07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Babamdan Ne Mi Öğrendim
  
Ben babamdan uçurtma yapmasını öğrendim Kolay iş değildir ! Emek ister, özen ister, dikkat ister, sevgi ister
Rastgele sopalarla uçurtma yapılmaz
Bir matematiği vardır o işin, bir geometrisi  
Herhangi bir kağıt da kullanılmaz
Dandik olur
Ama benim babamın uçurtmaları, yani onun bize yaptıkları  
Onlar şahaneydi  
Uzak gökyüzünde süzülürken bile ayırt edilirdi
Hep en en tepelere yükselirdi
  
Ben babamdan sapan yapmasını öğrendim
Apartman çocuğu değiliz herhalde!
Hani ‘‘Y'' şeklinde olur, ucunda da bir lastiği bulunur, taş takarsın arasına, gerersin ve fırlatırsın uzağa
Bir kız çocuğunun neden sapan atmaya meraklı olduğunu ben bilemem
Ama hala bayılırım
Kuş vurmak olmaz tabii
Ama sağa sola çekip çekip bırakmak da insana tuhaf bir keyif verirdi
Babam, bana o işin inceliklerini de öğretti
  
Bir de suda taş kaydırmak var tabii
Kol gücü?
Hayır, maharet orada değil
Sadece taşı suya paralel fırlatabilmekte de değil
Önce adam gibi taşı bulacaksın Ayşe
Aslında hayatta her şeyin adam gibisini bulmaya bakacaksın
Adamın da
İnsanın da
Taşın da
Kaymak gibi yassı bir şey olursa, daha kolay seker
İlkinde olmayabilir ama vazgeçmeyeceksin, deneyeceksin  
Bir daha  Bir daha  
  
Ben dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü de babamdan öğrendim
Unutamamamın nedeni, onun o muazzam anlatma şekliydi
Portakala bir şiş takmıştı
Ben anladıktan sonra o dünyayı birlikte yemiştik!
  
Ve tabii insan hayatının en önemli evrelerinden birini, bisiklete binmeyi de ben ondan öğrendim
Hüdaverdi'mi nasıl unutabilirim
Kırmızı Hüdaverdi'mi
Birkaç gün süreyle 4 tekerlekle dolaşan bisikletimin bir süre sonra iki tekerleğini kaybetti, çünkü babam karar vermişti:
‘‘Benim aslan kızım, bebekler gibi dört tekerliğe değil, adam gibi iki tekerliye biner ''
Onun sayesinde yaptım, becerdim
  
Ve yüzmeyi  
Bana yüzmeyi de babam öğretti
Kızlar gibi kibar kibar kurbağalama yüzmeyi değil, adam gibi kulaç atmayı, kulaç atarken kollarımı kırmamayı  
Kolumun altından nasıl nefes alacağımı  
Ve tabii dalmayı
Bana dalmayı da o öğretti
Pek kıymetli Omega saatini atardı Akdeniz'in derin sularına, o metal saat, o berrak sularda kıvrıla kıvrıla dibe düşerdi
Onun bana güvenmesi acayip gurur verirdi
Cup dibe dalardım ve babamın balık kızı olarak saatini çıkarırdım
  
Ruhumdaki göçebelik, babamdan mirastır
Gezmeyi, seyahat etmeyi  
Atlaslarla iyi geçinmeyi, haritaları didik didik etmeyi ondan öğrendim
Ülkelerin başkentlerini de sayesinde ezberledim
Araba seyahatlerindeki en favori oyunumuzdu
Hadi söyleyin bakalım nedir Ruanda'nın başkenti?
  
Ama belki de en çok eğilip bükülmemeyi öğrendim ondan
Babam gururludur, burnundan kıl aldırmaz
Kimseye eyvallah demez
Bazen grileri yok diye kızarım ona içimden
Ama aslında gizli gizli hoşuma gider
Onun bu hali
Ve sanırım kocamın da babam gibi olmasını isterim
Bütün kızlar gibi
  
Ve bunca zaman sonra ne mi öğrendim babamdan?
Şunu:
Onu yeteri kadar tanımadığımı!
Aslında babası bile olsa bir insanın bir insanı çözmesinin mümkün olmadığını  
Bir hayat yetmiyor yani
Hani hep ‘‘Tanıyoruz, biliyoruz, çözdük!'' zannediyoruz ya, annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi, ablalarımızı 
Nah öyle!
Babama dair son cümle:
İkimizden biri bu dünyadan göçene kadar birbirimizi daha çok tanıyabilmemiz dileğiyle  
  
Ayşe Arman
|
|
|