Prof. Dr. Sinsi
|
Kur'an Ve Ramazan-Mustafa İslamoğlu
İndiği geceyi-günü bir ömre bedel kılan vahiy, indiği ayı da “Ayların Sultanı” olan Ramazan ayı kılmıştır Ramazan “sözlerin sultanı”nı getirmeseydi, “Ayların Sultanı” olamazdı Bu mübarek sûre muhatabından şu tesbit ve itirafı yapmasını ister: “İndiği geceyi bir ömre bedel kılan vahiy, benim hayatıma inerse, her günümü bir ömre bedel kılar İçine vahiy inmiş bir ömrün bedeli ise yalnızca cennet olabilir!”
Demek ki, kutsiyet ve bereketin sebebi zaman değil vahiydir Vahyin sebebihidayet, yani “rehberlik”tir Hidayetin sebebi ise tüm vahiylerin vasfı olan beyyinât vefurkân’dır Beyyinât, “savunulan hakikati isbatlamak için yeterli olan apaçık belgeler” anlamına gelir Furkân ise “iyiyi kötüden, hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, adaleti zulümden ayırmaya yarayan nitelik veya yetenektir” Ramazan orucunu emreden Bakara 185 âyette Kur’an işte bu iki vasfıyla takdim edilir Bu boşuna değildir Zira vahiy muhatabına rehberlik etme (hidayet) amacını ancak bu iki vasfı sayesinde gerçekleştirir Bunların birincisi olan beyyinât Kur'an'ın kendisinde olup karşısındakine sunduğu, ikincisi olan furkân ise muhatabında inşa ettiği bir niteliktir Sadece Kur'an'ın inşa ettiği bir tasavvur ve akıl furkân olma vasfını kazanır Böyle bir tasavvur ve akılla bakan bir göz ancak beyyinât'ın delalet ettiği hakikatleri yerli yerinde görür ve kavrar
Bütün bunların ardından sorulması gereken can alıcı soru şudur: Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’ın ihyası neden oruç olarak teşri kılınmıştır? Bir başka ifadesiyle: Kur’an’ın doğumu neden oruç suretinde kutlanmaktadır?
Bu can alıcı sorunun cevabı, aynı zamanda vahyin, onu anlamanın ve hayata aktarmanın da anahtarıdır
Farsça “gün” anlamına gelen rûze’nin Türkçeleşmişi olan “oruç”un Kur’an lisanındaki karşılığı savm’dır Savm, hem “tutmak” hem de “terk etmek” anlamını ihtiva eder Kelimenin kök manası “yeme ve içmeden kesilmek, ağzı kapalı olmak, içine ilave bir şey almamak”tır İştikak-ı ekberde “mutlak bütün, eksiksiz ve tam” anlamına gelen ilahi sıfat es-Samed, değeri sabit olduğu için altın anlamına gelen sâmit, yekpare ve som kaya anlamına gelen samed, ağzı kapalı olduğu için susmak anlamına gelen summ ve kuvvet ve cazibe merkezi manasındaki samd ile akrabadır
Savm, “tutmak”tır Lisanımızda “oruç tutmak” deriz Namazı “kılarız”, abdesti “alırız”, zekâtı “veririz”, kelime-i şehadeti “getiririz”, hacca “gideriz”, orucu ise “tutarız” Türkçemizdeki “tutma” oruç manasındaki savm’ın tam mukabili olmak hasebiyle, “oruç tutmak” tabiri “tutmayı tutmak” gibi bir karşılığa denk gelse gerektir
Oruç tutmak, başta orucun tarafını tutmaktır Yani, “Ben oruçtan yanayım, ben orucun tarafındayım!” demektir
Oruç tutmak kendini tutmaktır Başımıza ne geliyorsa kendimizi tutamadığımız için gelir Günahların kökeni, öfkesini tutamamak, nefsini tutamamak, şehvetini tutamamak, dilini tutamamak vb gibi sebeplere dayanır Kişi orucu ne kadar tutarsa, oruç da kişiyi o kadar tutar Kim orucun başını dik tutarsa, oruç da onun başını dik tutar Oruç onu kula kul olmaktan koruyan bir kalkan, kulu kul edinmekten koruyan bir akıl olur Bu anlamıyla oruç “aç kalmak” değil “beslenmek”tir Aç bırakılan bedendir Bunun anlamı insanın maddi yanının “ikincil” olduğunu vurgulamaktır Birincil olan yanı akleden, düşünen, hatırlayan, öğüt alan, inanan, değer üreten, iyiyi kötüden ayıran yanıdır
Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’ın bedenin aç bırakılarak ihya edilmesinin nedeni burada ortaya çıkmaktadır Bu neden, mü’minin akli ve ruhi melekelerini tahrik ve teşvik ederek onun anlama ve düşünme yeteneğini artırmaktır Bunun Kur’an’la alakası açıktır: Bu suretle vahyin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak Zaten vahyi “okumak” da budur Zira okumaktan maksat anlamaktır Bir şey anlaşılmıyorsa, aynı zamanda okunmuyor demektir İkra’ emri ilahisi, “oku” emrinden ayrı olarak bir de “anla” emrine muhtaç değildir Okuyup anlamayı birlikte içerir Alak sûresinin ilk inen âyetlerinde okumaktan maksadın “öğrenmek” (ta’lim) olduğu 4 ve 5 âyetlerde sarahaten ifade buyrulmuştur İlk inen ikinci sûre olan Müzzemmil’deki Kur’an’ı tertil ile okuma emrinin gereği de budur Tabi ki anlamaktan maksat yaşamaktır Ne var ki, bir mesaj anlaşılmadan yaşanamaz
İşbu nedenle Ramazan Kur’an ayıdır Ramazan bize Kur’an’ı getirdiği için Ramazan’dır Ramazanlarımız Kur’an’ı okuduğumuz, anladığımız, yaşadığımız ve yaşattığımız kadar mübarektir
Elbet Kur’an’la ilişki Ramazan’a hasredilemez Zaten Ramazan, vahyin Kur’an’ın “indiği” değil “inmeye başladığı” aydır Kur’an bir Ramazan gecesi olan Kadir Gecesi inmeye başlamış ve bir neslin hayatını inşa edecek kadar uzun bir süre inişini sürdürmüştür Vahyin etkisi indiği yıllarla sınırlandırılamaz Her zaman ve zeminde indiği günkü gibi sayısız kadın ve erkeğin yüreğine hükmetmeye devam edecektir
Vahiy ilahi bir inşa projesidir Amacı, kendisiyle inşa olmuş insanlar aracılığıyla hayatı inşa etmektir Ramazan’ın etkisi de tıpkı vahiy gibi sadece bir ayla sınırlandırılamaz Ramazan getirdiği mana iklimini mü’min muhatabının tüm ömrüne yaymak ve onun ömrünü Ramazan kılmayı amaçlar
Unutulmaması gereken hakikat şudur: Ömrü Ramazan olanın âhireti bayram olur O bayram cennetin ta kendisidir Böyle birinde Ramazan şu sözü söyleme şuurunu inşa eder: Küfre, şirke ve zulme karşı orucumu bozarsam, keffaretim cehennem olsun!
Mustafa İslamoğlu
|