yapılan ilâhî ikramların bir alâmeti görürler
İmamlardan biri (rah) bu konuya şöyle işaret etmiştir Marifet ancak, zillet hali kendilerinin ayrılmaz bir sıfatı olan mütevazı kimselerin kalbinde bulunur Onlar, devamlı
Allahu Teâlâ'nın kudretini müşahede eder ve ilâhî nazar altında olduklarını bilerek hareket ederler Eğer onlar, semaya yükseltilseler, nefislerinde bir kemâlâtla-rı artmaz; şayet en aşağı derecelere indirilseler, bunu da kendileri için bir noksanlık görmezler Çünkü onlar, gerçek kemâlatm Allahu Teâlâ'nın hükmettiği işlerde ve kendilerinde gerçekleştirdiği şeyde olduğunu bildiklerinden, kendi irade ve tercihlerini terketmişlerdir Birde onlar, bu hallerini korudukları sürece devamlı Allahu Te-âlâ'ya yaklaşmakta ve daha fazla ilâhî lutuflara ulaşmaktadırlar Bu, mukarrebîn makamındaki ariflerin rüt-besidir
Salihlere gelince, onların tevazusu, nefislerini ve rab-lerini tanıdıkları ölçüdedir
Tevazünün alâmeti, kendisine hak olan bir şey emre-dildiği zaman burun büküp onu beğenmemezlik yapmamaktır Eğer nefsinde hakka karşı böyle bir duygu varsa, o hakkı kabulde kibirlenen bir kimsedir Bu, büyük bir günahtır
Allahu Teâlâ en iyisini bilir

İmam Gazali

Alıntı Yaparak Cevapla