07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Badem Çiçekleri
Badem Çiçekleri - Ali Akın
Bu gece, büyüdüğüm evde ki son gecemdi
Annemden iki yıl sonra Babamı da kaybetmiştim
Odalarla, mutfakla ve evin her köşesinde, beni büyüten insanların terlerini akıtarak sahibi oldukları orta sınıf hatta yoksul sayılabilecek eşyalar ile bir bir vedalaştım
Yüreğimde taşıdığım siyah bir neşesizlikle, canım annemin beni büyüttüğü, kır çiçekleri gibi kokan tertemiz yatağıma uzandım Elimde boyaları silinmiş eski resimlerle
Bereket versin geceler uzundu Eskimiş anılarımı çağırdım Sabaha kadar yeniden yaşamak istedim geçmişi
Kahkahalarımızın ardından, çatımızda yuva yapan güvercinlerin neşeli seslerini duyardık Küçük bahçemize kar gibi dökülen yeni açılmış badem çiçeklerinin arasında kuş gibi çırpınırdım Patiska perdeli küçük odamızın, pencere kenarında ki tahta sedirde, dirseklerim dizlerimde, çenem ellerimin içinde ay ışığında sırıl sıklam olmuş Beyşehir Gölünü izlerdim
Ne arsız gönlüm vardı küçükken Penceremize tırmanan sarmaşıkların üzerinde kısmetlerini arayan karıncaları yakalar, küçük bahçemize taşırdım Akşamları Babama; son derece zekice bir şey söyleyecekmişim hissi uyandırabilmek için gözlerimden birini kısarak, kaç tane karınca taşıdığımı rapor ederdim
Bahçemizin kenarında ki çitlere elimde ki değnekle vurup, komşumuzun bahçesinde ki sık yapraklı dut ağacındaki kuşları kaldırırdım
Kış günleri Babamla kardan adam yaparken, komşuların çocukları suratlarını camlara yapıştırır bizi izlerlerdi
Uzun kış gecelerinde, gaz lambasının ışığında, Annemin anlattığı masalları korkarak ama merakla bitmesini istemeden dinlerdim Annemin dizlerinde yatarak
Sobamızın içindeki alevlerin tavanda yaptığı yansıma hep güven vermişti minik yüreğime
Mutlaka onun içindir; yaptığım resimlerde ki evlerin bacasının daima tütmesi
Yağmuru çok severdim Küçük, tek katlı evimizin kiremitlerine düşen yağmur taneleri, mahzun bir ninni idi
Bahçemizde ki küçük tandır evinin, toprak damında sarı şekerler gibi açan papatyalar, zaman hissini kaybettirir, hepsini tek tek öpebilmek için arı olmak isterdim
En sevdiğim oyun; gökyüzünde ki şekilsiz bulutları oyuncaklara benzetmemdi Şimdi uzak çok uzakta ki yıldızlara bakar gibiyim o yıllara Mahzun ve ıssızlık çöken o yıllara
İçime vahşi bir ümitsizlik çöktü Odaya soluk bir mehtap aydınlığı doldu Kalbimde ki çocukluğum Annem ve Babamla kucak kucağa öldü sanki Elimde ki boyaları silinmiş eski resimleri, göğsümde sıktım, hıçkıra hıçkıra ağladım
Küçük bahçemize çıktım son kez Başıma yeni açılmış bir badem çiçeği düştü İçinde Annemi ve Babamı gördüm
‘’Yaşamak için güler yüz ve cesaret sermayen olsun Dünyada bir parça iyilik edebilmekten daha güzel bir şey yok oğlum ’’ Diye seslendiler
Evimizden ayrıldım
Gözlerimde Annemin bakışlarının hatırası, dudaklarımda babamın yaşlarının acı lezzeti
Dünyada en olmayacak bir şey için, arkamda bıraktığım çocukluk dünyama bir kez daha dönebilmek için Allaha yalvararak yürüdüm, ellerim gökyüzünde, başım yerde
Bereket versin geceler uzundu…
Ali AKIN
|
|
|