Konu
:
Osmanlıca-Türkçe Sözlük A-Ç
Yalnız Mesajı Göster
Osmanlıca-Türkçe Sözlük A-Ç
07-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Osmanlıca-Türkçe Sözlük A-Ç
Osmanlıca Kelimeler - Osmanlıca Cümleler - Osmanlıca Türkçe Kelimeler
[B][COLOR="Silver"]â (F
) [ 1 [آ
ünlem edatı ey hey
2
iki kelimenin arasına girerek anlamı
pekiştiren yeni kelimeler türetmeye yarayan orta ek
a’dâ (A
) [ اعدا ] düşmanlar
a’dâd (A
) [ اعداد ] sayılar
â’ik (A
) [ عائق ] engel
a’lâ (A
) [ اعلی ] en yüksek en yüce
a’lâf (A
) [ آلاف ] otlar
a’lâl (A
) [ 1 [اعلال
hastalıklar
2
sebepler
a’lâm (A
) [ 1 [اعلام
bayraklar
2
özel isimler
a’lem (A
) [ اعلم ] en iyi bilen
a’mâ (A
) [ اعمی ] kör
a’mâk (A
) [ اعماق ] derinlikler
a’mâl (A
) [ اعمال ] işler ameller davranışlar
a’mâr (A
) [ 1 [اعمار
ömürler
2
yaşlar
a’nî (A
) [ اعنی ] yani
a’râb (A
) [ اعراب ] Araplar çöl arapları
a’râbî (A
) [ اعرابی ] çöl arabı
a’râz (A
) [ اعراض ] belirtiler
a’sâb (A
) [ اعصاب ] sinirler
a’sâr (A
) [ اعصار ] yüz yıllar
a’şâr (A
) [ اعشار ] öşür vergileri onda birler
a’şârî (A
) [ اعشاری ] ondalık
a’vec (A
) [ اعوج ] yamuk eğri büğrü
a’ver (A
) [ اعور ] tek gözlü
a’yâd (A
) [ اعياد ] bayramlar
a’yân (A
) [ 1 [اعيان
ileri gelenler eşraf sosyete
2
gözler
a’yün (A
) [ 1 [اعين
gözler
2
pınarlar
a’zâ (A
) [ 1 [اعضا
üyeler
2
organlar
a’zam (A
) [ اعظم ] en büyük
âb (F
) [ 1 [آب
su
2
deniz
3
ırmak
4
tükürük
5
özsuyu
6
ter
7
döl suyu
8
sidik
9
parlaklık
10
yüzsuyu
11
letafet hava
âb (F
) [ آب ] Ağustos
âb -ı âbistenî [ 1 [آب آبستنی
meni; 2
bitkilerin yetişmesine neden olan su
âb -ı adâlet [ 1 [آب عدالت
adalet suyu; 2
doğruluğun bereketi
âb -ı ahmer [ 1 [آب احمر
kızıl su
2
kırmızı şarap
3
gözyaşı
âb -ı âteşîn [ 1 [آب آتشين
ateşli su; 2
kırmızı şarap; 3
gözyaşı
âb -ı bâdereng [ 1 [آب باده رنگ
kızıl su
2
gözyaşı kanlı gözyaşı
âb -ı engûr [ 1 [آب انگور
üzüm suyu
2
şarap
âb -ı harâbât [ آب خرابات ] (meyhane suyu) şarap
âb -ı kevser [ 1 [آب کوثر
cennet suyu 2
şarap
ab’âb (A
) [ عبعاب ] vantrolog
abâ (A
) [ 1 [عبا
kaba yün kumaş
2
aba
âbâ’ (A
) [ 1 [آباء
babalar
2
gezegenler
âbâd (A
) [ آباد ] ebedler
âbâd (F
) [ آباد ] bayındır mamûr
âbâd etmek/eylemek 1
mamûr etmek
2
zenginleştirmek
3
huzur vermek
âbâd olmak 1
mamûrlaşmak
2
zenginleşmek
3
huzura kavuşmak
âbâdân (F
) [ آبادان ] bayındır
âbâdânî (F
) [ آبادانی ] bayındırlık
âbâdî (F
) [ 1 [آبادی
bayındırlık
2
ince Hint kağıdı
âbâl (A
) [ آبال ] develer
âbân (F
) [ آبان ] Âbân ayı
abâpûş (A
-F
) [ 1 [عباپوش
abalı
2
derviş
3
yoksul
âbâr (A
) [ آبار ] kuyular
âbcâme (F
) [ آبجامه ] su kabı
âbçîn (F
) [ آبچين ] peştemal
abd (A
) [ 1 [عبد
kul
2
köle
âbdân (F
) [ 1 [آبدان
su kabı
2
mesane
âbdâr (F
) [ 1 [آبدار
sulu
2
parlak
3
hoş
âbdendân (F
) [ 1 [آبدندان
bön
2
âciz
abdest (F
) [ 1 [آبدست
abdest
2
paylama
abdesthâne (F
) [ 1 [آبدستخانه
tuvalet
2
abdest alınan yer
abdestlik (F
-T
) kısa cübbe
âbek (F
) [ 1 [آبک
sulu
2
cıva
abes (A
) [ عبث ] saçma abes
âbgîne (F
) [ 1 [آبگينه
kristal
2
kadeh
3
sürahi
4
ayna
5
gözyaşı
âbgîr (F
) [ 1 [آبگير
havuz
2
su birikintisi
âbgûn (F
) [ 1 [آبگون
su rengi
2
mavi
abher (A
) [ 1 [عبهر
nergis
2
zerrinkadeh çiçeği
3
yasemin
âbhîz (F
) [ آبخيز ] büyük dalga
âbhord (F
) [ آبخورد ] nasip
âbırû (F
) [ آبرو ] yüzsuyu
âbî (F
) [ آبی ] mavi
âbid (A
) [ 1 [عابد
ibadet eden
2
erkek adı
abîd (A
) [ 1 [عبيد
kullar
2
köleler
âbidât [ آبدات ] anıtlar
âbide (A
) [ آبده ] anıt
âbidevî (A
) [ آبدوی ] anıtsal
âbile (F
) [ 1 [آبله
su çiçeği
2
sivilce
3
su kabarcığı
âbir (A
) [ عابر ] yaya
âbisten (F
) [ آبستن ] gebe
âbistengâh (F
) [ آبستنگاه ] döl yatağı
âbişhor (F
) [ 1 [آبشخور
sulama yeri
2
nasip
âbkâr (F
) [ 1 [آبکار
saka
2
ayyaş
âbkeş (F
) [ 1 [آبکش
saka su çeken
2
kevgir
âbnûs (F
) [ آبنوس ] abanoz
âbrâh (F
) [ آبراه ] su yolu kanal
abraş (A
) [ ابرش ] alacalı
âbrîz (F
) [ 1 [آبریز
tuvalet
2
ıbrık
âbşâr (F
) [ آبشار ] çağlayan
abûs (A
) [ عبوس ] somurtkan
âbühava (F
-A
) [ آب و هوا ] iklim
âbzih (F
) [ 1 [آبزه
su kaynağı
2
gözyaşı
âc (A
) [ عاج ] fildişi
âc (F
) [ آج ] ılgın ağacı
acâib (A
) [ عجائب ] tuhaf ilginç acaip
acâleten (A
) [ عجالة ] alelacele
aceb (A
) [ 1 [عجب
tuhaflık
2
acaba
acebâ (A
) [ عجبا ] acaba
acele (A
) [ عجله ] acele
aceleten (A
) [ عجلة ] çarçabuk alelacele
acem (A
) [ 1 [عجم
arap olmayan
2
İranlı acem
acemaşîran (A
) [ عجم عشيران ] Türk mûsikisinde bir makam
acemce (A
-T
) Farsça
acemî (A
) [ 1 [عجمی
deneyimsiz acemi
2
İranlı
acemistan (A
-F
) [ عجمستان ] İran
acemiyân (A
-F
) [ 1 [عجميان
deneyimsizler
2
İranlılar
aceze (A
) [ عجزه ] düşkünler âcizler
acîb (A
) [ عجيب ] tuhaf acayip ilginç
acîbe (A
) [ عجيبه ] şaşılacak şey
âcil (A
) [ عاجل ] acil
âcilen (A
) [ عاجلا ] derhal acil olarak
acîn (A
) [ عجين ] macun yoğurulmuş
âciz (A
) [ 1 [عاجز
aciz
2
ben
âcizâne (A
-F
) [ 1 [عاجزانه
acizce
2
alçakgönüllüce
âcizî (A
-F
) [ عاجزی ] acizlik
âciziyyet (A
) [ عاجزیت ] acizlik
âcizleri (A
-T
) bendeniz ben
acûl (A
) [ عجول ] aceleci
acûlâne (A
-F
) [ عجولانه ] acele acele
acûz (A
) [ 1 [عجوز
kocakarı
2
cadı
acûze (A
) [ 1 [عجوزه
kocakarı
2
cadı
âcür (F
) [ 1 [آجر
tuğla
2
kiremit
acz (A
) [ عجز ] acizlik çaresizlik bir şey yapamama
âdâb (A
) [ 1 [آداب
edepler terbiyeler
2
yol yordam
adalât (A
) [ عضلات ] kaslar
adale (A
) [ 1[عضله
kas
2
kaslar
adâlet (A
) [ عدالت ] adalet
adaletkâr (A
-F
) [ عدالتکار ] adil adaletli
âdât (A
) [ عادات ] âdetler alışkanlıklar
adâvet (A
) [ عداوت ] düşmanlık
adâvet etmek/eylemek düşmanlık gütmek
add (A
) [ عد ] sayma görme değerlendirme kabul etme
addedilmek sayılmak görülmek değerlendirilmek
addetmek/eylemek saymak görmek değerlendirmek
addolunmak sayılmak kabul edilmek
aded (A
) [ عدد ] sayı
adeden (A
) [ عددا ] sayıca
adedî (A
) [ عددی ] sayısal
âdem (A
) [ 1 [آدم
ilk insan Adem Peygamber
2
insan adam
adem (A
) [ عدم ] yokluk bulunmama adem
adem -i muvaffakiyet [ عدم موفقيت ] başarısızlık
adem -i muvazenet [ عدم موازنت ] dengesizlik
adem -i riâyet [ عدم رعایت ] uymama
adem -i te’lîfiyet [ عدم تأليفيت ] uzlaşamama bir araya gelememe
adem -i teveccüh [ عدم توجه ] ilgisizlik
ademâbâd (A
-F
) [ عدم آباد ] yokluk ülkesi
âdemhâr (A
-F
) [ آدم خوار ] yamyam insan yiyen
âdemî (A
-F
) [ 1[آدمی
insanoğlu
2
insanlık
âdemiyân (A
-F
) [ آدميان ] insanlar
âdemiyyet (A
) [ 1 [آدميت
insanlık
2
adamlık
ades (A
) [ عدس ] mercimek
adese (A
) [ عدسه ] mercek
âdet (A
) [ عادت ] alışkanlık âdet
âdeta (A
) [ عادتا ] basbayağı
âdeten (A
) [ عدتا ] âdet olarak geleneklere göre
adhâ (A
) [ اضحی ] kurbanlar
âdi (A
) [ عادی ] sıradan âdi değersiz
adîd (A
) [ عدید ] birçok
adîde (A
) [ عدیده ] birçok
âdil (A
) [ عادل ] adaletli
adîl (A
) [ عدیل ] eşit denk
âdilâne (A
-F
) [ عدلانه ] adilce
adîm (A
) [ عدیم ] yok olan
adîmülimkân (A
) [ عدیم الامکان ] imkânsız
âdiye (A
) [ عادیه ] alışılmış sıradan
adl (A
) [ عدل ] adalet
adlâ’ (A
) اضلاع ] kenarlar
adlî (A
) [ عدلی ] adalet ile ilgili
adliyye (A
) [ عدليه ] mahkeme adliye
adn (A
) [ عدن ] cennet
adû (A
) [ عدو ] düşman
âfâk (A
) [ آفاق ] ufuklar
âfâkî (A
) [ 1 [آفاقی
nesnel
2
şuradan buradan konuşma
âfât (A
) [ آفات ] afetler belalar
âferîde (F
) [ آفریده ] yaratık yaratılmış mahluk
âferîdgâr (F
) [ آفریدگار ] yaratan Tanrı
âferîn (F
) [ آفرین ] bravo çok yaşa aferin
âferîn (F
) [ آفرین ] yaratan
âferînende (F
) [ آفریننده ] yaratıcı
âferîniş (F
) [ آفرینش ] yaratılış
âfet (A
) [ 1 [آفت
afet bela felaket
2
güzel sevgili
âfet -i cân [ 1 [آفت جان
can belası
2
güzel
âfet -i devrân [ 1 [آفت دوران
güzel dilber
âfetengîz (A
-F
) [ آفت انگيز ] afet getiren
âfetresân (A
-F
) [ آفت رسان ] bela getiren
âfetzede (A
-F
) [ آفت زده ] belaya uğramış afet görmüş
afîf (A
) [ عفيف ] iffetli
âfil (A
) [ 1 [آفل
batan
2
görünmez olan
âfitâb (F
) [ آفتاب ] güneş
âfitâbcemâl (F
-A
) [ آفتاب جمال ] güzel yüzlü parlak yüzlü yüzü güneş gibi
parlayan sevgili maşuk
âfiyet (A
) [ عافيت ] esenlik
âfiyet bulmak sağlığına kavuşmak
afiyetbahş [ آفيت بخش ] afiyet verici
afrika (A
) [ افریقا ] Afrika kıtası
afsun (F
) [ افسون ] büyü efsun
âftâb (F
) [ آفتاب ] güneş
âftâbe (F
) [ آفتابه ] ıbrık su kabı
âftâbgîr (F
) [ آفتابگير ] güneş alan güneş gören
âftâbî (F
) [ آفتابی ] güneşlik
âftâbrû (F
) [ آفتاب رو ] parlak yüzlü
afv (A
) [ عفو ] bağışlama af
âgâh (F
) [ آگاه ] haberdar
âgâh etmek haberdar etmek
âgâh olmak haberdar olmak
âgâhî (F
) [ آگاهی ] haberdarlık
âgeh (F
) [ آگه ] haberdar
âgehî (F
) [ آگهی ] haberdarlık
âgîn (F
) [ آگين ] dolu
âgûş (A
) [ آغوش ] kucak
âğâliş (F
) [ آغالش ] kışkırtma
ağayân (T
-F
) [ آغایان ] ağalar
âğâz (F
) [ 1 [آغاز
başlama
2
başlangıç
ağbiyâ (A
) [ اغبيا ] kalın kafalılar
âğişte (F
) [ آغشته ] bulaşmış bulanık
ağlâl (A
) [ 1 [اغلال
boyunduruklar
2
zincirler
ağlât (A
) [ اغلاط ] hatalar
ağleb [(A
) [ اغلب احتمال ] çoğunlukla genellikle sık sık
ağleb -i ihtimâl [ اغلب احتمال ] büyük bir ihtimalle büyük bir olasılıkla
ağnâ (A
) [ اغنی ] en zengin
ağnâm (A
) [ اغنام ] koyunlar
ağniyâ (A
) [ اغنيا ] zenginler
ağniye (A
) [ اغنيه ] şarkılar
ağrâs (A
) [ اغراس ] fidanlar
ağrâz (A
) [ اغراض ] maksatlar
ağsân (A
) [ اغصان ] dallar
ağşiye (A
) [ 1 [اغشيه
perdeler
2
zarlar
ağyâr (A
) [ اغيار ] yabancılar
ah (A
) [ 1 [اخ
kardeş
2
dost
âh (F
) [ 1 [آه
feryat etme feryat
2
ilenme
âh almak biri tarafından kendisine ilenilmek
âh ü zâr [ آه و زار ] âh edip inleme
âhâd (A
) [ آحاد ] birler
ahad (A
) [ احد ] bir
ahali (A
) [ اهالی ] halk ahali insan topluluğu
ahavât (A
) [ اخوات ] kızkardeşler
ahbâb (A
) [ 1 [احباب
dostlar
2
dost
ahbap (A
) [ احباب ] dostlar sevdikler
ahbâr (A
) [ اخبار ] haberler
ahcâr (A
) [ احجار ] taşlar
ahd (A
) [ 1 [عهد
yemin and
2
çağ devir
3
söz verme
ahd -i atîk [ عهد عتيق ] Tevrat Zebur ve Mezâmir
ahd -i cedîd [ عهد جدید ] İncil ve ekleri
ahdar (A
) [ احضر ] yemyeşil
ahdâs (A
) [ 1 [احداث
yeni olaylar
2
dertler
3
gençler
ahdeb (A
) [ احدب ] kambur
ahdnâme (A
-F
) [ عهدنامه ] ahitname antlaşma metni
ahdüpeymân (A
-F
) [ عهد و پيمان ] and
âhek (F
) [ آهک ] kireç
âhen (F
) [ آهن ] demir
âhendil (F
) [ آهن دل ] acımasız
âheng (F
) [ 1 [آهنگ
uyum ahenk
2
eğlence
âheng -i esvât [ آهنگ اصوات ] ses uyumu
âhengdâr (F
) [ آهنگدار ] uyumlu
âhenger (F
) [ آهنگر ] demirci
âhenggüzâr (F
) [ آهنگ گذار ] uyumlu ahenkli
âhenîn (F
) [ 1 [آهنين
demirden
2
demir gibi
âhenîndil (F
) [ 1 [آهنين دل
katı yürekli
2
yiğit
âhenk (F
) [ آهنگ ] ahenk uyum
âhenkdâr (F
) [ آهنگ دار ] uyumlu ahenkli
âhenkeş (F
) [ آهنکش ] miknatıs
âhenrüba (F
) [ آهن ربا ] miknatıs
âhensâ(y) (F
) [ آهن سای ] törpü
âher (A
) [ آخر ] başka diğer
âheste (F
) [ آهسته ] yavaş usul ağır
âhestegî (F
) [ آهستگی ] yavaşlık
ahfâ (A
) [ اخفا ] en gizli
ahfâd (A
) [ احفاد ] torunlar
ahger (F
) [ اخگر ] kor ateş
ahibbâ (A
) [ احبا ] dostlar sevilenler; sevgililer
ahid (A
) [ عهد ] söz yemin
ahidşiken (A
-F
) [ عهدشکن ] sözünden dönen antlaşmayı bozan
âhîhte (F
) [ آهيخته ] kınından çıkmış sıyrılmış
ahîr (A
) [ آخر ] son en son
âhir -i kâr [ 1 [آخر کار
sonunda
2
sonuç
âhirbîn (A
-F
) [ آخربين ] ileri görüşlü
âhire (A
) [ آخره ] son
ahîren (A
) [ اخيرا ] geçenlerde son zamanlarda son olarak
âhiret (A
) [ آخرت ] öbür dünya
âhiretlik (A
-T
) 1
ahiret kardeşi
2
evlat edinilen öksüz
âhirin (A
-F
) [ 1 [آخرین
sonuncu
2
sonrakiler
âhirkâr (A
-F
) [ آخرکار ] sonunda nihayet
âhirülemr (A
) [ آخرالامر ] sonunda işin sonunda
âhiz (A
) [ آخذ ] alan
ahize (A
) [ آخذه ] alıcı gereç
ahkâm (A
) [ احکام ] hükümler
ahlâf (A
) [ اخلاف ] halefler
ahlâk (A
) [ اخلاق ] huy ahlak
ahlâk -ı amelî [ اخلاق عملی ] uygulamadaki ahlak anlayışı
ahlâk -ı hasene [ اخلاق حسنه ] iyi huy
ahlâk -ı nazarî [ اخلاق نظری ] teorideki ahlak anlayışı
ahlâk -ı zemîme [ اخلاق ذميمه ] kötü huy
ahlâken (A
) [ اخلاقا ] ahlakça
ahlâkiyat (A
) [ اخلاقيات ] ahlak bilgisi
ahlâkiyûn (A
) [ اخلاقيون ] ahlakçılar
ahlâm (A
) [ 1 [احلام
karmakarışık rüyalar
2
düşazmalar
ahlât (A
) [ اخلاط ] salgılar
ahlât -ı erba’a [ اخلاط اربعه ] dört özsuyu kan salya safra dalak
ahmak (A
) [ احمق ] budala aptal ahmak
ahmakâne (A
-F
) [ احمقانه ] ahmakça
ahmakî (A
-F
) [ احمقی ] ahmaklık
ahmer (A
) [ احمر ] kırmızı kızıl
ahrâm (A
) [ 1 [احرام
kutsal yerler
2
haremler
3
hanımlar eşler
ahrâr (A
) [ احرار ] özgürler
ahrârâne (A
-F
) [ احرارانه ] özgürce
ahrâs (A
) [ احراس ] koruyucular muhafızlar
ahret (A
) [ آخرت ] öbür dünya ahiret
ahretlik (A
-T
) 1
ahiret kardeşi
2
evlat edinilen öksüz
ahsâs (A
) [ احساس ] duygular
ahsen (A
) [ احسن ] en güzel
ahşâ’ (A
) [ 1 [احشاء
iç organlar 2
bölgeler yöreler
ahşâb (A
>T
) [ 1 [اخشاب
ahşap
2
keresteler
ahşâm (A
) [ احشام ] maiyet
ahtâb (A
) [ احطاب ] odunlar
ahtâr (A
) [ اخطار ] tehlikeler
âhte (F
) [ 1 [آخته
iğdiş edilmiş
2
kınından çıkarılmış
ahter (F
) [ اختر ] yıldız
ahter -i dünbâledâr [ اختر دنباله دار ] kuyruklu yıldız
ahterbîn (F
) [ اختربين ] astrolog yıldızbilimci
ahterşinâs (F
) [ اخترشناس ] yıldızbilimci
ahterşümâr (F
) [ 1 [اخترشمار
yıldızbilimci
2
geceleri uyuyamayan
ahu (A
) [ اخو ] kardeş
âhû (F
) [ آهو ] ceylan karaca
âhûbere (F
) [ آهوبره ] ceylan yavrusu
âhûdil (F
) [ آهودل ] ödlek korkak
âhund (F
) [ آخوند ] molla hoca
âhûnigah (F
) [ آهونگاه ] ceylan bakışlı
âhur (F
) [ آخر ] ahır
âhuvân (F
) [ آهوان ] ceylanlar
âhûvâne (F
) [ آهوانه ] ceylan gibi
âhüvâh(F
) [ آه و واه ] feryat sızlanma hayıflanma
âhüvâveylâ (F
-A
) [ آه و واویلا ] feryat âh çekme figan etme
âhüzâr (F
) [ آه و زار ] âh çekip inleme
ahvâl (A
) [ احوال ] haller durumlar
ahvâl -i âdiye [ احوال عادیه ] olağan haller
ahvâl -i sıhhiye [ احوال صحيه ] sağlık durumu
ahvef (A
) [ اخوف ] en korkunç
ahvel (A
) [ احول ] şaşı
ahyâ (A
) [ احيا ] diriler
ahyâl (A
) [ اخيال ] yılkılar
ahyânen (A
) [ احيانا ] arasıra kimi zaman
ahyâr (A
) [ اخيار ] iyiler
ahyât (A
) [ اخياط ] iplikler
ahz (A
) [ اخذ ] alma
ahz ü kabul etmek alıp kabul etmek
ahzâb (A
) [ 1 [احزاب
kütleler
2
partiler
3
Ahzâb sûresi
ahzân (A
) [ احزان ] hüzünler
ahzar (A
) [ اخضر ] yeşil
ahzen (A
) [ احزن ] çok hüzünlü
ahzetmek almak
ahzüi’tâ (A
) [ اخذ و عطا ] alış veriş
ahzükabz (A
) [ اخذ و قبض ] alıp sahip çıkma
âid (A
) [ 1 [عائد
ait ilişkin
2
geri dönen
âidât (A
) [ عائدات ] gelirler aidat
âide (A
) [ عائده ] kâr kazanç gelir
âika (A
) [ عائقه ] engel
âile (A
) [ 1 [عائله
aile
2
eş karı
ailevî (A
) [ عائلوی ] aile ile ilgili
âjeng (F
) [ آژنگ ] buruşuk cilt kırışığı
âk (A
) [ عاق ] serkeş
akab (A
) [ 1 [عقب
arka art
2
topuk ökçe
akabât (A
) [ 1 [عقبات
yokuşlar
2
tehlikeli anlar
akabe (A
) [ 1 [عقبه
geçilmesi güç geçit
2
yokuş
akabinde (A
-T
) ardından
akâid (A
) [ عقائد ] inançlar akideler
akâmet (A
) [ 1 [عقامت
verimsizlik durgunlaştırma aksatma
2
kısırlık
akar (A
) [ عقار ] kazanç sağlayan mülk
akarât (A
) [ عقرات ] kazanç sağlayan mülkler akarlar
akbeh (A
) [ اقبح ] çok çirkin
akd (A
) [ 1 [عقد
düğümleme bağlama
2
nikah
3
kararlaştırma
4
kurma
akdâh (A
) [ اقداح ] kadehler
akdâm (A
) [ اقدام ] ayaklar
akdedilmek yapılmak uygulanmak icra edilmek
akdem (A
) [ اقدم ] önce önceki
akdes (A
) [ اقدس ] en kutsal
akdetmek/ eylemek yapmak uygulamak icra etmek imzalamak antlaşma
yapmak sözleşme yapmak
akıbet (A
) [ عاقبت ] son
âkıbetbîn (A
-F
) [ عاقبت بين ] sonu gören ileri görüşlü
âkıbetendîş (A
-F
) [ عاقبت اندیش ] sonunu düşünen
âkıbetülemr (A
) [ عاقبت الامر ] sonunda
âkıl (A
) [ عاقل ] akıllı akıl sahibi
akıl (A
) [ عقل ] akıl
âkılâne (A
-F
) [ عاقل ] akıllıca
âkıle (A
) [ عاقله ] akıllı kadın
âkır (A
) [ 1 [عاقر
kısır
2
verimsiz
âkid (A
) [ عاقد ] akit yapan
akîde (A
) [ عقيده ] inanç akide
akîdefurûş (A
-F
) [ عقيده فروش ] inanç tüccarı
akîk (A
) [ عقيق ] akik taşı
âkil (A
) [ آکل ] yiyen
akîm (A
) [ 1 [عقيم
kısır
2
sonuçsuz
akim kalmak gerçekleşememek sonuçsuz kalmak
akis (A
) [ عکس ] yansıma aksetme akis
akl (A
) [ عقل ] akıl
akl -ı bâliğ [ عقل بالغ ] ergin
akl -ı evvel [ عقل اول ] Tanrı
akl -ı küll [ 1 [عقل کل
doğadaki genel uyum
2
Cebrail
akl -ı mücerred [ عقل مجرد ] soyut akıl
akl -ı selim [ عقل سليم ] sağduyu
aklâm (A
) [ 1 [اقلام
kalemler
2
yazı gereçleri
3
devlet daireleri
aklen (A
) [ اقلا ] akılca
aklıselim (A
-F
) [ عقل سليم ] sağduyu
aklî (A
) [ عقلی ] akılca akıl bakımından rasyonel
akliyye (A
) [ عقليه ] akılcılık rasyonalizm
akliyyûn (A
) [ عقليون ] akılcılar rasyonalistler
akm (A
) [ عقم ] kısırlık
akmâr (A
) [ اقمار ] aylar
akmişe (A
) [ اقمشه ] kumaşlar
akrabâ (A
) [ اقرباء ] akraba yakınlar
akran (A
) [ اقران ] yaşıtlar
akreb (A
) [ اقرب ] en yakın
akreb (A
) [ 1 [عقرب
akrep
2
saat ibresi
akrebek (A
-F
) [ عقربک ] saati gösteren ibre
aks (A
) [ عکس ] yansıma akis
aks -i müddeâ [ عکس مدعا ] çatışkı
aks -i sedâ [ عکس صدا ] yankı
aksâ (A
) [ اقصی ] uzak en son
aksâ -yı emel [ اقصای امل ] ülkü ideal
aksâ -yı şark [ اقصای شرق ] Uzakdoğu
aksâm (A
) [ اقسام ] kısımlar bölümler
aksâm -ı sâire [ اقسام سائره ] diğer kısımlar öbür bölümler
akser (A
) [ اقصر ] en kısa
aksetmek yansımak vurmak
aksî (A
) [ 1 [عکسی
inatçı
2
ters zıt
3
huysuz
aksülamel (A
) [ عکس العمل ] tepki reaksiyon
aktâ’ (A
[ 1 [اقطاع
kesmeler
2
beylik araziler
aktâb (A
) [ 1 [اقطاب
kutuplar
2
azizler
3
efendiler
aktâr (A
) [ اقطار ] taraflar yöreler
aktâr-ı cihân [ اقطار جهان ] dünyanın her tarafı
akûr (A
) [ عقور ] azgın kudurmuş saldırgan
akûrâne (A
-F
) [ عقورانه ] kudurmuşçasına
akvâl (A
) [ اقوال ] sözler
akvâm (A
) [ اقوام ] kavimler
akviyâ (A
) [ اقویا ] kuvvetliler
âl (A
) [ 1 [آل
aile
2
sülale
3
evlat
âl (A
) [ عال ] yüce yüksek
alâ (A
) [ علاء ] yücelik şeref
alâ (A
) [ علی ] üst üstü üzeri
alâeyyihâl (A
) [ علی ای حال ] her nasıl olsa
âlâf (A
) [ آلاف ] binler
alâhide (A
) [ عليحده ] tek başına başlı başına
alâik (A
) [ علائق ] alakalar ilgiler
alâim (A
) [ ] işaretler alametler
alâim-i semâ [ علائم سما ] gökkuşağı
alak (A
) [ 1 [علق
kan pıhtısı
2
sülük
alâka (A
) [ علاقه ] ilgi alaka
alâkabahş (A
-F
) [ علاقه بخش ] ilgilendiren ilgili
alâkadar (A
-F
) [ علاقه دار ] ilgili alakalı
alâkadar etmek ilgilendirmek
alâkadar olmak ilgilenmek
alakadârân (A
-F
) [ علاقه داران ] ilgililer
alâkadrilimkân (A
) [ علاقدرالامکان ] olabildiğince
âlâm (A
) [ آلام ] elemler acılar
alâmât (A
) [ علامات ] işaretler alametler
alâmet (A
) [ علامت ] işaret iz alamet belirti
2
çok iri
âlât (A
) [ آلات ] aletler
alâvechi (A
) [ علِی وجه ] üzere
alâvefk (A
) [ علی وفق ] uygun olarak
âlâyiş (F
) [ 1 [آلایش
bulaşma
2
gösteriş
aleddevam (A
) [ علی الدوام ] sürekli
alef (A
) [ 1 [علف
ot
2
hayvan yemi
aleka (A
) [ 1 [علقه
kan pıhtısı
2
balçık
alelacele (A
) [ علی العجله ] çarçabuk
alelâde (A
) [ علی العاده ] sıradan bayağı
alelamyâ (A
) [ علی العميا ] körükörüne
alelekser (A
) [ علی الاکثر ] çok defa
alelhusûs (A
) [ علی الخصوص ] özellikle
alelıtlâk (A
) [ 1 [علی الاطلاق
genellikle
2
rastgele
alelicmâl (A
) [ علی الاجمال ] topluca
alelinfirâd (A
) [ علی الانفراد ] birer birer
alelistimrâr (A
) [ علی الاستمرار ] sürekli aralıksız
aleliştirâk (A
) [ علی الاشتراک ] ortaklaşa
alelkifâye (A
) [ علی الکفایه ] yeterince
alelumûm (A
) [ علی العموم ] genellikle genelde genel olarak
âlem (A
) [ عالم ] dünya; evren
alem (A
) [ 1 [علم
sancak
2
alem
3
nişan alamet
âlemârâ (A
-F
) [ عالم آرا ] dünyayı süsleyen
alemdâr (A
-F
) [ علمدار ] sancaktar
âlemefrûz (A
-F
) [ عالم افروز ] dünyayı parlatan
âlemgîr (A
-F
) [ 1 [عالمگير
dünyayı fetheden
2
dünyaya yayılan
âlemiyân (A
-F
) [ عالميان ] insanlar
âlemşümûl (A
) [ علم شمول ] dünyayı kaplayan
âlemtâb (A
-F
) [ عالمتاب ] dünyayı aydınlatan
alenen (A
) [ علنا ] açıkça
alenî (A
) [ علنی ] açık aşikâr
âlet (A
) [ 1 [آلت
araç alet
2
aygıt
alettafsîl (A
) [ علی التفصيل ] ayrıntılı olarak
alettevâlî (A
) [ علی التوالی ] peşpeşe
aleyh (A
) [ عليه ] karşı karşıt; üzerine
aleyhdar (A
-F
) [ عليه دار ] karşıt zıt
aleyhisselâm (A
) [ عليه السلام ] selam onun üzerine olsun
âlî (A
) [ عالی ] yüce; yüksek
âlîcâh (A
-F
) [ عالی جاه ] yüksek dereceli
âlîcenâb (A
) [ 1 [عالی جناب
cömert
2
haysiyetli
âlihe (A
) [ آلهه ] ilahlar
âlîhimmet (A
) [ عالی همت ] yüce himmetli
âlîkadr (A
) [ عالی قدر ] saygıdeğer
alîl (A
) [ 1 [عليل
hasta hastalıklı illetli
2
sakat
âlim (A
) [ عالم ] bilgin
alîm (A
) [ عليم ] çok bilen
âlîmakâm (A
) [ عالی مقام ] yüksek makamlı
âlînazar (A
) [ عالی نظر ] yüksek görüşlü
âlîşan (A
) [ عالی شان ] şanı yüce
âliye (A
) [ عاليه ] yüce yüksek
aliyyülâlâ (A
) [ علی الاعلا ] en iyisi
Allâh (A
) [ الله ] Tanrı Allah
allâme (A
) [ علامه ] büyük bilgin
âlû (F
) [ آلو ] erik
âlûbâlu (F
) [ آلوبالو ] vişne
âlûd (F
) [ آلود ] bulanmış bulaşmış
âlûde (F
) [ آلوده ] bulanmış bulaşmış
âlûdedâmen (F
) [ آلوده دامن ] iffetsiz
âlûdegî (F
) [ آلودگی ] bulaşma bulaşıklık
âlüfte (F
) [ 1 [آلفته
iffetsiz fahişe
2
alışık
âmâc (F
) [ 1 [آماج
hedef
2
nişan tahtası
âmâcgâh (F
) [ آماجگاه ] nişan alınan yer
âmâde (F
) [ آماده ] hazır
âmâdegî (F
) [ آمادگی ] hazırlık
a'mâl (A
) [ اعمال ] davranışlar ameller
âmâl (A
) [ آمال ] emeller
âmâl (A
) [ آمال ] emeller
âmâr (F
) [ 1 [آمار
sayım
2
hesap
amd (A
) [ عمد ] kasıt
amden (A
) [ عمدا ] kasıtlı olarak
âmed (F
) [ آمد ] gelme geliş
âmedşüd (F
) [ آمدشد ] geliş gidiş
âmedüreft (F
) [ آمدورفت ] geliş gidiş
âmedüşüd (F
) [ آمدوشد ] geliş gidiş
amel (A
) [ 1 [عمل
iş
2
ishal
amele (A
) [ عمله ] işçi
amelen (A
) [ عملا ] bilfiil işleyerek
amelî (A
) [ عملی ] pratik uygulamalı
ameliyât (A
) [ 1 [عمليات
işlemler uygulamalar
2
ameliyat
ameliye(A
) [ عمليه ] işlem uygulama
âmennâ (A
) [ آمنا ] diyecek bir şey yok inandık
âmîhte (A
) [ آميخته ] karışık karışmış
amîk (A
) [ عميق ] derin
âmil (A
) [ 1 [عامل
yapan işleyen
2
faktör etken
3
vergi memuru
4
vali
amîm (A
) [ عميم ] yaygın
âmîn (A
) [ آمن ] amin
âminen (A
) [ آمنا ] emin olarak
âmir (A
) [ آمر ] emreden
âmirâne (A
-F
) [ آمرانه ] emredercesine
âmiyâne (A
-F
) [ عاميانه ] bayağı avamca
âmm (A
) [ عام ] genel yaygın
âmm (A
) [ عام ] yıl
amm (A
) [ عم ] amca
ammâ (A
) [ اما ] ama
ammâba’d (A
) [( امابعد ] maksada gelince
amme (A
) [ عمه ] hala
amûd (A
) [ عمود ] direk
amûden (A
) [ عمودا ] dikine
amûdî (A
) [ عمودی ] diaaa
âmurziş (F
) [ 1 [آمرزش
bağışlama affetme
âmûz (F
) [ 1 [آموز
öğrenen
2
öğreten
âmûzgâr (F
) [ آموزگار ] öğretmen
âmürzgâr (F
) [ آمرزگار ] bağışlayıcı Tanrı
âmürziş (F
) [ آمرزش ] bağışlama
ân (A
) [ آن ] an
an (A
) [ عن ] –den -dan
ân (F
) [ 1 [ان
çoğul eki -ler -lar
2
zarf yapan ek -erek -arak
ân (F
) [ آن ] alım cazibe hava
an’anât (A
) [ عنعنات ] gelenekler
an’ane (A
) [ عنعنه ] gelenek
an’anevî (A
) [ عنعنوی ] geleneksel
ânân (F
) [ آنان ] onlar
anâsır (A
) [ عناصر ] unsurlar elemanlar
anâsır-ı erba’a [ عناصر اربعه ] dört unsur ateş hava su toprak
ânât (A
) [ آنات ] anlar
anbean (A
-F
) [ آن به آن ] her an gittikçe
anber (A
) [ عنبر ] amber
anberbû (A
-F
) [ عنبربو ] amber kokulu
andelîb (A
) [ عندليب ] bülbül
âne (F
) [ انه ] gibi anlamını verecek şekilde sıfat ve zarf yapan son ek
anh (A
) [ عنه ] ondan
anhâ (A
) [ عنها ] ondan
anhâ (F
) [ آنها ] onlar
ânî (A
-F
) [ 1 [آنی
bir an
2
derhal
ânifen (A
) [ 1 [آنفا
az önce demin
2
yukarıda
âniyen (A
) [ آنيا ] bir anda der hal o anda
ankâ (A
) [ عنقا ] zümrütüanka
ankarîb (A
) [ عن قریب ] yakında yakından çok geçmeden
ankasdin (A
) [ عن قصد ] kasıtlı olarak bile bile
ankebût (A
) [ عنکبوت ] örümcek
ansamîmilkalb (A
) [ عن صميم القلب ] içtenlikle canügönülden
anûd (A
) [ عنود ] inatçı
âr (A
) [ عار ] utanma ar
ar’ar (A
) [ 1 [عرعر
anırma
2
dikenli ardıç
ârâ (F
) [ آرا ] süsleyen
ârâ’ (A
) [ آراء ] oylar
arâ’is (A
) [ عرائس ] gelinler
arab (A
) [ عرب ] arap
arabî (A
) [ عربی ] arapça
arak (A
) [ 1 [عرق
ter
2
rakı
arakçîn (A
-F
) [ عرقچين ] takke kavuk altı takkesi
arakdâr (A
-F
) [ عرقدار ] terli
arakıyye (A
) [ عرقيه ] derviş külahı
ârâm (F
) [ 1 [آرام
dinlenme
2
yerleşme
ârâm etmek yerleşmek
ârâmbahş (F
) [ آرام بخش ] dinlendiren huzur veren
ârâmgâh (F
) [ 1 [آرامگاه
dinlenme yeri
2
mezar
ârâmiş (F
) [ 1 [آرامش
dinlenme
2
huzur
ârâste (F
) [ آراسته ] süslenmiş süslü
ârâyiş (F
) [ 1 [آرایش
süs
2
süslenme
araz (A
) [ 1 [عرض
işaret belirti
2
tesadüf
arâzî (A
) [ اراضی ] yerler arazi
arbede (A
) [ عربده ] kavga
arbedecû (A
-F
) [ عربده جو ] kavgacı
ard (F
) [ آرد ] un
ardbîz (F
) [ آردبيز ] elek
arefe (A
) [ عرفه ] arife bayramdan önceki gün
ârız (A
) [ 1 [عارض
yanak
2
gelen
3
engel
ârızî (A
) [ عارضی ] geçici
ârî (A
) [ 1 [عاری
çıplak
2
uzak uzakta soyutlanmış
ârî (F
) [ آری ] evet
ârif (A
) [ عارف ] bilen arif irfan sahibi
âriyyet (A
) [ عاریت ] ödünç
arîz (A
) [ عریض ] geniş genişlemesine
arman (F
) [ 1 [آرمان
özlem
sıkıntı
arsa (A
) [ عرصه ] yer meydan
arş (A
) [ 1 [عرش
gök
2
taht
3
çardak
arşa (A
) [ عرشه ] güverte
arûs (A
) [ ] gelin
arz (A
) [ 1 [ارض
yer
2
dünya yeryüzü
arz (A
) [ 1 [عرض
genişlik en
2
enlem
arz (A
) [ عرض ] sunma arzetme
arzan (A
) [ ارضا ] enine genişliğine
arzıhâl (A
) [ ارض حال ] dilekçe
ârzû (F
) [ آرزو ] istek heves
asâ (A
) [ 1 [عصا
değnek sopa
2
derviş değneği
âsâ (F
) [ آسا ] gibi
asab (A
) [ عصب ] sinir
asabî (A
) [ عصبی ] sinirli
asabiyülmizac (A
) [ عصبی المزاج ] asabî mizaçlı
asabiyyet (A
) [ عصبيت ] sinirlilik
âsaf (A
) [ 1 [آصف
vezir
Hz
Süleyman’ın veziri
asâkir (A
) [ عساکر ] askerler
asalet (A
) [ اصالت ] asillik
asamm (A
) [ اصم ] sağır
âsân (F
) [ آسان ] kolay
âsâr (A
) [ 1 [آثار
izler
2
eserler
âsâyiş (F
) [ 1 [آسایش
huzur
2
güvenlik
âsâyiş berkemâl [ آسایش برکمال ] her yerde huzur hakim
asdika (A
) [ اصدقا ] gerçek dostlar
asel (A
) [ عسل ] bal
ases (A
) [ عسس ] gece bekçisi
asfer (A
) [ 1 [اصفر
sarı
2
soluk benizli
asgar (A
) [ اصغر ] en küçük
asgarî (A
) [ اصغری ] en az
ashâb (A
) [ 1 [اصحاب
dostlar arkadaşlar
2
sahipler
âsım (A
) [ 1 [عاصم
günahtan sakınan
2
iffetli
asır ba’de asır (A
) [ عصر بعد عصر ] asırlarca yüzyıllarca
âsî (A
) [ 1 [عاصی
isyancı
2
günahkâr
âsîb (F
) [ آسيب ] felaket bela zarar
asîl (A
) [ 1 [اصيل
sağlam
2
soylu
asîlzâde (A
-F
) [ اصيل زاده ] soylu çocuğu asilzade
asîr (A
) [ عصير ] özsuyu usare
âsitan (F
) [ آستان ] eşik
âsiyâ (F
) [ آسيا ] değirmen
âsiyâb (F
) [ آسياب ] değirmen
asker (A
) [ عسکر ] asker er
asl (A
) [ 1 [اصل
asıl
2
kök
3
gerçek
asla (A
) [ اصلا ] hiçbir zaman
aslî (A
) [ اصلی ] asıl
aslünesl (A
-F
) [ اصل و نسل ] soy sop
âsmân (F
) [ آسمان ] gök gökyüzü
âsmânî (F
) [ 1 [آسمانی
gökyüzüne ait
2
melek
3
açık mavi
asnâm (A
) [ 1 [اصنام
putlar
2
dilberler
asr (A
) [ 1 [عصر
yüzyıl
2
ikindi vakti
asrî (A
) [ عصری ] modern
âstân (F
) [ 1 [آستان
eşik
2
tekke
âstâne (F
) [ 1 [آستانه
eşik
2
başkent
3
tekke
4
İstanbul
âster (F
) [ آستر ] astar
âstîn (F
) [ آستين ] yen
âsûde (F
) [ آسوده ] rahat huzurlu
âsûdegî (F
) [ آسودگی ] huzur
âsûdehâtır (F
-A
) [ آسوده خاطر ] gönlü rahat huzurlu
âsüman (F
) [ آسمان ] gökyüzü
âş (F
) [ 1 [آش
yemek
2
aşûre
âşâm (F
) [ آشام ] içen
aşer (A
) [ عشر ] on
aşere (A
) [ عشره ] onlar
aşhâne (F
) [ آشخانه ] mutfak
âşık (A
) [ عاشق ] aşık
âşıkân (A
-F
) [ عاشقان ] aşıklar
âşifte (F
) [ 1 [آشفته
perişan
2
iffetsiz kadın
âşikâr (F
) [ آشکار ] açık belli aşikâr
âşikâr etmek ortaya çıkarmak belli etmek
âşikâr olmak ortaya çıkmak belli olmak
âşikâre (F
) [ آشکاره ] açık belli
âşina (F
) [ 1 [آشنا
tanıdık bildik
2
bilen
âşir (A
) [ عاشر ] onuncu
aşîr (A
) [ عشير ] onda bir
âşiren (A
) [ عاشرا ] onuncusu
âşiyân (F
) [ 1 [آشيان
yuva
2
ev
aşk (A
) [ عشق] [عشق ] aşk
âşkâr (F
) [ 1 [آشکار
açık belli aşikâr
âşkârâ (F
) [ آشکارا ] açık belli aşikâr
âşnâ (F
) [ آشنا ] tanıdık dost aşina
âşnâyân (F
) [ آشنایان ] tanıdıklar dostlar
âşnâyî (F
) [ 1 [آشنایی
dostluk
2
bilme haberdarlık
âşpez (F
) [ آشپز ] aşçı
aşre (A
) [ عشره ] on
âşûb (F
) [ 1 [آشوب
kargaşa
2
karıştırıcı
âşûbengîz (F
) [ آشوب انگيز ] kargaşa çıkaran
âşûrâ (A
) [ عاشورا ] aşûre
âşüfte (F
) [ 1 [آشفته
iffetsiz kadın
2
perişan
âşüftedil (F
) [ آشفته دل ] gönlü perişan
ât (A
) [ ات ] çoğul eki -ler -lar
at’ime (A
) [ اطعمه ] taamlar yiyecekler
atâ (A
) [ عطاء ] bağış ihsan bahşiş
atâbahş (A
-F
) [ عطا بخش ] bahşiş veren ihsanda bulunan
atâlet (A
) [ 1 [عطالت
durgunluk
2
tembellik
ataş (A
) [ عطش ] susuzluk
atâyâ (A
) [ عطایا ] bağışlar ihsanlar bahşişler
atebât (A
) [ 1 [عتبات
eşikler
2
şiîlerin ziyaret yerleri Necef Kerbela Kâzımiye
atebe (A
) [ عتبه ] eşik
ateh (A
) [ عته ] bunama
ateh getirmek bunamak
âteş (F
) [ آتش ] ateş
âteşbâr (F
) [ آتش بار ] ateş yağdıran
âteşbâz (F
) [ آتشباز ] fişekçi
âteşdân (F
) [ 1 [آتشدان
mangal
2
ocak
âteşdem (F
) [ آتش دم ] acı sözlü
âteşefrûz (F
) [ آتش افروز ] ateş yakan
âteşfâm (F
) [ 1 [آتش فام
ateş rengi
2
kırmızı
âteşfeşân (F
) [ آتش فشان ] ateş saçan
âteşgâh (F
) [ آتشگاه ] ateşkede ateşperest tapınağı
âteşgede (F
) [ آتشگده ] ateşkede ateşperest tapınağı
âteşgîre (F
) [ 1 [آتش گيره
maşa
2
çıra
âteşgûn (F
) [ آتش گون ] ateş rengi kırmızı
âteşî (F
) [ 1 [آتشی
ateşli
2
öfkeli kızgın
3
acı dokunaklı
4
cehennemlik
âteşîn (F
) [ 1 [آتشين
ateşli
2
hararetli
âteşkâr (F
) [ آتش کار ] külhancı ateşçi
âteşmizâc (F
-A
) [ آتش مزاج ] sert mizaçlı
âteşpâre (F
) [ آتش پاره ] kıvılcım
âteşperest (F
) [ آتش پرست ] ateşe tapan ateşperest
atf (A
) [ 1 [عطف
eğme
2
bağlaç
3
çevirmeyöneltme
atfen (A
) [ عطفا ] atıfta bulunarak
atfetmek yöneltmek vermek
âtıf (A
) [ 1 [عاطف
şefkatli
2
meyleden
3
bağlayan
âtıfet (A
) [ عاطفت ] şefkat gösterme
âtıfetkâr (A
-F) [ عاطفتکار ] şefkat gösteren gözeten
âtıl (A
) [ 1 [عاطل
yararsız
2
tembel
âtî (A
) [ 1 [آتی
gelecek
âtîdeki (A
-T
) [ ] ilerideki aşağıdaki gelecek olan
atîk (A
) [ 1 [عتيق
eski antik
2
asil
3
özgür
atîka (A
) [ 1 [عتيقه
eski antik
2
asil
3
özgür
atîkiyyât (A
) [ عتيقيات ] arkeoloji
âtiye (A
) [ آتيه ] gelecek
âtiyen (A
) [ 1 [آتيا
gelecekte
2
aşağıda görüleceği gibi
âtiyülbeyân (A
) [ آتی البيان ] aşağıda açıklanacak olan
âtiyüzzikr (A
) [ آتی الذکر ] aşağıda zikredilecek olan
atiyyât (A
) [ عطيات ] bağışlar ihsanlar
atiyye-i seniyye [ عطيهء سنيه ] padişah tarafından verilen hediye
atlas (A
) [ 1 [اطلس
atlas kumaş
2
büyük harita dünya haritası
atnâb (A
) [ 1 [اطناب
ipler
2
çadır ipleri
3
ağaç kökleri
ats (A
) [ عطس ] hapşırma aksırma
atse (A
) [ عطسه ] hapşırık aksırık
atş (A
) [ عطش ] susuzluk
atşân (A
) [ عطشان ] susuz susamış
attar (A
) [ عطار ] attar baharatçı
attârî (A
-F
) [ 1 [عطاری
attarlık
2
attar dükkanı
atûfet (A
) [ عطوفت ] şefkat
avâid (A
) [ عوائد ] gelirler
avâkıb (A
) [ 1 [عواقب
sonuçlar
2
sonlar
avâlim (A
) [ عوالم ] âlemler dünyalar
avâm (A
) [ عوام ] halk tabakası
avâmil (A
) [ 1 [عوامل
etkenler faktörler
avâmpesend (A
-F
) [ عوام پسند ] halkın beğendiği
avân (A
) [ اوان ] zaman
âvâre (F
) [ آواره ] aylak
âvâreser (F
) [ آواره سر ] aylak
avârız (A
) [ 1 [عوارض
belalar
2
engeller
3
geçici vergi
avârif (A
) [ عوارف ] bilginler arifler
âvâz (F
) [ آواز ] ses
âvâze (F
) [ 1 [آوازه
bağırma
2
ün
avdet (A
) [ عودت ] geri dönüş
avdet etmek dönmek
avene (A
) [ عونه ] yardakçılar avene
âvîze (F
) [ آویزه ] asılı
avn (A
) [ عون ] yardım
avrât (A
) [ عورات ] kadınlar
avret (A
) [ عورت ] kadın
âyâ (F
) [ آیا ] acaba
ayân (A
) [ عيان ] açık belli aşikâr
ayâr (A
) [ عيار ] ayar
âyât (A
) [ آیات ] ayetler
ayb (A
) [ عيب ] ayıp
âyet (A
) [ 1 [آیت
ayet
2
işaret
âyîn (F
) [ 1 [آیين
tören
2
ayin
3
din
âyine (F
) [ آینه ] ayna
âyînhân (F
) [ آیين خوان ] ayin okuyan
ayn (A
) [ 1 [عين
göz
2
tıpkı
3
ayın harfi
aynen (A
) [ عينا ] tıpkı aynen olduğu gibi
ayniyye (A
) [ 1 [عينيه
taşınabilir değerli eşya
2
göz hastalıkları bölümü
ayniyyet (A
) [ عينيت ] aynılık
aynülyakîn (A
) [ عين اليقين ] kesin kesin bilgi
ayş (A
) [ عيش ] yaşama aaaif alma gününü gün etme
ayyâr (A
) [ 1 [عيار
kurnaz
2
düzenbaz
ayyârî (A
-F
) [ 1 [عياری
kurnazlık
2
düzenbazlık
azâb (A
) [ عذاب ] azap
azab (A
) [ عزب ] bekar
azâbengiz (A
-F
) [ عذاب انگيز ] azap veren
âzâd (F
) [ آزاد ] özgür
âzâde (F
) [ آزاده ] özgür
âzâdî (F
) [ آزادی ] özgürlük
azamet (A
) [ 1 [عظمت
büyüklük ululuk
2
çalım
âzâr (F
) [ 1 [آزار
incitme
2
inciten
azdâd (A
) [ اضداد ] zıtlar karşıtlar
âzer (F
) [ 1 [آذر
ateş
2
Âzer ayı
âzerâsâ (F
) [ 1 [آذرآسا
ateş gibi
2
ateş rengi
azil (A
) [ عزل ] görevden alma
âzim (A
) [ عازم ] kararlı
azîm (A
) [ عظيم ] büyük
azîmet (A
) [ عزیمت ] gitme yola çıkma
azimet etmek gitmek
aziz (A
) [ عزیز ] değerli saygın
azîzan (A
-F
) [ عزیزان ] değerliler
azîze (A
) [ 1 [عزیزه
sevgili
2
saygın
azl (A
) [ عزل ] görevden alma
azm (A
) [ 1 [عزم
azim
2
niyet
azm (A
) [ عظم ] kemik
âzmâyiş (F
) [ آزمایش ] deneme sınama
âzmend (F
) [ آزمند ] hırslı
azrâ (A
) [ عذرا ] bâkire
azrâil (A
) [ عزدائيل ] Azrail
azrar (A
) [ اضرار ] zararlar
azulât (A
) [ عضلات ] adaleler
âzürde (F
) [ آزرده ] incinmiş gücenmiş
B
bâ (F
) [ 1 [با
ile
2
sahip
ba’de (A
) [ بعد ] sonra
ba’dehu (A
) [ بعده ] daha sonra ondan sonra
ba’delmîlâd (A
) [ بعدالميلاد ] milattan sonra İsa’dan sonra
ba’demâ (A
) [ بعدما ] bundan böyle
ba’dezin (A
-F
) [ بعدازاین ] bundan sonra bundan böyle
ba’s (A
) [ بعث ] diriliş
ba’süba’delmevt (A
) [ بعث بعد الموت ] ölümden sonra diriliş
ba’zan (A
) [ بعضا ] bazen kimi zaman
bâb (A
) [ 1 [باب
kapı
2
konu
3
bölüm
bâbâ (F
) [ 1 [بابا
baba
2
ata
bâbâyâne (F
) [ بابایانه ] babaca babacan
bâbûne (F
) [ بابونه ] babuna papatya
bâc (F
) [ 1 [باج
haraç
2
vergi
3
gümrük vergisi
bâcgîr (F
) [ باجگير ] vergi memuru
bâd (F
) [ 1 [باد
rüzgar yel
2
defa kez
3
yük
4
olsun
bâdâm (F
) [ بادام ] badem
bâdbân (F
) [ بادبان ] yelken
bâdbedest (F
) [ بادبدست ] eli boş züğürt
bâdbîz (F
) [ بادبيز ] yelpaze
bâde (F
) [ 1 [باده
içki
2
şarap
bâdefürûş (F
) [ باده فروش ] meyhaneci
bâdehâr (F
) [ باده خوار ] içki içen
bâdekeş (F
) [ باده کش ] şarap içen
bâdenûş (F
) [ باده نوش ] içki içen
bâdî (A
) [ بادی ] sebep olan yol açan
bâdî olmak sebep olmak yol açmak
bâdire (A
) [ بادره ] tehlikeli olay felaket
bâdiye (A
) [ بادیه ] çöl
bâğ (F
) [ باغ ] bahçe bağ
bağal (F
) [ بغل ] koltuk
bâğbân (F
) [ باغبان ] bahçıvan
bâğçe (F
) [ باغچه ] bahçe
bağçevan (F
) [ باغچوان ] bahçıvan
bağteten (A
) [ بغتة ] ansızın birdenbire
bâh (A
) [ باه ] cinsel güç
bahâ (F
) [ بها ] değer kıymet
bâhaber (F
-A
) [ باخبر ] haberli haberdar
bahâdar (F
) [ بهادار ] kıymetli
bahâdır (F
) [ بهادر ] yiğit
bahâne (F
) [ 1 [بهانه
bahane
2
sebep
bahânecû (F
) [ بهانه جو ] bahaneci
bahâr (F
) [ 1 [بهار
ilkbahar
2
bahar
3
baharat
bahârî (F
) [ بهاری ] ilkbahar ile ilgili
bahâyim (A
) [ بهایم ] dört ayaklı hayvanlar
bahîl (A
) [ بخيل ] cimri
bâhired (F
) [ باخرد ] akıllı
bâhis (A
) [ باحث ] bahseden söz eden
bahis (A
) [ 1 [بحث
konu
2
tartışma
bahr -i siyâh [ بحر سياه ] Karadeniz
bahr (A
) [ بحر ] deniz
bahr -i ahdar [ بحر احضر ] Hint Okyanusu
bahr -i ahmer [ بحر احمر ] Kızıldeniz
bahr -i hazer [ بحر خزر ] Hazar Denizi
bahr -i kulzum [ بحر قلزم ] Kızıldeniz
bahr -i muhît-i atlasî [ بحر محيط اطلسی ] Atlas Okyanusu
bahr -i muhît-i kebîr [ بحر محيط کبير ] Büyük Okyanus
bahr -i mutavassıt [ بحر متوسط ] Akdeniz
bahs (A
) [ 1 [بحث
konu
2
tartışma
bahs edilmek ele alınmak söz edilmek
bahs etmek ele almak söz etmek
bahş (F
) [ بخش ] bağışlayan
bahş edilmek 1
bağışlanmak
2
verilmek
bahş etmek 1
bağışlamak
2
vermek
bahşâyiş (F
) [ 1 [بخشایش
bağışlama
2
bağış ihsan
bahşiş (F
) [ 1 [بخشش
bağış
2
bahşiş
baht (F
) [ بخت ] talih
bahtiyârî (F
) [ بختياری ] bahtiyarlık
bâhûr (A
) [ باخور ] aşırı sıcak
bâhusus (F
-A
) [ باخصوص ] hele hele özellikle
baîd (A
) [ بعيد ] uzak
bâis (A
) [ باعث ] yol açan sebep olan
bâis olmak yol açmak sebep olmak
bâjurnal (F
-Fr
) [ باژورنال ] tutanak ile
bâk (F
) [ باک ] korku
bakâyâ (A
) [ بقایا ] geriye kalanlar
bakıyye (A
) [ بقيه ] geriye kalan bakiye
bâkî (A
) [ 1 [باقی
kalıcı ölümsüz
2
artan geri kalan
bâkir (A
) [ باکر ] el sürülmemiş
bâkire (A
) [ باکره ] kızoğlan kız
bâl (F
) [ بال ] kanat
bâlâ (F
) [ 1 [بالا
yukarı üst
2
boy
bâlâbülend (F
) [ بالابلند ] uzun boylu
bâlâhâne (F
) [ بالاخانه ] tavan arası çatı
bâlâpervaz (F
) [ بالاپرواز ] yükseklerden uçan
bâliğ (A
) [ 1 [بالغ
erişkin
2
tutan varan
bâliğ olmak 1
erişkin olmak
2
tutmak ulaşmak varmak
bâlîn (F
) [ 1 [بالين
başucu
2
yastık
bâliş (F
) [ بالش ] yastık
bâm (F
) [ بام ] dam çatı
bâmazbata (F
-A
) [ بامضبطه ] tutanak ile
bâmdâd (F
) [ بامداد ] sabah sabahleyin
bâmukâvele (F
-A
) [ بامقاوله ] sözleşme ile sözleşmeli
bâng (F
) [ 1 [بانگ
ses
2
haykırış
bânû (F
) [ 1 [بانو
bayan
2
büyük hanım
bâr (F
) [ 1 [بار
yük
2
defa kez
3
Tanrı
4
meyva
5
yağdıran
bâr vermek meyva vermek
bârân (F
) [ باران ] yağmur
bârapor (F
-Fr
) [ باراپور ] rapor ile birlikte raporlu
bârber (F
) [ باربر ] hamal
bâre (F
) [ 1 [باره
defa
2
sur
bârgâh (F
) [ 1 [بارگاه
yüksek huzur padişah huzuru
2
otağ
bârgîr (F
) [ بارگير ] beygir
bârî (F
) [ باری ] hiç olmazsa en azından
bârid (A
) [ بارد ] soğuk
bârîk (F
) [ باریک ] ince
bârika (A
) [ بارقه ] şimşek
bâriz (A
) [ بارز ] belirgin
bârû (F
) [ بارو ] burç hisar burcu
bârver (F
) [ 1 [بارور
verimli
2
meyvalı
basar (A
) [ 1 [بصر
görme
2
görme yetisi
basîret (A
) [ بصيرت ] görüş ileriyi görme gücü
basît (A
) [ 1 [بسيط
sade
2
kolay
bast (A
) [ بسط ] yayma
batâet (A
) [ بطائت ] ağırlık yavaşlık
bâtakrîr (F
-A
) [ باتقریر ] rapor halinde
bâtıl (A
) [ 1 [باطل
hükümsüz
2
boş
batın (A
) [ 1 [بطن
karın
2
kuşak nesil
bâtınen (A
) [ باطنا ] işin iç yüzünde
batî (A
) [ بطی ] ağır yavaş
batn (A
) [ 1 [بطن
karın
2
kuşak nesil
batt (A
) [ بط ] kaz
battal (A
) [ 1 [بطال
yiğit
2
köhnemiş
3
hantal
bâvekar (F
-A
) [ باوقار ] ağırbaşlı
bâyi (A
) [ بایع ] satıcı
bayrakdâr (A
-F
) [ بيدقدار ] bayraktar sancaktar
baytâr (A
) [ بيطار ] veteriner
bâz (F
) [ 1 [باز
tekrar
2
açık
3
doğan
bazargâh (F
) [ بازارگاه ] pazar yeri
bazen (A
) [ بعضا ] kimi zaman
bazı (A
) [ بعض ] kimi
bâzî (F
) [ بازی ] oyun
bâzîçe (F
) [ بازیچه ] oyuncak
bâzû (F
) [ 1 [بازو
kol
2
güç
be’s (A
) [ بأس ] zarar kötü yan
bebr (F
) [ ببر ] kaplan
becâ (F
) [ بجا ] yerinde
becâyiş (F
) [ بجایش ] yer değişimi
beççe (F
) [ 1 [بچه
çocuk
2
yavru
bed (F
) [ بد ] kötü
bed’ etmek başlamak
bedahd (F
-A
) [ بدعهد ] sözünde durmayan
bedâheten (A
) [ بداهة ] düşünmeden
bedahlâk (F
-A
) [ بداخلاق ] ahlaksız
bedâvâz (F
) [ بدآواز ] kötü sesli
bedâvet (A
) [ 1 [بداوت
göçebelik
2
bedevîlik
bedâyi’ (A
) [ بدایع ] yeni ve güzel şeyler
bedbaht (F
) [ بدبخت ] tahilsiz
bedbaht etmek mutsuz etmek
bedbîn (F
) [ بدبين ] kötümser karamsar
bedbû (F
) [ بدبو ] kötü kokulu
bedcins (F
-A
) [ بدجنس ] kötü cinsli cinsi bozuk
bedçeşm (F
) [ بدچشم ] kötü gözlü
beddil (F
) [ بددل ] ödlek
bedduâ (F
-A
) [ بددعا ] ilenç
bedelât (A
) [ بدلات ] bedeller
bedendîş (F
) [ بداندیش ] kötü düşünceli
bedenen (A
) [ بدنا ] vücutça
bedestân (F
) [ بزستان ] bedesten
bedevî (A
) [ بدوی ] çöl arabı
bedeviyyet (A
) [ 1 [بدویت
göçebelik
2
bedevîlik
bedfercâm (F
) [ بدفرجام ] kötü sonlu
bedgû (F
) [ بدگو ] dedikoducu
bedgüher (F
) [ بدگهر ] kalbi bozuk mayası bozuk
bedhâh (F
) [ بدخواه ] birinin kötülüğünü isteyen kötü niyetli
bedhû (F
) [ بدخو ] huysuz kötü huylu
bedî’ (A
) [ بدیع ] güzel yepyeni
bedîa (A
) [ بدیعه ] yepyeni şey
bedîhe (A
) [ بدیهه ] düşünmeden
bedîhî (A
) [ بدیهی ] kuşkusuz
bedkâr (F
) [ بدکار ] kötü hareketli
bedlikâ (F
-A
) [ بدلقا ] çirkin
bedmâye (F
) [ بدمایه ] mayası bozuk
bedmest (F
) [ بدمست ] içip içip dağıtan
bedmestî (F
) [ بدمستی ] içip içip dağıtma
bedmestlik (F
-T
) [ed+mes] içip içip dağıtma
bedmestlik etmek içip için dağıtmak
bedmihr (F
) [ بدمهر ] sevgisiz
bednâm (F
) [ بدنام ] adı kötüye çıkmış
bednigâh (F
) [ بدنگاه ] kötü gözlü kötü bakışlı
bednihâd (F
) [ بدنهاد ] kötü yaratılışlı soysuz
bedr (A
) [ بدر ] dolunay
bedre (A
) [ بدره ] para kesesi
bedreftâr (F
) [ بدرفتار ] kötü davranışlı
bedreka (F
) [ 1 [بدرقه
uğurlama yolcu etme
2
kılavuz
bedrûd (F
) [ بدرود ] veda
bedsigâl (F
) [ بدسگال ] kötü düşünceli
bedsîret (F
-A
) [ بدسيرت ] ahlaksız
bedsirişt (F
) [ بدسرشت ] kötü yaratılışlı mayası bozuk
bedter (F
) [ بدتر ] daha kötü beter
bedtıynet (F
-A
) [ بدطينت ] tıynetsiz karaktersiz
bedzebân (F
) [ بدزبان ] ağzı bozuk
bedzehre (F
) [ بدزهره ] ödlek
begâyet (F
-A
) [ بغایت ] çok son derece
behâ (F
) [ بها ] değer kıymet
behbûd (F
) [ بهبود ] sağlık
behcet (A
) [ 1 [بهجت
sevinç
2
güzellik
behem (F
) [ بهم ] birlikte beraber
behemehâl (F
-A
) [ بهه حال ] her halükârda mutlaka ne olursa olsun
beher (F
) [ بهر ] her her biri
behic (A
) [ بهيج ] güleryüzlü
behîmî (A
) [ بهيمی ] hayvanî
behîmiyyet (A
) [ بهيميت ] hayvanlık
behişt (F
) [ بهشت ] cennet
behiştî (F
) [ بهشتی ] cennetlik
behiyye (A
) [ بهيه ] güzel
behmân (F
) [ بهمان ] falan filan
behre (F
) [ بهره ] nasip
behremend (F
) [ 1 [بهرمند
hisse sahibi
2
yararlanan
beht (A
) [ بهت ] şaşkınlık
behte uğramak şaşakalmak şaşkınlığından donakalmak
bekâ (A
) [ بقا ] kalıcılık
bekâm (F
) [ بکام ] muradına ermiş
bekâm olmak muradına ermek
bekâya (A
) [ بقایا ] geriye kalanlar; kalıntılar
bekrî (A
) [ بکری ] içki düşkünü
beksimat (F
) [ بکسمات ] peksimet
bel (A
) [ بل ] belki
bel’ (A
) [ 1 [بلع
yutma
2
yutulma
bel’ edilmek yutulmak
bel’ etmek yutmak
belâ (A
) [ بلا ] felaket musibet
belâ (A
) [ بلی ] evet
belâdet (A
) [ بلادت ] dangalaklık
belâdîde (A
-F
) [ بلادیده ] belaya uğramış
belâgat (A
) [ بلاغت ] kusursuz söz söyleme
belâhet (A
) [ بلاهت ] eblehlik
belâyâ (A
) [ بلایا ] belalar
belde (A
) [ 1 [بلده
kent
2
diyar memleket
beled (A
) [ 1 [بلد
kent
2
memleket
beledî (A
) [ بلدی ] kentli
belediyye (A
) [ بلدیه ] belediye
belî (A
) [ بلی ] evet
belîğ (A
) [ 1 [بليغ
fasih konuşan
2
fasih düzgün
beliyyât (A
) [ بليات ] belalar
belki (F
-A
) [ بلکه ] olabilir belki
belût (A
) [ 1 [بلوط
pelit palamut
2
meşe
benâdir (A
<F
) [ بنادر ] limanlar
benâm (F
) [ 1 [بنام
ünlü
2
adında
benân (A
) [ 1 [بنان
parmaklar
2
parmak uçları
benât (A
) [ بنات ] kızlar
bend (F
) [ 1 [بند
bağ
2
zincir
3
boğum
4
bend fıkra
4
baraj su bendi
bend olmak bağlanmak
bende (F
) [ 1 [بنده
kul
2
köle
bendegân (F
) [ 1 [بندگان
kullar
2
köleler
bendegî (F
) [ 1 [بندگی
kulluk
2
kölelik
bendehâne (F
) [ بنده خانه ] benim evim
bender (F
) [ بندر ] liman
bendergâh (F
) [ بندرگاه ] rıhtım
bendezâde (F
) [ 1 [بنده زاده
köle çocuğu
2
benim çocuğum
benefşe (F
) [ بنفشه ] menekşe
benefşî (F
) [ بنفشی ] mor
beng (F
) [ بنگ ] esrar
bengî (F
) [ بنگی ] esrarkeş
benî (A
) [ بنی ] oğullar
benîâdem [ بنی آدم ] insanlar Adem oğulları
benîisrâîl ı [ بنی اسرائيل ] İsrailoğulları
bennâ (A
) [ بناء ] yapı ustası
benû (A
) [ بنو ] oğullar
ber (F
) [ 1 [بر
üzeri
2
üzere
3
göğüs
4
meyva
berâ’et (A
) [ برائت ] aklanma
berâ’et etmek aklanmak
berâber (F
) [ 1 [برابر
birlikte
2
eşit
berâberî (F
) [ 1 [برابری
birliktelik
2
eşitlik
berâhîn (A
) [ براهين ] deliller kanıtlar
berâyı (F
) [ برای ] için
berâyı malûmât [ برای معلومات ] bilgi edinmek için bilgi vermek için bilgi sahibi
olmak için
berbâd (F
) [ 1 [برباد
mahvolmuş
2
kötü pis berbat
bercâ (F
) [ برجا ] yerinde uygun
berceste (F
) [ برجسته ] seçkin seçme
berd (A
) [ برد ] soğuk
berde (F
) [ برده ] köle
berdevâm (F
-A
) [ بردوام ] sürekli devam eden
berdülacuz (A
) [ بردالعجوز ] kocakarı soğuğu
bere (F
) [ بره ] kuzu
berehne (F
) [ برهنه ] çıplak
berekât (A
) [ برکات ] bereketler
bereket (A
) [ 1 [برکت
bolluk
2
uğur
berevât (A
) [ بروات ] beratlar
berf (F
) [ برف ] kar
berfîn (F
) [ برفين ] karlı
berg (F
) [ برگ ] yaprak
bergüzâr (F
) [ برگذار ] hatıra hediye yadigâr
berhâne (F
) [ برخانه ] harap vaziyetteki ev
berhayât (F
-A
) [ برحيات ] hayatta olan sağ
berhayât bulunmak yaşamak hayatta olmak
berhürdâr (F
) [ برخوردار ] mutlu muradına ermiş
berî (A
) [ بری ] arınmış temiz uzak
berîd (A
) [ 1 [برید
ulak
2
postacı
berîn (F
) [ برین ] yüksek yüce
berk (A
) [ برق ] şimşek
berkarâr (F
-A
) [ برقرار ] yerinde duran karar eden
berkarâr olmak devam etmek kalmak
berkemâl (F
-A
) [ بزکمال ] en iyi şekilde mükemmel
bermâh (F
) [ برماه ] matkap burgu
bermu’tâd (F
-A
) [ برمعتاد ] alışıldığı gibi mutâd olduğu üzere
bermûcib-i (F
-A
) [ برموجب ] uyarınca gereğince
bernâ (F
) [ برنا ] genç
berpâ (F
) [ برپا ] ayakta
berr (A
) [ 1 [بر
toprak
2
kara
3
kıta
berrak (A
) [ براق ] duru
berren (A
) [ برا ] kara yolu ile
berrî (A
) [ بری ] kara ile ilgili
bersâbık (F
-A
) [ برسابق ] eskiden olduğu gibi
bertaraf (F
-A
) [ 1 [برطرف
bir yana
2
giderilmiş
bertaraf etmek gidermek
bertaraf olmak giderilmek
berter (F
) [ برتر ] daha üstün
berterîn (F
) [ برترین ] en üstün
bervech-i (F
-A
) [ بروجه ] gibi
berzah (A
) [ 1 [برزخ
cehennem
2
dil kara uzantısı
3
sorun dert
berzger (F
) [ برزگر ] çiftçi
bes (F
) [ 1 [بس
yeterli
2
çok
besâ (F
) [ بسا ] nice
besâtîn (A
) [ بساتين ] bahçeler
besend (F
) [ بسند ] yeterli
besende (F
) [ بسنده ] yeterli
beserüçeşm (F
) [ بسر و چشم ] başüstüne başım gözüm üstüne
besî (F
) [ بسی ] birçok
besîm (A
) [ بسيم ] güleç
beste (F
) [ 1 [بسته
kapalı
2
beste
bestekâr (F
) [ بسته کار ] besteci
bestenigâr (F
) [ بسته نگار ] Türk mûsikîsinde bir makam adı
beşâret (A
) [ بشارت ] müjde
beşer (A
) [ 1 [بشر
insan
2
insanlık
beşere (A
) [ بشره ] deri dış deri
beşerî (A
) [ بشری ] insanlıkla ilgili insanî
beşeriyyât (A
) [ بشریات ] antropoloji
beşeriyyet (A
) [ بشریت ] insanlık
beşîr (A
) [ بشير ] müjdeci
beşûş (A
) [ بشوش ] güleç
beşûşâne (A
-F
) [ بشوشانه ] güleryüzle
betâet (A
) [ بطائت ] ağırlık yavaşlık
beter (F
) [ بدتر ] daha kötü beter şiddetli
bevl (A
) [ 1 [بول
idrar
2
işeme
bevlî (A
) [ بولی ] idrar ile ilgili
bevliyye (A
) [ بوليه ] üroloji
bevvâb (A
) [ بواب ] kapıcı
bevvâbîn (A
) [ بوابين ] kapıcılar
bey’ (A
) [ بيع ] satış
beyâbân (F
) [ بيابان ] çöl
beyân (A
) [ بيان ] açıklama ifade etme dile getirme
beyân edilmek açıklanmak dile getirilmek
beyân etmek açıklamak dile getirmek
beyânât (A
) [ بيانات ] açıklamalar demeç
beyânnâme (A
-F
) [ بيان نامه ] bildirge
beyâz (A
) [ بياض ] ak beyaz
beyhûde (F
) [ بيهوده ] boş boşuna
beyn (A
) [ بين ] ara orta
beynelmilel (A
) [ بين الملل ] uluslararası
beyn-i (A
-F
) [ بين ] arasında ortasında
beynülmilel (A
) [ بين الملل ] uluslararası
beyt (A
) [ 1 [بيت
ev
2
konut
3
beyit
beytâr (A
) [ بيطار ] veteriner
beytullah (A
) [ بيت الله ] Kâbe
beytûtet (A
) [ بيتوتت ] geceleme
beytülmal (A
) [ بيت المال ] hazine maliye hazinesi
beyzâ (A
) [ بيضا ] bembeyaz çok beyaz
beyze (A
) [ 1 [بيضه
yumurta
2
husye
beyzî (A
) [ بيضی ] oval
beze (F
) [ 1 [بزه
günah
2
suç
bezekâr (F
) [ 1 [بزه کار
günahkar
2
suçlu
bezir (A
) [ بذر ] tohum
bezirgân (F
) [ بازرگان ] tüccar
bezistân (A
-F
) [ بزستان ] bedesten
bezle (A
) [ بذله ] şaka latife
bezlegû (A
-F
) [ بذله گو ] şakacı
bezm (F
) [ 1 [بزم
eğlence meclisi
2
içki meclisi
bezmgâh (F
) [ بزمگاه ] eğlence yeri eğlence meclisi
bezzaz (A
) [ بزبز ] manifaturacı kumaşçı
bi’r (A
) [ بئر ] kuyu
bi’set (A
) [ بئثت ] gönderiliş Hz
Muhammed’in peygamber olarak gönderilişi
bîaman (F
) [ بی امان ] amansız
bîâr (F
-A
) [ بی عار ] arsız
bîbahâ (F
) [ بی بها ] çok değerli paha biçilmez
bîbedel (F
-A
) [ بی بدل ] eşsiz benzersiz
bîbehre (F
) [ بی بهره ] nasipsiz
bîcâ (F
) [ بيجا ] yersiz
bîcan (F
) [ بی جان ] cansız
bîçâre (F
) [ 1 [بيچاره
çaresiz
2
zavallı
bîçâregân (F
) [ 1 [بيچارگان
çaresizler
2
zavallılar
bîçunuçirâ (F
) [ 1 [بی چون و چرا
sorgusuz sualsiz
2
Tanrı
bîd (F
) [ بيد ] söğüt
bid’at (A
) [ 1 [بدعت
sonradan ortaya çıkma
2
dinde yeni getirilmiş şey
bîdâd (F
) [ بيداد ] zulüm
bîdâdger (F
) [ بيدادگر ] zalim
bîdâr (F
) [ بيدار ] uyanık
bîdârbaht (F
) [ بيداربخت ] talihli
bidâyet (A
) [ بدایت ] başlangıç
bidâyette (A
-T
) [d] başlangıçta
bîd-i mecnûn [ بيد مجنون ] salkımsöğüt
bîdil (F
) [ بيدل ] aşık
bîdin (F
-A
) [ بی دین ] dinsiz
bîedeb (F
-A
) [ بی ادب ] terbiyesiz edepsiz
bîeman (F
) [ بی امان ] amansız
bîendişe (F
) [ بی اندیشه ] düşünmeyen umursamayan
bîgâne (F
) [ بيگانه ] yabancı
bîgüman (F
) [ بی گمان ] kuşkusuz
bîgünah (F
) [ 1 [بی گناه
günahsız
2
suçsuz
bîh (F
) [ بيخ ] kök
bîhaber (F
-A
) [ بی خبر ] habersiz
bîhadd (F
-A
) [ بی حد ] sınırsız
bihakkın (A
) [ بحق ] hakkıyla hak ederek
bihamdillah (A
) [ بحمدالله ] Allah’a şükürler olsun
bihâr (A
) [ بحار ] denizler
bîhareket (F
-A
) [ بی حرکت ] hareketsiz
bîhâsıl (F
-A
) [ بی حاصل ] sonuçsuz
bîhayâ (F
-A
) [ بی حيا ] utanmaz hayasız
bîhayat (F
-A
) [ بی حيات ] cansız yaşamayan
bihâzelemr (A
) [ بهذا الامر ] buna göre bu durumda böylelikle
bihbûd (F
) [ بهبود ] sağlık
bîhemtâ (F
) [ بی همتا ] benzersiz
bîhesâb (F
-A
) [ بی حساب ] hesapsız sonsuz
bîhiss (F
-A
) [ بی حس ] hissiz duygusuz
bihişt (F
) [ بهشت ] cennet
bîhod (F
) [ 1 [بيخود
baygın
2
kendine olmama kendinden geçme
bihter (F
) [ بهتر ] daha iyi
bîhude (F
) [ بيهده ] boşuna beyhude
bîinsâf (F
-A
) [ بی انصاف ] insafsız
bîkâr (F
) [ 1 [بيکار
işsiz
2
bekar
bîkarâr (F
-A
) [ بی قرار ] kararsız
bikr (A
) [ 1 [بکر
el sürülmemiş
2
yepyeni orijinal
bîl (F
) [ بيل ] bel
bilâd (A
) [ 1 [بلاد
beldeler
2
memleketler
bilâfâsıla (A
) [ بلافاصله ] aralıksız kesintisiz
bilâhareket (A
) [ بلاحرکت ] hareketsiz hareket etmeden
bilâhere (A
) [ 1 [بالآخره
sonradan
2
sonunda nihayet
bilâinkıtâ (A
) [ بلاانقطاع ] kesintisiz aralıksız
bilâkayt (A
) [ بلاقيد ] kayıtsız şartsız kesin
bilakis (A
) [ بالعکس ] aksine tersine
bilâmâni’a (A
) [ بلامانعه ] engelsiz
bilâmazeret (A
) [ بلامعذرت ] mazeretsiz özür bildirmeksizin
bilâmerhamet (A
) [ بلامرحمت ] acımasızca
bilâmühlet (A
) [ بلامهلت ] zaman tanımadan süre vermeden
bilâpervâ (A
-F
) [ بلاپروا ] korkusuzca
bilâşikâyet (A
) [ بلاشکایت ] şikayet etmeden
bilâte’ehhür (A
) [ بلاتأخر ] gecikmeden
bilâtefrik (A
) [ بلاتفریق ] hiçbir ayırım gözetmeksizin
bilâtehlike (A
) [ بلاتهلکه ] tehlikesizce
bilâteminat (A
) [ بلاتأمينات ] güvencesiz teminatsız
bilâücret (A
) [ بلاأجرت ] parasız ücretsiz
bilcümle (A
) [ بالجمله ] tümüyle
bilfarz (A
) [ بالفرض ] diyelim ki
bilfiil (A
) [ بالفعل ] gerçekten yaparak katılarak bizzat
bilhassa (A
) [ بالخاصه ] özellikle hele hele
biliktizâ (A
) [ بالاقتضا ] gerektiğinden
bililtizâm (A
) [ بالالتزام ] bilerek bile bile
bilistifade (A
) [ بالاستفاده ] yararlanarak istifade ederek
bilistihsâl (A
) [ بالاستحصال ] alarak elde ederek
biliştirâk (A
) [ بالاشتراک ] katılarak
billûr (A
) [ بلور ] kristal
bilmecbûriye (A
) [ بالمجبئریه ] zorunlu olarak mecburen
bilmukabele (A
) [ بالمقابله ] karşılığında aynen mukabele ederek mukâbil olarak
bilmünâsebe (A
) [ بالمناسبه ] bir münasebetle sırası geldiğinde
bilmünâvebe (A
) [ بالمناوبه ] dönüşümlü
bilmüzakere (A
) [ بالمذاکره ] görüşülerek
bilumum (A
) [ بالعموم ] tüm bütün
bilvâsıta (A
) [ بالواسطه ] dolaylı olarak
bîm (F
) [ بيم ] korku
bîma’nâ (F
-A
) [ بی معنی ] anlamsız
bîmâr (F
) [ بيمار ] hasta
bîmârân (F
) [ بيماران ] hastalar
bîmecâl (F
-A
) [ بی مجال ] takatsiz dermansız
bîmekân (F
-A
) [ 1 [بی مکان
yersiz
2
aylak
bîmerhamet (F
-A
) [ بی مرحمت ] acımasız
bîmeze (F
) [ بی مزه ] lezzetsiz tatsız
bîmihr (F
) [ بی مهر ] sevgisiz şefkatsiz
bîmisâl (F
-A
) [ بی مثال ] benzersiz
bîmuhâbâ (F
-A
) [ بی محابا ] çekinmeden
bîmübâlât (F
-A
) [ بی مبالات ] kayıtsız umursamaz
bîmürüvvet (F
-A
) [ بی مروت ] mürüvvetsiz
bin (A
) [ بن ] oğul
binâ (A
) [ بناء ] yapı
bînâ (F
) [ بينا ] gören iyi gören
binâberin (A
-F
) [ بنابرین ] bundan dolayı buna dayanarak
binâen (A
) [ بناء ] dayanarak göre
binâenaleyh (A
) [ بناء عليه ] bu yüzden bundan dolayı
bînâm (F
) [ بينام ] adsız tanınmamış
bînamaz (F
) [ بی نماز ] beynamaz
bînasîb (F
-A
) [ بی نصيب ] nasipsiz kısmetsiz
bînazîr (F
-A
) [ بی نظير ] benzersiz
bînemek (F
) [ بی نمک ] tuzsuz
bînevâ (F
) [ 1 [بينوا
zavallı
2
yoksul
bînî (F
) [ بينی ] burun
bînihaye (F
-A
) [ بی نهایه ] sonsuz bitmez tükenmez
binnetice (A
) [ بالنتيجه ] sonuçta sonuç olarak
binnisbe (A
) [ بالنسبه ] bir dereceye kadar nispeten
bint (A
) [ بنت ] kız
bîpâyân (F
) [ بی پایان ] sonsuz
bîpervâ (F
) [ 1 [بی پروا
korkusuz
2
çekinmeden
bir gûna (T
-F
) [ ] hiçbir herhangi bir
bir nevi (T
-A
) [ ] adeta bir bakıma
birâder (F
) [ برادر ] erkek kardeş
bîrahm (F
-A
) [ بی رحم ] merhametsiz acımasız
bîrayb (F
-A
) [ بی ریب ] kuşkusuz
birinc (F
) [ برنج ] pirinç
birişte (F
) [ برشته ] kavrulmuş
bîrûn (F
) [ 1 [بيرون
dış
2
dışarı
biryân (F
) [ بریان ] kebap
bisât (A
) [ بساط ] yaygı
bîsebat (F
-A
) [ بی ثبات ] dayanıksız
bîsebeb (F
-A
) [ بی سبب ] dayanıksız
bîser (F
) [ بی سر ] başsız
bîst (F
) [ بيست ] yirmi
bister (F
) [ بستر ] yatak
bîsûd (F
) [ بی سود ] yararsız
bisyâr (F
) [ بسيار ] çok
bîşe (F
) [ بيشه ] orman
bîşerm (F
) [ بی شرم ] orman
bîşuur (F
-A
) [ بی شعور ] bilinçsiz
bîşübhe (F
-A
) [ بی شبهه ] kuşkusuz şüphesiz
bîşümâr (F
) [ بی شمار ] sayısız
bîtâb (F
-A
) [ بيتاب ] yorgun takatsiz
bîtâb kalmak bitkin düşmek
bîtâbane (F
) [ بيتابانه ] bitkince
bitamâmihâ (A
) [ بتمامها ] tümüyle tamamen
bîtaraf (F
-A
) [ بی طرف ] tarafsız
bîtarafâne (F
-A
) [ بی طرفانه ] tarafsızca yan tutmadan
bittab’ (A
) [ بالطبع ] doğal olarak
bittafsîl (A
) [ بالتفصيل ] ayrıntılı olarak uzun uzadıya
bittamâm (A
) [ بالتمام ] tümüyle
bîve (F
) [ بيوه ] dul
bîvefâ (F
-A
) [ بی وفا ] vefasız
bîvezen (F
) [ بيوه زن ] dul kadın
bîzâr (F
) [ بيزار ] bıkmış usanmış
bîzâr olmak bıkmak usanmak
bizâtihi (A
) [ بذاته ] kendiliğinden
bizzarûre (A
) [ بالضروره ] zorunlu olarak
bostân (F
) [ بوستان ] bahçe
bû (F
) [ بو ] koku
bu’d (A
) [ 1 [بعد
uzaklık
2
boyut
bu’diyet (A
) [ بعدیت ] uzaklık mesafe
bûd (F
) [ بود ] varlık
buğrâ (F
) [ بغرا ] turna
buhalâ (A
) [ بخلا ] cimriler
buhâr (A
) [ بخار ] buğu buhar
buhl (A
) [ بخل ] cimrilik
buhrân (A
) [ بحران ] bunalım kriz
buht (A
) [ بهت ] şaşkınlık
buhûr (F
) [ بخور ] tütsü
buhurdan (F
) [ بخوردان ] tütsülük tütsü kabı
buk’a (A
) [ 1[بقعه
yer diyar
2
ülke
buk’avî (A
) [ بقعوی ] yerel
bûm (F
) [ 1 [بوم
yer
2
ülke
bûm (F
) [ بوم ] baykuş
bûmehen (F
) [ بومهن ] deprem
bundan mâada (T
-A
) [dan+m] bundan başka bunun yanısıra
bûr (F
) [ بور ] kumral
burc (A
) [ 1 [برج
burç
2
yıldız kümesi
burhan (A
) [ برهان ] kanıt delil
bûriya (F
) [ بوریا ] hasır
burûc (A
) [ بروج ] burçlar
burûdet (A
) [ برودت ] soğukluk
bûs etmek öpmek
bûse (F
) [ بوسه ] öpücük
bûstân (F
) [ بوستان ] bahçe
bûte (F
) [ 1 [بوته
çalı çırpı
2
pota
bûtimar (F
) [ بوتيمار ] balıkçıl botimar
butlân (A
) [ 1 [بطلان
boşluk anlamsızlık
2
yalan
butûn (A
) [ 1 [بطون
karınlar
2
kuşaklar nesiller
bûy (F
) [ بوی ] koku
bûydâr (F
) [ بویدار ] kokulu
bûzîne (F
) [ بوزینه ] maymun
bühtân (A
) [ بهتان ] iftira
bühtân etmek iftira etmek
bükâ (A
) [ بکاء ] ağlama
bülaceb (A
) [ بوالعجب ] şaşılacak şey
büldân (A
) [ بلدان ] beldeler diyarlar ülkeler
büleğâ (A
) [ بلغاء ] belagat sahipleri
bülend (F
) [ 1 [بلند
yüksek
2
yüce
bülendbâlâ (F
) [ بلندبالا ] uzun boylu
bülendpervâz (F
) [ 1 [بلندپرواز
yükseklerden uçan
2
şerefli
bülheves (A
) [ بوالهوس ] maymun iştahlı
bülûğ (A
) [ بلوغ ] erginlik
bün (F
) [ 1 [بن
kök
2
dip
3
temel
bünyâd (F
) [ 1 [بنياد
temel kök
2
yapı bina
bünye (A
) [ بنيه ] yapı
bünyeviyat (A
) [ بنيویات ] bünye ile ilgili bilim dalı morfoloji
bürdbâr (F
) [ بردبار ] sabırlı
bürde (A
) [ برده ] hırka
bürhân (A
) [ برهان ] kanıt
bürîde (F
) [ بریده ] kesik
bürka (A
) [ برقع ] peçe
bürnâ (F
) [ برنا ] genç
bürrân (F
) [ بران ] keskin
bürûdet (A
) [ برودت ] soğukluk
bürûz (A
) [ بروز ] ortaya çıkma
büstân (F
) [ بستان ] bahçe
büşrâ (A
) [ بشرا ] müjde
büt (F
) [ بت ] put
büthâne (F
) [ بت خانه ] puthane
bütperest (F
) [ بت پرست ] putperest puta tapan
bütûn (A
) [ 1 [بطون
karınlar
2
kuşaklar nesiller
büyût (A
) [ 1 [بيوت
evler
2
beyitler
büz (F
) [ بز ] keçi
büzdil (F
) [ بزدل ] ödlek
büzûr (A
) [ بذور ] tohumlar
büzürg (F
) [ 1 [بزرگ
büyük
2
ulu
büzürgân (F
) [ 1 [بزرگان
büyükler
2
ulular
büzürgzâde (F
) [ بزرگ زاده ] seçkin kişinin çocuğu asilzade kişizade
C
câ (F
) [ 1 [جا
yer
2
mevki
3
makam
ca’l (A
) [ جعل ] yapma
ca’lî (A
) [ 1 [جعلی
yapma uydurma
2
sahte
câbecâ (F
) [ جابجا ] yer yer
câbir (A
) [ جابر ] zorlayıcı
câdde (A
) [ جاده ] ana yol cadde
câdû (F
) [ 1 [جادو
büyücü
2
cadı
câdûger (F
) [ جادوگر ] büyücü
câh (F
) [ جاه ] makam mevki
câhid (A
) [ جاهد ] çalışıp çabalayan
câhil (A
) [ جاهل ] bilgisiz
câhilâne (A
-F
) [ جاهلانه ] cahilce
câiz (A
) [ جائز ] uygun
câize (A
) [ جائزه ] ödül
câlib (A
) [ جالب ] ilginç çekici
câlib -i dikkat [ جالب دقت ]dikkat çekici
câm (F
) [ 1 [جام
kadeh
2
şişe
3
cam
câme (F
) [ جامه ] giysi
câmedân (F
) [ جامه دان ] gardrop
câmegî (F
) [ 1 [جامگی
giysi parası
2
hizmetçi
câmekan (F
) [ جامکان ] hamamda soyunma odası
câmekan (F
-A
) [ 1 [جامکان
camlı bölme
2
vitrin
câmeşûy (F
) [ جامه شوی ] çamaşırcı
câmi’ (A
) [ 1 [جامع
toplayan
2
cami
câmia (A
) [ جامعه ] topluluk
câmid (A
) [ 1 [جامد
cansız
2
donuk
câmûs (A
) [ جاموس ] manda camız
cân (F
) [ 1 [جان
ruh
2
can
3
sevgili
cânâ (F
) [ جانا ] sevgilim ey sevgili
cânân (F
) [ جانان ] sevgili
cânâne (F
) [ جانانه ] sevgili
cânbâz (F
) [ 1 [جانباز
canını hiçe sayan
2
fedai
3
cambaz
cândâr (F
) [ 1 [جاندار
canlı
2
koruyucu
canefşân (F
) [ جان افشان ] canını hiçe sayan fedai
cânefzâ (F
) [ جان افزا ] cana can katan
cânfersâ (F
) [ جان فرسا ] ömür törpüsü yürek tüketen
cânfeşân (F
) [ جان فشان ] canını hiçe sayan fedai
cânfezâ (F
) [ جان فزا ] cana can katan
cângüdâz (F
) [ جان گداز ] yürek yakan
canhıraş (F
) [ جان خراش ] yürek paralayan
cânib (A
) [ جانب ] taraf
cânişin (F
) [ جانشين ] halef birinin yerine oturan
cânnisâr (F
-A
) [ جان نثار ] canını feda eden
cânsipâr (F
) [ جان سپار ] canını feda eden
cânsiperâne (F
) [ جان سپرانه ] canını feda edercesine
cânsitân (F
) [ جان ستان ] can alan
cânver (F
) [ 1 [جان ور
canlı
2
canavar
câr (A
) [ جار ] komşu
cârî (A
) [ جارِ ] geçerli yürürlükte
câriha (A
) [ 1 [جارحه
yırtıcı kuş
2
yırtıcı hayvan
câriye (A
) [ جاریه ] halayık
cârû (F
) [ جارو ] süpürge
cârûb (F
) [ جاروب ] süpürge
câsûsî (A
-F
) [ جاسوسی ] casusluk ajanlık
câvid (F
) [ جاود ] kalıcı sonsuz ebedi
câvidân (F
) [ جاودان ] kalıcı sonsuz ebedi
cây (F
) [ جای ] yer
câygâh (F
) [ 1 [جایگاه
yer
2
makam
câyi’ (A
) [ جایع ] aç
câynişîn (F
) [ جاینشين ] birinin yerine geçen halef
câzib (A
) [ 1 [جاذب
ilginç
2
çekici
câzibe (A
) [ جاذبه ] çekicilik
cazibedar (A
-F
) [ جاذبه دار ] çekici cazibeli
câzibiyyet (A
) [ جاذبيت ] çekicilik
cebâbire (A
) [ جبابره ] zorbalar
cebânet (A
) [ جبانت ] korkaklık
cebbâr (A
) [ 1 [جبار
zorba
2
güçlü
3
Tanrı
4
tuttuğunu koparan becerikli
cebbârî (A
-F
) [ 1 [جباری
zorbalık
2
beceriklilik tuttuğunu koparma
cebel (A
) [ جبل ] dağ
cebhe (A
) [ 1 [جبهه
cephe
2
alın
3
yüz
cebîn (A
) [ جبين ] korkak
cebr (A
) [ 1 [جبر
zorlama
2
cebir
cebr etmek zorlamak
cebren (A
) [ جبرا ] zorla
cebrî (A
) [ جبری ] zoraki zorla
cedâvil (A
) [ جداول ] cetveller çizelgeler
cedd (A
) [ جد ] ata
cedel (A
) [ 1 [جدل
tartışma
2
mücadele
cedelî (A
) [ جدلی ] tartışmaya dayalı münakaşa üstüne oturmuş
cedî (A
) [ 1 [جدی
oğlak
2
oğlak burcu
cedîd (A
) [ جدید ] yeni
cedîde (A
) [ جدیده ] yeni
cedvel (A
) [ 1 [جدول
cetvel
2
çizelge
cefâ (A
) [ جفا ] üzme eziyet etme
cefâ çekmek cefaya katlanan üzülen
cefâcû (A
-F
) [ جفاجو ] üzen cefa eden
cefâdîde (A
-F
) [ جفادیده ] üzülmüş cefa çekmiş
cefâkâr (A
-F
) [ 1 [جفاکار
cefa eden üzen
2
cefa çeken üzülen
cefâkârî (A
-F
) [ 1 [جفاکاری
cefa etme üzme
2
cefa çekme
cefâkeş (A
-F
) [ جفاکش ] üzülen cefa çeken eziyete katlanan
cefâpîşe (A
-F
) [ 1 [جفاپيشه
üzmeyi huy edinmiş cefa eden
2
aşığını üzen
sevgili
cefcâf (F
) [ 1 [جفجاف
hoppa kadın
ceffelkalem (A
) [ جف القلم ] çalakalem
cefr (A
) [ جفر ] gaipten haber veren bilim
cehâlet (A
) [ جهالت ] cahillik bilgisizlik
cehd (A
) [ جهد ] çalışma çabalama
cehd etmek çalışıp çabalamak
cehele (A
) [ جهله ] cahiller
cehennemî (A
-F
) [ 1 [جهنمی
cehennemlik
2
cehennem gibi sıcak
cehl (A
) [ جهل ] cahillik bilgisizlik
cehren (A
) [ جهرا ] açıkça
celâdet (A
) [ جلادت ] yiğitlik
celâl (A
) [ جلال ] ululuk
celb (A
) [ جلب ] kendine çekme
celb edilmek 1
kendine çekilmek
2
yazı ile çağırılmak
celb etmek 1
kendine çekmek
2
yazı ile çağırmak
celbnâme (A
-F
) [ جلب نامه ] çağırı mektubu
celeb (A
) [ جلب ] sığır tüccarı
celesât (A
) [ جلسات ] oturumlar
celîl (A
) [ جليل ] ulu
celîs (A
) [ جليس ] arkadaş
cellâd (A
) [ جلاد ] cellat
cellâdî (A
-F
) [ جلادی ] cellatlık
celse (A
) [ جلسه ] oturum
cem’ (A
) [ 1 [جمع
toplama
2
çoğul
cem’ edilmek toplanılmak
cem’ etmek toplamak derlemek bir araya getirmek
cem’an (A
) [ جمعا ] toplam
cem’iyyât (A
) [ جمعيات ] cemiyetler dernekler
cem’iyyet (A
) [ 1 [جمعيت
cemiyet dernek
2
topluluk
cem’iyyet -i akvâm [ جمعيت اقوام ]Birleşmiş Milletler
cemâat (A
) [ 1 [جماعت
topluluk
2
camide ibadet edenler
cemâd (A
) [ جماد ] cansız varlık
cemâdât (A
) [ جمادات ] cansız varlıklar
cemâhîr (A
) [ جماهير ] cumhuriyetler
cemâl (A
) [ جمال ] yüz güzelliği
cemel (A
) [ جمل ] deve
cemî’ (A
) [ جميع ] tümü
cemî’an (A
) [ جميعا ] tümüyle
cemil (A
) [ 1 [جميل
güzel
2
yüzü güzel
cemîle (A
) [ جميله ] iyilik
cemiyet (A
) [ جمعيت ] topluluk toplum
cemm (A
) [ جم ] kalabalık
cenâb (A
) [ جناب ] hazret
cenâbet (A
) [ 1 [جنابت
pis murdar
2
cünüplük hali
cenâh (A
) [ جناح ] kanat
cenb (A
) [ جنب ] taraf
cendere (A
) [ 1 [جندره
pres
2
basınç baskı
3
oklava
ceng (F
) [ جنگ ] savaş
ceng etmek 1
savaşmak
2
dövüşmek
cengâver (F
) [ جنگاور ] savaşçı
cengâverî (F
) [ جنگاوری ] savaşçılık
cengcû (F
) [ 1 [جنگجو
savaşçı
2
kavgacı
cengel (F
) [ جنگل ] orman
cennât (A
) [ 1 [جنات
cennetler
2
bahçeler
cennet (A
) [ 1 [جنت
cennet
2
bahçe
cennet -i a’lâ [ جنت اعلی ] cennet
cennetmekân (A
) [ جنت مکان ] mekanı cennet olan
cenûb (A
) [ جنوب ] güney
cenûb -i garb [ جنوب غرب ] güneybatı
cenûb -i garbî [ جنوب غربی ] güneybatı
cenûb -i şark [ جنوب شرق ] güneydoğu
cenûb -i şarkî [ جنوب شرقی ] güneydoğu
cenûbî (A
) [ جنوبی ] güneye ait
cerâd (A
) [ جراد ] çekirge
cerâhat (A
) [ جراحت ] yara
cerâid (A
) [ جرائد ] gazeteler
cerâim (A
) [ جرائم ] suçlar
cerbeze (A
) [ جربزه ] beceriklilik
ceres (A
) [ 1 [جرس
çan
2
çıngırak
cereyân (A
) [ 1 [جریان
akış
2
oluş
3
akım
cereyân etmek olmak gerçekleşmek
cerge (F
) [ جرگه ] küme
cerh (A
) [ 1 [جرح
yaralama
2
çürütme
cerh edilmek 1
yaralanmak
2
çürütülmek
cerh etmek 1
yaralamak
2
çürütmek
cerîde (A
) [ 1 [جریده
gazete
2
tutanak
cerîha (A
) [ جریحه ] yara
cerîme (A
) [ 1 [جریمه
suç
2
para cezası cereme
3
ceza ödeme
cerrâh (A
) [ جراح ] operatör
cerrâhî (A
) [ جراحی ] operatörlük
cesâmet (A
) [ جسامت ] irilik
cesâret (A
) [ جسارت ] cesurluk
cesîm (A
) [ جسيم ] iri büyük
cesîmülcüsse (A
) [ جسيم الجثه ] iri yapılı iriyarı
cesûr (A
) [ جسور ] cesaret sahibi
cev (F
) [ جو ] arpa
cevâb (A
) [ 1 [جواب
yanıt
2
karşılık
cevâben (A
) [ جوابا ] yanıt olarak
cevâd (A
) [ جواد ] cömert
cevâhir (A
) [ 1 [جواهر
mücevherler
2
mücevher
cevâmi’ (A
) [ جوامع ] camiler
cevâmid (A
) [ جوامد ] cansız varlıklar
cevâmîs (A
) [ جواميس ] mandalar
cevân (F
) [ جوان ] genç
cevânib (A
) [ جوانب ] yanlar yönler
cevârî (A
) [ جواری ] halayıklar
cevâz (A
) [ جواز ] izin uygun verme
cevâz vermek uygun vermek olur vermek müsaade etmek
cevdet (A
) [ 1 [جودت iyilik
2
olgunluk
3
tazelik
cevelân (A
) [ جولان ] dolaşma gezinti
cevelân etmek 1
dolaşmak akmak
2
gezinmek
cevelângâh (A
-F
) [ 1 [جولانگاه
gezinti yeri mesire yeri
2
dolaşım yeri
cevf (A
) [ جوف ] boşluk
cevher (A
) [ 1 [جوهر
mücevher
2
öz
3
elmas
cevherfürûş (A
-F
) [ جوهرفروش ] mücevherci
cevherî (A
) [ 1 [جوهری
mücevherle ilgili
2
mücevherli
3
öz ile ilgili
cevîn (F
) [ جوین ] arpadan yapılmış
cevir (A
) [ جور ] haksızlık üzülme üzme zulüm
cevir çekmek acı çekmek zulüm görmek
cevr (A
) [ جور ] haksızlık üzme üzülme zulüm
cevr etmek haksızlık etmek üzmek acı çektirmek
cevşen (F
) [ جوشن ] zırhlı giysi
cevv (A
) [ 1 [جو
hava
2
boşluk
cevvâl (A
) [ جوال ] çok hareketli koşan
cevvî (A
) [ جوی ] hava ile ilgili
cevzâ (A
) [ جوزاء ] ikizler burcu
ceyb (A
) [ جيب ] cep
ceyş (A
) [ جيس ] asker
ceyyid (A
) [ جيد ] iyi güzel
cezâ (A
) [ 1 [جزاء
karşılık
2
ceza
cezâir (A
) [ جزائر ] adalar
cezâlet (A
) [ جزالت ] akıcılık düzgünlük
cezb (A
) [ جذب ] kendine çekme
cezb edilmek kendine çekilmek
cezb etmek kendine çekmek
cezbe (A
) [ 1 [جذبه
coşku
2
kendinden geçiş
cezer (A
) [ جزر ] havuç
cezîre (A
) [ جزیره ] ada
cezm (A
) [ جزم ] kesin karar
cezm etmek kesin karar vermek kesin olarak niyetlenmek
cezzâb (A
) [ جذاب ] çekici cazibeli
cibâl (A
) [ جبال ] dağlar
cibillet (A
) [ جبلت ] karakter yaratılış
cibilliyet (A
) [ جبليت ] karakter yaratılış
cibilliyetsiz (A
-T
) [ جبلتسز ] karaktersiz kötü yaratılışlı
cidâl (A
) [ جدال ] mücadele
cidâlcû (A
-F
) [ جدال جو ] mücadeleci
cidâr (A
) [ 1 [جدار
duvar
2
zar
cidden (A
) [ جدا ] ciddi olarak
ciddî (A
) [ 1 [جدی
ağırbaşlı
2
önemli
ciddiyyet (A
) [ 1 [جدیت
ciddilik
2
ağırbaşlılık
cîfe (A
) [ جيفه ] leş
ciger (F
) [ جگر ] ciğer
cigergûşe (F
) [ 1 [جگرگوشه
ciğerköşe evlat
2
sevgili
cigerpâre (F
) [ 1 [جگرپاره
ciğer parçası
2
evlat
cigersûz (F
) [ جگرسوز ] yürek yakan
cihâd (A
) [ جهاد ] din uğrunda savaş
cihâd etmek din uğrunda savaşmak
cihân (F
) [ 1 [جهان
dünya
2
âlem
cihânâferîn (F
) [ جهان آفرین ] dünyayı yaratan Tanrı
cihandar (F
) [ جهاندار ] büyük hükümdar imparator
cihandîde (F
) [ جخان دیده ] görmüş geçirmiş
cihangîr (F
) [ جهانگير ] büyük hükümdar imparator
cihangîrî (F
) [ جهانگيری ] büyük hükümdarlık imparatorluk
cihângüşâ (F
) [ جهانگشا ] dünyayı feth eden fatih hükümdar
cihânî (F
) [ 1 [جهانی
dünya ile ilgili
2
insan
cihannüma (F
) [ 1 [جهان نما
dünya atlası
2
taraça
cihâr (F
) [ چهار ] dört
cihâren (A
) [ جهارا ] açıkça
cihât (A
) [ 1 [جهات
yönler
2
sebepler
3
yerler
cihâz (A
) [ 1 [جهاز
çeyiz
2
aygıt
3
sistem
cihet (A
) [ 1 [جهت
yön taraf
2
bakım nokta
3
sebep
cilâ (A
) [ 1 [جلاء
parlaklık
2
cila
cilâdar (A
-F
) [ جلادار ] cilalı
cild (A
) [ 1 [جلد
deri cilt
2
kitap
cilve (A
) [ 1 [جلوه
görünme
2
kırıtma
cilvegâh (A
-F
) [ جلوه گاه ] görünme yeri
cilvegâh olmak yatak teşkil etmek yurt olmak
cilveger (A
-F
) [ 1 [جلوه گر
görünen
2
kırıtan
cilvesâz (A
-F
) [ جلوه ساز ] kırıtan cilve yapan
cimâ’ (A
) [ جماع ] cinsel ilişki
cimâ’ etmek cinsel ilişkide bulunmak
cinâ’î (A
) [ جنائی ] cinayetle ilgili
cinân (A
) [ 1 [جنان
cennetler
2
bahçeler
cinayetkâr (A
-F
) [ جنایتکار ] câni cinayet işleyen
cinâze (A
) [ جنازه ] tabut
cindar (A
-F
) [ جندار ] cinci afsuncu
cindarlık (A
-F
-T
) cincilik afsunculuk muskacılık
cinnet (A
) [ جنت ] çıldırma
cins (A
) [ 1 [جنس
tür
2
soy
cinsî (A
) [ جنسی ] cinsel
cirm (A
) [ جرم ] cismin kapladığı yer hacim
cism (A
) [ 1 [جسم
cisim madde
2
vücut beden
cismânî (A
) [ 1 [جسمانی
cisim ile ilgili
2
bedensel
cismen (A
) [ جسما ] bedenen
cisr (A
) [ جسر ] köprü
civan (F
) [ جوان ] genç
civânân (F
) [ جوانان ] gençler
civanbaht (F
) [ جوان بخت ] talihli
civânî (F
) [ جوانی ] gençlik
civânmerd (F
) [ 1 [جوانمرد
cömert
2
soylu
civâr (A
) [ جوار ] yakın çevre
cîve (F
) [ جيوه ] cıva
cizye (A
) [ جزیه ] gayrimüslim vergisi
cû (F
) [ 1 [جو
arayan
2
arama
cû (F
) [ جو ] çay ırmak
cû’ (A
) [ جوش ] açlık
cûce (F
) [ جوجه ] civciv
cûd (A
) [ جود ] cömertlik
cuğd (A
) [ جغد ] baykuş
cûlâh (F
) [ 1 [جولاه
dokumacı
2
çulha
cum’a (A
) [ جمعه ] cuma
cumhûr (A
) [ 1 [جمهور
halk
2
kalabalık
cumhûrî (A
) [ جمهوری ] cumhuriyetle ilgili
cumhûriyyet (A
) [ جمهوریت ] cumhuriyet
cûş (F
) [ 1 [جوش
coşku
2
kaynama
cûş eylemek coşmak coşup taşmak
cûşâcûş (F
) [ جوشاجوش ] coşkun coşkulu
cûşân (F
) [ 1 [جوشان
coşan
2
kaynayan
cûşiş (F
) [ جوشش ] coşku
cûy (F
) [ 1 [جوی
arayan
2
arama
cûy (F
) [ جوی ] çay ırmak
cûybâr (F
) [ جویبار ] ırmak
cûyende (F
) [ جوینده ] arayan
cübn (A
) [ جبن ] korkaklık
cüdâ (F
) [ جدا ] ayrı
cüda kalmak ayrı düşmek uzak kalmak
cüdâyî (F
) [ جدایی ] ayrılık
cüdrân (A
) [ جدران ] duvarlar
cüft (F
) [ جفت ] çift
cüfte (F
) [ جفته ] çifte
cühelâ (A
) [ جهلاء ] cahiller
cühhâl (A
) [ جهال ] cahiller
cüllâh (A
) [ جلاه ] dokumacı çulhacı
cülûs (A
) [ 1 [جلوس
oturma
2
tahta geçme
cülûs etmek tahta geçmek
cülûsiyye (A
) [ 1 [جلوسيه
tahta çıkan hükümdarın dağıttığı bahşiş
2
tahta çıkan
hükümdar için yazılan şiir
cümcüme (A
) [ جمجمه ] kafatası
cümel (A
) [ جمل ] cümleler
cümle (A
) [ 1 [جمله
bütün tüm
2
tümce
cümleten (A
) [ جملة ] tümüyle
cümûd (A
) [ جمود ] donukluk
cümûdiyye (A
) [ جمودیه ] buzul
cünbân (F
) [ 1 [جنبان
sallayan
2
sallanan
cünbiş (F
) [ جنبش ] kıpırtı hareket sallanma
cünd (A
) [ 1 [جند
asker
2
ordu
cündî (A
) [ جندی ] usta binici
cündîlik (A
-T
) [ ] binicilik at binme
cünha (A
) [ جنحه ] küçük suç
cünûd (A
) [ 1 [جنود
askerler
2
ordular
cürm (A
) [ جرم ] suç
cürûf (A
) [ جروف ] maden atığı maden posası
cüsse (A
) [ جثه ] gövde yapı
cüstücû (F
) [ جست و جو ] arayış arama
cüvâl (F
) [ جوال ] çuval
cüvân bk
civan
cüz’ (A
) [ 1 [جزء
parça
2
medrese alfabe kitabı
cüz’î (A
) [ جزئی ] çok az
cüz’iyyât (A
) [ جزئيات ] küçük şeyler önemsiz şeyler
cüzâm (A
) [ جذام ] cüzzam
cüzdan (A
-F
) [ 1 [جزئدان
para çantası
2
evrak çantası
Ç
çâbük (F
) [ چابک ] kıvrak çevik çabuk
çâbükî (F
) [ چابکی ] kıvraklık çeviklik çabukluk
çâbükpâ (F
) [ چابک پا ] ayağına çabuk
çâbükrev (F
) [ چابک رو ] hızlı giden
çâbüksüvar (F
) [ چابک سوار ] usta binici
çâder (F
) [ 1 [چادر
çadır
2
örtü kadınların giydiği örtü
çâdernişin (F
) [ چادرنشين ] göçebe çadırda yaşayan
çadır (F
) [ 1 [چادر
çadır
2
örtü kadınların giydiği örtü
çağz (F
) [ چغز ] kurbağa
çâh (F
) [ 1 [چاه
kuyu
2
çukur
çâk (F
) [ 1 [چاک
yırtık
2
yırtmaç
çâk etmek yırtmak
çâk olmak yırtılmak
çâkâçâk (F
) [ چاکاچاک ] kılıç şakırtısı
çâker (F
) [ 1 [چاکر
kul
2
hizmetkâr
çâkerî (F
) [ 1 [چاکری
kulluk
2
hizmetkârlık
çâkûç (F
) [ چاکوچ ] çekiç
çâlâk (F
) [ چالاک ] çevik kıvrak
çâlâkî (F
) [ چالاکی ] çeviklik kıvraklık
çâlik (F
) [ چاليک ] çelik çomak
çâlpâre (F
) [ چارپاره ] çalpara
çâme (F
) [ چامه ] şiir
çâne (F
) [ چانه ] çene
çâpâr (F
) [ 1 [چاپار
ulak
2
postacı
çâplûs (F
) [ چاپلوس ] dalkavuk
çâr (F
) [ چار ] çare
çâr (F
) [ چار ] dört
çârçûbe (F
) [ چارچوبه ] çerçeve
çardak (F
) [ چارطاق ] çardak
çârdeh (F
) [ چارده ] ondört
çâre (F
) [ 1 [چاره
tedbir
2
çare
3
ilaç derman
çârecû (F
) [ چاره جو ] çare arayan
çâresâz (F
) [ چاره ساز ] çare bulan
çâresâz olmak çare bulmak
çâresâzî (F
) [ چاره سازی ] çare bulma
çârgâh (F
) [ چارگاه ] Türk musikîsinde bir makam
çârgûşe (F
) [ چارگوشه ] dört köşe
çarh (F
) [ 1 [چرخ
tekerlek
2
çarkıfelek
3
felek
4
tef
5
çıkrık
çarmıh (F
) [ چارميخ ] çarmıh
çârnâçâr (F
) [ چارناچار ] ister istemez çaresiz mecburen
çârpâ (F
) [ چارپا ] dört ayaklı
çârsû (F
) [ چارسو ] dört yön
çârsû (F
-A
) [ چارسو ] çarşı
çârşeb (F
) [ چارشب ] çarşaf
çârşenbe (F
) [ چارشنبه ] çarşamba
çârtâk (F
) [ 1 [چارطاق
çardak
2
kare şeklinde çadır
çârüm (F
) [ چارم ] dördüncü
çâryâr (F
) [ چاریار ] dört halife Ebubekir Ömer Osman ve Ali
çâşni (F
) [ چاشنی ] çeşni
çâşnigîr (F
) [ چاشنی گير ] çeşnici
çâşt (F
) [ چاشت ] kuşluk vakti
çeğâle (F
) [ چغاله ] çağla
çeh (F
) [ 1 [چه
kuyu
2
çukur
çehâr (F
) [ چهار ] dört
çehre (F
) [ چهره ] yüz
çehreperdâz (F
) [ چهره پرداز ] ressam
çekâçâk (F
) [ چکاچاک ] kılıç şakırtısı
çekîde (F
) [ چکيده ] damlamış
çekûç (F
) [ چکوچ ] çekiç
çelîpâ (F
) [ چليپا ] haç
çem (F
) [ 1 [چم
salınma
2
süslü
çemen (F
) [ 1 [چمن
çimenlik çayırlık
2
yeşillik
çemenzâr (F
) [ چمنزار ] çimenlik
çenâr (F
) [ چنار ] çınar
çenber (F
) [ 1 [چنبر
çember
2
kasnak
çend (F
) [ 1 [چند
kaç
2
birkaç
3
ne zamana kadar
çendan (F
) [ چندان ] o kadar onca
çendin (F
) [ چندین ] bu kadar bunca
çeng (F
) [ 1 [چنگ
pençe
2
el
3
harp çeng
çengâl (F
) [ 1 [چنگال
pençe
2
çengel
çengî (F
) [ 1 [چنگی
çeng çalan
2
dansöz çengi
çep (F
) [ چپ ] sol
çerâ (F
) [ چرا ] otlama
çerâgâh (F
) [ چراگاه ] otlak
çerâğ (F
) [ 1 [چراغ
mum
2
kandil
çerâğân (F
) [ چراغان ] aydınlatma donatma
çerâkese (A
) [ چراکسه ] çerkesler
çerb (F
) [ چرب ] semiz
çerbzebân (F
) [ 1 [چرب زبان
yaltakçı
2
ağzı laf yapan
çerh (F
) [ 1 [چرخ
çark
2
felek
3
tekerlek
4
çıkrık
5
çarkıfelek
6
tef
çerm (F
) [ چرم ] deri
çeşm (F
) [ چشم ] göz
çeşmân (F
) [ چشمان ] gözler
çeşmderîde (F
) [ چشم دریده ] arsız
çeşme (F
) [ 1 [چشمه
pınar
2
çeşme
çetr (F
) [ 1 [چتر
gölgelik
2
şemsiye
çevgân (F
) [ چوگان ] çevgen
çeyrek (F
) [ چهاریک ] dörtte bir çeyrek
çîgûne (F
) [ چگونه ] nasıl
çigûnegî (F
) [ چگونگی ] nitelik
çihâr (F
) [ چهار ] dört
çihar yâr (F
) [ چهاریار ] dört halife
Ebubekir Ömer Osman Ali
çihârüdü (F
) [ چهار و دو ] dört ve iki
çihârüse (F
) [ چهار و سه ] dört ve üç
çihârüyek (F
) [ چهار و یک ] dört ve bir
çihil (F
) [ چهل ] kırk
çihilpâ (F
) [ چهل پا ] kırkayak
çihre (F
) [ چهره ] yüz
çil (F
) [ چل ] kırk
çile (F
) [ 1 [چله
kırk günlük ibadet
2
sıkıntı azap
3
iplik demeti
çilekeş (F
) [ چله کش ] çile çeken acı çeken
çimen (F
) [ چمن ] çimenlik
çîn (F
) [ چين ] kırışık
çirâğ (F
) [ 1 [چراغ
mum
2
kandil
2
çırak
çîredest (F
) [ چيره دست ] yetenekli becerikli
çirk (F
) [ 1 [چرک
kir
2
irin
çirkâb (F
) [ چرک آب ] pis su
çirkîn (F
) [ 1 [چرکين
kirlenmiş
2
çirkin
çîz (F
) [ چيز ] şey
çûb (F
) [ 1 [چوب
sopa
2
odun
3
tahta
çûbân (F
) [ چوبان ] çoban
çûbek (F
) [ 1 [چوبک
tokmak tokaç
2
çomak
çun (F
) [ 1 [چون
gibi
2
mademki
3
nasıl
4
için
5
çünkü
çün (F
) [ 1 [چن
gibi
2
mademki
3
nasıl
4
için
5
çünkü
çünki (F
) [ چونکه ] çünkü
çüst (F
) [ چست ] çevik kıvrak
çüstî (F
) [ چستی ] çeviklik kıvraklık
çüvâl (F
) [ چوال ] çuval
çüvaldûz (F
) [ چوالدوز ] çuvaldız
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul