07-24-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İkizden İkize Transfüzyon Sendromu (Ttts)
İkizden ikize transfüzyon sendromu (TTTS)
[/b]
Yazan: Dr alper mumcu Tarih:İkiz gebelikler hemen herkesin ilgisini çeker İkiz
gördüğünde hepimiz istemeden de olsa bu doğa mucizesi denen
insanları inceleriz İster erkek ister kadın olsun aramızdan
çoğu ikiz bebek sahibi olmayı istemekte, ikiz anne-babalarına
imrenerek bakmaktadır Oysa çoğul gebelikler hem anne hem de
bebek açısından pekçok riski beraberinde taşırlar Bu
risklerden biri de ikizden ikize transfüzyon sendromudur
Hem tanısal hem de terapötik açıdan, hakkında çok fazla
şey bilinmeyen bu sendrom, bebek açısından ciddi sonuçlar
doğurabilir Anne karnında veya doğumdan sonraki ilk 1 ayda
bebekte ciddi hastalık hali ve hatta ölüm görülebilir
Durumun nedenlerinin anlaşılması ve yapılan kontrollü
çalışmalarla tedavi protokollerinin geliştirilmeye
çalışılması çabaları, son zamanlarda bu sendromun esiri
olmuş bebeklerde daha iyi neticeler alınmasına yardımcı
olmaktadır
İkizden ikize transfüzyon sendromu (İİTS) monokoriyonik
yani tek plasentaya sahip ikizlerde görülen bir durumdur ve
kanın bir bebekten diğerine, yavaş ancak sürekli akışını
ifade eder Bütün monokoriyonik ikizler İİTS'da dahil olmak
üzere, gelişme liği, fetal ölüm ve ileri derecede
prematüre doğum gibi riskler taşırlar Bu komplikasyonların
hemen hepsi plasental yetmezliğe bağlı olarak ortaya çıkar
Tedavi edilmediği taktirde plasental yetmezlik ve İİTS ileri
derece prematür doğum ile sonuçlanabilir Tedavi ile dahi,
anne karnında ölüm oranı %40, doğumdan sonraki ilk bir ayda
ölüm oranı ise %60 civarındadır Geliştirilmeye
çalışılan değişik tedavi yaklaşımları henüz daha bu
bebekleri, yüksek oranda yaşatabilmek için yeterli değildir
Oluş Mekanizması
İİTS tüm monokoriyonik ikizlerin %5-10'unda görülür Bu
durum sadece monokoriyonik yani tek plasentalı ikiz
gebeliklerde, bir başka deyişle tek yumurta ikizlerinde ortaya
çıkar Bu tür gebeliklerde her iki bebeğin plasentaları
arasında damarsal ilişkiler vardır Yani bir bebeğe giden kan
damarları ve kan ile diğer bebeğe giden damarlar iki
plasentalı bebeklerde olduğu gibi ayrı değildir Bu damarsal
ilişkinin İİTS'nun altında yatan sebep olduğuna
inanılmaktadır İİTS'nun gelişimi kronik fetofetal
transfüzyona bağlıdır Bebeklerden biri kanı, bu damarsal
birleşmeler yolu ile yavaş ama sürekli bir şekilde diğer
bebeğe pompalamaktadır Kanı pompalayan bebeğe donör
(verici) alan bebeğe ise recipient (alıcı) adı verilir Tüm
monokoriyonik ikiz gebeliklerin plasentasında bu damarsal
ilişki olduğu halde neden çok az bir kısmında İİTS ortaya
çıktığı ise bir muammadır
Son yapılan çalışmalar bu trajedik tablonun oluş
mekanizmasını anlamamıza yardımcı olmaktadır Bajoria ve
arkadaşları 20 monokoriyonik ikiz doğuran kadını
incelemişlerdir Bu gebeliklerden 10 tanesinde İİTS
saptanırken diğer 10'unda semptomun belirtileri
bulunmamıştır Doğumdan hemen sonra plasentaya işaretli
madde enjeksiyonu ile yapılan bu çalışmada İİTS'nun verici
bebeğin atardamarları ile alıcı bebeğin toplar damarları
arasındaki bağlanmadan kaynaklandığı sonucuna
varmışlardır Arterio-venöz anastomoz adı verilen bu durum
İİTS'da en kötü klinik tabloya da neden olmaktadır İki ven
arasında, yada iki arter arasında olan anastomozlar da
İİTS'na yol açabilmekle birlikte, klinik tablo çok ağır
olmamaktadır
İİTS yavaş ilerleyen bir hastalıktır Genelde 2
trimester'da (ikinci üçay) saptanmasına rağmen, literatürde
13 hafta gibi gebeliğin çok erken döneminde tespit edilen
olgular vardır 17-26 haftalar arasında yapılan rutin
ultrasonografik tetkikte genellikle durum tespit edilebilir
Hastalığın klinik gidişatı değişkenlik gösterir Tanı
kaonduktan hemen sonra kendiliğinden erken doğum olabilecği
gibi, doğum birkaç hafta ya da ay sonra da başlayabilir İki
kese varlığında keselerden birinde amniyon mayii azlığı
(oligohidramniyos), diğerinde ise fazlalığı (polihidramniyos)
kuraldır Anne karnında ya da doğum sonrası ilk 1 ayda ölüm
sebeb genelde verici bebekteki, yaşama kabiliyetini kazanmadan
doğum, ileri derecede gelişme liği, ve akciğerlerin
olgunlaşmamasına bağlıdır Alıcı bebeğin
kaybedilmesindeki en büyük neden ise fazla miktardaki kana
bağlı kalp yetmezliğidir
Tanı
İİTS tanısı ultrasonografi ile konan bir tanıdır Tanının
konması ile ilgli değişik tartışmalar olmasına karşın ilk
trimesterda İİTS'nu düşündüren bulgular mevcuttur Bunlar:
Monokoriyonik gebelik
10-14 haftalarda ultrasonda ense kalınlığının 3
milimetreden fazla olması
Bir fetusda baş-popo mesafesinin kalması
10-13 haftalarda ultrasonda zarlarda kıvrılma
saptanması
İkinci trimester veya üçüncü trimesterin başlarında ise
İİTS bulguları şunlardır
Monokoriyonik gebelik
Cinsiyetlerin aynı olması
Tek plasenta
İki fetus arasındaki zarın ince olması
Ortadaki membranın plasenta ile birleştiği yerdeki I
belirtisi adı verilen görünüm
Verici bebeğin mesanesinin görülememesi, alıcı
bebeğin mesanesinin çok dolu olması
Bir tarafta oligohidramniyos varken diğer tarafta
polihidramniyos olması
İki bebeğin tahmini kiloları arasında %20'den büyük
fark olması
Bebeklerden birinde hidrops olması (cilt ödemi, kalp
etrafında sıvı, akciğerlerde sıvı toplanması,
karın boşluğu içinde sıvı olması
Bu bulguların tamamen izafi belirtiler olması ve başka
durumlarla da karışma olasılığının bulunması nedeni ile
şüpheli vakalarda seri ultrasonografiler yapılmalıdır
Ultrasonografik olarak saptanan İİTS vakalarında en ağır ve
kötü sonuçlar verici bebeğin amniyon sıvısının tamamen
azaldığı, hatta hiç olmadığı durumlarda görülür Bu
tabloya stuck-twin sendromu adı verilir Monoamniyatik yani tek
bir amniyon kesesinin olduğu gebelikler ile stuck-twin
sendromunu ayırdetmek bazen güç olabilir, çünkü bu
vakalarda iki amniyon kesesini ayıran dduvar iyice incelmiştir
ve neredeyse verici beebğin cildine yapışık haldedir
Doğum sonrasında ise tanı klasik bulgular ile konur
Bebekler arasında %20'den daha fazla olan kilo farkı, kan
sayımlarındaki farklılıklar, verici bebeğin soluk, alıcı
bebeğin ise ileri derecede kırmızı olması tanıyı koydurur
Tedavi
İİTS şiddeti çok değişkendir, bu nedenle hastalığın
kliniği ve yaşama oranları da farklılık gösterir Yapılan
araştırmalarda yaşama oranları %21 ile %83 arasında
bulunmuştur
Tanı konduktan sonra yapılması gereken ilk iş detaylı bir
değerlendirme ile konjenital anaomali varlığının olup
olmadığının değerlendirilmesidir İkinci aşama ise
mümkün olduğunca erken doğumu engellemek ve bu amaçla
tokoliz adı verilen tedavileri uygulamaktır Tanı konduktan
sonra doğuma kadar gerekirse haftalık ya da daha sık
ultrasonografik kontroller yapılmalıdır Bu kontrollerde NST
ile bebeğin durumu da değerlendirilmeye çalışılır
İİTS'da ilk denenen ve hala yaygın olarak kullanılan
tedavi yöntemi ise amnioreduksiyondur Amniyoredüksiyon amniyon
mayii miktarını azaltmak anlamına gelir Ultrasonografi
eşliğinde amniyon sıvısı fazla olan alıcı bebeğin kesesi
içine ince bir iğne annenin karın duvarı üzerinden girilerek
yerleştirilir ve fazla sıvı alınır Bu işlem gerektikçe
sık sık tekrarlanır Tek bir seferde alınan sıvı miktarı 1
ile 7 litre arasında değişebilir İşlem sonrası vakaların
%8'inde komplikasyon görülür Bunlar enfeksiyon, erken doğum
tehdidi, erken doğum, zarların yırtılması, plasentanın
erken ayrılması gibi komplikasyonlardır
Nispeten daha yeni, ancak hem anne hem de fetus için daha
tehlikeli ve invazif bir yöntem de plasentada anostomoz yapan
damarların LASER ile tahrip edilmesidir Bu tedavi
yaklaşımında amaç problemin kökenine inmektir Yapılan
araştırmalar amniyoradüksiyon ve LASER sonrası yaşam
oranlarının birbirine yakın olduğunu göstermektedir
Diğer bir tedavi yaklaşımı da iki amniyon kesesi
arasındaki zarın yırtılmasıdır Burada amaç amniyon
sıvısının her iki kese içinde serbest dolaşımını
sağlamaktır Bu sayede suyu azalan bebek bir miktar avantaj
sağlar ve kordon sıkışması gibi komplikasyonlar da
önlenebilir Bu tedavi yaklaşımı ile %83 oranında başarı
sağlandığını bildiren bir çalışma mevcuttur
Norolojik sonuçlar
İİTS vakalarında hayatta kalan bebeklerden bir çoğunda
nörolojik hasar meydana gelir Bu durumu açıklayan pekçok
teori mevcuttur Eğer bebeklerden biri anne karnında hayatını
yitirir ise bu bebeğin kan damarları genişler ve hayatta olan
bebekten ölü olana doğru bir kan akımı meydana gelir
Sonuçta hayatta kalan bebekte tansiyon düşüklüğü ve beyin
iskemisi ortaya çıkar Sonuç nörolojik sekeldir Ancak her
iki bebeğin hayatta olduğu durumlarda da nörolojik hasarlar
görülebilmektedir Burada ise alıcı bebekteki hemoglabin
fazlalığının, alıcı bebekte ise aneminin tablodan sorumlu
olduğu ileri sürülmektedir
İİTS sonrası doğan bebeklerde yüksek oranda nörolojik
sekel görülmesi nedeni ile doğumdan sonraki ilk 48 saatte
beyin tomografisi de dahil olmak üzere bebeklerde detaylı bir
inceleme yapılmalıdır
[/b]
Kaynak: Dr Alper Mumcu
|
|
|