08-02-2012
|
#7
|
Prof. Dr. Sinsi
|
(Selam İle Namazdan Çıkma (Bitirme) Hakkında) Fası
Bununla da ortaya çıktı ki; derine dalmak, aşırıya kaçmak (bu konuda) ve teşditli olmak Nebi (s a v )’in nehy etmiş olduğu olup, bu Resulullah’ın (s a v ) getirdiklerine, ashabının ve yolda ilerleyenlerin yapmış olduklarına terstir O’nun yaptıklarına uymak ve kendisinden sonra raşid halifelere muvafat etmek tabi olmanın özüdür Nitekim bunlardan yüz çeviren ve cahillik yapan bunları bilmediğinden yapmaktadır Aynı zamanda yanlışta derinleşmek, aşırıya gitmek O’nun (s a v ) getirdiklerine terstir Getirdiklerine tecavüz etmek ve ifrata kaçmak demektir Bunun tersi de zai etmek, bunda tefride kaçmak ve kılmaktır İşte bu ikiside (ifrat-tefrid) hata olup sıratı mustekimden sapma demektir Kuvvetli metoddan çıkış demektir Allah’ın (c c ) dini ifrat ile tefrit arasındadır
Ali bin Ebi Talib (r a ) dedi ki: “İnsanların en hayırlısı kendisine yüksek gelen ve alçak gelen şeylerde orta yolu, tarzı alan kişidir “Bunu, ibni Mübarek Muhammed bin Talha’dan, O da Ali’den zikretmiştir İbni Aişe şöyle demiştir: “Yüce Allah (c c ) kulları için bir şeyi emrettiği zaman muhakkak ki onda şeytanın iki tane fonksiyonu (vesvesesi) bulunmaktadır Ya aşırılığı (ifratı) ya da azlığı (tefriti) sokar ” Bazı Selef alimleri dedi ki: “Allah’ın (c c ) dini ifrat ve tefrit arasındaki (orta yoldur) “Şüphesiz ki yüce Allah (c c ) kitabının bazı yerlerinde iki taifenin (ifrat-tefrit) arasında bulunan vasat (orta yol) ehlini övmüştür ve şöyle buyurmuştur:
“Ve onlar ki, mallarını infak ettiklerinde israf da etmezler, cimrilik de etmezler Bunun arasında orta bir yol tutarlar ” (Furkan: 25/67)
Bir ayette de şöyle buyurmuştur:
“(Zincire vurulmuş esirler gibi) elini boynuna bağlanmış kılma (cimri olma) Onu büsbütün de açma (israf da etme) Yoksa sonra kınanmış, yaptığına pişman olur kalırsın ” (İsra: 17/29)
Başka bir ayet de şöyledir:
“Akrabaya, hakkını ver, yoksula da, yolda kalmışa da Ama saçıp savurma!” (İsra: 17/26)
Böylece de akrabaya, hakkını ver, yoksula da, yolda kalmışa -tutma yönünden- onların haklarına inhiraf etmeyi men etmiştir Savurma yönünden de saçıp savurmayı da yasak etmiştir Nitekim Allah’ın (c c ) rızalığı ifrat ve tefrit arasında bulunmakladır Bu yüzden de bu ümmet ümmetlerin vasatı (ortası)dır Kıblesi de iki tane inhiraf olmuş (sapıtmış) kıblenin ortasında bulunan bir kıbledir Nitekim orta olan her zaman kendi etrafını korumaktadır İkisin de ihlal etmek daha çabuk olmaktadır Tıpkı şairin dediği gibi:
“Hadiseleri kapsayan korunmuş bir orta yol oldu
Öyle ki (kendi) tarafı da oluşmuş oldu ”
Muhakkak ki Rabb Teala’nın şeriatı ve taktiri tüm işlerin hayırlı olanının ortası olduğunda ittifak etmişlerdir Onların: “Sahabelerin, Resulullah’ın (s a v ) sesini, kıraatini sevmeleri, onun namazı uzattığı ihtimalini vermektedir Bununla da bir zorluk görmemekteydiler Allah’ın (c c ) bana verdiği ömrüm hakkı için diyorum ki, durum gerçekten de zikrettikleri gibidir Bilakis sahabelerin, Nebi (s a v )’yi sevmeleri, onların nefislerini ve mallarını onun önünde bezl etmeye taşımıştır Hatta onun kerim olan nefsiyle onların nefislerinin korunması da söz konusu husule gelmektedir Kendileri onun önünde ölüme gitmiş, seven de sevilenin rızalığına ilerlemiştir Allah’ın (c c ) bana verdiği ömrüm hakkı için derim ki; ondan sonra kıyamet gününe dek ona tabi olma durumu, onların hiç bir kınayıcının kınamasından korkmadan onun sünnetlerine tabi olmalarını sağlamaktadır Onlar aynı zamanda hiçbir azarlayıcının azarlamasından da imtina etmezler Nitekim onlar Nebi (s a v )’nin getirdiklerine ve ona tabi olmayı üstlenmişler, kimsenin kınamasını aldırış etmemişler kimseden çekinmemişler, cahillerle mücadele etmişlerdir Nitekim o cahillerde Resulullah’ın (s a v )’in sünnetine bedel (karşılık) olarak kendi adamlarının görüşlerine uymakta, onlara sımsıkı sarılmakta, bir defa da olsa yollarından şaşmazlar Kuran ve sünnetin nasslarında buna arz etmekle, sultana ordunun arz edilişi gibi bir (tavır) takınmaktadırlar Onlara muvafık (denk) olanı kabul ederler Muhalif gelenleri ise birçok tevil türleriyle red edercesine bir yol izlerler Bazen: “Bunun zahiri metruktur” demişler, bazen de: “Bu sözün kim tarafından söyleneceği meçhuldür” demişler, bazen de: “Bu mensuhtur”, bazen de: “Bizim tabi olmuş eserimiz bunlardan daha ilimlidir” demişlerdir, onlara muhalif gelenler de, onun sahih hadimsleri olup, onların muhalefet ettiklerini göstermektedir Böylece de bu fırkanın tabi olması zor gibi olmuş, onun (s a v ) sünnetine yaklaşmak hususunda, onlar dönüp dolaşıp (yan çizmekte)dir Onların gözlerinden kerim olan şahısları kaçacak olsa onun görüşlerinin dosdoğru hidayet üzerinde olduğuna da şahitlikten çekinmezler
|
|
|