Prof. Dr. Sinsi
|
Aişe-İ Sıddıka
Aişe-i Sıddıka
Peygamberimizin hanımlarından
Hazret-i Aişe validemiz, küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zekî ve kabiliyetli idi Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylemesi, onun zekâsına bir delildir Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı Çok akıllı, zekî, âlime, edibe ve afife ve saliha idi
Üç gece rüyada gördüm
Resulullah efendimiz Hazret-i Hadice'nin vefatından sonra, ikinci defa olarak, Hazret-i Ebu Bekir'in kızı Hazret-i Aişe'yi nikahladı, fakat düğünü yapılmadı Peygamberimizin Hazret-i Aişe ile evlenmelerinde en önemli husus, nikah akdinin Hazret-i Peygamberin arzusuyla değil, Allahü teâlânın emri ile olmasıdır Buhârî ve Müslim'in rivayetlerinde Peygamberimiz Hazret-i Aişe'ye şöyle buyurdu:
- Seni üç gece rüyada gördüm Bir melek ipek kumaşa sarmış “Bu senin hanımındır” dedi Ben de yüzünü açtım ve “Eğer Allah tarafından ise Cenab-ı Hak imza eylesin” dedim [Yani eğer rüya Rahmânî ise Allahü teâlâ müyesser kılsın demektir ]
Resulullah efendimiz Medine'ye hicret ettiği zaman, ev halkını Mekke'de bırakmıştı Medine'yi şereflendirince, Ebu Rafiî ile azatlı kölesi Zeyd bin Hârise'yi, iki deve ve ihtiyaçları olabilecek şeyleri satın almak üzere 500 dirhem harçlıkla Mekke'ye gönderdi
Hazret-i Ebu Bekir de Abdullah bin Ureykıt'ı iki deve ile onların yanına katıp, hanımı Ümm-i Ruman ve kızı Hazret-i Aişe ile kızkardeşi Esma'yı develere bindirerek göndermesini, oğlu Abdullah'a mektup yazarak emretti Hazret-i Aişe, annesi Ümm-i Ruman ve Resulullahın kerimeleri kafile olarak yola çıktı Kubeyd mevkiinde Hazret-i Zeyd 500 dirhemle üç deve daha satın aldı Kafileye Talha bin Ubeydullah da katıldı Mina mevkiinden Beyda denilen yere ulaştıkları zaman, Hazret-i Aişe'nin devesi kaçtı Hazret-i Aişe buyuruyor ki:
“Devem kaçtı Ben devenin üstünde mahfe'nin içindeydim Annem de yanımdaydı Annem, “Eyvah kızcağızım, eyvah gelinciğim” diyerek çırpınıyordu Allahü teâlâ devemize sükûnet verdi ve bizi kurtardı Nihayet Medine'ye geldik Ben Hazret-i Ebu Bekir'in ev halkı ile birlikte indim ”
Birer oda yapıldı
O zaman Mescid-i Nebevî ve etrafındaki odalar yapılmıştı Mescid-i şerif yapılırken, Peygamberimizin hanımları Hazret-i Aişe ve Sevde için birer oda yapıldı Sonra, ihtiyaç oldukça bir oda yapılarak, adetleri dokuz oldu Odalar, Arap âdeti üzere, hurma dalından idi Üstleri kıldan keçe ile örtülü idi
Odalar mescidin cenup, şark ve şimâl taraflarında idi Ker***ten yapılmış olanı da vardı Çoğunun kapısı mescide açılırdı Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boyundan bir karış fazla idi Hazret-i Fâtıma ile Hazret-i Aişe'nin odaları arasında kapı vardı
Mekke'den gelen Resulullahın ev halkı, kendi odalarının önünde indi Hazret-i Aişe validemiz, Hazret-i Ebu Bekir'in evinde bir müddet ikâmet buyurdular Hazret-i Ebu Bekir birgün Resulullaha şöyle arzetti:
- Ya Resulallah, ehlinle evlenmekten seni alıkoyan nedir?
Hastalığı bol yerdi
Bunun üzerine Resulullah efendimiz, gerekli hazırlıkları yaparak, Hazret-i Aişe ile, nikahlarının vuku bulduğu Şevval ayında evlendiler
Hazret-i Aişe validemiz buyuruyor ki:
“Medine'ye hicret edip geldiğimiz zaman, burası, hastalığı bol olan bir yer idi Bütün eshab-ı kiram hastalığa tutuldular Bu hastalıktan, ancak Resulullah efendimiz, Allahü teâlânın korumasıyla kurtuldu "
Hazret-i Aişe de hastalandı Peygamberimiz Hazret-i Aişe'ye, “Sende gördüğüm nedir” diye sorunca, Hazret-i Aişe şu cevabı verdi:
- Anam-babam sana feda olsun ya Resulallah, hummadır Allah onu kahretsin
Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Hayır, ona kötü söyleme! O, vazifelidir İstersen sana bir duâ öğreteyim Onu okuduğun zaman, Allahü teâlâ onu senden giderir
Hazret-i Aişe de, “Öğret ya Resulallah” dedi
Peygamber efendimiz duâyı öğretince, humma geçti
Hazret-i Aişe validemiz, Medine'de, Resulullahın gazalarına katılmış diğer sahabî hatunları gibi, yaralıların tedavisi ve bakımıyla meşgul olmuş, büyük hizmetler görmüştür Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de, Resulullah efendimiz buna müsaade buyurmamıştır Mesela Uhud günü, Peygamber efendimiz yaralanmış, mübarek yüzü müşriklerin attığı taşla yaralanıp, kan içinde kalmıştı
Hazret-i Fâtıma validemiz, Resulullahın mübarek yüzünü yıkamış, kan durmayınca, yünden hasır yakmış ve külünü âlemlere rahmet olarak gelen Peygamberimizin mübarek yüzüne basarak, kanı durdurmuştu
Arkalarında su taşıyorlardı
Hazret-i Aişe validemiz de sırtında yiyecek ve içecek su taşıyarak Uhud'a gelmişti Hazret-i Aişe ve Ümm-i Süleym kırba ile su taşıyorlar, Hamne ise susuzlara su veriyordu Enes bin Malik diyor ki:
"Uhud gazasında müslümanlar bozulup, Resulullahın yanından dağıldıkları zaman, Hazret-i Aişe ile Ümm-i Süleym'i gördüm Arkalarında kırbalarla koşa koşa su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı Kırbaları boşaldıkça koşarak gidiyorlar, doldurunca koşarak gelip, yine yaralılara su veriyorlardı ”
Kadınların Uhud savaşına katılmasına müsaade edilmesinin sebebi, yaralıları tedavi için idi
Hazret-i Aişe, Müreysi gazasına katılmış ve bu gazada bazı münafıkların çıkardığı bir iftiraya maruz kalmış, bunun üzerine Allahü teâlâ Nur suresinde 17 ayet-i kerime göndererek, onun temizliğini bildirdi Hazret-i Aişe buyurdu ki:
"Resulullahın ilk hastalığı, Hazret-i Meymune'nin evinde oldu O gün Resulullahın Hazret-i Meymune'ye uğradığı gündü Burada Resulullahın hastalığı arttı Diğer ezvac-ı tahirat gelerek Resulullahın hizmetine koyuldular Peygamberimiz de buyurdular ki:
- Ey benim zevcelerim, mâzur görün, takatım yoktur ki, evlerinizi dolaşayım İzin verirseniz Aişe'nin evine gideyim, bana orada hizmet edersiniz
Hazret-i Aişe'nin odasına gitti
Resulullah efendimiz Hazret-i Abbas ve Hazret-i Ali'nin omuzlarına dayanıp, benim odama geldiler Döşeğe yattılar Bu odada mübarek başı, göğsümde olduğu hâlde vefat ettiler "
Resulullahın vefatından sonra da, eshab-ı kiramın, Hazret-i Aişe validemize hürmetleri, ikramları ve izzetleri çok fazla idi Hatta bu hususta Hazret-i Ömer, bunda o derece ileri gitti ki, Hazret-i Aişe, "Resulullahın vefatından sonra Hazret-i Ömer bana çok iyilik etti Ya Rabbi, bundan böyle, beni, onun ihsan ve iyilikleri için ayakta tutma" buyurdu
Hazret-i Aişe validemiz, Hazret-i Osman zamanında da din-i İslâmı öğretmekle meşgul oldu Hazret-i Aişe müctehid idi Bütün İslâm ilimlerinde çok büyük derecesi vardı Bilhassa kadınlara mahsus hâllere dair fıkhî hükümler kendisinden sorulurdu Çünkü Hazret-i Aişe, hem müminlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftî müctehid idi Ayet-i kerime ile medh ve sena olundu Âlim, edip, çok akıllı ve üstad idi Çok fasih ve beliğ konuşurdu
Aişe-i Sıddıka hazretlerinin faziletleri, üstünlükleri, sayılamayacak kadar çoktur Eshab-ı kirama fetva verirdi Âlimlerin çoğuna göre, fıkıh bilgilerinin dörtde birini Hazret-i Aişe haber vermiştir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- Dininizin üçte birini Humeyra'dan öğreniniz!
Resulullah efendimiz, Hazret-i Aişe'yi çok sevdiği için, ona "Humeyra" derdi
Aişe hakkında, beni incitmeyiniz!
Eshab-ı kiramdan ve tâbiînden çok kimse, Hazret-i Aişe'den işittikleri hadis-i şerifleri haber vermişlerdir Ürvet übnü Zübeyr hazretleri buyuruyor ki:
"Kur'an-ı kerimin manalarını ve helal ve haramları ve Arap şiirlerini ve nesep ilmini Hazret-i Aişe'den daha çok bilen kimse görmedim "
Eshab-ı kiram, hediyelerini, Resulullaha, Aişe'nin evinde getirip, böylece sevgisini kazanmak için yarışırlardı Zevceler, iki grup idi Aişe tarafında Hafsa, Safiyye, Sevde vardı İkincisi, Ümm-i Seleme ve ötekiler idi Bunlar, Ümm-i Seleme'yi Resulullaha gönderip, "Eshabına emir buyursanız da, hediye getirmek isteyen, hangi zevce yanında iseniz, oraya getirse" dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Beni, Aişe hakkında incitmeyiniz! Cebrail bana yalnız Aişe'nin yanında iken geldi
Ümm-i Seleme de dediğine pişman olup, tevbe ve af diledi
Resulullah efendimiz bir defasında, kızı Hazret-i Fâtıma'ya buyurdu ki:
- Ey kızım, benim sevdiğimi, sen sevmez misin?
Hazret-i Fâtıma'nın, “Elbet severim” demesi üzerine, yine buyurdular ki:
- O hâlde, Aişe'yi sev!
En çok kimi severdi?
Resulullah efendimiz, Hazret-i Aişe'yi çok severdi Resulullaha, “En çok kimi seviyorsun” denildiğinde buyurdular ki:
- Aişe'yi
"Erkeklerden kimi" dediklerinde, buyurdu ki:
- Aişe'nin babasını
Yani, en çok Hazret-i Ebu Bekir'i sevdiğini bildirdi
Hazret-i Aişe'ye sordular ki:
- Resulullah efendimiz en çok kimi severdi?
- Fâtıma'yı severdi
- Erkeklerden en çok kimi severdi?
- Fâtıma'nın zevcini
|