Prof. Dr. Sinsi
|
Asr-İ Saadette Kölelik Ve Cariyelik
Üçüncü Bölüm
KÖLELİĞİN SONA ERMESİ
İslâm, Tevrc gibi kölelik kurumunu tanımıştı Ancak, Tevrat'ta kölelerin azat edilmesi hakkında bir tek kelime, söylenmezken, îslâm öyle hukukî ve dinî tedbirler almıştır ki bunlar sayesinde kölelik fiilen ilga edilmiş olmaktadır Bütün dünyada köleliğin yaygın olduğu bir çağda, harplerde esir alman müslümanlarm düşman tarafından köleleştirildiği bir devir de tek yanlı bir tasarrufla köleliği kaldırdım demenin pratik bir değeri olamaz Hz Peygamber bu konuda iki kaideyi koydu:
1) îslâm ordugahına veya ülkesine sığman kölenin hürleşme-si,
2) Efendisinden çocuk sahibi olan cariyenin, daha önce azat edilmemişse, onun ölümüyle hürleşmesi[41]
I- Azat (Itk) Yolları
A- Sadaka Olarak Azad
İslâmiyet'teki, sadece Allah'ın rızası, hiçbir maddî ve hissî menfaat gözetmeden, sadece manevî derecenin yükselmesi için, bir fazilet olarak köle azat etme uygulamasının, müşrik Araplar-daki uygulamanın devamı olduğu söylenebilir Bu tabiî bir olaydır İslâmiyet gerek cahiliyet, gerekse hıristiyanlık ve yahudiliğin kötü veya bozulmuş olan gelenek ve dinî inançlarım düzeltmiş, hakkında bilgi olmayan konularda da yeni prensipler getirmiştir Unutulmamalıdır ki bütün hak dinlerin kaynakları ilahidir
Kur'ân'da köle azat etmenin en iyi sadaka olduğu belirtilir [42] İyiliğin bir yolu olarak da köle azadı[43] sayılır
Temim kabilesine yapılan askerî sefer sırasında Hz Ayşe Rasûlullah'a "Bir Arabi kölelikten azat etmeyi adamıştım deyince, Hz Peygamber ona "işte Temimiler! Yakında gelecekler; istediğin herhangi birini azat edebilirsin Nitekim Hz Ayşe, savaşta ele geçirilenler Medine'ye gelince, bu azat işini gerçekleştirmiştir [44]
Rasûlullah (s a v ), sahip olduğu bütün erkek köleleri azat etmiştir Ayrıca o, cariye olarak emri altına almadığı, kendi hissesine düşen bütün kadın köleleri azat edmiştir [45]
îbn Sa'd'ın belirttiğine göre, Hz Peygamber, Ramazan ayı esnasında elinde ne kadar esir varsa, bir sadaka ve iyilik olmak üzere, hepsine hürriyetlerini iade ederdi [46]
Hz ^Peygamber "kim kendisine nikâhı düşmeyen bir yakınına malik olursa, o yakını azatlanmış olur " buyurmuştur [47]
Hz Peygamber, güneş ve ay tutulmaları sırasında köle azat edilmesini tavsiye etmiştir [48]
B-Keffaret İçin Azat
Bir kölenin, bir günah veya suçun bağışlanması için keffaret olarak azad edilmesi üç halde görülür:
a) Yeminden caymanın bir keffareti, Maide, 5/89 ayetinde belirtildiği gibi, köle azat etmektir
b) Mücadele, 58/3 âyetlerinde cahiliye devrinin kötü bir âdeti olan zıhar önlenmektedir Zıhar, kocanın, karısını, anasının mahrem bir yerine benzetmesidir, boşanma sebebidir Zıhar ile boşanıp da sonradan sözlerini geri alarak kan-koca, olanların cinsî münasebetten önce bir köle azat etmeleri gerekir
c) Nisa 4/92 âyetine göre,tedbirsizlik veya dikkatsizlik (hata) sonucu bir mü'mini Öldüren başka bir mü'mi, ölünün velileri bağışlamadığı takdirde, bir köle azat etmeli ve diyet ödemelidir
Hz Peygamber, Zimbâ adında birinin kölesine işkence yapıp, zekerini ve burnunu kesmesinden dolayı kölesini azat ettirmiştir [49]
C- Ölüme Bağlı Azat (Tedbîr)
Efendi, ölümünden sonra yürürlük kazanmak üzere kölesini azat edebilir Buna, tedbîr, köleye mudebber denir Mudebber köle satılabilir, nitekim Hz Peygamber'in böyle bir köleyi sattığı rivayet edilir [50]
Ayrıca, efendisinden çocuk sahibi olan cariye de efendisinin ölümünden sonra hür olur Bu durumdaki cariyeye Umumul-ve-led denir Ensâr'dan biri tedbir yoluyla kölesini azat etmişti Hz Peygamber, bu adam muhtaç duruma düşünce, satışını yapmış ve Nuaym b Abdillah tarafından alınmıştı [51]
Hz Peygamberin Mâriye ile kurduğu cariye hayata, diğer bütün cariyeler için bir nimet oluşturmuştur Zira Rasûlullah'ın şu beyanı, bir hukuk kuralı olmuştur: "Şayet bir cariyenin efendisinden bir çocuğu dünyaya gelecek olursa, bu efendi onu daha önce azat etmemiş olsa bile, onun ölümüyle o kadın kendiliğinden azatlı (hür) olur "[52] Bir emsal bırakmak için, Rasûlullah'm, böylesine bir hayatı da yaşaması gerekmişti Mâriye, efendisinden bir çocuk dünyaya getirmesi dolayısıyla, Rasûlullah'm vefatı üzerine, kendiliğinden hür bir hanım olmuştur [53]
D- Hürriyet Bedelini Ödeyerek Azat (Mükâtebe)
Kur'ân'da (Nur, 24/33), bir köle için kendi azat bedelini efendisine ödeyip kendi kendisini azat edebilmesi kaideleştirilmiştir Bu durumdaki köleye mükâteb denir Böylece, gerekli parayı elde edinceye kadar, köle kendi hesabına çalışır ve bu çalışma devresinde artık efendisine hizmet etmez
Mükâteb kölelere, zekât ödeyerek yardımda bulunulmuştur
Medine'de bulunan Selman-ı Farisî, uzun bir takını maceralardan sonra, islâm öncesi devirde bazı Arap kabilelerine esir düşmüş ve sonunda Medine'de yahudilere köle olarak satılmıştı H 4 yıla doğru, Hz Muhammed'in huzuruna çıktı müslüman olduğunu bildirdi ve kendisinden azat edilmesini rica etti Selmanın yahudi efendisi, sadece bir miktar altın para değil, aynı zamanda, onun diktiği hurma ağaçlarından olması şartıyla bir miktar da hurma karşılığında azat edilmesine rıza gösterdi Selmanın bu ücretinin ödenebilmesi için, Benu Suleym kabilesinin altın madenlerinden gelen zekat vergisi kullanılmış ve bir yıl geçmeden taze hurma fidanlara şartedilen yeterli ölçüde meyveyi vermişti Selman hürriyetini kazandıktan sonra, Hz Peygamber'in en yakın arkadaşları araşma girmişti [54]
islâm, mükatebe yoluyla islâm hürriyetlerine kavuşmayı arzu eden kölelerin tamamına hürriyet yolunu açmıştır Böylelikle onlar, kendilerine uygun bir zamanda hürriyetlerine kavuşabilmek için pasif olarak efendilerinin iyi niyetlerini veya muttakili-ğini bekleme gereği duymayacaklardır [55]
E- Satın Alarak Azat
Azat olma yollarının birisi de, satın alarak azat etmektir
Hz Peygamber, Benû Mustalık savaşı ganimetlerinin bölü-şülmesinden sonra, Mağlup düşen kabile başkanının kızını, değerini ödemek suretiyle satın almış, onu azat edip nikahlamıştır [56]
Habeş necaşisinin tahtta veliahdlik hakkına sahip oğullarından köle statüsünde olan biri, Hz Ali ile kardeşlik bağı kurmuş, Hz Ali'de Mekke'de iken onu satın alıp azat etmiştir [57]
F- Ortaklığın Îzalesiyle Azat
Hz Peygamber, köledeki hissesini azat edenin, Öteki ortaklarının paylarım ödemeye yetecek malî güce sahipse, onlara bu paylarını ödeyip kölenin azat edileceğini, malı yoksa kendi hissesin-deki azadın geçerli olduğunu belirtmiştir [58]
Hz Peygamber, bir adamın ölüm sırasında altı kölesini azat etmesini, aralarında kura çekerek ikisi için geçerli kılmıştır [59]
G- İslâm Ülkesine Sığınıp Müslüman Olmayla Azat
Hz Peygamberin kalbinde, kölelerin hürriyete kavuşmaları o kadar Önemli bir yer tutardı ki, köleler, efendilerinden kaçar ve müslüman olur, islâm toprağına gelirlerse, derhal hür olacaklarını ilan etti Hayber savaşı sırasında Hayberli bir yahudi köle olan Esved, çobanlık ettiği efendisinin koyun ve keçi sürüsüyle islâm'ı kabul etmeye gelmişti [60] Taif te "soğuk savaş" taktiği olarak yapılan bu ilan sonucunda 80 kadar köle bu davete kulak vermiştir Bunlar şehrin içinde bir çatışma çıkarmak istemişlerse de, Rasûlullah sayılarının azlığım gözönüne alarak onlara engel olmuş ve sadece müslüman ordusunun saflarına katılmakla yetinmelerini tenbihlemişti [61]
II Hürriyete Kavuşmanın Sonuçları (Velâ Hakkı)
Azat edilen köle, Mevlâ adım alır, Mevlâ'nın, eski efendisiyle veya mirasçılarıyla hukuki ilişkileri devam eder Buna Velâ Hakkı denir Velâ hakkı, köleyi azat edenindir
Berire adlı köleyi satın alıp azat etmek isteyen Hz Aişe'den efendileri velâ hakkının kendilerinde kalmasını isteyince, Hz Peygamber "Velâ hakkı, azat edenindir " buyurarak bunu engellemiştir [62]
Ayrıca, velâ hakkının satışını ve bağışlanmasını da[63] yasaklamıştır
Mirasçı bırakmadan ölen azatlı kölenin eski efendisi, bu kölenin bıraktığı malları tevarüs ettiği gibi, bu eski efendi de şayet geride hiçbir mirasçı bırakmadan ölecek olsa, o azatlı köle eski efendisinin bıraktığı malına mirasçı olurdu
Hz Peygamber, Medine'de bazı ileri gelenler ile azatlı köleleri kardeş yapmıştır Böylece, Bilal b Rebah'ı Halid b Ruveyha el-Has'amî ile, azatlı kölesi Zeyd'i Ebu Bekir ile kardeş yaparak birbirine bağladı
Belazurî'nin belirttiğine göre, Hz Peygamber, Medine'den askerî seferler maksadıyla 25 defa çıkmış ve her defasında kendi yerine, yokluğu süresince şehirde bir halife (naib=vekil) bırakmıştı Bu vekiller, daima aynı kişiler olmamıştır Bunlar arasında henüz azad edilmiş köleler de vardır [64]
Efendisinden çocuk sahibi olan cariyeyej Ummu'l-Veled (çocuk anası) denir Bunun hukukî manası, efendisinin bundan sonra o cariyesini satamaması, ne şekilde olursa olsun, onu her hangi birerkeğe hediye vs bir şekilde artık verememesi ve hatta efendisi onu hayattayken azat etmemişse, ölümüyle o cariyenin kendiliğinden hürriyete kavuşacağıdır Bununla birlikte Hz Peygamber devrinde Ummul-Veled'lerin satıldığı da rivayet edilir [65]
SONUÇ
Cemiyete mal olmuş; kökleşmi bir kurumun, bir-iki maddeyle kaldırılması mümkün değildir Kanunun emri ne derece sert yaptırımlara bağlanırsa bağlansın, toplumun ortak tepkisi baskın geldi mi, hukukun acziyle karşılaşılır Mevzii de olsa, hukukun uygulanamaması, Kamu vicdamndaki hukuka, kanuna saygı hissini kaldırır, Kur'ân'ın köleliği reddetmemesinin en önemli sebebi budur Kur'ân köleliği kaldırsaydı, bir takım şüphelere düşülecek, bu da İslâm'a olan iman ve saygıyı sarsabilecekti
Kölelik kurumunun Kur'ân'daki düzenleniş tarzı uhrevî, manevî değerlerle dünyevî değerlerin değişimi sistemine oturtulmuştur Hürriyeti sağlamak için keffaret, sadaka imkânları tanınmış ve köleye ayrıca hürriyetini satın alma yolu açılmıştır
Kanuna karşı saygının bir diğer yolu da, kanunu koyanların ve uygulayanların herkesten önce ona uymasıdır Hz Peygamber bu yolda da ümmetine en güzel örnek olmuştur
islâm bir taraftan köleye türlü haklar ve imkanlar tanırken, Öte yandan da her vesileyle azabı tavsiye ve teşvik etmiştir Burada onun gayesi, mevcudu tanzim ve tavsiyedir
islâm'ın bir hukuk ve din sistemi olarak, kölelik karşısındaki tutumu şöylece formüllendirilebilir:"Kölelik yolu alabildiğine dar, hürriyet yolu alabildiğine geniştir; insanlığa armağan edilen kölelik değil, azat ve hürriyettir; islâm köleliğin kurucusu değil, kaldıncısıdır " [66]
BİBLİYOGRAFYA
Belazurî, Ensabu'l-Eşraf, I, yay Muhammed Hamidullah, Kahi-rel959
Buharı, Muhammed b İsmail, Sahih-i Buharı ve Tercümesi, çev Mehmet Sofuoğlu, İstanbul, 1987
Davudoğlu, Ahmed, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, İstanbul 1973
Hamidullah, Muhammed, îslâm Peygamberi, çev Salih Tuğ, İstanbul 1990
Hamidullah M , İslâm'da Devlet idaresi, çev Kemal Kuşçu, istanbul 1963
Hamidullah, M , Rasûlullah Muhammed, çev Salih Tuğ, İstanbul 1973
tbn Hişam, Sîret, çev Hasan Ege, İstanbul, 1985 [67]
________________________________________
[1] Buharı, İlim, 39; Müslim, Vasiyet, 22
[2] Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/491-492
[3] Muhammed Hamidullah -M Akif Aydın "Köle", TDV İslâm Ansiklopedisi, Örnek Fasikül, İstanbul 1986
[4] İslâm'da evlâtlık müessesesi "Onları babalarının isimleriyle çağınınz" aye-tiyle kaldırılmıştır
[5] Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, İstanbul 12973, c l s 459
[6] Sahih-i Buharı ve Tercümesi, trc Mehmet Sofuoğlu, İstanbul 1987, c 8, s 3813
[7] İbn Hişam, Slret, c 3, s 92 Hasan Ege, İstanbul 1985
[8] Mustafa Fayda, "Abdullah b Cüd'an " TDV İslâm Ansiklopedisi, c l, s 93
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/493-494
[9] Muhammed, 47/4
[10] Ahzab, 33/50,52
[11] Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, c 2, s 691-692
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/495
[12] Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/495
[13] Hamidullah, a g e , c I, s 391
[14] Hamidullah, a g e , c I, s 472
[15] Buharı, Itk, 49, no: 24, 25; Hamidullah, a g e , c I, s 243, 458-459, 2, s 684 (îbn Sa'd'a göre, esirlerin tamamını veya kırk kadarını Cuveyriyye'nin meh-ri olarak serbest bıraktı)
[16] Hamidullah, a g e , c I, s 502
[17] Hamidullah, a g e , c I, s 494
[18] Buharı, 49, no: 23; Hamidullah, a g e , c I, S 494-495, c 2, s 893-894
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/495-497
[19] Hamidullah, a g e , c I, s 67
[20] Hamidullah, a g e , c 2, s 95
[21] Buharî, 50/1, 89/5; Hamidullah, a g e , c 2, s 990
[22] Hamidullah, a g e , c 2, « 711
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/497-498
[23] Hamidullah, a g e , c I, s 316
[24] Hamidullah, a g e , c I, s 604-607 Ancak yahudi kaynaklar bunu reddet¬mektedirler (Hamidullah, a g e , c I, s 607)
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/498
[25] Hamidullah, a g e c I, s 95
[26] Hamidulîah, a g e , c I, s lll
[27] Buharı, c 8, s 3660 (M Sofuoğlu tercümesi)
[28] Ibn Hişam a g e , c I, s 344
[29] Buharı, c 5, s 2345 (M Sofuoğlu tercümesi)
[30] Buharı, c 5, s 2347 (Itk, 49, no: 27, 30)
[31] A Davudoğlu, Müslim, Şerhi, K Eymân, c 8, s 261
[32] Buharî, c 5, s 2348
[33] A Davudoğlu, Müslim Şerhi, K Eymân, c 8, s 265 a
[34] Buharî, c 5, s 2349
[35] Buharî, c 5, s 2355
[36] Buharî, c 5, s 2353
[37] A Davudoğlu, Müslim Şerhi, K Eyman, c 8, s 254
[38] Belazurî, Ensab, I, no: 920; Hamidullah, a g e , c 2, s 690 Belazurî'de yer alan başka bir nakle göre, Rasûlullah onu azat etmiş ve ardından nikahla¬mıştır
[39] Hamidullah, a g e , c 2, s 691
[40] Buharı, Itk, 49, no:30
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/499-504
[41] M Hamidullah, Rasûlullah Muhammed, s 254
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/505
[42] Beled, 90/11-13
[43] Bakara, 2/177
[44] Hamidullah, İslâm Peygamberi, el, s 392
[45] Belazurî, Ensâb, I, no: 984; Hamidullah, a g e , c I, s 66-67, 277, c 2, s 694
[46] Hamidullah, a g e , c 2, s 693
[47] Ebu Davud, Itk, 23/7; no:3949
[48] Buharî, Itk, 49, no:3,4
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/505-506
[49] Ebu Davud, Diyat, 33/7, no: 4519
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/506-507
[50] Buharî, Itk, 49/9 (no: 2534)
[51] Buharı, Itk, 49, no:i8
[52] Beyhakî, es-Sunenu'l-Kubrâ, c 10, s 342-343; Ahmed b Hanbel Müsned, 1/317; Îbn Mace, Itky 19/2, no: 2515
[53] Hamidullah, a g e , c 2, s 691
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/507
[54] Hamidullah, a g e , c I, s 414
[55] Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/507-508
[56] Hamidullah, a g e , c I, s 243
[57] Hamidullah, a g e , c I, s 303 (Süheylî, 1/216'dan)
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/508
[58] Buharı, Itk, 49, no:7; Müslim,/«A, 20, no:l; Malik, Muvatta, Uk, 38/1
[59] Müslim, Eyman, 27/12, no: 56, Malik, Itk, 38/3
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/508-509
[60] Hamidullah, İslâm'da Devlet İdaresi, s 160
[61] Belazurî, Ensab, I, no: 989; Hamidullah, a g e , c I, s 493
Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/509
[62] Buharî, Feraid, 85 (no: 6571, 7654)
[63] Buharî, Itk, 49, no: 19
[64] Hamidullah, a g e , c 2, s 1113
[65] Abdurrezzak, Musannef, 7/288 no: 13210; îbn Mace, Itk, 19/2, no: 2517; Ebu Davud, Itk, 23/8, no: 3954 Doç Dr Vecdi Akyüz-
Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/509-510
[66] Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/511
[67] Doç Dr Vecdi Akyüz-Dr Nihat Engin, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/512
|