Prof. Dr. Sinsi
|
Kendini Bil (Sokrates İle Alkibiades Arasındaki Diyalog)
SOKRATES: Kendimizle ilgilenmek ne demektir, söyle bana Çünkü genellikle kendimizle ilgileniyoruz sanıyoruz, ama aslında ilgilenmediğimizi fark edemiyoruz Bir insan kendisiyle ne zaman ilgilenmiş olur? Kendisine ait şeylerle ilgilenirse, kendisiyle ilgilenmiş olur mu?
ALKİBİADES: Bence ilgilenmiş olur, Sokrates 
SOKRATES: Bak, bir insan ayaklarıyla ne zaman ilgilenmiş olur? Ayaklarına ait bir şeyle
ilgilendiğinde ayaklarıyla ilgilenmiş olur mu?
ALKİBİADES: Anlamadım
SOKRATES: Ayakkabılarımızla ilgilendiğimiz zaman, ayaklarımızla ilgileniyor sayılır mıyız?
ALKİBİADES: Anlayamadım, Sokrates
SOKRATES: Bir şeyi daha iyi kılınca onunla ilgilenmiş olmaz mıyız?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Peki, ayakkabıyı daha iyi kılan sanat nedir?
ALKİBİADES: Ayakkabıcının sanatı
SOKRATES: Ya ayaklarımızla, gene bu sanat yoluyla mı ilgilenmiş oluruz, yoksa ayaklarımızın daha iyi olmasını sağlayan sanatla mı?
ALKİBİADES: Ayaklarımızın daha iyi olmasını sağlayan sanatla
SOKRATES: Ayaklarımızı daha iyi kılan sanat, bütün bedenimizi daha iyi kılan sanat değil midir?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Bu sanat da idman değil midir?
ALKİBİADES: Kesinlikle
SOKRATES: Demek ayaklarımızla idman sayesinde, ayaklarımıza ait olan şeyle de ayakkabıcının sanatı sayesinde ilgilenmiş oluruz
ALKİBİADES: Şüphesiz
SOKRATES: İdman sayesinde bedenimizle, başka sanatlar sayesinde de, bedenimize ait olan şeyle ilgilenmiş oluruz
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Demek bir şeyin kendisiyle, bir sanat sayesinde, ona ait olan şeyle de başka bir sanat sayesinde ilgilenmiş oluruz
ALKİBİADES: Bu gayet açık, Sokrates
SOKRATES: Demek kendine ait bir şeyle ilgilenirsen, kendinle ilgilenmiş olmazsın
ALKİBİADES: Evet, Sokrates
SOKRATES: Çünkü gördüğümüz gibi, kişi, aynı sanat sayesinde hem kendisiyle, hem de kendine ait bir şeyle ilgilenemez, öyle değil mi?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Hadi, şimdi söyle: Hangi sanat sayesinde kendimizle ilgileniriz?
ALKİBİADES: Bilemiyorum, Sokrates
SOKRATES: Peki, ayakkabının ne olduğunu bilmeseydik, ayakkabıyı hangi sanat daha iyi kılar, bilir miydik?
ALKİBİADES: Bilmezdik
SOKRATES: Peki, kendimizin ne olduğunu bilmezsek, hangi sanatla kendimizi daha iyi kılabiliriz? Bunu bilebilir miyiz?
ALKİBİADES: Bilemeyiz
SOKRATES: Kendinin ne olduğunu bilmek kolay bir şey midir? Ve o "kendini bil" yazısını Delphi tapınağına yazan insanı ciddiye almamalı mıyız? Yoksa, kendini bilmek herkesin elinde olmayan güç bir şey midir?
ALKİBİADES: Kendini bilmenin herkesin elinde olduğunu çok kere düşündüm Sokrates, ama ara sıra, çok zor bir şey olduğunu düşünmedim de değil
SOKRATES: Zor olsun, kolay olsun, başka bir yol yok, Alkibiades Kendimizi bilirsek, kendimizle nasıl ilgilenebileceğimizi de biliriz Bu bilgi olmazsa, kendimizle ilgilenmek imkansızdır
ALKİBİADES: Doğru
SOKRATES: Bakalım, kendi varlığımız nedir? Bunu nasıl bulabiliriz? Böylece, biz neyiz, bilebiliriz; ama eğer onu bulmazsak, ne olduğumuzu asla bulamayız
ALKİBİADES: Hakkın var
SOKRATES: Öyleyse, yalvarıyorum sana Alkibiades, söylesene, şu anda kiminle konuşuyorsun? Benimle, değil mi?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Ben de seninle, değil mi?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Demek şu an konuşan benim, yani Sokrates
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Dinleyen de Alkibiades
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Peki Alkibiades, konuşurken kelime kullanmıyor muyum?
ALKİBİADES: Evet, kullanıyorsun
SOKRATES: Konuşmakla kelime kullanmak aynı şey mi?
ALKİBİADES: Aynı şey, Sokrates
SOKRATES: Ama, bir şey kullanan kimseyle, kullandığı şey ayrı değil midir?
ALKİBİADES: Ne demek istiyorsun?
SOKRATES: Açıklayayım, mesela, ayakkabıcı köseleyi bıçak ve başka aletlerle keser, değil mi?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Peki, keser ve alet kullanan kimse, kesmek için kullandığı aletlerden ayrı değil midir?
ALKİBİADES: Elbette
SOKRATES: İşte demin de, "bir şeyi kullanan kimseyle, kullandığı şey, her zaman ayrı mıdır?" diye sormuştum
ALKİBİADES: Ayrı sanıyorum
SOKRATES: Gene ayakkabıcıyı alalım: ayakkabıcı köseleyi yalnız aletleriyle mi kesiyor, yoksa elleriyle de mi?
ALKİBİADES: Elleriyle de
SOKRATES: Demek ellerini de kullanıyor
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Köseleyi kesmek için gözlerini de kullanmıyor mu?
ALKİBİADES: Elbette kullanıyor
SOKRATES: Peki, bir şeyi kullanan kimseyle, kullandığı şey ayrıdır demiyor muyuz?
ALKİBİADES: Evet, diyoruz
SOKRATES: İnsan bütün bedenini de kullanmıyor mu?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Ama "bir şeyi kullanan kimse, kullandığı şeyle ayrıdır" demiştik
ALKİBİADES: Evet, demiştik
SOKRATES: Demek insan, bedeninden başka bir şeydir
ALKİBİADES: Öyle gözüküyor
SOKRATES: İnsan nedir öyleyse?
ALKİBİADES: Bilmem
SOKRATES: Ama, insanın, bedenini kullanan bir varlık olduğunu biliyorsun, değil mi?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Peki, bedenini kullanan ruh değildir de nedir?
ALKİBİADES: Evet, ruhtur
SOKRATES: Bedene emreder, onu bu şekilde kullanır, öyle değil mi?
ALKİBİADES: Evet Öyle gözüküyor
SOKRATES: Yanılıyorsun Alkibiades Çünkü eğer bu bütünün parçalarından emreden, diğeri emredilen ise, bu bütüne insan diyemeyiz
ALKİBİADES: Doğru
SOKRATES: Ne beden, ne de bedenle ruhun oluşturduğu bütün insan değilse, insan ya hiçbir şeydir ya da ruhtan başka bir şey değildir
ALKİBİADES: Öyle
SOKRATES: İnsanın ruh olduğunu göstermek için daha açık bir kanıta gerek var mı?
ALKİBİADES: Hayır, böyle olduğu açıkça gözüküyor
SOKRATES: Öyleyse senle ben, birbirimizle konuşurken asıl konuşan ruhlarımızdır
ALKİBİADES: Öyle
SOKRATES: İşte demin de söylediğimiz bu; Sokrates kelimeler kullanarak Alkibiades'le konuşurken, Alkibiades'in yüzüyle değil, gerçek Akibiades'le, yani ruhu ile konuşuyor
ALKİBİADES: Bende böyle düşünüyorum
SOKRATES: Demek "kendini bil" diyen o söz, bize, ruhumuzu bilmemizi emrediyor
ALKİBİADES: Öyle gözüküyor
SOKRATES: Demek ki bedene dair bir bilgi insanın bazı şeylerini bilmek anlamına gelir, ama aslında bu, insanı bilmek anlamına gelmez
ALKİBİADES: Haklısın Sokrates
SOKRATES: Bir daha söyleyeyim: Bedeniyle ilgilenen kimse, kendisine ait bir şeyle igileniyor, asıl kendisiyle değil
ALKİBİADES: Böyle düşünmek gerek
SOKRATES: Kendi para işlerine bakan da, ne kendisine ait bir şeyle ilgileniyor, ne de asıl kendisiyle, fakat kendisinden çok daha uzak şeylerle ilgileniyor
ALKİBİADES: Evet, ben de böyle düşünüyorum
SOKRATES: Demek sarraf kendisine ait şeylerle ilgilenmiyor
ALKİBİADES: Doğru
SOKRATES: Ve Alkibiades'e aşık olan kimse, ona ait olan bir şeyi seviyor, gerçekte Alkibiades'i değil
ALKİBİADES: Doğru söylüyorsun
SOKRATES: Seni seven, ruhunu sevendir
ALKİBİADES: Bütün söylediklerinizden bu çıkıyor Peki Sokrates, söyle bana, kendimizle nasıl ilgileniriz?
SOKRATES: Ne olduğumuz üzerinde anlaşmakla bir adım ileri atmış olduk; halbuki bunda yanılsaydık, korktuğumuz başımıza gelir, kendimiz olmayan bir şeyle ilgilenmiş olurduk
ALKİBİADES: Çok doğru
SOKRATES: Öyleyse Alkibiades, hangi şeylere baktığımız zaman kendimizi görürüz?
ALKİBİADES: Aynaya herhalde, veya onun gibi bir şeye
SOKRATES: Ama herkesin kabul edeceği bir şey var
ALKİBİADES: Nedir?
SOKRATES: İnsan şu üç şeyden biridir
ALKİBİADES: Hangi üç şeyden?
SOKRATES: Ruh  Beden  Ve ruhla bedenin teşkil ettiği bütün
ALKİBİADES: Hiç şüphe yok
SOKRATES: "Bedene emreden insandır" demiştik
ALKİBİADES: Evet, öyle demiştik
SOKRATES: Beden kendi kendine mi emrediyor?
ALKİBİADES: Hayır
SOKRATES: Ona emrediliyor demiştik, öyle değil mi?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Öyleyse aradığımız şey beden değil
ALKİBİADES: Hiç değil
SOKRATES: Peki, bedene emreden, bedenle ruhun oluşturduğu bütün mü ve bu bütün de insan mı?
ALKİBİADES: Öyle gözüküyor
SOKRATES: Elbette farkına varmışsındır: Birinin gözüne bakan kimsenin yüzü, tam karşısındakinin gözünde aynada olduğu gibi gözükür Bu parçaya gözbebeği diyoruz, çünkü onun içine bakanın imgesi orada gözükür
ALKİBİADES: Doğru
SOKRATES: Demek bir göze bakan başka bir göz, o gözün en iyi parçasına, yani gören parçasına bakarsa kendini görebilir
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Bedenin başka bir yerine veya kendisine benzemeyen başka bir şeye bakarsa, kendisini göremez
ALKİBİADES: Doğru söylüyorsun
SOKRATES: O halde göz, kendini görmek isterse, bir göze, bu gözde de gözün erdemi, yani görme erdemi olan yere bakmalıdır
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: İşte sevgili Alkibiades, ruh da kendini bilmek isterse, bir ruha ve özellikle ruhun erdeminin, yani bilgeliğin bulunduğu yere bakmalıdır veya buna benzeyen herhangi bir başka yere
ALKİBİADES: Bana da öyle geliyor Sokrates
SOKRATES: Ruhta da, bilgi ile aklın bulunduğu yerden daha tanrısal bir yer bulabilir miyiz?
ALKİBİADES: Bulamayız
SOKRATES: "Kendinin ne demek olduğunu bilmek, bilge olmaktır" dememiş miydik?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Ne olduğumuzu bilmezsek, bilge değilsek, bize ait iyi veya kötü şeyleri bilebilir miyiz?
ALKİBİADES: Nasıl bilebiliriz?
SOKRATES: Çünkü Alkibiades'i bilmeyen kimse, Alkibiades'e ait olan şeyin de gerçekten onun olup olmadığını bilemez, değil mi?
ALKİBİADES: Elbette bilemez Sokrates
SOKRATES: Biz de kendimizin ne olduğunu bilmezsek, bize ait şeylerin gerçekten bizim olup olmadığını da bilemeyiz, değil mi?
ALKİBİADES: Nasıl bilebiliriz?
SOKRATES: Kendimize ait şeyleri bilmezsek, bunlara ait olan şeyleri de bilemeyiz, değil mi?
ALKİBİADES: Evet, bilemeyiz
SOKRATES: Kendinin olan şeyleri bilmeyen kimse, başkalarına ait olan şeyleri de bilemez
ALKİBİADES: Hiç şüphe yok
SOKRATES: Başkalarına ait olan şeyleri bilmezse, şehre ait şeyleri de bilmez
ALKİBİADES: Elbette
SOKRATES: Böyle bir adam şehir işlerini idare eden bir adam olamaz
ALKİBİADES: Olamaz
SOKRATES: Ne yaptığını bile bilmez
ALKİBİADES: Evet, bilmez
SOKRATES: Bilmeyen yanılmaz mı?
ALKİBİADES: Elbette yanılır
SOKRATES: Yanılınca da hem kendine, hem de şehre kötü davranmaz mı?
ALKİBİADES: Başka türlü olamaz
SOKRATES: Kötü davranınca bahtsız da olmaz mı?
ALKİBİADES: Elbette
SOKRATES: Peki ya ilişki kurduğu kimseler?
ALKİBİADES: Onlar da bahtsız olur
SOKRATES: Öyleyse, bilge ve iyi olmadıkça kimse mesut olamaz
ALKİBİADES: Kimse olamaz
SOKRATES: Demek kötü adamlar bahtsızdır
ALKİBİADES: Evet, hem de çok
SOKRATES: Bu bahtsızlıktan da bilge olarak kurtulunur, zengin olarak değil
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Mesut olmak için, şehirlerin, ne duvarlara, ne üç sıra küreklilere, ne de tersanelere ihtiyacı var Ne de nüfusa veya genişliğe Gerekli olan şey erdemdir, öyle değil mi?
ALKİBİADES: Evet
SOKRATES: Öyleyse şehir işlerini gerektiği gibi görmek istiyorsan, şehirlilere erdem aşılamalısın
ALKİBİADES: Hiç şüphesiz
SOKRATES: Peki, kişi, kendinde olmayan bir şeyi başkasına verebilir mi?
ALKİBİADES: Nasıl verebilir ki?
SOKRATES: Öyleyse önce sen erdem edinmelisin; bu, yalnız kendinle ve kendine olan şeylerle değil, fakat aynı zamanda, şehirle ve şehre ait olan şeylerle de ilgilenmen demektir, onları idare etmek isteyen bir kişiye bu gerekir
ALKİBİADES: Doğru söylüyorsun
SOKRATES: Eğer eğri davranırsan, gözlerin karanlık ve kötülüğe yönelir Karanlıkta ve aynı zamanda kendin hakkında cehalet içinde olursan, ihtimaldir ki, yapacağın iş de kötülük olur
ALKİBİADES: Öyle görünüyor
SOKRATES: Bir şehirde erdem yoksa, kötü davranışlar önlenemeyecek bir şeydir
ALKİBİADES: Muhakkak
SOKRATES: Alkibiades, mesut olmak için, senin de şehrin de edinmesi gereken şey iktidar değil, erdemdir
|