Yalnız Mesajı Göster

Efendimiz (Sav)'İn Tevazuu

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efendimiz (Sav)'İn Tevazuu




O gün, değişik kabile ve kavimler, içlerinden çıkan şair ve muhariplerle övündüğü ve bunları birer gurur vesilesi yaptıkları bir dönemde, Allah Resülü'nün bu sözleri, mahviyet ve tevazu adına çok mühimdir O ki, bir şair, bir muharip değildir O, Kainatın Efendisi ve son peygamberdir Buna rağmen, kavim ve kabilesine, Allah (cc) huzurunda bir şey yapamayacağını söyleyerek, (onların), "Nebî bizden çıktı", deyip kendilerini başkalarından üstün görme ihtimalini, daha işin başında söküp atıyor ve onlara sorumluluklarını hatırlatıyordu
Kendisine en uzak kabile ve oymaktan başlayıp tedelli yoluyla en yakınlarına geldi ve: "Ey Allah Resülü'nün halası, sen de nefsini Allah (cc)'tan satın almaya bak, zira ahirette senin adına da bir şey yapamam!"461 buyurdu
O Safiyye (ranha) ki, Hz Hamza (ra)'ın kız kardeşiydi Uhud'da Hamza (ra) şehid olunca, kardeşini görmek istemiş, Allah Resülü de, dayanamaz diye mani olmaya çalışmış; fakat bu yiğit kadın, Allah'a ulaşmış bir ruhu görmek için mi, hınçla bilenmek için mi gitmiş o paramparça olmuş cesedi doya doya seyretmişti evet güçlü ve iradeli bir kadındı Ancak bir erkek O'nun kadar metin olabilirdi Safıyye (ranha) ki, Allah Resülü'nün "Havarim" dediği Zübeyr (ra)'in de anasıydı462 Safiyye (ranha) ki, zalim Haccac'a karşı Ka'be'yi müdafaa ederken, asılmak suretiyle şehid olan Abdullah b Zübeyr'in babaannesiydi 463 Ve bütün bunlardan öte, o Safıyye (ranha) ki, Allah (cc) Resülü'nün öz halasıydı Buna rağmen İki Cihan Serveri, ona da böyle diyordu
Evet, Allah Resülü bır temkîn, tedbir ve denge insanıydı; bazı kendini bilmezlerin yaptığı gibi, ahirette herkese el uzatabileceğini söylemiyordu Hatta el uzatacağını söyleyemedikleri arasında, kendi kızı, ciğerparesi, peygamberlik günlerinin tek gönül meyvesi, Hz Fatıma (ranha) da vardı ve işte şimdi de ona da aynı şeyleri söylüyordu:
"Ey Muhammed (sav)'in kızı Fatıma! (Sen de nefsini Allah (cc)'tan satın al); zira ahirette senin adına da bir şey yapamam"464
O Fatıma (ranha) ki, gözüne ve hayaline hiçbir günah girmeden, Hz Ali (ra) ile evlenmişti Zaten yaşı 25 olmadan da vefat edip gitmişti Arkadan gelen bütün evliya, asfiya onun nurlu neslinin semeresiydi O ki, sağnak sağnak vahiy yağan Nebî evinde yetişmişti O ki, Allah Resülü, onun hakkında "Fatıma benden bir parçadır"465 buyurmuştu Ve yine o ki, cennet kadınlarının efendisi olduğu bildiriliyordu 466 Ama ona da Allah Resülü, evet bu Fatıma (ranha)'ya da "Kendini Allah'tan satın almaya bak! Nefsinin ipoteğini çözdürmeye çalış!" diyordu
Hayatını bu ölçüler içinde geçiren, Allah (cc)'a karşı edep ve saygıda zerre kadar kusur etmeyen ve kendisini, büyüklüğünün alameti olarak, bir "hiç" gören ve amellerine bel bağlamayan bu Zahidler Zahidi, bu insanların Allah'tan en çok korkanı ve bu, ahiretin ne demek olduğunu herkesten iyi bilen zat, hiç imkan ve ihtimal var mı ki, günah işlesin, inhiraf etsin, çizgisini kaybetsin! Sonsuz defa haşa! (Prizma 3, 485)

Ve O'nun Tevazuu

O'nun mahviyet ve tevazuu da, fetanetinin ayrı bir buudu olarak yıldız gibi parlamaktadır O, şöhreti artıp herkes tarafından kabul edildikçe, mahviyeti daha da derinleşmiştir Tevazu ve mahviyet adeta O'nunla beraber doğmuş gibiydi ömrünün sonuna kadar da gelişerek devam etti "Kim tevazu ederse Allah onu yüceltir" 432 diyen ve dediğini en iyi şekilde tatbik ve temsil eden Hz Muhammed Aleyhisselam'dır
O, her zaman kendisini insanlardan herhangi bir insan olarak görmüş ve hiçbir zaman, kendini onlardan ayrı tutmamıştır şeklinde Hz Ali'ye isnat edilen hoş bir söz vardır ki, O, hayatını hep o çizgide sürdürmüş ve insanlardan bir insan olarak kalmaya fevkalade özen göstermiştir
Evet, dünyevî makam ve mansıplar insanı şımartmamalı ve ona kendini unutturmamalıdır İnsan, kral da olabilir kır bekçisi de Bunlar, insan olmakta müşterektir Öyleyse bir insanın üzerine aldığı mükellefiyetin keyfiyeti, onu bir başka varlık haline getiremez Dolayısıyla da insan, her zaman ve zeminde kendisini insanlardan bir insan olarak kabul etmelidir
Eğer demokrasi denilen sistem, bazılarının kabul ettiği gibi, yeryüzünde en zirve bir sistem ise, İslam bu zirveyi hem de asırlar önce yakalamıştır Fakat biz, İslam’ın demokratik bir sistem olduğu düşüncesine karşıyız
İşte sistemin mükemmeliyetini gösteren içtimaîde bazı kesitler:
Hz Ali, bir zimmî ile muhakeme olmak için mahkemeye geldiğinde Kadı Şüreyh, oturması için ona yer gösterir Hz Ali kaşlarını çatarak bu teklifi reddeder Zira hasmı ayakta beklerken o oturamaz Düşünün ki, o gün Hz Ali, büyük bir devletin halifesi, yani, devlet reisidir433
Allah Rasülü hayatla kaynaşmış, bir fıtrat insanı olmuştu Çok kere O'nun meclisine ilk gelenler, Peygamberin kim olduğunu bilemezler; ancak sahabinin tavırlarıyla veya O konuşmaya başlayınca,
Allah Rasulü olduğunu fark edebilirlerdi Hicret esnasında, Medinelilerden o güne kadar Allah Rasulünü görmemiş olanların pek çoğu o gün, Ebu Bekir'in elini öpmeye koşmuşlardı Yani, onu Allah Rasulü sanmışlardı Ancak o, eline bir yelpaze alıp Efendimizi serinletmeye başlayınca, Allah Rasulü'nün kim olduğu anlaşılmıştı Böyle olmuştu Zira Allah Rasulü kendisini Ebu Bekir'den ayıran herhangi bir davranışta bulunmuyordu434
Mekke'yi fethedip şehre girerken nasıl bir mahviyete büründüğü dillere destan Biniti üzerinde o denli iki büklüm idi ki, neredeyse başı bindiği hayvanın eğer kaşına değecekti, O şanlı Nebi, o şanlı beldeye işte böyle bir mahviyet ruhuyla girmişti 435
Hz Aişe Validemiz'den rivayet edilen bir hadis bize şunları anlatır: "Allah Rasulü evinde, herhangi bir insan gibi davranırdı Kendi elbisesini yamar, ayakkabılarını tamir eder ve ev işlerinde hanımlarına yardımda bulunurdu"436 O, bunları yaptığı sırada, O'nun adı cihanın dört bir yanında anılıyor; herkes O'ndan ve getirdiği dinden bahsediyorduO zamanını öyle ayarlamıştı ki, bu kadar mühim sorumlulukları arasında, bu gibi işlere de fırsat bulabiliyordu O, her güzel hasletin zirvesinde oturmaya layıktı, ve öyle de oldu(Sonsuz nur 1, -428)

Alıntı Yaparak Cevapla