07-26-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Eski Nesir
ÖĞRETİCİ NESİR
Öğretici nesir, üslup yönünde tarih nesrine çok benzer Ancak doğrudan doğruya bilgi vermek için yazılmış olan öğretici eserlerde, anlatım biraz daha kuru ve sanatsızdır Mecazlar daha az bulunur tasvir, tahkiye, söyleşme bölümlerine pek rastlanmaz
Konu bakımından, öğretici yazılar, oldukça çeşitlidir Başta din ve tasavvuf olmak üzere tıp, eğitim, terbiye, ahlak, muaşeret, hukuk ve her türlü ilim konusunda eserler yazılmıştır
Çoğu bilginlerimiz, eserlerini Arapça yazdılar Yalnız düşünce, bilgi ve tecrübelerini halka ulaştırmak isteyen bazı ülkücü aydınlar görüldü Adı geçen eserler onlarındır
Bu kitaplarda verilen bilgiler, çokluk Doğu kaynaklarından gelir Felsefe ve ilimde İslam (yani Türk, Arap ve Fars) filozof ve bilginlerinin 15 yüzyıla kadar araştırıp ortaya koydukları müsbet ve nazari ilim sonuçları tekrar elde edilmiştir Yeni ve yaratıcı düşünce ve görüşlere az rastlanır Çünkü o çağlarda bilgi (Rönesans’tan önce Batı’da olduğu gibi) skolastik bir nitelik taşımaktadır Skolastik bilgi ve düşünce, eski üstatların bulduklar sonuçları, olduğu gibi kabul edip tartışmasız benimseyen ve yalnız yorumlamakla yetinen eğitim ve düşünce tarzına verilen isimdir
Farabi, İbni Sina, İbni Haldun, İmam Gazali ve İbni Rüşt gibi büyük İslam filozofları, çevirmeler yolu ile Arapça’ya aktarılan eski Yunan felsefesini genişletip geliştirmek ve hatta yenileştirmek ve başka sistemlere bağlamak suretiyle, bir Doğu Rönesans’ı hazırlamışlardı Doğudaki taze buluşların, hür ve geniş fikirlerin, yepyeni felsefe görüşlerinin, Batı Rönesansı üzerindeki etkileri de büyük olmuştur
Ne yazık ki, 15 Yüzyıldan sonra bu Rönesans, hızını kaybetti Batının büyük yükselişlerine karşılık bizde duraklama başladı Düşünce ve ilim ufuklarımız daraldı Batı ile kuvvetli fikir ve sanat dağıntıları da kuramadığımız için büsbütün, skolastiğe kapandık Medreselerimiz müspet ilim öğretimi ve hatta felsefeyi bırakarak eski bilgileri tekrar ile yetindi
Büyük imparatorluğumuzun çöküşünde ilim ve felsefe yolundaki bu durgunluğun olumsuz etkileri büyüktür Çünkü yenilgiler karşısında yıkılıp çökmemek için yaratıcı düşünceye ve yeni buluşlara ihtiyaç vardır
Bu öğretici eserlerde verilen bilgilerin belli başlı özelliği, tıpkı atasözleri gibi geleceğe ve denenmişliğe dayanmasıdır Bu yönden hem milli hem de beşeri bir değer taşırlar Gerçi yeni şeyler değillerdir ama, bunlar arasında din, tasavvuf ve ahlaka dair olanlar ön safta gelir Öğretici nesri teşkil eden eserler arasında doğu dillerinden yapılmış tercümeler de önemli yer tutmaktadır
Öğretici nesrin bazı örnekleri aşağıya alınacaktır Bu yazıların çıkarıldığı eserler ve yazıcıları da kısaca tanıtılacaktır
|
|
|