Konu
:
Atatürkün Manevi Dünyasi Ve Dine Verdiği Değer
Yalnız Mesajı Göster
Atatürkün Manevi Dünyasi Ve Dine Verdiği Değer
07-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Atatürkün Manevi Dünyasi Ve Dine Verdiği Değer
Atatürkün dine bakisi-Atatürkün manevi hayati-mustafa kemal atatürk yasantisi
Atatürk'ün Manevi Dünyası
DİNİNE GÖNÜLDEN BAĞLI BİR LİDER
"Türk Milleti daha dindar olmalıdır yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum
Dinime bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum
"
-Mustafa Kemal Atatürk-
Atatürk İslam ahlakını ve dinimizin vecibelerini daha aile ocağındayken öğrenmiş tahsil yaşamı boyunca da bu bilgilerini pekiştirerek geliştirmiştir
"Ilımlı-modern-dindar" yapının en güzel örneği ve en başarılı uygulayıcısı laik Cumhuriyetimiz'in kurucusu Büyük Önder Atatürk'tür
Ulu Önder her zaman gericilikle mücadele ederken İslam'ı yüceltmiş; dolayısıyla bu ikisi arasındaki ayrımı en doğru biçimde yapmıştır
Tekke türbe ve zaviyeler onun döneminde kapanmış ama ilk Türkçe Kuran meali de yine onun döneminde yayınlanmıştır
Türk insanının ihtiyaçlarını ve özelliklerini çok iyi bilen gericiliğe yobazlığa her zaman karşı olan Atatürk Türk Milleti'ni dinin özüne yöneltmeyi amaçlamış ve bugün milletçe ulaşmayı hedeflediğimiz yapıyı her yönüyle tecelli ettirmiştir
Şüphesiz ki din Büyük Önder'in de dikkat çektiği gibi demokrasinin ve milli bütünlüğümüzün vazgeçilmez bir ihtiyacıdır
Bir milletin fertlerini birarada tutan en güçlü bağ olan din aile ahlak ve devlet müesseselerinin de devamını sağlayan en önemli unsurdur
Dinin var olmadığı veya dini değerlerin ortadan kalktığı bir toplumda bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak aile ahlak ve devlet kavramları da geçerliliğini yitirecek ve kısa süre içinde ortadan kalkacaktır
Böyle bir gelişme ayrıca tarihi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın bir milleti birbirine bağlayan milli ve manevi tüm bağların parçalanmasını anarşinin hortlamasını ve toplumun bölünmesini kaçınılmaz hale getirecektir
İşte bütün bu nedenlerden ötürü toplum dokusunun vazgeçilmez parçası niteliği taşıyan din müessesesinin devamını sağlayamayan bir ulusun sosyolojik ve bilimsel açıdan ayakta durması mümkün değildir
Gerek kişi gerekse toplum açısından dinin lüzumlu bir müessese olduğunu belirten siyasi alanda yaptığı sayısız reformla bu sağlıklı bakış açısını geniş kitlelere yaymayı hedefleyen Büyük Önder Atatürk Türk Milleti'nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini "Din lüzumlu bir müessesedir
Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur"; "Din vardır ve lazımdır
" (Yakınlarından Hatıralar Asaf İlbay s
102) sözleriyle teşvik etmiştir
Milletini batıl inanışlardan arındırıp gerçek dine yöneltmeyi amaçlamıştır
Bunun için de Kuran'ın kolay bir şekilde okunup anlaşılmasını sağlamak amacıyla Türkçeye çevrilmesi emrini vermiştir:
"Sonra Kuran'ın tercüme ettirilmesini emrettim
Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor
Hz
Muhammed'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim
" (Atatürk'ün Temel Görüşleri Fethi Naci s
55)
Kuran'ın Türkçeye çevirilmesi emrini verirken Atatürk'ün isteği Müslüman milletinin imanının güçlenmesidir
Bunu ifade ettiği sözleri şöyledir:
"Camilerin mukaddes mimberleri halkın ruhi ahlaki gıdalarına en yüksek en verimli kaynaklardır
Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır beyni temizlenir imanı kuvvetlenir kalbi cesaret bulur
" (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri c
1 s
225)
Büyük Önder gerçek dinin temelini ve Müslümanların konuyu hangi kıstaslara göre değerlendirmeleri gerektiğini 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir'deki Paşa Camii'nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere şöyle ifade etmiştir:
"Allah birdir şanı büyüktür
Allah'ın selameti sevgisi üzerinize olsun
Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir
Bunun temel esası hepimizce bilinmektedir ki Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir
İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir
En mükemmel dindir
Çünkü dinimiz akla mantığa gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor
" (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri c
2 s
93)
Atatürk İslam dininin tamamen ilme ve mantığa uygun bir din olduğunu bir başka sözünde de şöyle ifade etmiştir:
"Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir
Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur
Bir dinin doğal olması için akla tekniğe ilme ve mantığa uygun olması gerekir
Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur
İslam'ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme hakkı yoktur
Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar
Bizde ruhbanlık yoktur hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz" (Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri 1959 c
2 s
90)
Büyük Önder Atatürk Türk Milleti'nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini de sıklıkla vurgulamıştır
Ayrıca Atatürk'ün Osmanlı Devleti'nin çöküşünü dine bağlayan Türk düşmanlarına yanıtı ise kesin bir şekilde olmuştur:
"Düşmanlarımız bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla itham ediyor duraklamamızı ve çöküşümüzü buna bağlıyorlar; bu bir hatadır
Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir
Allah'ın emrettiği şey Müslüman erkekle Müslüman kadının beraberce din öğrenerek eğitilmesidir
Kadın ve erkek bu ilim ve eğitimi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak zorundadır
İslam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki bugün kendimizi bin türlü kuralla bağlanmış zannettiğimiz şey yoktur
Türk sosyal yaşantısında kadınlar bilimsel yönden eğitim ve öğretim görmekte ve diğer konularda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır
Belki daha ileri gitmişlerdir
" (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri 1959 c
2 s
86)
Dini meseleler hakkındaki görüşlerini öğrenmek isteyen Fransız gazeteci Maurice Perno'ya Atatürk yine kesin bir şekilde şu cevapları vermiştir:
M
Perno:Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?
Atatürk: "Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle dursun din bakımından eksik bile hissediyoruz
"
M
Perno: Zat-ı asilaneleri düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?
Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum
Dinime bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum
Şuura muhalif terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor
Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık sun'i batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır
Fakat bu cahiller bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır
Eğer ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir
Onları kurtaracağız
" (Atatürk ve Din Eğitimi Ahmet Gürbaş Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları s
32)
Atatürk her yönüyle olduğu gibi dindarlığıyla da milletine en güzel örnek olmuştur
Ulu Önder dindar kişiliğinin bir göstergesi olarak din adamlarına karşı her zaman samimi bir şekilde hürmetkar olmuş ve saygı duymuştur
Cumhuriyet'in ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi Atatürk'ün kendisine duyduğu saygı ve hürmeti şöyle anlatmıştır:
"Ata'nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı
Utanır ezilir büzülür "Paşam beni mahcup ediyorsunuz" dediğim zaman "Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır
" buyururlardı
Atatürk şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi
" (Atatürk ve Din Eğitimi - Ahmet Gürtaş - Diyanet İşleri Bakanları Yayınları s
12)
Atatürk Kuran okutulmasına da son derece önem vermiştir
Hafız Zeki Çağlarman Atatürk'ün bu yönünü şöyle anlatmıştır:
"Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'la uzun yıllar komşuluk yaptık
Her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Atatürk kız kardeşine; "Makbule Ramazan geliyor annemize hatim okutmayı ihmal etme"der ve hatim okuyacak hafıza hediye edilmek üzere bir zarf içerisinde para verirdi
" (Din Toplum ve Kemal Atatürk Ercüment Demirer s
10)
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul