08-02-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -28- Meclis
Ey evlat! Allah yoluna girmek için iman sahibi olman lâzım Orada sebat için de ikana sahip olmalısın
Bu yola girmek istediğin zaman evvelâ dış varlığını korumak için örtüye, iç âlemini esirgemek için de imana muhtaçsın Mekke -Hac- yoluna gitmek böyle değildir Oraya gitmek için iman sahibi olmak, sonra para saklamak için çanta gerek Anlatmak istediğim yol, dış varlık için örtü, iç varlık için de iman ister Bu yolun hem önü, hem de sonu vardır Başka yollara benzemez
Süfyan-ı Sevrî'yi anlatırlar: İlme başladığı sıralarda, cebinde bir para çantası taşırdı İçinde beş yüz altını vardı Bir taraftan ilme çalışır, bir taraftan da muhtaçlara dağıtırdı Parayı severdi Ara sıra elini para çantasının üzerine koyar, şöyle derdi: “Sen olmasaydın bizi ezmeye çalışırlardı ” İlmi bitirip irfan sahibi olduktan sonra, paraya kıymet vermedi Elinde ne varsa hepsini muhtaçlara dağıttı, pişmanlık duymadı Ve şunları söyledi: “Gökleri demir kaplasa da yağmur yağmasa, yer taş olsa da bitkisi bitmese, yine de rızık hususunda üzüntü duymam Şayet bir talepte bulunursam, imanım yok olur ”
İmanın kuvvet buluncaya kadar çalış ve sebeplere yapış Sonra sebepleri bırak, onları Yaratan'a koş Peygamberler çalıştılar, borç ettiler, sebeplere yapıştılar Bunları ilk zamanlarda yaptılar Sonra tevekkül ettiler Çalışmakla tevekkülü birleştirdiler Her şeyin bir ilki, bir de sonu olur Yolun bir dışı, bir de içi vardır
Ey mahrum, çalışmayı bırakma Tevekkülü de elde et İnsanların elindekine göz dikersen iman sahibi olamazsın Kudret sahibinin nimetlerini bilmemezlik olur Allah sana darılır, öz varlığından uzaklara atar Çalışmayı bırakıp halkın vereceği küçük şeyleri ummak âfet sayılır
Süleyman Peygamber mülkünden uzaklara atıldığı zaman, Allah bir çok şeyle onu iptilâ etmişti Onlar arasında, kullardan bir şey talep etmek de vardı
Süleyman Peygamber, kendi diyarında iken çalışır, yerdi Uzaklara atılınca rızık yolları ceza olarak başka taraftan verilmeye başlandı
Allah yolcularının darlığı geçmez Sancıları dinmez Gözleri aydın olmaz Musibetleri eksik olmaz; ta Hak Teâlâ'ya kavuşuncaya kadar Hak Teâlâ'ya kavuşmaları iki yönden olur: Biri dünyada, öbürü âhirette Kalp ve sır âlemi ile dünyada Hakk'a vasıl olan azdır Âhirette bütün varlıkları ile O'na kavuşurlar Kavuşan rahat ve huzura erer Ama önceleri, ağlamakla sızlamakla geçer
Ey evlat! Nefsine helâl yedir Temiz lokma aldır Onun kibrine sebep olan haramı aldırma; sonra kibirli olur Kendini beğenir, edebini bozar
Allah'ım, Zâtını bize bildir ki, seni öyle bilelim Âmin!
|
|
|