Prof. Dr. Sinsi
|
Bugün Pazara Gittim

Bugün pazara gittim Özlemişim Pazar havasını
Sıcak mı! Sıcak bir gündü
Öğle tatilinde sırf değişiklik olsun diye pazarda geçirmek istedim öğle tatilimi
Kan, ter içerisinde nihayet pazar yoluna ulaştım Plajdakinden daha da bir mahşeri kalabalık içerisine saldım kendimi
Ucu bucu görünmeyen pazarda gezinmeye, köy havasını solumaya, taze sebze ve meyveleri tatmaya hazırdım
Olabildiğince ses kulaklarımda yankılanıyor; bir kulağımdan giriyor, öbür kulağımdan çıkıyordu
Belki de! sırf bu yüzden bugün halk pazarında olmak istedim
Gel! Abla gel! Ayşe “taze fasulye” kadına gel!
Ayşe kadın boynun kırılsın! Sözleriyle ilk irkilişimi yaptım
Haydi! Bakalım anla şimdi satıcı ne demek istemişti Anladım tabiî ki!
Ama güzel espiri yapmıştı
Pazarda ilginç insanların enteresan sözleri havada uçuşuyor; satıcılar birbirlerinin sözlerini tabiri caizse havada kapıyordu
Taptaze sebze ve meyve tezgahlarının arasına daldım
Bu ne gürültü Allah’ım!
Bir yanda ağlayan bana şunu al! Bunu al! diye annelerinin eteklerine tutuşan, annelerini feryat figan çığlıklarıyla çılgına çeviren çocuklar… Bu zamanda çocuk sahibi olmak sabır isteyen bir iş! diye düşündüm Allah yardımcısı olsun annelerin…
Diğer yanda şeftali, domates; biber, patlıcan ne kadar diye soranlar
Öte yandan yüksek sesle bağırarak, insanın ödünü koparan satıcılar
Tuhaf bir dünya halk pazarı!
Ama gezilmeye; görülmeye değer
Pazarcıların havada uçuşan söz düellolarıyla müşteri çekme çabaları görülesi ve hatta yerinde bire bir yaşanılası bir duygu
Saygısızlık asla yok! İnceden inceden dokundurma var
Nerden biliyorlar? Nereden buluyorlar bu ilginç sözleri?
Sanki, pazarcılık okulu var
Tecrübe bu olsa gerek Yaşam, insana malını satıp kazanma konusunda neleri öğretiyor
Hayat okulu dedikleri bu olsa gerek! İnsanı yaşadıkça; öğrendikçe pişiriyor
Ağır adımlarla pazar içerisinde yürüyorum; neredeyse iğne atsan yere düşmez misali insan dolu
Biraz ileride köylülerin yetiştirmiş oldukları sebze ve meyveleri, el emekleriyle yapmış oldukları kesme, tarhana, kuskus, yufka gibi yiyecekleri sattıkları tezgahları var (Hayli pahalılar)
Oraya doğru yürüyorum; her şey taptaze hormon yok gibi görünüyor Hissedebiliyor insan, burnuna geliyor dalından daha yeni kopmuş oldukları
Pazarın bazı yerlerinde, marketlere oranla ucuzluk hakim görünmekte! Neredeyse her şey yarı fiyatına Biraz ileri yürüyorum; bazı yerler ateş pahası Aynı Pazar içerisinde farklı yaşam ve fiyatlar…
Pazarda da görüyorum çelişkili bir dünya!
Akşamüzerine doğru her şey daha da ucuzluyor Genellikle ya akşamüstü işten çıkanlar, ya da akşamüzeri pazardaki fiyatlar ucuzlasın diye bekleyenler; o saatlerde pazardan alışveriş yapıyorlar
Hem ucuzluk, hem tazelik, hem de gerçek fiyatında almak için insanlar pazardan alışveriş yapmayı tercih ediyorlar
Halk pazarının bir de görünmeyen yüzü var Genellikle pazarcılar sattıkları malı, seçme imkanı tanımıyor müşteriye Bu yüzden genellikle ön kısımlarda kaliteli ve güzel mallar satışa sunuluyor Arka kısımlara çürük, bozuk ürünleri koymayı tercih ediyorlar Burada da görün beni modeli uygulanıyor…
Ses ve gürültü bir futbol maçındaki seslere neredeyse eşdeğer burada
Bağırarak gerçek şeftali bunlar diyen bir satıcıya, sahte şeftali nasıl olur diye sorasım geliyor
Çok iyi öğrenmişler pazarcı ağzını Hoş bir dilleri var Mıknatıs gibi çekiyorlar müşteriyi tezgahlarına
Aman Allah’ım! Burası neresi?
Hayatın ta kendisi Özümüz
Armut görüyorum bir tezgahta Bağırıyor satıcı; armut üç lira!
Annem seviyor armut’u gidiyorum ona almaya
Satıcıyla aramızda başlıyor; tatlı bir münakaşa!
Oradan bir kilo armut ver abi!
Üstüne neden bu kadar pahalı diyorum Çoğu satıcının ağzıyla sanki anlaşmışlarcasına; pazarcı demez mi!
Abla sana olur 2,5 lira!
Hayret! Benim başkalarından ne farkım var diyorum
Gülüyor pazarcı O da biliyor; müşteriye ayak yapmayı, malını süslü cümlelerle satmayı
Olmaz diyorum Al! Oradan hakkını
O olmaz, ben olmaz diye diye, sonunda aldım armut’u 2,5 liraya
Neyse abi! Helal et hakkını dedim
Helal olsun dedi; senin gibi müşteriye
Eh! Ağabey ağzından bal damlıyor
Oradan ayrıldım tatlı bir tebessümle
Bakıyorum; her yerde aynı sözü duyuyorum “Sana şu kadar abla, sana şu kadar abi!
Hoş bir seda var pazarda
Giyim tezgahlarının olduğu yerlere doğru yöneliyorum bir anda Burası sebze ve meyve tezgahlarının olduğu yerlerden daha kalabalık
Tek tük erkeğe rastlıyorum, onca kadının arasında
Millet amma da giyime düşmüş Akşama pişirecek yemekleri var her halde; sonraki günlerde de giysi yemeyecekler diye düşünüyorum
Neyse!
Uf! Uf! Burası felaket
Bir anda tişört beş lira! Beğenmezsen alma abla! diye bir ses tonu kulağımın dibinde çığlık atarcasına ödümü koparıyor
Eh! Kardeşim diyorum; öğle öğlen aklımı başımdan aldın Ne bu bağırış! Sen böyle bağırırsan pazarda ödsüz insan bırakmazsın diyorum ona
Eliyle tamam işareti yaparak gülümsüyor; Tamam abla özür dilerim! diyor
Daha gözden kaybolmadan, aynı ses yine pazarı inletiyor
Eh! Huylu huyundan vazgeçmediği gibi, malını ve ürününü satma konusundan da vazgeçmezmiş
Tam bir hayat sahnesi var pazarda Oyunlar aynı olsa bile, oyuncular farklı
Mısırcı bağırıyor; “Süt mısır 1 lira”; pamuk helvacı, çekirdekçi, simitçi, peynirci, giysi, sebze ve meyve satanlar yani neredeyse burada bütün satıcılar bağırıyor
Sesi yetmemiş gibi eline megafon alıp bağıran, çığırtkanlık yapan satıcılar var
Nedir bu telaş kardeşim!
Programlanmış robot gibi durmadan, nefessiz kalana kadar konuşuyor; bağırıyorlar
Bu güçleri nereden buluyorlar Sanırım ki, herkes gibi onlarda eve ekmek götürme derdinden
Eh! Allah güç kuvvet versin kardeşim hepimize
Pazarda her kesimden insan var Bir baloya, bir davete gider gibi giyinenler; orta ve alt tabaka diye nitelendirilenler, el açıp dilenenler tam bir insan manzarası var pazarda Üst tabaka zevk için pazara gider, mecbur olduğu için değil
Bir pazarcıyla ayaküstü kısa bir sohbet ediyorum İşleriniz nasıl?
Para kazanabiliyor musunuz? Diye soruyorum
Yok be abla! Nerede?
Bu gördüğün insanlar var ya! Hepsi kuru kalabalık Sırf gezmeye geliyorlar pazara diyor
Haklı olabilir miydi pazarcı?
Olabilirdi!
Kendimden pay biçersem, o gün oraya Pazar havasını solumaya gitmiştim
Kafama göre uygun bir şeyler bulursam da alacaktım Bu düşünceyle yola çıkmıştım
Belki! Pazarcıda bu düşüncesinde haklı olabilirdi Nede olsa koca bir gün oradaydı ve insan tanıma konusunda ustalaşmıştı
Ara sıra derim sizlere! Benim gibi Pazara gitmek gerek! Bugüne kadar gitmeyenlerinde pazarla, marketler arasındaki el yakan fiyatları gidip görmesi gerek!
Yazan : Melodi AKÇAY
|