08-02-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kur’An İnsanı Nasıl Terbiye Eder?
Terbiyeden ve Eğitimden Vazgeçmemek :
“Şimdi sen Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma Hani O içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmamış olsaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda atılmış olacaktı” (Kalem- 48-49)
Terbiye süreci zor ve zahmetlidir Bazen, kendimizi terbiye sürecinde yol almış olsak bile, etrafınızı terbiye etmeniz zor hatta bazen imkânsız gibidir İnsan böylesi bir durumda umutsuzluğa ve karamsarlığa düşmeden yolunu sabırla ve istikrarla, Hz Nuh (a s)’un kararlılığıyla sürdürmelidir Rahman’ın bizden beklediği de budur
“Allah’a söz vermişlerdi; Allah’a verilen söz ise (ağır bir) sorumluluktur” (Ahzâb- 15)
“Müminlerden öyle adamlar vardır ki Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimide beklemektedirler Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini-özlerini) değiştirmediler” (Ahzâb- 23)
İman ettiğini söylemek, Rahman’a bir çeşit ağır bir söz vermektir Söz vermek zihin ve kalb işidir İnsan haklılığına ve gerekliliğine inandığı bir sözü verir Ancak insan çoğu kere söz verdiği zamanki hali üzere kalmaz Çünkü insan yaşarken hayatına birçok yabancı tasavvurlar akar Önce bunlara dönüp bakmaz Ancak onlar hayatına akmaya tüm hızıyla devam eder Önceleri pek itibar etmediği bu düşüncelere, sonraları acaba diyerek yaklaşır İşte değişimin ilk başlangıç yeri burasıdır İnsan bunu zihninde pek önemsemez ancak burası önemli kırılma noktasıdır Çükü zihin batılın haklı olabileceğine bir inanmaya başladığında artık kendisi olmaktan uzaklaşmaya başlamıştır Geri dönülmesi kolay olmayan bir yola yavaş yavaş girilmiş demektir
Rahman, insanın inancının gelişmeye açık, ancak olumsuz değişmeye kapalı olmasını ister
Rahman, kendisine verilen sözlere sadakat göstermemizi ister
Rahman bizim kendimizi başıboş bırakmamamızı ister İnsan tüm bunları ancak İlahi hedeflerde ısrar, şartlara göre şekil değiştirmeme anlayışı ile ve koplekslerinden kurtulduğunda başarabilir Çünkü kompleksler bozulmaların ana kaynağıdır
Kompleksler ve kişisel zaaflarımız, şahsi çukurlar ya da fazlalıklarımızdır İnsan bunları, kendisine dikkatli bir şekilde bakınca görebilir Ancak gördüğü ve fark ettiği hastalıklarını örtmemeli, aksine üzerine gitmelidir Üzerine gidilmemiş her sorun daha çok büyür, adeta bizi bir sarmaşık gibi sarar İşte şeytanın en çok sevdiği hal de budur: Kendisini bırakmış, nefsine hayır demeyen insan
Rahman bizi Kitab’ına sımsıkı sarılarak yaşayanlardan eylesin
Ayakları ve kalbleri O’nun (cc) yolunda sabit olanlardan eylesin Âmin!
Temizlenip arınmak, terbiye sürecinin başlangıcıdır Bir insanı önce ailesi, sonra çevresi, daha sonra da (eğer yapabilirse) kendisi terbiye eder
İdeal olan, insanı yaratanının terbiye etmesidir Bu da, O’nun bize indirdiği Kur’an’a yönelmekle olur
Kur’an’ın her âyetinin mutlaka insanı onaran ve terbiye eden bir yönü vardır Çünkü bu kitap mutlak mürebbi tarafından insanın terbiye edilmesi için indirilmiştir
Bizi yaratan ve bizi her şeyimizle en iyi tanıyan ‘O’ olduğuna göre O’nun Kitabı ve O’nun güzel Rasulü’nün sünnetleri bizi terbiye etmelidir
Terbiye süreci dikkate alınarak aşama aşama indirilen Kur’an, önce bir konuya dikkat çeker, sonra izah eder, sonra emreder veya yasaklar
Bozulmaların ana kaynağı olan kompleks ve zaaflarımız, şahsi çukurlarımız ya da fazlalıklarımızdır İnsan bunları, kendisine dikkatli bir şekilde bakınca görebilir
|
|
|