07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Muazzez Akkayayı Buldum
Muazzez Akkaya;yı buldum
ŞAİR Sezai Karakoçun meşhur "Mona Roza" şiirinde, Türk edebiyatının en mahrem akrostişi gizlidir
Şiirin her kıtasının başındaki harfleri yan yana getirdiğinizde "Muazzez Akkayam" çıkar
Karakoç, 1950;de Mülkiye;de öğrenciyken yazmıştır bu şiiri
Ancak 2002 yılına kadar hiç yayınlamamıştır
Buna karşın tam 50 yıl kuşaktan kuşağa aktarılmıştır bu etkileyici şiir
60;larda daktiloyla, 70lerde teksirle, 80’lerde fotokopiyle çoğaltılmıştır
Bu efsane şiir, bir aşk acısının yürek burkan sesidir
Şöyle başlar:
"Mona Roza siyah güller ak güller / Geyve;nin gülleri ve beyaz yatak / Kanadı kırık kuş merhamet ister / Ah senin yüzünden kana batacak / Mona roza siyah güller ak güller "
* * *
Ketumluğu, vakarı, onuruna düşkünlüğü, içe kapanıklığı, aşırı kırılganlığı ve küskün bir çiçek oluşuyla tanınan Sezai Karakoçun, tam 50 yıl Muazzez Akkaya hakkında tek bir kelime etmesi tabii ki beklenemezdi
Herhangi bir babayiğidin de Muazzez Akkaya konusunu Sezai Karakoç;a sormaya cüret etmesi de düşünülemezdi
Bundan dolayı Muazzez Akkaya, Türk edebiyatının bir büyük gizi olarak kaldı
Giz devam ettikçe de, efsane üretmeye meyilli tipler girdi devreye
Neler neler anlatılmadı ki  
En meşhur hikáye şudur:
Güya Sezai Karakoç, Mülkiye;de okuyan Muazzez Akkaya;ya aşkını itiraf etmiş ama karşılık bulamamış, bunun üzerine "Mona Roza" şiirini yazmış, şiiri okuyan Muazzez Akkaya intihar etmiş
Bu rivayet, "Sezai Karakoç da bu nedenle hiç evlenmemeyi tercih etmiş" diye bitiyor
* * *
Dikkat! Dikkat!
Edebiyatımızın büyük sırrı çözüldü
Nasıl mı?
Anlatayım:
Bundan bir süre önce bir yazımda Sezai Karakoç;un "Mona Roza" şiirine ve Muazzez Akkayaya şöyle bir değinmiştim
O yazının yayınlanmasının ardından New York;tan bir e-posta aldım
Şunlar yazılıydı e-postada  
"Selam Ahmet Bey  Ben New York;ta doktorluk yapıyorum Muazzez Akkaya;nın kızıyım Yazınız ailecek çok hoşumuza gitti Annemin adını yazınızda geçirdiğiniz için çok teşekkürler Ayşe "
Okuyunca "Vay be" diye haykırdım Muazzez Akkaya;nın izini bulmuştum
Hemen bir yanıt yazdım: "Lütfen anneniz hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?"
Yanıt şöyleydi:
"Annem Mülkiye;de okumuş Öğrenciliğinde çok güzel bir kadınmış Grace Kelly tipinde Pingpong şampiyonu olmuş okulda Bugün anneme Sezai Karakoç;un aşkını ve şiirini sordum Annemin bu aşktan ve şiirden haberi olmamış Ama şunu anımsıyor: Paltosunun cebinde şairi meçhul aşk şiirleri bulurmuş! Babamla evlenirken babama bu şiirlerden söz etmiş, babam da şiir yazmaya kalkışmış annem için ama tabii ki çocukça şiirler olmuş bunlar Annem Hazine avukatlığından emekli oldu Maliye Bakanlığında çalışırken babamla tanışıp aşk evliliği yapmışlar 48 sene harika bir evlilikleri oldu Maalesef geçen hafta babamı kaybettik "
* * *
Muazzez Hanım;ın Mülkiye;de okurken "pingpong şampiyonu" olduğunu öğrenince  
Hemen aklıma Sezai Karakoç;un "Ping-Pong Masası" adlı başka bir şiiri geldi
Şiiri bulup okudum 
Şu dizelere dikkat kesildim:
"Ha Sezai ha ping-pong masası / Ha ping-pong masası ha boş tüfek / Bir el işareti eyvallah ve tak tak / Gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi / Ne kadar güzel ne kadar sıcak / Tak tak tak tak tak "
Gözümün önüne şöyle bir görüntü geldi:
Ezik ama onurlu Ergani çocuğu Sezai, uzak bir köşeden Muazzez;in pingpong oynamasını izlemektedir Muazzez topa şımarık bir edayla vurdukça "Ha Sezai ha ping-pong masası" diye içlenmektedir
Ne dokunaklı değil mi?
* * *
Hadi girin internete ve bu çok eski devirlere aitmiş gibi gözüken dokunaklı aşka nüfuz etmek için "Mona Roza" şiirini bulup okuyun
50 yıllık büyük gizin aydınlanmasının hatırına  
Bir parça kederlenip aşka olan imanınızı tazeleyin
Okuyun ve içinizi ısıtın:
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak / Meyveler sabırla olgunlaşırmış / Bir gün gözlerimin ta içine bak / Anlarsın ölüler niçin yaşarmış / Yağmurlardan sonra büyürmüş başak "
Bu satırları bugünkü Ahmet Hakan'ın köşesinde okudum etkiledi beni,sizlerlede paylaşmak istedim  
|
|
|