Konu
:
Kaçındasın Ümmü Gelin Kaçında Türküsü Ve Hikayesi
Yalnız Mesajı Göster
Kaçındasın Ümmü Gelin Kaçında Türküsü Ve Hikayesi
07-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Kaçındasın Ümmü Gelin Kaçında Türküsü Ve Hikayesi
Hey gidi çaylar hey!
Kanlı çaylar! Kuruyası çaylar
Katil çaylar hey! Hey ki hey! Gün olur şırıl şırıl akarsınız
Kurt-kuş yazı-yaban; cümle yaratık su içer yatağınızdan
Tarlayı takımı sularsınız yer yer
Kimi yerde de barajları doldurur ışık verirsiniz çevreye
Koca koca aletler sizden can alır
Sonra
Balık verirsiniz insanlara
Kuzu gibi yayınlar pullular alabalıklar
Sonra sonra? Buharlaşır yağmur olursunuz çifte çubuğa bereket salarsınız
İyi
Hoş; peki neden azarsınız bazen? Ceyhan olur gencecik kızları oğlanları yutarsınız? Kadir'in memet yeni yetmeydi daha
Suç mu etti serinlemek için suya girmekle
Ya musto'nun oğlu? Ya danacı'nın kızı? Birer birer yem olmadılar mı ceyhan'a? Hepsini saymakla bitmez
Daha niceleri var
Ya fırat'ın yuttukları? Ya dicle'yi kış kıyamette taşlara basa basa geçmek isteyip de sulara yuvarlananlar! Ya zap suyu! Ya kızılırmak!
Gelinle birlikte beşyüz atlı dökülmedi mi kızılırmağa? Şu
Bu
Neyse ne! Sonunda gelir gelir de o güzelim çayların adını "kanlı çaylar" ediverir
Ölen de öldüğüyle kalır
"ehh kaderi böyleymiş
Kadir mevlam böyle istemiş" der kapatır ağzını insan
Ama türküler var ya türküler
Kimse kurtulamaz türkülerin dilinden
Rezil eder insanı türküler
Anlayana çok şey der türküler
Anlayan anlar!
"suya düştü tutamadım kolunu" derken "bir köprü olsaydı çayın üstünde ne ümmü gelin suya düşerdi ne de ben kolunu tutmaya çalışırdım" der söyleyen
Ama devir eskiymiş köprü yapma olanağı yokmuş vız gelir türkülere
O; olması gerekeni bilir; olması gerekeni söyler
O kadar!
Kimi ümmü'yü denizli'nin çal ilçesinin bekilli köyünde yaşatır; kimi "gediz" diyenler var"
Menderes diyenler var
Bir de "dalaman çayına düştü ümmü diyenler var
Neyse ne! Bunlar kayıp! Bilinen şu ki ümmü güzel bir köy kızı
Güzel ama öyle tanıma gelmeyen cinsinden ümmü'nün güzelliği
Ay parçası gibi
Güzelliği herkesin dilinde
Köyün sınırlarını aşıp komşu köylere de ulaşmış namı
"filan köyden filanda bir kız var ki mevlam övmüş de yaratmış
Daha yaşı onüç ondört; ama boyu sülün gibi
Bir endam bir çalım var ki iyi kapılara nasip etsin yaradan"
Bilen bilmeyen duyan duymayan övgülüyor ümmü'yü
Ve gelip yamaç köylü ali'nin kulağına kar suyu oluyor ümmü'nün güzelliği
Aziz'in köyüyle ümmü'nün köyü yakın
İki köyün sabah horozlarının sesi karışır birbirine
Bağırsa duyulur birinden ötekine
Aralarından bir çay akıyor köylerin
Yazın kuruyup suyu azaldı mı geçit veriyor
Ama kışın karı eriyip de köpük köpük kabarınca geç geçebilirsen
Ancak üstülembeç taşını atlamak gerek çayı geçmek için
Aziz'in gönlüne ümmü'nün güzelliği gelip oturuyor ya ümmü'nün haberi yok bundan
Derken aziz'in köyünden ümmü'nün köyüne bir kız veriliyor
Kıza nişan takmaya gelenler arasında ümmü de var
Nişan evi de aziz'in yabancısı değil
Ortalık işlerine o da yardım ediyor
Konukları ağırlıyor
Gelenlere yer gösteriyor
Yiyecek içecekleri dağıtıyor
Ha aziz'in yakışığı da yerinde
Gösterişi iyi
Herkes de sevgi gösteriyor aziz'e
Ortalıkta fırıl fırıl dönüyor
Göz ucuyla da konukları süzüyor
Birden çarpılmış gibi sallanıyor yerinde aziz
Elindeki şerbet testisi düşüp kırılıyor
Gözgöze geliyorlar ümmü'yle
Ümmü de çarpılıyor birden
Aziz'in yakışığı onu da çarpıyor
Uzun sözün kısası gözlerinden gönüllerine ılıklık akıyor ikisinin de
O kadar!
Sonra araya zaman giriyor
Arada karşı köye gittiği oluyor aziz'in
Uzaktan uzağa gözgöze geliyor ümmü'yle
İç geçiriyorlar işmarlar sonra da ayrılık
Bir aracı kadın buluyor aziz sonunda
Haber salıyor ümmü'ye
"böyleyken böyle
Babana dünür gönderip istetecem seni
Ne dersin?" Diye
Ümmü hazır zaten
Havalara uçmuş haberi duyunca
Gelgelelim babası inat
Güveni yok babasına ümmü'nün
Ya "yok derse
Ya kızımı başkasına verecem" derse diye bir korku sarmış ümmü'yü
Üçbeş emmi dayı bir araya getirip karşı köye göndermiş aziz
Kendisi de gidenlerin yolunu sabırsızlıkla beklemeye başlamış çay kenarında
Derken gidenler görünmüş uzaktan
Aziz koşa koşa ulaşmış yanlarına
Suratları asık hepsinin de
"adam kesti attı
Hatır gönül de kalmamış kimsede
Herşeyin bir yolu yordamı var
İnsan kestirip atmaz ki böyle işlerde
Baldırı çıplağın biri aziz
Davul dengince döver
Benim ona verecek kızım yok
Buraya da gelmemiş olun" diyor
Aziz'in beti benzi atmış
Neye uğradığını bilememiş
"dengi dengine ha!
Görür o!" Demiş
O kadar!
Çok geçmeden de ümmü'nün nişan haberi gelmiş
Babası tez elden bir tanıdığının oğluna vermiş ümmü'yü
Hem de ümmü'ye hiç sormadan
Gizlice de ümmü'den haber geliyor aziz'e: "ben gönlümce varmıyorum
Ne yapıp yapsın götürsün beni aziz" diyor
Aziz de haber salıyor ümmü'ye "sabret hele
Sabret ki herşeyin vakti saati var
Sen hazır ol yeter ki
Haydi deyince bohçan hazır olsun
Gerisine karışma
"
Çok geçmeden de düğün davulları vurmaya başlıyor
Ümmü derseniz ateş üstünde
Durmadan haber salıyor aziz'e: "daha ne bekliyor
Yoksa üç çocuk anası olunca mı kaçıracak beni
Yazık olsun erkekliğine" diyor
Sonunda aziz de diyeceğini iletiyor ümmü'ye
"koy ki üç gün üç gece davullar çalsın zurnalar ötsün
Koy ki ağa baban bey oğlu damadıyla yağlı ballı olsun
Koy ki düğün alayı seni almaya gelsin
Okuyucular ünlesin pehlivanlar yağlansın
Şenlik şamata olsun
Albürgünü çemirle bin atına
Sonra da dehle atı çaya doğru
Gerisine karışma
"
Ümmü'dür haberi bir iyice yarleştirmiş kafasına
Planını kurup sonra da vakti saatini kollamaya başlamış
Ne zaman ki davul-zurna gelin alma havasını vuruncaümmü'nün yüreği de bir inip bir kalkmaya başlamış
Al atı çekmişler evin sekisine
Al duvağını çemirleyip bir sıçrayışta binmiş ümmü ata
At şaha kalkmış ilkin
Sonra da ümmü'nün usta ellerine teslim etmiş kendini
Tozu dumana katarak gözden ıramış ümmü
Herkeste bir şaşkınlık
Kimi "at huylandı gelini kaçırdı" kimi de "ümmü gönülsüzdü zaten
Babası aziz'e vermedi diye aldı başını dağlara kaçtı" diyor
Kimileri de "ümmü babasına garez düğün gününde aziz'e kaçtı
" Diyor
Tevatür çeşit çeşit
Öte yandan ümmü sözleştiği yerde aziz'i bekler bulmuş
Vakit kaybetmeden ata terkileşip çay boyunca kovmuşlar
Ta ki çayın dar boğazına gelene dek
Dar boğazdaki üstlembeç taşına gelince inmişler attan
İnmişler ya çay azgın
Dalgalar kudurmuş
Arkadan babasının adamları yetişti yetişecek
Gerçi atlamak zor
Ama çay boyu at sürüp yakalanmaktansa taştan atlamak daha kolay
En iyisi hızlanıp atlamak karşıya
İlkin aziz atlar taşa
Ümmü'yü tutmak için de elini uzatır
Ümmü de geri çekilip hız alır
Atlar
Al duvağı ayaklarına dolaşır suyu boylar
Aziz vakit geçirmeden atlar suya
Ama batar ümmü
Bir tek al duvağı yüzer suyun üstünde
Al duvağa sarılır aziz
Bakar ki boş
Atar elinden dalar suyun dibine
Ama çay azgın
Dalgalar kuduruk
Sonra bir daha çıkar ümmü su yüzüne
Aziz o tarafa kulaç atar
Ama yetişmesine kalmadan yine batar ümmü
Sonunda kolu kanadı kırık çıkar su kenarına aziz
Çıkar da ümmü'nün duvağı elinde ağlar ağlar
Geriden yetişenler aziz'i böyle görünce durumu anlarlar
Ümmü'nün babasına haber ulaşınca "kızımı çaya attı
İsteyerek attı çaya
Kendine vermedim diyeboğdu kızımı aziz" deyip doğruca karakola gider
Bir yandan davulcusu okucusu ümmü'yü arar çayda; biryandan elleri kelepçeli aziz şehire götürülür
"kızımı istedi vermedim
Sanra da düğün günü o'nu kaçırıp aya attı
İşte tanıklarım var
Bu adamlar görmüş ümmü'yü aziz'in çaya attığını" diye yalancı tanıklarla mahkemeye başvurmuş ümmü'nün babası
Yargıç ilkin aziz'e sormuş: "ayağı duvağına dolaştı çaya düştü" demiş aziz
Kapamış ağzını
Başka bir şey dememiş
Tanıklar bir ağız etmiş konuşuyorlar: "biz gözlerimizle gördük
Aziz attı ümmü'yü! Baban seni bana yar etmez; kimseye de olma! Diye itti çaya ümmü'yü
" Deliller aleyhine aziz'in
Hiç de tanığı yok
Yani ki aziz'den yana tek ifade yok
Hepsi kasten attı çaya diyor
Sonunda kararını açıklıyor mahkeme yargıcı: "tanıkların ifadesine göre ümmü'yü kaçırıp cebren çaya atarak boğulmasına sebep olmaktan
Ölüme mahkum ediyorum" diyor
Aziz taş gibi
Aziz zaten ölü
Ümmü'sünü yitirmiş ki dünya dar geliyor zaten aziz'e
Kararı dinliyor
Kılı kıpırdamıyor
Tınmıyor hiç
Devir de eski yargıcın dediği dedik
As as!
Kes kes! O kadar! Atıyor dama aziz'i
Günlerini sayıyor
Hiç kimseyle de konuşmuyor
Zaten ayrı bir hücrede
Sıkıntısını türkülere döküyor
Sesi de çok güzel aziz'in
Aziz'i ölüme mahkum eden yargıcın evi de yakındır cezaevine
Bir geceyarısı yargıcın karısı aziz'in yanık sesiyle uyanır
Dinler
Çarpılır birden
Aziz ağlayan yalvarmalı bir sesle ümmü'nün çaya düştüğünü öykülemektedir türküyle
Yargıcın karısı kocasını uyandırır
"kalk hele bey
Senin idamlık mahkumun sesi ne güzel
Nasıl da öykülüyor ümmü'nün çaya düştüğünü" diyor
Yargıçtır kalkıp kulak veriyor aziz'in sesine
Kaçındasın gelin ümmü kaçında
Sar(ı) altınlar dalabıyor saçında
Gelin ümmü kaldı çaylar içinde
Katil çaylar nere kodun ümmü'mü
Ümmü'mü ümmü'mü gelin ümmü'mü
Coşkun çaylar akmaz iken harladı
Zalım düşman kollarını bağladı
Gökte melek yerde insan ağladı
Katil çaylar nere kodun ümmü'mü
Ümmü'mü ümmü'mü gelin ümmü'mü
Bir el attım kapamadım kolunu
Sarpa çattım bulamadım yolunu
Yaşın onbeş mehel m(i) gördün ölümü
Katil çaylar nere kodun ümmü'mü
Ümmü'mü ümmü'mü gelin ümmü'mü
Kapam dedim kapamadım fesini
Ayın onbeşine benzer kesimi
Kulak verdim duyamadım sesini
Katil çaylar nere kodun ümmü'mü
Ümmü'mü ümmü'mü gelin ümmü'mü
Başından yazmanı yörükler aldı
Ağzından hızmanı balıklar aldı
Gayrı kavuşmamız mahşere kaldı
Katil çaylar nere kodun ümmü'mü
Ümmü'mü ümmü'mü gelin ümmü'mü
Onsekizdir siyah saçın örgüsü
Bu güzellik sana hakkın vergisi
Suya düştü ümmü kızın kendisi
Katil çaylar nere kodun ümmü'mü
Ümmü'mü ümmü'mü gelin ümmü'mü
Davulcusu kaya dibi dolaşır
Seymenleri kuzu gibi meleşir
Evlerine kara haber ulaşır
Katil çaylar nere kodun ümmü'mü
Ümmü'mü ümmü'mü gelin ümmü'mü
Altın tası suya düşmüş dalabır
Sırma saçlar su üstünde yalabır
Şu gelinsiz gelen kervan banadır
Katil çaylar nere kodun ümmü'mü
Ümmü'mü ümmü'mü gelin ümmü'mü
Suya düştü tutamadım kolunu
Uzakta gitti bilemedim yolunu
Güzel de mevlam kısmet etmiş ölümü
Kanlı da çaylar nerelere kodun ümmü'mü
Suna boylumu
Kadı da geldi mahkemeler kuruldu
İfadesi mustantıktan alındı
Komşuları hakka niye yoruldu
Akmayası çaylar nerelere kodun ümmü'mü
Suna boylumu
Üç giderim beş ardıma bakarım
Gözlerimden kanlı yaşlar dökerim
Hem ayrılık hem ölüm kahrı çekerim
Katil çaylar nerelere kodun ümmü'mü
Suna boylumu
"vay be!" Der yargıç
"vay ki vay! Aldanmışız
Yalancı tanıklara kanmışız
Suçlu olan hiç bu kadar içten söyleyebilir mi? Bunca güzel dillendirebilir mi olayı?" Deyip sabahı iple çeker
Mahkeme kararının düzeltilmesini sağlar
Aziz'i salar cezaevinden
Bu kez yalancı tanıklarla ümmü'nün babasını tıkar içeri
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul