07-27-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kalemi Kalbimize Batıra Batıra Kelam Eyleyenlerdeniz!
Kalemi kalbimize batıra batıra kelam eyleyenlerdeniz!
Kalemi kalbimize batıra batıra kelam eyleyenlerdeniz!
< Fatma K Barbarosoğlu >
Bizim baktığımız yer ile, sizin baktığınız yer aynı değil Ne yer aynı, ne yar Onun için ben kaybettikçe kazanıyoruz diyeceğim
Siz benim kaybettikçe kazanma iddiama züğürt tesellisi diye dudak bükeceksiniz
Teselli mi?
Sizin zamanınız ile bizim zamanımız aynı değil
Modernliğiniz kum saati teknolojisine mahkum
1983 yılında üniversiteye başörtüsü yasağı geldiğinde
Ve biz yasağa direnmek için okulumuzu terk ettiğimizde
Kimseler anlamadı bizi
Başta kendi anne babalarımız
Üniversitede başörtü serbest miydi ki?
Nasıl yani!?
Evet ilk soru bu oldu daima
Verdiğimiz cevaplar o vakitler kimseleri ikna etmeye yetmedi
1983'ten bahsediyorum Dile kolay Tam yirmibeş yıl O yıllarda okulunu bırakıp evlenenlerin kızları üniversetede
Bırakmayıp diplomasını alanların da
Ne değişti
Yasaklayanlar, yasakları kadar zayıfladı
Yasaklara maruz kalanlar maruz kaldıkları oranda bağışıklık sistemini kavileştirdi
Biz yasaklara maruz kaldığımızda mesela, felsefe bölümünde hocalarımızdan biri Doç Dr Necla Arat idi Okuldan uzaklaştırıldığı için galiba sadece yarım dönem derslerimize girebilmişti (Necla Arat kılık kıyafet yönetmeliğinden dolayı uzaklaştırılmadı Başka birinin satırlarını kendi satırlarıymışçasına benimsediği için uzaklaştırıldı Ben bu kadarını yazıyorum Siz cümleye pek ala intihal kelimesini ilave edebilirsiniz Taha Kıvanç bu konuyu tekrar tekrar yazmıştı )
Necla Arat Başörtüsü karşıtı kimliği ile tarihe geçecek Girdiği polemikler gökkubbede sesini tutan olacak (Mı acaba?)
Necla Hanım polemiklere imza attı Yasaklara
Biz öykülere imza attık Romanlara Yasaklar olmasa idi akademik kariyerim devam edecekti İsmimin önünde profesör yazacaktı belki Lakin beklide o öyküleri yazmamış olacaktım
Sadece ben mi? Öyküye kendi meşrebinin ve mizacının renklerini katarak kendini katarak tarihi mayalayan öykücülerin hiç biri olmayacaktı Bizim kuşağımız diyorum dostlara, kuyumcular çarşısı İnce ve itinalı işler Hassas ve duyarlı Her bir harfinde sabrın çilesi Cihan Aktaş, Fatma Şengil Süzer,Yıldız Ramazanoğlu,Sibel Ersalan,Nermin Tenekeci, Ayşe Sevim ve arkadan gelen yüzlercesi
Tarihi mağluplar yazıyorsa… Evet yazıyoruz
Istırabın teri ve imanın gücü ile
Dönerek ve yanarak yazıyoruz
Dönüyoruz, dönen dünya ile uyum içinde
Dönerek yazıyoruz gün doğumlarını gün batımlarına teyelleyerek
Şimdi Yaz rehavetiyle mücadele için "türban" tartışmaları can simidi Raiting avcıları başörtülü kızların gözyaşı üzeriden attıracak rakamlarını Yazı konusunda sıkıntı çekenlere başörtülü kızarın sevgileri ve nefretleri iyi gelecek O çocuğu bu haleti ruhiyeye sokan nedir sorusunu bir kez bile kendine sormadan harfleri öfkesine amade kılacak 
Sevmeden sevdirmeye talip olan ebeveynler sorar ya hani Kimi daha çok seviyorsun anneni mi/babanı mı?
Çocuk hayatın ilk yarılmasını bu soru ile yaşar
Bilmez lakin sevmeyi bilmeyen ebeveynler
Çocuğunun seni ne kadar sevdiğini merak ediyorsan, dön kendi kalbine bak Bu endişe neden?
Endişelenmekte haklıdır sorunun sahipleri Çünkü dönüp baktıkları kalpleri ışıksızdır Sızdırmaz hiç bir şey dışarı
Başörtülü kızların sevdikleri ve sevmedikleri değildir oysa sorun
Sorun dünyanın her yerinde insanların kendini anlatmak için, kendinde saklı olanı anlatmak için gözetleme kültürüne fit olmasıdır
Yüzünü ve kalbini kaldırım taşlarına sermesidir
Kaldırım taşları: Facebook
Sorun kendini "gösterdikçe" görüleceğini sanmasıdır
Göründükçe ve bilindikçe güçlü olacağını sanması
Gözetleme kültürüne razı olarak "tesettürlü" olunmayacağını hangimiz biliyoruz ki
Şu satırların yazarı dahi Bildiğini sanıyorsa yanılıyor
Kadim dünyamızın nev zuhur soruları ve sorunları bizi nereye götürüyor?
Bir yere gitmiyoruz Kilitli kaldık işte tam da "burada"
Seçeneklerin olmadığı bir dünyada "tercih hakkı" kullanan faniler olduğumuzu bilmeden
Tarihi mağluplar yazar demiştim Yazıyoruz ya!
Harf harf ve satır satır
Kalemi kalbimize batıra batıra
|
|
|