Prof. Dr. Sinsi
|
Mevsim Bahar
Birgün kasamızın küçük patikasından yukarıya doğru tırmanıyordum Yanıma solgun yüzlü, on-onbir yaşlarında küçük bir çocuk geldi ve bana:
_Abla, size birşey sormak istiyorum, izin verir misiniz? dedi  Ben de ona gülümseyerek:
_Tabi sorabilirsin! dedim Gözleri bir anda pırıl pırıl oldu ve:
_Ben , şeyy, cennete bir mektup göndermek istiyorum! Bana bunu nasıl yapabileceğimi söyleyecek kimsem yok Acaba siz bana yardımcı olabilir misiniz?
Çok şaşırmıştım  Öyle ümit dolu, öyle yalvaran gözlerle bakıyordu ki  Ardından devam etti:
_Bana yardım ederseniz size anneme yazdığım bu mektubu
okuyabilirim  Tabi eğer bunu isterseniz! 
Gözlerim dolmuştu  Bir an duraksadım ve:
_Belki de sana yardım edebilirim küçük dedim Dudaklarında öyle bir gülümseme belirdi ki hala aklımda  
_Çok teşekkür ederim, gerçekten çok teşekkür ederim  Emin olun size büyüdüğümde mutlaka bu iyiliğinizin karşılığını ödeyeceğim  
_Hayır küçük, benim için hiçbir şey yapmana gerek yok  Sadece annenin mezarının nerede olduğunu söyle bana, bu yeterli! 
_Aaa, evet tabi kiii! Ama önce size mektubu okumak istiyorum Bunu istiyor musunuz?
_Sen bilirsin, bu özel bir şey olmalı  
_Evet çok özel ama size okumak istiyorum  
_Peki öyleyse dedim ve yürümeye başladık Ardından da mektubu okumaya başladı:
Hani, bir zaman bacağını kırdığım için,
Çok kızdığın küçük bir masam vardı  
Onu tamir etmek için çok uğraşmıştın hani  
Şimdi o kırık masa benim tek arkadaşım  
Şimdi ağlamakla geçiriyorum günlerimi
O kırık masanın başında  
Bir de pencerem var tabi  
Aa, o da ne penceremin önüne
Küçük, küçücük, zavallı bir güvercin kondu  
Kim bilir kime ait  
Kim bilir annesi nerden  
Ben de ona benziyorum bir parça  
Onun gibi zavallı, yapayalnız  
Ama bu güvercin bence bir şeyleri işaret ediyor
Yoksa, yoksa bahar mı geliyor! 
Aman Allah ım  
Yoksa, kışın o soğuk o karanlık günleri bitiyor mu? 
Lütfen, lütfen izin ver bana
Bir kaç dakika dışarıya çıkayım  
Evet, evet bu masadan kalkmalı ve
Ve dışarıya çıkmalıyım  
Şimdi geldim anneciğim 
Seni beklettiğim,
Birkaç dakika da olsa mektubu geciktirdiğim için
Çok özür dilerim! 
Bu birkaç dakikada ne çok şey gördüm bir bilsen  
Bir bilsen anneciğim,
O kuş cıvıltıları,
O yumuşacık güneş ışınları
Ve hiçbir zaman bana arkadaşlık etmemiş olan
Hayalimdeki sevgili arkadaşlarımın kahkahaları ile,
Sen gittiğinden beri
Benden nefret eden babamın bakışları,
O kadar farklı ki birbirinden 
Hayat bu mu anneciğim 
Hayat baharda kış yaşamak mı her zaman  
Hani, bana kardeşlik, mutluluk hikayeleri anlatırdın,
Hani hep bahardan, onun güzelliklerinden bahsederdin!  
Çiçeklerden  
Yemyeşil çimenlerden
Ve onların üzerinde zıp zıp zıplayan
Bembeyaz tüylü keçilerden  
Sen gittiğinden beri
Bunları anlatan kimse yok bana  
Aslında kimsenin,
Anlatacağı hiçbir şey yok!  
Halbuki benim o kadar çok var ki!  
Ama kime, nasıl anlatırım? 
Nasıl paylaşırım şu küçücük kalbime sığmayan
Kocaman sevgiyi  
Nasıl paylaşırım senin sevgini  
Hem, kim dinler kii beni  
Kim umursar  
Şimdi yanımda olsaydın
Ki herhalde yanımdasındır!
Herhalde bu güzel bahar gününde
Benim bu karanlık odada
Bu kırık masanın başında
Yalnız başıma oturmama
Asla izin vermez
"Hadi birlikte dolaşmaya çıkalım" derdin
Ben sevinçle boynuna sarılır
Öpücüklere boğardım seni  
Sonra birlikte küçük tepemize tırmanır,
Orada ıslak çimenlerin üstüne otururduk
Başımızı gökyüzüne kaldırır
O sonsuz maviliği seyre dalardık  
Senin dizine koyardım başımı sonra  
Ama sen yoksun kii  
Belki birlikte en mutlu olacağımız zamanlarda
Beni bırakıp gittin 
Yoksa orada burda olduğundan daha fazla mı mutlusun? 
Orda bahar geldi mi bilmem ama  
Burda bahar geldi  
Kimi canlılar yaşamına başladı yeniden,
Rengarenk çiçekler açtı,
Tabiat hayata döndü anneciğim,
Kış günlerinin bitişi
Yeniden hayata döndürdü onları 
Sen kışın bittiğinin farkında değil misin yoksa?
Kış bitti anneciğim,
Sen niye hala hayata dönmüyorsun? 
Orda mevsim hep bahar mı yoksa  
Kış geldiğinde burda solacağından mı korkuyorsun? 
Yoksa, yoksa bıktın mı bahardan? 
Yoksa orda hiç mi bahar gelmiyor? 
Özledin mi? 
Öyleyse buraya gel  
Yeniden mutlu olalım  
Seninle birlikte hayata yeniden başlayalım 
Korkuyor musun yoksa? 
Orda bahar geldi mi bilmem ama  
Burda çoktan geldi ve SENİ BEKLİYOR!  
Mektubu bitirdiğinde annesinin mezarına ulaşmıştık Gözlerimdeki yaşları göstermemek için arkamı döndüm Ağladığımı anlamış olacak ki:
_Özür dilerim, böyle olacağını bilseydim okumazdım Sizi üzdüğüm için affedin beni  
_Ben önemli değilim küçük, şimdi bunun hiç önemi yok! 
Ve devam ettik yürümeye  Annesini isminin yazılı olduğu mezar taşını gördüğünde, hıçkırıklara boğuldu  O güne kadar hiç böyle içten ağlayan birini görmemiştim Onun bu halini gördüğümde ben de dayanamadım ve ağlamaya başladım  Sonra onu annesiyle baş başa bıraktım Ağlamayı bırakmış, gözlerini hiç ayırmadan mezar taşını izlemeye koyulmuştu  Her tarafta bir ölüm sessizliği vardı Sanki az önce cıvıl cıvıl olan doğa birden bire sus pus olmuştu Birazdan elindeki yeşil zarfı toprağın üzerine bıraktı ve yanıma geldi  Gülümsemeye çalışarak:
_Mutlu olmalısın, sen cennete mektup gönderen ilk insansın! dedim O da gülümsemeye çalışarak:
_İsterseniz bu oyuna devam etmeyelim dedi Çok şaşırdım ve:
_Nasıl yani, ne demek istiyorsun sen küçük? dedim
_Cennete asla mektup gönderilemeyeceğini biliyorum aslında ben      
O an şoka uğradım, yere eğildim ve çocuğa sıkıca sarıldım  Sonra elinden tuttum ve geldiğimiz yoldan ikimiz de tek kelime konuşmadan geri döndük O günden sonra bir kaç kez daha karşılaştım çocukla ama ikimiz de nedense hep yere baktık ve hiç konuşmadık 
Bir ay sonra çocuğun yağmurda fazlaca ıslanıp zatürree olduğunu öğrendim Evlerini buldum ama gittiğimde onu son kez görebilmek için çok geç kalmıştım Çocuğun o günkü gözyaşları geldi aklıma ve onun için sevindim Çünkü şimdi bir zaman mektup gönderdiği cennette, annesiyle birlikte Mevsim de BAHAR! 
|